19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Astana garantörlerinden 'Anayasa Komitesi' vurgusu

Suriye konusundaki Astana formatının garantörü olan İran, Rusya ve Türkiye dışişleri bakanları, BM Genel Kurulu marjında yaptıkları toplantının ardından Suriye krizinin çözümü için Anayasa Komitesi kurulmasının önemini vurgulayarak Komite'nin Cenevre'de ilk toplantısını düzenlemesine yardımcı olmak için anlaştı.

AA25 Eylül 2019 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
Astana garantörlerinden 'Anayasa Komitesi' vurgusu

Astana formatının garantörü İran, Rusya ve Türkiye dışişleri bakanları, BM Genel Kurulunun 74'üncü toplantısı marjında üçlü toplantı yaptı.

İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun toplantısının ardından ortak açıklama yayımlandı.

Açıklamada, "Astana garantörleri, Suriye Arap Cumhuriyeti'nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine ve toprak bütünlüğüne olan güçlü bağlılığını teyit etti ve bu ilkelere tüm tarafların uyması gerektiğini vurguladı." ifadesine yer verildi.

Anayasa Komitesinin oluşturulmasından duyulan memnuniyete yer verilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

"16 Eylül 2019'da Ankara'da yapılan son üçlü zirvenin sonucu olarak, Anayasa Komitesinin kuruluş sürecinin sonuçlandırılması ve 23 Eylül 2019’da Suriye’de tarafların, Astana’nın garantörlerinin BM Genel Sekreteri Suriye Özel Temsilcisi ile koordineli olarak hazırladığı usul kurallarının uygulanması konusunda anlaşması memnuniyetle karşılandı."

Suriye'de Anayasa Komitesinin çalışmalarının destekleneceği vurgulanan açıklamada, "Suriye'deki taraflar ve BM Genel Sekreteri'nin Suriye Özel Temsilcisi ile sürekli etkileşim yoluyla gerçekleştirilen Anayasa Komitesinin çalışmalarını destekleme konusundaki kararlılık dile getirildi." ifadesi kullanıldı.

Açıklamada ayrıca "Anayasa Komitesinin Cenevre'deki ilk oturumunun toplanmasına yardımcı olma konusunda anlaşıldı." denildi.

Açıklamada, bu önemli adımın, Suriyelilerin merkeze alındığı, Suriyelilere ait ve BM kolaylaştırıcılığında sürdürülebilir ve kalıcı bir siyasi sürecin önünü açacağı vurgulandı.