Mısır yönetiminin Nil Nehri sularının paylaşımını "ulusal güvenlik" meselesi olarak nitelendirmesine rağmen Libya'ya ağırlık vererek bu konuyu ikinci planda tutması "Hedasi Barajı krizinde kazanan taraf Etiyopya mı olacak?" sorusunu gündeme getirdi.
Etiyopya'nın Nil Nehri'nin ana kolu Mavi Nil üzerinde inşasını sürdürdüğü ve bu ülke ile Mısır ve Sudan arasında krize neden olan Hedasi Barajı konusunda taraflar, 21 Temmuz’da telekonferans aracılığıyla yeni bir toplantı gerçekleştirdi.
Afrika Birliği dönem başkanı Güney Afrika yönetiminin çağrısı üzerine yapılan toplantıda, tarafların müzakerelere devam edilmesi konusunda fikir birliğine vardığı ifade edildi.
Aynı gün Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in ofisinden de bir açıklama geldi. Açıklamada, barajın doldurulmasında ilk aşamanın tamamlandığı, doldurma işleminin yağmur mevsiminin başlamasıyla kendiliğinden gerçekleştiği kaydedildi.
Etiyopya Su, Sulama ve Enerji Bakanı Seleshi Bekele, zaten 15 Temmuz’da baraja su tutmaya başlandığını duyurmuş, Mısır Dışişleri Bakanlığı ise bunun üzerine "acil açıklama" talebinde bulunmuştu.
Yağmur mevsiminin temmuz ayında başlamasını fırsata çeviren Etiyopya yönetimi, ekime kadar sürecek yağışlarla barajı doldurmayı planlıyor.
- Mısır'dan BM Güvenlik Konseyine başvuru
Etiyopya, 19 Haziran’da Sudan ve Mısır yönetimleri ile anlaşmaya varılamaması durumunda Nil suları üzerindeki hakkı olan su miktarı ile barajı doldurmaya başlayacağını duyurmuştu.
Buna karşılık Mısır Abdulfettah es-Sisi yönetimi ise konuyu Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyine götürdü.
Nil suları üzerindeki hakkı olan yıllık yüzde 55,5 milyar metreküp suyun azalacağından endişe eden Mısır, Nil sularının “ulusal güvenlik” meselesi olduğunu kaydederek BM Güvenlik Konseyine başvurdu.
Mısır yönetimi, başvurusunu, BM Antlaşması'nın 35’inci maddesinde işaret edilen, “Güvenlik Konseyi uyuşmazlık ya da durumun süregitmesinin uluslararası barış ve güvenliğin korunmasını tehlikeye düşürme eğiliminde olup olmadığını saptamak için soruşturmada bulunabilir.” ifadelerine dayandırdı.
Güvenlik Konseyinde 29 Haziran’da yapılan ilk oturumda Mısır'ın daimi temsilcisi, ülkenin tek su kaynağı olan Nil Nehri'nin Mısır için hayati önemde olduğunu ve Etiyopya'nın inşasını sürdürdüğü barajın 100 milyon insan için tehdit oluşturduğunu ifade etti.
Etiyopya tarafı ise Hedasi Barajı'nın ülkenin kalkınması için son derece önem arz ettiğini ve milli bir durum olduğunu söyledi. Etiyopya, Mısır'ın talebinin BM Güvenlik Konseyinde kabul edilmesi ve Genel Kurulda görüşülmesinin krizi daha da büyüteceğine ve zorlaştıracağına dikkati çekti.
- Sisi yönetiminin Libya önceliği
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi yönetimi, “ulusal güvenlik” meselesi olarak nitelendirilen Nil Nehri suları ve haliyle Hedasi Barajı sorununu ikinci planda tutarak Libya krizine ağırlık veriyor.
Mısır Meclisi, 21 Temmuz’da düzenlenen gizli oturumda, Cumhurbaşkanı Sisi'ye "Mısır ulusal güvenliğini sağlamak için gerekli tüm önlemleri alma ve ülkenin batı sınırı (Libya) dışına birlik gönderme" yetkisi verdi.
Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed, 22 Ekim 2019'da yaptığı açıklamada, "Mısırlı kardeşlerimizden gelen askeri tehdide ve onların asılsız korkularına bakmaksızın barajın inşasına devam edeceğiz. Kendimizi savunacak yeterliliğe sahibiz ama savaş bir çözüm değil." ifadelerini kullanmıştı.
Uluslararası kamuoyunda savaş tehdidi olarak algılanan Etiyopya Başbakanı’nın sözlerini Mısır yönetimi geçiştirmeyi tercih etti.
Mısır yönetiminin pasif tutumu, "Hedasi Barajı krizinde mücadeleyi Etiyopya'nın kazanacağı” yorumlarına yol açıyor.
Etiyopya’nın 2011'de başlayan Arap Baharı rüzgarı nedeniyle Mısır’da oluşan yönetim boşluğundan faydalanarak yapımına başladığı barajı Kahire yönetiminin kabullendiği konuşuluyor.
Ancak özellikle Mısır Dışişleri Bakanlığı diplomatlarının, "masada kazanılması mümkün olan bütün konuları sonuna kadar zorlayarak zararı en hafife indirmeyi amaçladığı" değerlendiriliyor.