27 Nisan 2024 Cumartesi / 19 Sevval 1445

Josef Stalin suikaste mi uğradı?

Sovyetler Birliğine uzun yıllar liderlik eden ve bu süreçte milyonlarca kişinin ölümünden sorumlu olduğu düşünülen Josef Stalin, 28 Şubat 1953 tarihinde en güvenilir adamlarıyla bir toplantı yaptıktan sonra odasına çekildi. Ertesi günün akşamı odasının zemininde bir önceki gece giydiği kıyafetlerle yatarken bulunan Stalin, birkaç gün sonra, 5 Mart 1953 günü öldü. Peki bu doğal bir ölüm müydü, yoksa bir suikast mi? İşte Stalin’in ölümüne dair resmî ve gayriresmî bilgiler…

TM Dijital Haber Merkezi14 Mart 2019 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Josef Stalin suikaste mi uğradı?
Josef Stalin, 28 Şubat 1953’te Rusya’nın Kuntsevo kentindeki daçada (daça: yazlık ev) güvendiği bir grup adamıyla toplantı düzenledi. Toplantıda kendilerine bir film izletilen konuklar daha sonra daçadan ayrılınca Stalin de odasına döndü. Henüz kanıtlanmamış olsa da, Stalin’in Lazar Kaganovich ve Voroshilov isimli iki adamıyla tartışıp odasına çekildiği de iddialar arasında yer alıyor.
 
Bir sonraki gün odasından çıkmayan Stalin, hizmetçilerinin hiçbirini de odaya çağırmadı. Gün boyunca kimse odaya girmeye cesaret edemezken, akşam saat 10’da odanın kapısını kıran kahyası, Stalin’in bir önceki akşam giydiği kıyafetlerle yerde yattığını gördü.
 
Konuşması güçleşen Stalin, kendisini olaydan birkaç gün sonra, 5 Mart’ta, öldüren bir felç geçirmişti.
 
Resmi kaynakların anlattığı hikaye bu şekilde gerçekleşirken, Stalin’in ölümünün bir cinayet olabileceği şüphesi hâlen varlığını koruyor.
 
SAĞLIĞI VE HAFIZASI GÜNBEGÜN KÖTÜLEŞTİ
 
İkinci Dünya Savaşından sonra sağlığı günbegün kötüye giden Stalin, hayatı boyunca birçok sağlık sorunu yaşamıştı. Sol ayağındaki iki parmağı bitişik doğan Stalin henüz 7 yaşındayken geçirdiği çiçek hastalığı dolayısıyla yüzünde bir yara izi taşıdı. 12 yaşındayken at arabasıyla yaptığı kaza sonucunda kırılan kolu dolayısıyla kalıcı zarar gören Stalin, babasından da çok şiddet görmüş biriydi.
 
Yetişkinliğinde sedef hastalığından da muzdarip olan Stalin, 70 yaşına geldiğinde zihnî ve fizikî olarak son derece sağlıksız bir duruma düşmüştü. Stalin’in kişisel doktoru olan Vladimir Vinogradov, hipertansiyon tespit ettiği Stalin’e hap ve iğnelerle tedavi uyguluyordu. Doktor Vinogradov tarafından kendisine “devlet yönetiminden çekilip dinlenmeye başlaması gerektiği” söylenen Stalin, sadece bu teklifi değil, ilaç kullanmayı da reddederek Vinogradov’un işine son verdi.
 
Tıp Konseyi’nin kendisine karşı bir komplo hazırlığı içerisinde olduğunu düşünen Stalin, ülke genelinde 37 doktoru tutuklatarak işkenceden geçirdi. Ocak 1953’ün son günlerinde özel sekreteri hiçbir iz bırakmadan kaybolan Stalin’in özel korumalarının lideri ise 15 Şubat 1953’te idam edildi.
 
Ülke genelinde ortadan kaybolan, öldürülen ve işkenceden geçirilen insan sayısı günbegün hızla artarken, bu curcunayı durdurabilecek tek şey, Stalin’in mart ayında ölmesiydi.
 
Stalin odasının zemininde yatar halde bulunduktan sonra kendisine yardım edebilecek en güvenilir kişi, Sovyetler Güvenlik Sekreteri ve Gizli Polis Şefi Lavrenti Beriya’ydı. Stalin’e yardım etme noktasında biraz “cimri” davrandığı iddia edilen Beria’nın, doktorları 24 saat boyunca çağırmadığı düşünülüyor.
 
Belli bir tedavi uygulanmayan Stalin’in şiddetli ızdırabı birkaç gün boyunca sürdü. Stalin’in kızı Svetlana Alliluyeva, “babasının ara sıra gözünü açarak etrafını incelediğini” anlatıyordu.
 
Babasının bakışlarını “korkunç, deli gibi ve belki de biraz sinirli” olarak nitelendiren Alliluyeva, “O bakışlar, odadaki herkesin üzerine bir saniye de olsa düşüyordu. Sonra bir anda sol elini kaldırdı; ya bir şeyi işaret ediyor ya da hepimizi tehdit ediyor gibiydi.” demişti.
 
4 Mart 1953 tarihine gelindiğinde, hemşiresi, bir anlığına da olsa iyileşme işaretleri gösteren Stalin’e kaşıkla süt içirdi. Bunun üzerine komaya giren Stalin’in kalbi, doktorların tüm müdahalelerine rağmen 5 Mart akşamı saat 10’u 10 geçe durmuştu.
 
Sovyetler Birliği Komünist Partisinin Merkez Komite temsilcileri, hükûmet yetkilileri ve Parlamento Başkanlığı, Stalin’in ölümünden bir buçuk saat önce, 20:40’ta alelacele bir toplantı düzenleyerek yeni liderlerini seçmeye çalışıyordu.
 
Stalin’in zehirlendiğine ilişkin teoriyi ilk ortaya atan, alkolik oğlu Vasili Stalin’di. Stalin’in bizzat suçlayarak çevresinde uzaklaştırdığı doktorların ötesinde, en büyük şüpheli olarak Gizli Polis Şefi Lavrenti Beriya ismi önce çıkıyordu.
 
Stalin’den sonra ülkenin başına geçen Nikita Kruşçev’in hatıralarında yer alan bilgiye göre, Lavrenti Beriya, ülkenin politikalarını belirleyen en üst karar organı olan Politbüro’ya itirafta bulunarak, “Stalin’i ben öldürdüm. Onu öldürdüm ve herkesi kurtardım.” dedi.
 
Stalin’in ölümünden bir gün sonra harekete geçen Beriya, ülke genelinde cadı avına maruz kalan doktorlarla ilgili soruşturmayı kapatmış ve haklarındaki bütün suçlamaları düşürmüştü.
 
Stalin döneminin izlerini silmeye başlayan Kruşçev ise, Aralık 1953’te Beriya’yı tutuklattı. Bunun hemen ardından yargılanarak ölüme mahkûm edilen Beriya, 23 Aralık 1953 tarihinde idam mangası tarafından kurşuna dizilerek öldürüldü.