13 Haziran 2025 Cuma / 17 ZilHicce 1446

Yumurta alerjisi 2-3 yaşında geçiyor

Bebekler için olmazsa olmaz besinler arasında yer alan yumurta bazı miniklerde alerjik reaksiyon gösterebiliyor. Ancak bebeği bu durumdan korumak annenin elinde…

27 Ocak 2018 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Yumurta alerjisi 2-3 yaşında geçiyor

Süt ve süt ürünleri bir bebeğin sağlıklı yetişmesi adına son derece önemli. Yumurtaya karşı alerjik reaksiyon geliştiren çok sayıda bebeğin, yumurtadaki vitaminleri nasıl alacağı sorusu, pek çok annenin zihninde yanıt bulabilmiş değil. Diyetisyen Serra Arslan, bebeklerde yumurta tüketimiyle ilgili önemli detayların altını çizdi: 

Tamamlayıcı beslenme

Doğumdan 2 yaşına kadar devam eden yaşam dönemi, büyümenin çok hızlı oluşuna bağlı olarak besin ihtiyacının yüksek olduğu, beyin gelişiminin yüzde 90’ının tamamlandığı, bağırsak mikrobiyotasının erişkin halini aldığı ve yeme davranışının geliştiği çok kritik bir dönem. İlk 6 ay sonrası tek başına anne sütünün bebeğin besin ihtiyacını karşılayamamasından ötürü 6’ncı ayda bebeğin mide kapasitesine uygun yüksek enerjili, yeterli proteine sahip gıdalarla tamamlayıcı beslenmeye başlanmalıdır. 

Sarı mı, beyaz mı?

Yumurta da, bu dönemde demir, çinko, kalsiyum, B vitaminleri gibi eksikliği yaşanan mikrobesinlerin karşılanmasında en temel gıdalardan biridir. Yumurta, yağ oranı düşük, vitamin ve mineral açısından zengin, kolay pişen, kolay püre haline getirilebilen, nispeten ucuz ve değerli bir tamamlayıcı besindir. Bebeklerde 6-8 aylık dönemlerde 1 haşlanmış yumurtanın sarısı, 8’inci aydan itibaren de günde 1 tam yumurta verilmeye başlanabilir. 

ÖNCE ANNEYE TEDAVİ

Anne sütü alan bebeklerde önce annenin beslenmesi düzenlenir, ek gıdalara geçişte de alerjen gıdalar bebeğin beslenmesinden çıkarılır. Süt, yumurta alerjisi genellikle 2-3 yaş civarında geçer. Diyet programı başlayınca en az 6 ay diyet yapılmalı, daha sonra çocuk alerji uzmanı tarafından tekrar değerlendirilmelidir.

GRİP OLAN ANNELERE 5 EMZİRME KURALI!

Bugünlerde 7’den 70’e pek çok kişi griple mücadele ederken, en büyük endişeyi emziren anneler yaşıyor. Zira onlar, bir yandan da “Acaba emzirirken grip virüsü sütümden bebeğime geçer mi?”, “Emzirmeye ara mı vermeliyim?” gibi sorularla ikilemde kalıyor. Emziren annelerin gripken aksine daha çok emzirmeleri gerektiğini vurgulayan uzmanlar şu kuralları sıralıyor:

1- Gripken öpmeyin: Emzirirken nefesinizin doğrudan bebeğinize doğru olmamasına dikkat edin. Ne kadar isteseniz de gripken bebeğinizi öpmeyin ve öptürmeyin. Maske kullanmak bebeğinizi korumaya yardımcı etki sağladığından hem ev içinde hem de emzirirken maske takın. 

2-Ellerinizi mutlaka yıkayın: Grip virüsünün salgılar yoluyla yayılmasında eller çok önemli bir bulaşma kaynağı. Bu nedenle ellerinizi sık sık yıkamanız koruyucu etki sağlaması açısından büyük önem taşıyor.  

3-Odayı sık sık havalandırın: Gerek nefesiniz gerekse öksürüp hapşırırken odaya yayılan damlacıklar, uzun saatler havada asılı kalarak; henüz bağışıklığı güçlenmemiş bebeğinize etki edebilir. Bu nedenle odaları sık sık havalandırın ve ortama temiz hava girmesini sağlayın. 

4-Bol bol su için: Süt üretiminde birinci derecede etkin bir kaynak olan su, aynı zamanda enfeksiyon ajanlarının vücuttan atılmasında da önemli bir rol oynadığı için çok değerli bir koruyucu etki sağlıyor. Bu nedenle grip olursanız da mutlaka emzirmeye devam edin ve bu süreçte bol bol su için. 

5- Uykusuz kalmayın: Emzirmek anne için oldukça yorucu bir tempo oluşturduğundan annenin uykusuz kalmaması, dinlenmesi hem yeterli miktarda sütün oluşması hem de bağışıklık sistemini güçlendirerek vücut direncini arttırdığı için hastalıklara karşı ciddi düzeyde savunma sağlıyor. Bu nedenle uykusuz kalmamaya, fırsat buldukça şekerleme yapmaya özen gösterin.

