ABD Başkanı Trump'ın Riyad seyahati ilk döneminde yarım kalan dosyaları yeniden harekete geçirmek için. İbrahim Anlaşmaları bölgede Arap-İsrail normalleşmesini sağlayarak ticaret entegrasyonunu merkeze alıyor. Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Fas İbrahim Anlaşmalarını imzalayan ülkeler. Anlaşmaların Suudi Arabistan ve Afrika ülkelerine yayılması için Trump tekrar devrede.
Trump, Suudi Arabistan'la 142 milyar dolarlık silah anlaşmasını da onayladı. Orta Doğu'da Riyad'ın ağırlığını artıran gelişmeler hem Suriye hem de Filistin için önemli. Muhammed Bin Selman'la yeniden yükselişe geçen Arap milliyetçiliği, Suriye'nin Arap Cumhuriyeti olması için ısrarcı bir yaklaşım sergiledi.
Suriye sahasının İran etkisinden arındırılması ve Lübnan'a giden yolların Tahran için kapanması gerekiyordu. Bundan sonraki süreçte Lübnan'da Hizbullah'ın Yemen'de Husi hareketinin etkisizleştirilmesi meselesi kalıyor.
Suriye'de Türkiye'nin etkisini frenlemek isteyen yeni Arap milliyetçiliği Suriye'de dengeyi finansal güçle sağlamaya çalışıyor. İran'ın etkisi kırılırken Ankara'nın Suriye'deki başat rolünden pek de memnun olmadıklarını biliyoruz. Unutmayalım ki Suriye'de Baas hareketi Soğuk Savaş'ın geride kalan son cephesiydi. Bugün Şam, yönünü Batı dünyasına çevirdi. Bunun anlamı bizde zannedildiği gibi mezhep temelli bir iktidar değişikliği değil. Suriye, küresel anlamda çok derin bir cephe kazanımıdır.
Şimdi bu dönüşümün başat aktörü Ankara'nın Suriyeli Kürtlerle olan ilişkisi pozitif olduğu taktirde Suriye'deki rolü daha da kuvvetli hale gelecektir. Suriye sahasında hem Araplarla hem de Kürtlerle güçlü diyalog kurabilen Ankara, Şam'da daha etkin olacaktır.
Trump'ın birinci döneminde gündeme gelen Levant Entegrasyonu, bölgede ticaret akışını hızlandıracak bir senaryo. Türkiye, Irak, Suriye, Ürdün, İsrail, Mısır gibi 6 ülkenin üretim ve ticaret entegrasyonunu merkeze alan projeye İsrail ve Filistin'in de dahil edilebileceği öngörülmüştü. Hem İbrahim Anlaşmaları hem de Levant Entegrasyon Projesinin hayata geçmesi için İsrail'de Netanyahu iktidarının değişmesi ve Filistin Devleti'nin kurulması gerekiyor. İran'ın bölgedeki tutumunun değişmesi ise zaten olmazsa olmazlardan.
Erdoğan'ın Diplomasi Başarısı
Türkiye'nin iki cephesinde devam eden çatışma birbiriyle ilişkiliydi. Ukrayna-Suriye arasındaki ilişki küresel cepheleşmenin izdüşümü olarak karşımıza çıktı. Erdoğan her iki cephede de diplomatik başarı gösterdi.
Ukrayna-Rusya savaşında tarafları itidale çağıran açıklamaları ve barış masası girişimleri dünya kamuoyunda takdirle karşılandı. Savaşı kışkırtan Avrupalı politikacılara ve Biden liderliğine karşı sesini yükselten Erdoğan neticede haklı olduğunu gösterdi.
İstanbul'da başlayacak Moskova-Kiev müzakerelerinde Erdoğan'ın taraflara karşı güven veren duruşu etkili oldu. Trump'ın bölgede Erdoğan liderliğine güveni ise dikkat çekiyor. Suriye'de atılan adımlar ve ülkenin yeniden inşası için yaptırımların kalkması Erdoğan Türkiyesinin başarısı olarak tarihe geçecek.
PKK Tarihin Tozlu Raflarında
Bizde Öcalan'ın açıklaması ve PKK'nın feshi inatla iç dengelerle okunuyor. 9 Eylül 2024'te bu köşede yazdık. Bölgesel bir sorun olarak örgütün tasfiyesi zorunluydu. 7 Ekim sonrası yaşanacak olası hareketliliklerde Suriye öne çıkacaktı. Bölgesel bir soruna dönüşen PKK ve türevleri Ankara'nın kararlı adımlarıyla tarihe karıştı. Suriye'de tehdit olarak görülen PYD'nin silahlı birlikleri (YPG) Şam yönetimine tabi olacak.
Sürecin akamete uğramadan devamı halinde bölgede yaratacağı etkiler herkesin lehine olacak. Türkiye'nin bölgedeki risklere karşı güçlü ve kararlı imajı keskinleşecek. Türkiye, örgütü tarihe gömerken sınırlarının ötesindeki Kürtlerle sağlam bağları olan bir aktör olarak daha güçlü hale gelecek. Elbette bu eşikler kolay aşılmayacak.