15 Aralık 2024 Pazar / 14 CemaziyelAhir 1446

İkinci Obama zaferi

ABD başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi rakibi Mitt Romney'i yenilgiye uğratan Barack Obama yeniden Beyaz Saray’da oturmaya hak kazanırken, yaptığı zafer konuşmasında “En iyi günlerimiz henüz gelmedi” dedi.

8 Kasım 2012 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
İkinci Obama zaferi

ABD Başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi rakibi Mitt Romney’i yenilgiye uğratan Başkan Barack Obama yeniden başkan seçildi. Florida hariç tüm eyaletlerde tamamlanan sayımlara göre Obama başkan seçilebilmek için gereken 270 delege desteğini aşarak 303’e ulaştı, rakibi ise 206 delege elde etti. Ülke genelinde ise iki aday arasında büyük bir fark ortaya çıkmazken, Obama %50, Romney ise %48,5 oranında oy aldı. seçim sonuçlarının kesinlik kazanması sonrası Chicago’daki seçim merkezinde toplanan Demokrat partlilere seslenen Obama, “Kendimizi toparladık. Mücadelemizi yapıp geri geldik. En iyi günlerimiz henüz gelmedi.” dedi.  “Bu gece, eski bir sömürgenin kendi yazgısını belirleme hakkını kazanmasından 200 yılı aşkın bir süre sonra, birliğimizi mükemmelleştirme işi ilerlemektedir. Bu ilerleme sizlerin sayenizde olmaktadır. İlerlemektedir çünkü sizler, savaş ve kriz dönemlerinde galip gelmiş olan, ülkeyi çaresizliğin derinliklerinden umudun en tepelerine taşıyan o ruhu bir kez daha ortaya koydunuz” diyen Obama, “her birey kendi düşlerinin peşinde giderken, biz tek bir Amerikan ailesiyiz. Tek bir ulus ve tek bir halk olarak birlikte yükseliyoruz, birlikte düşüyoruz.” dedi.Cumhuriyetçi rakibi Mitt Romney ile bir araya gelip birlikte nasıl çalışılabileceğini görüşmek istediğini söyleyen Obama, “kıran kırana mücadele verdik ama, bu ülkeyi çok sevdiğimiz için yaptık bunu” dedi.

‘Uzlaşarak sorunları çözeceğiz’

Kalabalık salonda çok büyük bir tezahüratla karşılanan Obama’ya daha sonra eşi, First Lady Michelle Obama ile kızları Sacha ve Malia eşlik etti. Obama, zafer konuşmasında ülkeyi ileriye götürmek için uzlaşmanın şart olduğunu vurgulayarak seçim kampanyası sırasında kutuplaşmış olan toplumu kucaklayıcı mesajlar verdi.Beyaz Saray’a, yapılması gereken işler ve gelecek konusunda daha kararlı ve daha büyük heyecanla dönmekte olduğunu söyleyen Obama, bütçe açığını azaltmak, vergi düzenlemeleri yapmak ve göçmenlik sisteminde reform yapmak için Kongre’de Cumhuriyetçilerle birlikte çalışma taahhüdünde bulundu.

ABD’de 200 milyon seçmenin yaklaşık 107 milyonu sandık başına giderken, 53 milyon 528 bin seçmen oyunu Obama’ya verirken, 52 milyon 825 bin seçmen de Romney için sandık başına gitti. Obama’ya zaferi getiren faktör; Colorado, Iowa, Pensilvanya, Michigan, Minnesota, Virginia ve Wisconsin gibi ‘’belli bir partinin kalesi’’ olarak görülmeyen kilit eyaletleri kazanması oldu.Romney ise 2008’de Obama’nın üstün geldiği Kuzey Carolina ve Indiana’yı almasına rağmen, kilit eyaletlerde umduğunu bulamadı. Seçimler öncesinde kilit görülen Ohio’dan galibiyetle ayrılması da Obama’nın zaferini taçlandıran gelişme oldu.

