23 Nisan 2024 Salı / 15 Sevval 1445

Alizade: Hocalı, soykırım değildir de nedir?

Azerbaycanlı gazeteci Dr. Mayis Alizade, Hocalı kasabasının o zamanki nüfusunun 6 bini geçtiğini belirterek, 'Saldırıyla beraber insanlar can havliyle kaçmaya çalıştı. Bir kısmı ormanlık alana kaçtı ama pusu kurmuş Ermenilerle karşılaşıp katledildi. Kimlikleri tespit edilen 613 kişi katledildi, bin 200'ün üzerinde insan kayboldu. Bu soykırım değildir de nedir?' dedi.

AA26 Şubat 2019 Salı 07:00 - Güncelleme:
Alizade: Hocalı, soykırım değildir de nedir?

Ermeni güçlerinin, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki savaş sırasında Sovyet ordusunun o zaman Hankendi'de bulunan 366. Motorize Alayı'nın da yardımıyla 25 Şubat'ı 26 Şubat'a bağlayan gece Dağlık Karabağ'ın Hocalı kasabasına girerek yaptığı katliamda, resmi rakamlara göre 83'ü çocuk, 106'sı kadın olmak üzere 613 kişi hayatını kaybetti.

Azerbaycan ve Türkiye başta olmak üzere birçok ülkede düzenlenen anma programlarıyla 27. yılında Hocalı Katliamı'nın kurbanları anılıyor.

Katliamdan 76'sı çocuk 487 kişi ağır yaralı olarak kurtuldu. Ermeniler bin 275 kişiyi esir alırken, bunların 150'sinden bugüne kadar haber alınamadı. Katliamda 8 aile tamamen yok edildi, 25 çocuk anne ve babasını, 130 çocuk ise ebeveynlerinden birini kaybetti. Azerbaycan'ın işgal nedeniyle uğradığı zarar ise 170 milyon doları buldu.

"ORMANA KAÇANLARA PUSU KURDULAR"

Hocalı katliamı ile ilgili AA muhabirine açıklama yapan Azeri gazeteci Dr. Mayıs Alizade, Hocalı'nın soykırım olarak tanınması gerektiğini belirtti.

Alizade, "Kasabanın o günkü nüfusu 6 bini geçiyordu. Saldırıyla beraber insanlar can havliyle kaçmaya çalıştı. Bir kısmı ormanlık alana kaçtı ama pusu kurmuş Ermenilerle karşılaşıp katledildi. Kimlikleri tespit edilen 613 kişi katledildi, bin 200'ün üzerinde insan kayboldu. Bu soykırım değildir de nedir?" diye konuştu.

Hocalı'nın tamamen kuşatma altına alınmış, silahsız, kadın, yaşlı ve çocukların çoğunlukta olduğu bir bölge olduğunu anlatan Alizade, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Siz buraya ağır silahlarla, topla, tüfekle saldırdığınız zaman, bir ırkı yok etme amacı taşıyorsunuzdur. Bunu o dönem oraya giden Türkiyeli yazarlar değil de Batılı gazeteciler de üzerine basa basa dile getirdiler. Soykırım niyetiniz varsa bir ırkın 10 ferdini yok etmekle 10 bin, 100 bin ferdini yok etme arasında fark yok. Soğuk savaş, yani Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonraki ilk soykırımdır. Bu da Türklere, Müslümanlara yapılmıştır."

Türkiye'nin, Hocalı konusunda Azerbaycan'ın yanında olduğunu dile getiren Alizade, Türkiye'nin devletin tüm kurumlarıyla haberleri dünyaya yaydığını vurguladı.

"BM GÜVENLİK KONSEYİ SOYKIRIM KARARI ALSAYDI SREBRENİSTA YAŞANMAZDI"

Alizade, Azerbaycan'ın da katliamı uluslararası kuruluşlara taşıyarak yapılanların soykırım olarak kabul edilmesi için mücadele etmesi gerektiğini aktararak, "Uluslararası kuruluşlar, BM Güvenlik Konseyi buna soykırım diyerek harekete geçip, bunun teşhisini doğru koyup, soykırım olarak kabul edip karar alsaydı, kesinlikle Sırplar Srebrenitsa'da soykırıma kalkışamazdı." dedi.

Katliamın sorumlularından hesap sorulmamasının çok üzücü olduğunu söyleyen Alizade, faillerin bir kısmının hayatta olduğunu, hatta bunların içinde Ermenistan devletinin başına geçenlerin de bulunduğunu kaydetti.