12 Aralık 2024 Perşembe / 11 CemaziyelAhir 1446

Lübnan'da protestolar eşliğinde kurulan 'kurtarma hükümetinin' vadesi doldu mu? Hizbullah hükümetin kalmasından halk gitmesinden yana...

Lübnan'da ekonomik kriz protestoları gölgesinde kurulan Hassan Diyab hükümetinin, nisanda duyurduğu 'ekonomik kurtarma paketi' ve sonrasında başlattığı IMF ile müzakerelerde herhangi bir ilerleme katedemediği için istifa edeceği konuşuluyor. Lübnanlı Siyaset Uzmanı Rabih, 'Hizbullah, hala bu hükümetin kalmasından yana. Hizbullah, kendisine resmi ve popüler meşruiyet kazandıran bir hükümetin kontrolünü bırakmaz.' değerlendirmesinde bulundu.

AA8 Temmuz 2020 Çarşamba 12:34 - Güncelleme:
Lübnan'da protestolar eşliğinde kurulan 'kurtarma hükümetinin' vadesi doldu mu? Hizbullah hükümetin kalmasından halk gitmesinden yana...

Lübnan'da ekonomik kriz protestoları gölgesinde 21 Ocak'ta kurulan Hassan Diyab hükümetinin, nisanda duyurduğu "ekonomik kurtarma paketi" ve sonrasında başlattığı Uluslararası Para Fonu (IMF) ile müzakerelerde herhangi bir ilerleme katedemediği için istifa edeceği konuşuluyor.

Farklı din ve mezheplere dayalı siyasi bölünmeler açısından oldukça kırılgan bir yapıya sahip Orta Doğu'nun küçük ülkesi Lübnan'da, ekonomik kriz ve hükümetin vergi politikalarına karşı 17 Ekim 2019'da başlayan gösteriler üzerine 30 üyeli Ulusal Birlik Hükümeti istifa etti.

Meclis'te 21 milletvekiliyle Sünnileri temsilen en büyük siyasi bloku oluşturan Müstakbel Hareketi lideri Saad el-Hariri hükümetinin istifasından sonra Şii Hizbullah örgütü ve siyasi müttefikleri, Hassan Diyab liderliğinde 20 bakandan oluşan küçültülmüş "kurtarma hükümeti" kurdu.

Diyab hükümeti, reformlar ve biriken devlet borçlarını yapılandırmayı öngören ekonomik kurtarma planını 29 Nisan'da oy birliğiyle onayladıktan sonra kamuoyuna duyurdu ve 11 Mayıs'ta da IMF ile müzakerelere başladığını açıkladı.

Lübnan'a destek için Fransa'da 2 yıl önce düzenlenen CEDRE konferansı sırasında vadedilen düşük faizli yaklaşık 11 milyar dolarlık kredinin yanı sıra gelecek 5 yıl içinde IMF'den 10 milyar dolar kredi alınmasını hedefleyen planın, ABD yaptırımlarının hedefindeki Hizbullah ve müttefiklerini temsil eden Diyab hükümeti tarafından sunulduğu gerekçesiyle başarılı olamadığı savunuluyor.

"Kurtarma hükümetinin" kuruluşundan bu yana yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını süreciyle artan işsizliğin yanı sıra ekonomik kriz daha da derinleşti ve yerel para birimi Lübnan lirasının dolar karşısında yaşadığı rekor seviyedeki değer kaybı ile hayat pahalılığı artmaya devam ediyor.

Diyab hükümetinin vadesinin dolduğuna dair tartışmaların gündeme gelmesinin ardından gazetecilerin sorusunu yanıtlayan eski Başbakan Hariri, "Yeni hükümeti kurmam için şartlarım var, nokta." sözleriyle bu konuya yaklaşımını dile getirmişti.

HÜKÜMET, BASKILARA RAĞMEN GÖREVİNE DEVAM EDİYOR

Hizbullah'a yakınlığıyla bilinen yazar Kasım Kasir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mevcut ekonomik krize karşı kurulan kurtarma hükümetinin istifasının son günlerde en çok konuşulan konuların başında geldiğini söyledi.

