Fas'ın uluslararası alan kodu +212'den esinlenilerek "GenZ 212 Hareketi" adıyla 27 Eylül'de Fas'ta başlayan protestolar, 2 Ekim itibarıyla altıncı gecesine girdi. Protestocuların talepleri arasında sağlık ve eğitim sisteminin iyileştirilmesi, şeffaflık, yolsuzlukla mücadele ve gençlik istihdamının artırılması bulunuyor. Yüzlerce kişinin yaralandığı ve üç kişinin yaşamını yitirdiği olaylarda, göstericiler başbakanın istifasını talep etti.
Nepal Başbakanı'nın istifasıyla sonuçlanan Nepal Z Kuşağı Hareketi protestolarının bir benzeri şu anda Fas'ta yaşanıyor. Z Kuşağı protestolarına ilişkin açıklamalarda bulunan Hükümet Sözcüsü Mustafa Baytas, hükümetin diyaloga hazır olduğunu ifade etti. Fas Devlet Sekreteri ve Bağımsızlık Partisi liderlerinden Abdulcabbar Raşidi ise gençlerin mesajının hükümete ulaştığını söyledi.Hükümet Sözcüsü Baytas, haftalık Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Hükümetin gençlerle diyaloga hazır olduğunu söyleyen Baytas, "Yürütme organı, taraflar arasında yürütülmesi gereken diyaloğa katılmaya hazır. Ancak tartışmanın tam bir çerçeveye oturması için diğer tarafın da kendi vizyonunu ortaya koyması bekleniyor." dedi.
Sağlık ve eğitim sisteminin yıllardır kronik sorunlar taşıdığını kaydeden Baytas, "Yapılanlar yeterli değil, daha fazla çaba gerekiyor. Sağlık ve eğitim reformlarındaki gecikmenin farkındayız, alınan tedbirlerin hızlıca sonuç vermesi ve kamunun eski itibarını kazanması için çalışıyoruz." diye konuştu.
Baytas, hükümetin yalnızca kendi önerilerini değil, toplumdan gelen talepleri de dikkate aldığını belirterek, "Biz dinleme, anlama ve olumlu şekilde etkileşim halindeyiz. Bu toplumsal taleplerin hepsini net şekilde duymak ve bunların tüm boyutlarını anlamak için buradayız" ifadelerini kullandı.
Sözcü Baytas, kamu hastanelerinin "vatandaşlara sağlık hizmeti sunan ana merkez haline getirilmesinin" hükümetin temel hedefi olduğunu söyleyerek, bunun için gerekli yasal çerçeve ve mali kaynakların sağlandığını aktardı.
Baytas ayrıca, güvenlik güçlerinin kanuni prosedürlere bağlı kalarak gösterilerde büyük çaba harcadığını öne sürerek, "Tek meşru alan, seslerin duyulacağı ve tartışmanın yapılacağı yerdir, bu da diyaloğun kendisidir" dedi.
"GENÇLERİN MESAJI HÜKÜMETE ULAŞTI"
Fas Ekonomik Uyum, KOBİ'ler, Çalışma ve Yetkinlikler Bakanı Yunus Sekkuri de, "Yaşananlar ülkemizin tarihinde önemli bir anı temsil ediyor; çünkü toplumsal ifadelerle, özellikle de öncelikler etrafında birleşen genç kuşakların talepleriyle karşı karşıyayız. Hükümetin bu gelişmeleri böyle okuduğunu söyleyebilirim." diye konuştu.
Gençlerin mesajının hükümete ulaştığını ifade eden Sekkuri, şöyle devam etti:
"Burada barışçıl toplanmalar ve gösteriler düzenleyen gençlerden bahsediyoruz. Bu gençler hepimizin evlatları olabilir. Dolayısıyla hükümetin onlara kulak vermesi, taleplerinin neden yerine getirilmediğini ya da neden bekledikleri şekilde gerçekleşmediğini sorgulaması gerekiyor."
Sekkuri, protestoların yalnızca iletişim eksikliğinden kaynaklanmadığını, gençlerin dile getirdiği taleplerin ailelerinin ve toplumlarının yaşadığı gerçeklerle bağlantılı olduğunu vurgulayarak, "Gösterilere katılan gençlerin büyük çoğunluğu gece kamu düzenini bozan ve mülklere zarar veren olaylardan sorumlu değildir." ifadelerini kullandı.
Toplantı sonrası açıklama yapan Devlet Sekreteri ve Bağımsızlık Partisi liderlerinden Abdulcabbar Raşidi ise, "Hükümetin eli uzatılmıştır ve diyaloğa hazırdır. Amacımız, tartışmayı sanal dünyadan kurumlara taşımaktır. Gençlerin sokaktaki ifadelerini hükümetle ve karar mercileriyle kurumlar içinde yapılacak bir diyaloğa dönüştürmek istiyoruz." dedi.
Sağlık ve eğitimin öncelik olduğuna dikkati çeken Raşidi, şunları aktardı:
"Hükümet, sağlık sistemini reforme etmek için büyük çabalar yürütüyor. Kamu hastanelerinde yerel düzeyde teftiş ve denetimi artırma sürecini de başlattık."
Raşidi, diyaloğun yalnızca dinlemekle sınırlı kalmayacağını, takvim belirlenerek somut adımlar atılacağını ifade etti.
Protestoların barışçıl çerçevede kalması gerektiğini vurgulayan Raşidi, "Kimse vandalizmi, kamu ve özel mülke saldırıları kabul etmez. Devletin görevi, anayasal, yasal ve ahlaki olarak mülkleri ve vatandaşların hayatını korumaktır." dedi.