25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Avusturya'da sözde terör operasyonu! Yardım kuruluşu mağdur edildi

Avusturya'da terörle mücadele adı altında yardım kuruluşu ve çalışanları mağdur edildi.

AA21 Aralık 2020 Pazartesi 20:30 - Güncelleme:
Avusturya'da sözde terör operasyonu! Yardım kuruluşu mağdur edildi

Dünyanın çeşitli bölgelerinde yardım faaliyetleri yürüten Rahma Austria Yardım Kuruluşu Yöneticisi Taher Hassen, Avusturya’da 9 Kasım’da düzenlenen terör operasyonu kapsamında polisin başvurduğu orantısız tutum nedeniyle ailesi ve kendisinin yaşadığı mağduriyete dikkati çekerek temelsiz suçlamalarla kurumun banka hesaplarının bloke edildiğini, yardım faaliyetlerinin yapılamadığını söyledi.

Rahma Austria Yöneticisi Hassen, kurumun avukatı Dr. Farid Rifaat ve Baldinger Und Partner Finans Denetleme Şirketi Müdürü Friedrich Baldinger, video konferans yoluyla düzenlenen basın toplantısında, 9 Kasım’da terörle mücadele bahanesiyle 30 Müslüman aktivist ve akademisyene yönelik operasyon hakkında açıklamalarda bulundu.

Hassen, Rahma Austria’nın din ya da etnik köken ayırt etmeksizin yardıma muhtaç insanların ihtiyaçlarını gidermek üzere çalışmalar yürüttüğünü belirterek özellikle son yıllarda Lübnan ve Ürdün’deki sığınmacı kamplarındaki okul, sağlık merkezi gibi çalışmalar başta olmak üzere çok sayıda yetim ve ihtiyaç sahibi aileye aylık düzenli finansal destekte bulunduklarını anlattı.

"İhtiyaç sahibi ailelere yardım yapılamıyor"

Operasyon nedeniyle bütün hesaplarının bloke edildiğini belirten Hassen, yardım projelerinin aksadığını, özellikle ihtiyaç sahibi ailelere giden düzenli yardımların yapılamadığını vurguladı.

Hassen, uluslararası kuruluşların yanı sıra Avusturya’nın önemli yardım kurumlarıyla da ortak çalışmalar yürüttüklerini söyleyerek yardımların şeffaf bir şekilde ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldığını, yıllık çalışmaların detaylı bir şekilde kamuya açıklandığını ifade etti.

Polisten terörist muamelesi

Yardım kuruluşunun yöneticisi olduğu için operasyon kapsamında saat 05.00’te polisler tarafından evine baskın yapıldığını belirten Hassen, şunları anlattı:

"Ben, eşim, ikisi 7 ve 4 yaşlarında, biri 6 aylık bebeğimiz uyuduğumuz sırada uzun namlulu silahlarla çok sayıda polis evimize baskın düzenledi. Gürültüyle yatağımızdan uyandık. Ben yatak odasından dışarı çıkarak ne olduğunu anlamaya çalıştım. Polisin uzun namlulu silahları ve el fenerleriyle karşılaştım. Bana bağırarak yüzüstü yere yatmamı söylediler. Gürültü çocuklarımı uyandırdı ve şoka girdiler. Evin arandığı sırada çocuklar annelerinin yanına getirildi ve odadan çıkmamaları söyledi. Aramalarda cep telefonlarımız ve bilgisayarlarımıza el konuldu, bugüne kadar da geri verilmedi."

Daha sonra polislerle yardım kuruluşunun merkezine gittiklerini anlatan Hassen, burada da aynı şekilde her yerin arandığını ve elektronik cihazların yanı sıra evraklara el konulduğunu aktardı.

Operasyonun çocuklarda bıraktığı psikolojik hasar

Hassen, "Eşim biz evi terk ettikten sonra 7 yaşındaki kızımızın korkudan gözyaşlarına boğulduğunu bana anlattı. 7 yaşındaki kızımı psikosomatik rahatsızlıklar nedeniyle iki kere okuldan almak durumunda kaldık. Operasyondan bu yana iki çocuğum da gördükleri kabuslar nedeniyle ciddi sorunlar yaşıyor." şeklinde konuştu.

