Filistin resmi haber ajansı WAFA'ya göre, Filistin Devlet Başkanlığı Sözcüsü Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne, Ben-Gvir'in bu sabah Mescid-i Aksa'ya düzenlediği baskına dair yazılı bir açıklama yaptı.
Ebu Rudeyne, "Batı Şeria'da Yahudi yerleşimcilerin sürdürdüğü terör ve Mescid-i Aksa'ya yönelik kışkırtıcı saldırılar, Gazze halkına uygulanan soykırım ve aç bırakma savaşının bir uzantısıdır. Bu durum, bölgede daha fazla gerilime ve tırmanışa yol açmaktadır." ifadelerini kullandı.
Söz konusu saldırıların, İsrail güçlerinin doğrudan koruması altında gerçekleştirildiğini ve Gazze'de ateşkesi sağlamaya, bölgede istikrarı yeniden tesis etmeye yönelik tüm Arap ve uluslararası çabaları baltalamayı amaçladığını vurgulayan Ebu Rudeyne, bu saldırıların tüm sonuçların Tel Aviv hükümetinin sorumlu olduğunu kaydetti.
Ebu Rudeyne, ABD yönetimini "geç olmadan İsrail'in bu saldırganlığını durdurmak için acilen harekete geçmeye ve işgalci güçleri uluslararası meşruiyet kararlarına uymaya zorlamaya" çağırdı.
Ayrıca Ebu Rudeyne, "Gerçek ve kalıcı barış ancak Filistin halkının özgürlük ve bağımsızlık hakkının tanınması ve başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasıyla mümkün olabilir." ifadelerini kullandı.
Fanatik Yahudi örgütler, geçen haftadan bu yana, bugün Süleyman Mabedi'nin MÖ 586 ve MS 70 yıllarında iki kez yıkılışının yıl dönümü olarak kabul edilen "Tişa BeAv" olarak isimlendirilen yas ve oruç günü dolayısıyla "Mescid-i Aksa'ya baskın düzenleme" çağrıları yapıyordu.
İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Ben-Gvir de bu sabah Mescid-i Aksa'ya bir kez daha baskın düzenlemişti.
Ben-Gvir, birçok Arap ve İslam ülkesinden gelen şiddetli eleştirilere rağmen Aksa'nın avlularına baskınlarını sürdürüyor.
Üst düzey İsrailli yetkililerin Mescid-i Aksa'ya yönelik baskınları, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisinden önceden onay alındıktan sonra gerçekleştiriliyor.
Ben-Gvir, 2022 yılının sonunda İsrail Ulusal Güvenlik Bakanlığı görevine başlamasından bu yana Mescid-i Aksa'ya birçok kez baskın düzenledi.
- ÜRDÜN, KUDÜS'TEKİ DİNİ İŞLERDEN SORUMLU ÜLKE OLARAK KABUL EDİLİYOR
Ürdün, 26 Ekim 1994'te İsrail'le imzaladığı Vadi Arabe Anlaşması kapsamında Kudüs'teki dini işlerden sorumlu ülke olarak kabul ediliyor. Aynı anlaşmanın 9. maddesinde, "İsrail'in Ürdün Haşimi Krallığı'nın Kudüs'teki kutsal mekanlardaki mevcut durumuna saygı duyması" öngörülüyor.
Anlaşmaya göre Mescid-i Aksa, Ürdün Vakıflar İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor ancak Yahudiler, 2003'ten bu yana İdarenin izni olmadan İsrail'in tek taraflı kararıyla polis eşliğinde kutsal mabede giriyor.
Statükoya göre, fanatik Yahudilerin Aksa'da ibadet etmesine izin verilmemesi gerekiyor ancak söz konusu gruplar sık sık İsrail polisi korumasında Aksa'ya baskın düzenliyor.
FİLİSTİN: FİLİSTİN TOPRAKLARINI GASBEDEN İSRAİLLİLERİN SALDIRILARINA KARŞI CAYDIRICI ULUSLARARASI YAPTIRIMLAR GEREKİYOR
Filistin Dışişleri Bakanlığı, açıklamasında, "İsrail ordusunun koruması ve gözetimi altında toprakları gasbeden terörist unsurların Filistinliler aleyhindeki saldırıları sırasında gerçek mermi kullanımının artmasının endişeyle karşılandığı" kaydedildi.
Gazze Şeridi'ndeki soykırım ve zorla yerinden etme suçlarını hiçbir gerçek gerekçeye dayanmadan sürdürülmesinde ısrar eden Tel Aviv hükümetinin, iki devletli çözümün uygulanmasının gerekliliği konusunda varılan uluslararası uzlaşıyı bozmak için de zamanla yarıştığı kaydedildi.
Açıklamada, İsrail hükümetinin, dün gece Nablus'un güneyindeki Akraba'da olduğu gibi, örgütlü ve silahlı İsrailli milisleri Filistinlilere, topraklarına, evlerine ve mallarına karşı en kötü ihlalleri ve suçları işlemek üzere sevkederek Batı Şeria'yı istikrarsızlaştırmaya çalıştığı vurgulandı.
Bakanlık, "işgal altındaki Batı Şeria'da toprakları gasbeden İsraillilerin saldırılarının caydırıcı uluslararası yaptırımlar gerektirdiğinin" altını çizdi.
Dışişleri Bakanlığı ayrıca işgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa'ya baskına katılan İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in, Eski Şehir'deki provakatif eylemlerini de kınadı.