Seçimde ‘ilkler’ yaşandı

Amerika’da seçmenlerin ülkenin ilk siyah başkanına dört yıl daha Beyaz Saray’da kalması için yeşil ışık yakmasıyla sonuçlanan  seçimler, başka bakımlardan da ilklere sahne oldu. Örneğin  Wisconsin eyaletinin senato yarışında Cumhuriyetçi rakibi Tommy Thompson’u mağlup eden Tammy Baldwin, ülke tarihinde eşcinselliğini açıkça ilan etmiş ilk kadın senatör ünvanını kazandı.  Öte yandan önceki günkü seçimde  ilk kez marihuana, iki Amerikan eyaletinde yasal madde hale geldi. Bu arada seçimlerin kesin sonuçlarıyla ilgili yapılan tahminler, kadınların Senato’da rekor sayıda sandalye kazanacağını ortaya koydu. 2012 başkanlık ve yasama seçimleri, Amerikan tarihinde en çok “tweet”lenen ve sosyal medyanın en çok kullanıldığı seçim sıfatını da kazandı.

DEMOKRATLAR’IN SEVİNÇ GÖZYAŞI

Demokrat Parti’nin Başkan adayı Obama’nın seçimi kazanmayı garantilediği haberi gelir gelmez, partililer sevinç gözyaşlarına boğuldu. Destekledikleri adayın konuşmasını  televizyondan, meydanlara kurulan dev ekranlardan seyreden Demokrat Parti’liler Obama’yı dinlerken çığlıklar attı. ‘Değişim’in için bir dört yıla ihtiyaç olduğu belirtildi.

KENYALILAR ÇOK MUTLUYDU

Obama’nın zaferi, babasının memleketi Kenya’da büyük bir sevinçle karşılandı. Ülkenin batısında yer alan Kogelo köyünde yaşayan Obama’nın babaannesi Sarah Obama da torununun yeniden seçilmesini, hayatı ve insanları sevmesine bağladı. Barack Obama’nın yeniden seçilmesinin kıtada sevinçle karşılandığını söyledi.

YENİLGİ  SONRASI ÜZÜNTÜ HAKİM

Seçimi kaybeden Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adayı Mitt Romney, “Başkanın ülkemize başarılı bir şekilde rehberlik etmesi için dua ediyorum” derken, çalışmalarında destek verdikleri için gönüllülere teşekkür etti. Cumhuriyetçi Parti taraftarları sonuçların açıklanmasıyla üzüntülerini gizlemezken, bir çok kişi ağlayarak evine döndü.

İkinci Obama dönemi balayı mı olacak?

ABD seçimlerini Demokrat aday Barack Obama kazandı. Romney tehlikesi savuşturulduktan sonra Obama yönetimi ile ilgili iyimser düşünceler bir yana bırakılarak, ilişkilerde kırılma yaratabilecek riskler düşünülmeli. Hatırlamak gerekirse, Obama’nın iktidarının ilk günlerinde oldukça iyimser bir tonda model ortaklık sayfası açılarak bahar havası estirilmişti. Ancak bu gelişmenin üzerinden fazla geçmeden ikili ilişkilerin en sorunlu zamanı da yine Obama döneminde yaşanmıştı. 12 Eylül 2010 referandumunun Erdoğan’ın istediği yönde çıkarak Ak Parti’yi güçlendirmesi, ardından Füze Kalkanı anlaşması ve Arap Baharı konusundaki eşgüdüm ilişkileri farklı bir düzeye taşıdı. Libya’nın işgali sırasında yaşanan gerginlikler ve Suriye’de bir türlü tam anlamıyla yakalanamayan ortak çizgiye rağmen ikili ilişkiler şimdi en geniş, yaygın ve derin dönemini yaşıyor.  Bu hızlı geçişler akılda tutulursa ilişkilerin yönünün değişebileceği de görülür. Obama’nın ikinci döneminde hali hazırda kurulmuş olan ikili model ortaklık zemininin çeşitlendirilmeye devam etmesi, bazı alanlarda derinleştirilmesi ilişkileri koruyan bir etken olacaktır. Zira Romney’nin gelme ihtimali ile fazla sorgulanmayan ikinci Obama döneminde sürpriz yaşamak iki ülke için de hoş olmayacaktır. Washington’da da artık hem siyaseti hem de Washington’ı daha iyi bilen bir Obama’nın olması bu riski azaltıyor. Ancak yine de Suriye, İran ve İsrail’le ilişkiler önemli risk maddeleri olarak öne çıkıyor. İki ülkenin İsrail ve İran konusunda birbirlerinin pozisyonlarını daha iyi anlaması ise asıl risk ağırlığını Suriye konusuna kaydırıyor. Son dönemde ABD’den Suriye muhalefetini tasarlama, bu ülkede daha fazla ve daha agresif bir şekilde etkili olma talebi iki ülkenin somut çıkarlarını karşı karşıya getirme riski barındığından risk olarak dikkatle izlenmelidir. Gerek ABD tarafının zaman zaman Türkiye’nin eşgüdümü konusunda şikayette bulunması, gerekse de Türkiye’nin ABD’nin ‘destursuz bağa girme’ tavrından pek fazla hazzetmemesi, risk algıları konusunda ipucu veriyor. Özellikle Ankara-Washington hattındaki iyi ilişkilerin bölgedeki müttefik ve muarız ülkeler tarafından yakında takip edilmesi, zaman zaman suiistimal edilme ihtimali bu riski artıran faktörlerden. Bu nedenle Obama’nın ikinci döneminde Suriye konusundaki farklılarla dikkatle takip edilip, kriz aşamasına gelmesine meydan verilmeden çözülürse, Türkiye-ABD ilişkileri için verimli bir dönem olacaktır. NUH YILMAZ / ANALİZ