Operasyondaki orantısız tutum nedeniyle ailesi ve kendisinin mağdur edildiğini belirten Hassen, asıl üzücü olanın ise yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle ihtiyaç sahibi insanların daha çok desteğe muhtaç olduğu bir dönemde, yardımlarının engellenmesi ve şeffaf çalışmalarına rağmen kurumlarının temelsiz suçlamalara maruz bırakılması olduğunu dile getirdi.

Baldinger Und Partner Finans Denetleme Şirketi Müdürü Friedrich Baldinger de Rahma Austria’nın yardım kuruluşu olarak faaliyet göstermesinin, kendilerinin yaptığı tarafsız denetleme sonucunda mümkün olabildiği bilgisini paylaştı.

Baldinger, yardım kuruluşunun yurt dışından herhangi bir yardım almadığını, yardımların büyük kısmının Avusturya’daki Müslüman toplumu tarafından yapıldığını anlattı.

Savcılığın Raham Austria’ya yönelttiği terör finansmanı ve terör oluşumu gibi suçlamaların incelenmesinin kendi kurumları içinde çok önemli olduğunu belirten Baldinger, özellikle kurumun yurt dışında yapacağını duyurduğu projelerin elde edilen belge ve bilgiler doğrultusunda gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini, çalışmaların hayal ürünü olmadığını vurguladı.

"Terör finansmanı suçlaması temelsiz"

Baldinger, "Kriz bölgelerinde yaşanan belge ve bilgi edinme zorluklarına rağmen denetleyici kurum olarak, yapılan yardımların terör finansmanı veya terör oluşumu için kullanıldığına yönelik bir bağlantı tespit edemedik." görüşünü paylaştı.

Terör finansmanı ve terör oluşumu suçlamasının tamamen temelsiz olduğuna dikkati çeken Baldinger, el konulan malzemelerin yanı sıra banka hesaplarının bloke edilmesi, kurumun yardım faaliyetlerini durdurmasına yol açtığını ifade etti.

Baldinger, çok sayıda uluslararası büyük organizasyona kıyasla Rahma Austria'nın çok şeffaf bir çalışma yürüttüğünün altını çizdi.

"Mağdurlar neden suçlandıklarını bilmiyorlar"

Avukat Dr. Farid Rifaat da bu davada yardım kuruluşu ve çalışanlarının avukatlığını üstlendiğini belirterek Graz Savcılığı tarafından yürütülen soruşturma dosyasının gizlilik gerekçesiyle avukatlara gösterilmediğini, bu durumun ciddi bir soruna yol açtığını söyledi.

Rifaat, suçlanan kişilerin neden suçlandıklarını bilmelerinin temel hakları olduğunu belirterek aksi durumda bireylerin kendilerini savunamayacağına dikkati çekti.

Polisin orantısız tutumuna şikayet

Polisin operasyon esnasında alışılmışın dışında, orantısız bir şekilde hareket ettiğini kaydeden Rifaat, bu yaşananların Graz Savcılığı tarafından tam olarak açıklanamadığı ve polisin tutumuna yönelik şikayette bulunduklarını sözlerine ekledi.

Terör operasyonu

Avusturya’da terör yapılanması oluşturmak, teröre finansal destek, organize suç oluşumu ve kara para aklama suçlamalarıyla 9 Kasım’da 60 adrese baskın düzenlenmiş, 30 Müslüman aktivist ve akademisyen gözaltına alınarak sorgulanmıştı.

Polisin kamuoyunun yakından tanıdığı kişilere yönelik terörist muamelesi toplumun çeşitli kesimlerinin tepkisine yol açmış, çok sayıda sivil toplum kuruluşu, gazeteci ve yazar konunun ivedilikle aydınlatılması çağrısında bulunmuştu.