Başbakan Diyab'ın istifası durumunda Hariri'nin göreve gelebileceğini savunan Kasir, "Hariri'nin geri gelmesi öneriliyor ancak kendisi birtakım şartlar öne sürüyor." dedi.

Kasir, mevcut hükümetin baskılara rağmen görevine devam ettiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hükümetin istifası çok konuşuluyor ancak henüz bir anlaşma sağlanmadı. Mevcut hükümetin istifası için öncelikle yerine gelecek hükümet için siyasi grupların anlaşmaya varması gerekiyor, bu da henüz olmadı. Ancak hükümetin istifası için içeriden ve dışarıdan gelen baskılar sürüyor."

"HİZBULLAH, HALA HÜKÜMETİN KALMASINDAN YANA"

Lübnanlı Siyaset Uzmanı Münir er-Rabih de tüm gelişmelere bakıldığında mevcut hükümetin istifası seçeneğinin henüz masada olmadığını ifade etti.

Hizbullah'ın siyasi müttefiki olan Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın partisi Hristiyan Özgür Yurtsever Hareketi'nin de aralarında bulunduğu bazı siyasi grupların, ABD'nin baskılarını hafifletmek amacıyla Diyab hükümetinden vazgeçme önerisinde bulunduğunu ancak bunun henüz karşılık bulmadığını aktaran Rabih, "Hizbullah, hala bu hükümetin kalmasından yana. Hizbullah, kendisine resmi ve popüler meşruiyet kazandıran bir hükümetin kontrolünü bırakmaz." değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Diyab'ın Şii örgütün politikaları doğrultusunda çalıştığını savunan Rabih, bunun en açık kanıtının da örgüt lideri Hasan Nasrallah'ın, hükümeti İran, Irak ve Çin gibi doğu ülkelerine yönlendirmesi olduğuna dikkati çekti.

Rabih, mevcut hükümetin Washington'ın gözünden düştüğünü ve bunun Lübnan'a yardım konusunda bir gelişme yaşanmayacağı gibi hükümete yönelik baskıların da artmasına neden olacağını kaydetti.

ABD yönetiminin, Lübnan'da mevcut siyasi gruplarla bağlantısı olmayan bağımsız bir hükümet istediğini ancak Hizbullah örgütünce bunun reddedildiğini aktaran Rabih, şunları aktardı:

"Hizbullah, Diyab'dan sonra kurulacak hükümette de yer almak için ısrar edecektir. Dolayısıyla bu hükümetin düşmesi halinde yakın zamanda yerine yenisinin kurulması zor görünüyor."

EKONOMİK KRİZ VE GÜNLÜK YAŞAMA ETKİLERİ

Lübnan ekonomisi, 1975-1990 yıllarındaki iç savaştan bu yana en büyük krizlerden birini yaşıyor.

Başbakan Hasan Diyab, geçen aylarda ülkesindeki kamu borcunun 90 milyar doları aştığını kaydetmişti.

Yerel para birimi Lübnan lirası, Merkez Bankası kuru sabit tutsa da her geçen gün değer kaybediyor. Resmi kura göre 1 ABD doları 1515 Lübnan lirası olmasına rağmen karaborsada dolar 8 bin Lübnan lirasının üzerinde işlem gördü.

Ülkede 675 bin Lübnan lirası olan asgari ücret, Merkez Bankasının 1992'den beri değişmeyen resmi kurunda yaklaşık 450 dolara tekabül ederken, birkaç aydan beri yükselişe geçen karaborsadaki kurda ise 80 dolar bile etmiyor.

Ülkede dolarla işlem gören yakıt maddesi teminindeki sıkıntılar nedeniyle uzun süreli elektrik kesintileri yaşanıyor. Son zamanlarda başkent Beyrut'a günde 6 saat elektrik verilirken, diğer bölgelere ise 4 saat verilebiliyor.