ABD seçimlerinde ne oldu?

- Washington -

Türk medyası tarihinde görülmemiş bir şekilde Amerikan seçimlerini salı günü başlayıp Çarşamba sabahına kadar takip etti. Medyamız Türkiye ile Amerika arasında 7-10 saatlik zaman farkını aşmakta zorlanmasaydı neredeyse ABD Başkanını Amerikalılardan önce ilan edecekti. Malesef ABD seçim sonuçları Türkiye’de televizyonların kapalı olduğu imsak saatlerinde belirmeye başladı. Gün doğduğunda ise televizyonlarımız Obama’nın yeniden başkan seçildiğini büyük ölçüde sadece tv’lerde çalışanlarına ve reytingde yüzde bile çıkaramayacak bir kitleye haber veriyordu.

Gün boyu seçici delegeler, en fazla oyu alıp nasıl seçim kazanılmadığını, Siyasi Aksiyon Komitesi, yüksek mahkeme, Ohio, sağlık reformu, bütçe açığı, oto sanayisi, Florida senaryosu, zencileri ve hispanikleri defalarca duyan Türk izleyicisinin kafasında nasıl bir seçim canlanmıştır kestirmesi zor. Ama heralde tv yorumcularının büyük bir kısmının iddia ettiği “Amerikan halkının seçimlere ilgisizliği” klişesinden sonra bizim medyanın yoğun ilgisini hem de seçim sonucu belli olmadan Türk halkının anlamakta zorlandığını söylemek yanlış olmayacaktır.

2012 ABD seçimlerinin “Türkiye ayağı” tam anlamıyla zengin bir medya eleştiri, kültürel araştırma ve post-kolonyal politik psikolojisi konusuna dönüştüğü söyleyip seçimlerin “Amerikan ayağından” bahsedelim. 2012 seçimleri ABD başkanlık seçimlerinin en sert, en pahalı ve en bol senaryolu seçimleri olarak tarihe geçmiş oldu.

Başkan adaylarının “profosyönel nezaketini” bir kenara bırakacak olursak; Obama kampanyasının %85’i, Romney kampanyasının ise %80’i negatif ve saldırgan bir kampanya oldu. Seçimden aylar önce      6 milyar dolar civarındaki astronomik paranın harcanacağı tahmin edilen 2012 kampanyasında, bir

hesaplamaya göre Ekim ayı içerisinde saniyede 30 dolar harcanıyordu. Yüksek mahkemenin 2500 dolarlık üst sınırı kaldırmasından sonra ABD seçimleri tam anlamıyla yasal bir şekilde finansın manipülasyonuna açık hale gelmiş oldu.

ABD seçimlerinin bir diğer özelliği ise “2000 Florida sendromunun” abartılı bir şekilde senaryolara tercüme edilmesiydi. En sıradan senaryo Florida’da 2012 mahkemelerinin kurulmasıydı. En fantastik olanı ise genel oylarda adayların birinin galip gelmesi (eşit senaryo çok absürt ve zorlama olacağından) ama delege sayılarının eşit çıkması senaryosuydu. Bu durumda Cumhuriyetçilerin ağırlıkta olduğu temsilciler meclisinin başkanı, senatonun ise başkan yardımcısını seçmesi gerekecekti.

