11 Aralık 2024 Çarşamba / 10 CemaziyelAhir 1446

Muhaliflerden ‘İslam Koalisyonu’

Suriyeli muhalifler ‘sürgün hükümeti’ olarak adlandırılan Suriye Ulusal Koalisyonu’nun artık Suriye direnişini temsil etmediğini belirterek, ‘İslam koalisyonu’ adı altında yeni bir cephe oluşturduklarını açıkladılar.

26 Eylül 2013 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Muhaliflerden ‘İslam Koalisyonu’

Suriyeli muhalifler, Suriye Ulusal Koalisyonu’nu (SUK) bundan böyle tanımayacaklarını ifade ederek ‘İslam koalisyonu’ adıyla yeni bir birlik oluşturdu. 13 farklı grup tarafından imzalanarak yayınlanan bildiride, ‘sürgün hükümeti’ olarak adlandırılan SUK’un artık Suriye direnişini temsil etmediği belirtildi. Bunun yanı sıra, ‘İslam koalisyonu’ adı altında yeni bir cephe oluşturulduğu açıklandı.

Cepheler bir araya toplandı

Bu koalisyonda, Esad yönetimine karşı savaşan Özgür Suriye Ordusu’ndan (ÖSO) bazı tugaylarla birlikte, Suriye İslam Cephesi’nden Ahrah Eş-Şam; Suriye İslami Özgürlük Cephesi’nden Sukur Eş-Şam, Tevhid Tugayı ve İslam Tugayı da yer alıyor. Bildiriyi imzalayan gruplar arasında ilk sırada ise El Kaide’ye yakınlığı ile bilinen Nusra Cephesi yer alıyor. Ancak El Kaide ile ilişkili bir diğer grup olan Irak çıkışlı Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) dışarıda bırakılmış olduğu dikkat çekiyor. ÖSO, İslam cepheleri ve cihat örgütlerini bir çatı altında toplayan bu adım, sahadaki askeri gücü ve Suriye muhalefetinin temsilciliğini ele almak isteyen bir adım olarak değerlendiriliyor.

“İslam koalisyonu’ bildirisi, geçtiğimiz günlerde Suriye’nin Türkiye sınırı yakınlarındaki Azez kasabasında IŞİD’le ÖSO’ya bağlı Kuzey Kasırgası arasında yaşanan çatışmaları çözüme kavuşturan Tevhid Tugayı tarafından okundu. Geçmişteki benzer girişimlere karşı çıkışıyla bilinen Tevhid’in bu rolü üstlenmesi önemli bir değişim olarak kabul ediliyor.

Muhalefetin Koalisyonu

Suriyeli muhalifler, iç savaşın başlarında deneyimsizlik ve silah yetersizliği sorunlarıyla boğuşuyordu. Bu durum, koordinasyon sağlayamayan gruplar açısından rejim birliklerine karşı yürütülen operasyonlarda stratejik zaafiyetlere yol açıyordu. Ancak zamanla güçlenen ‘ılımlı’, ‘İslamcı’ ve ‘selefi’ yapılar, yerlerini farklı grubun oluşturduğu cephelere; geniş çaplı operasyon tecrübesiyle beraber güçlenen cepheler de yerlerini ittifaklara bırakmıştı. Batının muhaliflere silah desteği vermekten kaçınması, SUK’un sahadaki krizi çözecek politikalar geliştirmek yerine kısır iç çekişmelere teslim olması ve son olarak da 21 Ağustos’ta yaşanan kimyasal saldırıdan sonra SUK’un düştüğü aciz konum, Suriye’deki direnişle yurt dışındaki bağları koparan en önemli gelişme olarak kabul ediliyor.