BEBEĞİNİZİ SAKİNLEŞTİREN İPUÇLARI

Ağlayan bir bebeği sakinleştirmek zordur. Öncelikle acıkmış ya da altını kirletmiş olabilir. Bu sıkıntıları gidermenize rağmen bebeğiniz halen ağlamaya devam ediyorsa sakinleştirmek için şunları yapabilirsiniz:

Örtüsüne sarın

Yenidoğan bebekler, kendilerini güvende hissetmeyi ve sıkıca sarılı olmayı çok sever. Bebeğinizi bir battaniyeye sararak kucağınızda sallayabilirsiniz. Battaniyeye sarmasanız bile bebeğinizi kucağınıza almanız, kalp atışınızı duyması onu rahatlatacaktır.

Tekdüze ritim dinletin

Bebeğiniz anne karnındayken annesinin kalp atışlarını duymaya alışkın olduğu için doğduktan sonra da annesine yakın olma isteği duyacaktır. Ritmik müzikler, ninniler çalarak veya söyleyerek de bebeğinizi rahatlatabilirsiniz. Ayrıca pek çok ebeveyn çamaşır makinesi, elektrik süpürgesi veya saç kurutma makinesinin sesiyle bebeklerinin sakinleştiğini ve bu sesler sayesinde bebeklerinin daha rahat uyuduklarını belirtiyor. Ancak kesinlikle bebeğinizi makinelerin üzerine koymayın, sadece yanlarında çalıştırarak seslerini duymalarını sağlayın.

Bebeğinizi sallayın

Pek çok bebek sakince sallanmayı sever. Sallanırken rahatlarlar ve sakinleşirler. Onu yürürken kucağınızda sallayabilir veya sallanan bir sandalyede oturarak sizin sallanmanızı hissetmesini sağlayabilirsiniz. Ayrıca bazı bebekler de araba hareket halindeyken rahatlayarak uyurlar.

Masaj yapın

Bebeğinize masaj yapmak, sırtını nazikçe sıvazlamak veya karnını ovalamak çok rahatlatacaktır. Eğer kucağınızda kıvrılmış bir pozisyonda dururken rahat hissetmiyorsa onu daha dik tutabilirsiniz. Bazı kolikli bebekler karınlarının ovuşturulmasıyla rahatlayabilir ve sakinleşebilirler.

EMMESİNE İZİN VERİN 

Bazı yenidoğan bebekler emmeyi çok severler. Emziklerini ya da parmaklarını emerek rahatlayabilirler. Emme sırasında bebeğinizin kalp atışı düzenli olacak, midesi rahatlayacak ve sakinleşecektir.

Banyo keyfi için tüyolar 

Bebeğin ilk banyosu ilk heyecanlardan biridir. Çoğu zaman anneanne ya da babaannelere bıraktığımız bebek banyosu aslında temel kuralları bilindiğinde hiçte zor değil. Neşeyle geçirilen banyo zamanı sadece bebeğe değil anne babaya da keyif verir. Uygun malzeme ve ürünlerle, paniklemeden bebeği gözlemleyerek hareket ettiğinizde bebeğinize banyo yaptırmanın ne kadar keyifli bir olay olduğunu farkedeceksiniz. Öncelikle bebek cildi hassastır. İnce yapısı nedeniyle tahriş ve alerji daha fazla görülür. Bebekler için özel üretilmiş, PH derecesi uygun, dermatolojik testlerden geçmiş ve gözleri yakmayan şampuanlar kullanmalısınız. Kullanacağınız ürünlerde alkol ve yetişkinlere göre üretilmiş sabun olmamalıdır. Bebeğin cildini temizlerken yumuşak dokulu doğal süngerler ya da bezler kullanılmalı. Sadece elinizi de kullanabilirsiniz. İlk günlerde kullanacağınız yıkama suyu kaynatılıp ılıtılmış olmalı. Bebeğin bağışıklık sistemi güçlendikten sonra normal şebeke suyuna geçersiniz.

Cildi kuruysa...

Her beş bebekten biri kuru bir cilde sahiptir. Eğer sizin de bebeğinizin cildi ekstra kuru, yoğun kaşınan ve kepeklenen bir cilt ise bebeğinizin cilt tipi çok kuru olabilir. Çok kuru cilt genetik ve çevresel faktörler sebebiyle görülebilmektedir. Bebeğiniz veya çocuğunuzda böyle bir belirti varsa, onun cildine özel bir bakım sağlamanız hem çocuğunuzun hem de sizin hayatınızı kolaylaştırır. Bu konuda da yardımcınız, 60 yılı aşkın süredir bebek cildi uzmanlığıyla geliştirdiği ürünlerle Mustela olabilir. Bebek ve çocukların çok kuru ciltlerin bakımı için gerekli tüm cilt bakım ürünlerini bir seri olarak sunan marka, Çok Kuru Ciltler serisi ile içerisinde yer alan Avokado Perseose® sayesinde cildi nemlendirirken Ayçiçek Yağı Distillatı® ile de çok kuru cildi besler ve rahatlatabilir.