ABD “iki ötekinin” yarıştığı seçimlerden, karmaşık ve arkaik seçim sistemiyle, “siyahi ötekinin” başkanlığın bütün imkanlarını kullanarak, geçmiş dönemlerdeki başkanlara göre ikinci dönemini “zayıf bir zaferle” seçimleri kazanmasına şahitlik etti. Son dört yılda ABD’yi oldukça zor şartlar altında yöneten Obama neredeyse baştan aşağı yerel dinamiklerin belirleyici olduğu ve zor ekonomik şartlar altında yapılan seçimlerden “tamamı umutsuz Cumhuriyeti adaylardan Romney”in karşında bir zafer elde etti. Lakin Obama’nın “dört yıl daha” sloganları arasında zaferini   kutladığı saatlerde Cumhuriyetçiler “zayıf zaferin” meşruiyet tartışmalarına başlamışlardı bile! TAHA ÖZHAN / ANALİZ

Yeni Amerika

- New York -

Önceki gece Romney’nin Amerikalılar’a satmak istediği ‘gerçek değişim’ değil, 2008’de karar verildiği üzere daha önce başlatılmış, ancak bir türlü bitirilememiş, ağır aksak giden, Liberal Amerika’dan yana olan değişim kazandı.

Amerikan seçmeni, ‘Neocon’ların güçlü olacağı, Bushvari bir döneme doğru geri gidilecek bir yönetime dur diyen bir kırmızı ışık yaktı. Sadece sağduyulu Amerikalılar değil, bütün dünya derin bir oh çekti.

Önceki geceki sonuçlarla, Amerika’dan dünyaya tarihi bir sinyal daha verildi. 6 Kasım 2012 seçimleri ‘Yeni Amerika’nın en önemli 2’nci sinyaliydi.

Obama kampanyası, geçen seçime göre 1 milyon daha fazla genç seçmen kaydı yaparken, sadece parayla değil, daha önceki Başkanlık seçimi tecrübesinde olduğu gibi değişime inanmış, değişimi isteyen tutkulu destekçilerinin ciddi seçim emeğiyle büyük fark attı. 

Romney’in yaptığı ise; sık sık çizdiği zigzaglar’dan dolayı, kendisinin dahi inanmadığı, yapamayacağı değişimi öne çıkarması, değişiminin sahte bir görüntü vermesiydi. Üstelik de adını ‘gerçek değişim’ koyarak aslını yani Obama’nınkini daha değerli kıldığı gibi... Bir zamanların otobüs firmalarının rekabette kullandığı en bayat yöntemle. Anadolu’nun doğuya uzanan en derinlerinden, mert diyarı Erzurum’dan bir firma örnek verecek olursak; ‘Es Dadaş’, ‘Öz Dadaş’ veya ‘Gerçek Dadaş’ der gibi, taklit bir değişimi Amerikan halkına servis etmeye kalkması geri tepti. Sonuçta, Romney’in ‘Gerçek değişim’i halk üzerinde tutmadı.

Bunun adı inanç

Zaten Obama’ya kimlerin oy verdiğine bakarsak neden kazandığının bir başka belki de en önemli yönünü görmüş oluruz. Tutkulu gençler, kadınlar, savaş karşıtları, işçiler, Afrikan-Amerikanlar, göçmenler, Wall Street eylemcilerinin önemli bir çoğunluğu, çevreciler, eşcinseller ve bilumum liberal düşünceyi savunan, ondan yana olanların ezici bir çoğunluğu verdi. Yani gerçekten değişime ihtiyacı olanlar ve değişimi isteyenler verdi. Sonuçta Amerikan halkı, zenginden ve kapitalist bir Amerika’dan yana olan, belki de Bush dönemini aratacak lobilerin destekçisi Romney’e “Kenara çekil” dedi. Çünkü gerçekten de inanılan bir değişim vardı ortada. Her ne kadar, zaman zaman, değiştirmekten çok kendi değişmiş görüntüsü veren bir Başkan ortada olmasına rağmen. Kısaca dün geceki sonuçların en basit yorumunu söylemem gerekirse, bunun adı inanç olacaktır. Amerika’nın değişimine gereğine, bunun gerçek olacağına!... Değişime ihtiyacı olmayanların adayı ve zigzag’lar çizen Romney’in sözde değişimine değil! SELÇUK ACAR / ANALİZ