Aşağılık eylem sonrası İslam düşmanı Paludan'dan skandal açıklama

Aşırı sağcı Stram Kurs partisinin kurucusu Rasmus Paludan, İsveç'in başkenti Stockholm'da bulunan Türkiye Büyükelçiliği önündeki çirkin eylemini gerçekleştirdi. İfade özgürlüğü kisvesi altında gerçekleştirdiği bu iğrenç eyleme tüm dünyadan tepkiler yağdı. Paludan ise skandalı sonrası ilk kez konuştu.

NATO'ya girmek için Türkiye'nin iznine ihtiyaç duyan İsveç'te skandallar bitmek bilmiyor. Geçtiğimiz haftalarda terör örgütü PKK sempatizanlarının Başkan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik gerçekleştirdiği alçak saldırının ardından bu kez ise Danimarkalı aşırı sağcı Sıkı Yön Partisi lideri Rasmus Paludan'ın skandal eylemi patlak verdi.

KÜSTAH SÖZLER

Expressen'de Paludan ile yapılan röportajın devamında Paludan'ın kişisel korumaya sahip olduğu ifade edildi. Paludan'ın İslam karşıtı ve tüm Müslümanların Danimarka'yı terk etmesini isteyen aşırı sağcı Stram Kurs partisinin lideri olduğu belirtildi. Daha önce de rezil Kur'an-ı Kerim yakma eylemleri gerçekleştirdiği hatırlatılan haberde, Paludan'ın 2019'dan beri Danimarka'da polisin kişisel korumasıyla yaşadığı ve Stockholm'deyken polisin korumalarına erişimi olduğu belirtildi.

'PİŞMAN MISIN?' SORUSUNA SKANDAL CEVAP

Paludan 'Türkiye'ye gol attığımda işte bu diye düşündüm ancak, işler hayal ettiğim gibi olmadı" dedi. "Pişman mısın?" sorusuna ırkçı siyasetçi şu cevabı verdi; Oh hayır. Bunu yaptım çünkü önemli siyasi sebepler olduğunu düşünüyorum. Bu kadar çok insanın beni ölümle tehdit etmesine üzülüyorum

"TEHDİTLER ALIYORUM"

Dakikada 20 mesaj aldığı ve bunların en az 5'inde ölüm tehdidi aldığını söyleyen Paludan, küstah sözlerine devam etti, mesajları 'Benden çok Batı dünyasındaki değerlerin eleştirmeleri olarak görüyorum. Bunun sembolü de olabilirim' sözleri ile değerlendirdi.

"KORKUYORUM"

Paludan ölüm tehdidi aldığını ve "Birisi açıkça beni öldüreceğini yazdığında korkabilirim. " ifadesini kullandı.

İSVEÇ'İN NATO SÜRECİ

Yaptığı rezil eylemin İsveç'in NATO sürecin etkilemeyeceğini ileri süren Paludan, yaptığının bir nefret suçu olmadığını ileri sürerek "NATO başvurusu ile İsveç'te ifade özgürlüğüne sahip olmanız arasında bir bağlantı göremiyorum. " ifadelerini kullandı.