19 Ekim 2025 Pazar / 27 RebiülAhir 1447

“Örgüt, ÖSO'yu ‘cehennem ateşi’ ile tehdit ediyor”

İdlib’de yaşanan son gelişmeleri ve HTŞ’nin bölgedeki faaliyetlerinin Türkiye’nin Suriye planlarına olası yansımalarını değerlendiren SETA Güvenlik Departmanı’ndan Özkizilcik, “HTŞ’nin İdlib’de bir yönetim kurma çabası olduğu görülüyor. ÖSO’yu düşman olarak tanımlayan örgüt, Türkiye’nin Fırat’ın doğusunda PKK/YPG’ye karşı düzenleyeceği harekâta katılanları ‘cehennem ateşi’ ile tehdit ederek Türkiye aleyhine propaganda yapıyor.” diye konuştu.

TM Dijital Haber Merkezi9 Ocak 2019 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
“Örgüt, ÖSO'yu ‘cehennem ateşi’ ile tehdit ediyor”

SETA Güvenlik Departmanı’ndan Ömer Özkizilcik, son dönemde İdlib’de yaşanan çatışmaların asıl sebebinin “Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna odaklandığı esnada, Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) İdlib bölgesinde tam hakimiyet kurma amacı” olduğunu söyledi. HTŞ’nin bu bağlamda Türkiye’ye dolaylı olarak tehdit oluşturduğunu söyleyen Özkizilcik, HTŞ’nin ele geçirdiği bölgeler dolayısıyla İdlib’e yönelik olarak Rusya destekli bir rejim operasyonunun gerçekleşmesi durumunda Türkiye’nin önüne üç yol çıkacağını anlattı.

TM Dijital Haber Merkezi’nin sorularını yanıtlayan Özkizilcik, İdlib’de yaşanan çatışmaların gözle görülen sebebinin ise, Nureddin Zengi Hareketi’nin (NZH) bazı üyelerince HTŞ’li 5 militanın öldürülmesi ve bu saldırıların sorumlusu olduğu iddia edilen kişilerin NZH tarafından HTŞ’ye teslim edilmemiş olması olarak lanse edildiğini anlattı.

“HTŞ’nin İdlib’de bir yönetim kurma çabası olduğu görülüyor”

İlk aşama olarak NZH’nin kontrol ettiği bölgeleri ele geçiren HTŞ’nin Afrin ile İdlib arasındaki ikmal hattını kontrol altına aldığını söyleyen Özkizilcik, “Türkiye sınırını da kontrol eden örgüt, Halep'in batısındaki kazanımları ile beraber Türkiye’den İdlib’in içerisine giden tüm ikmal hatlarını kontrol altına almış bulunuyor.” diye konuştu.

İkinci aşamada ise HTŞ’nin rakibi olan Ahrar’uş Şam yapılanmasına karşı harekete geçtiğini belirten SETA Güvenlik Departmanı’ndan Özkizilcik, “Örgüt, Gab düzlüklerini ele geçirip Ahrar’uş Şam’ın Ariha ve Maret el Numan’daki stratejik öneme sahip varlığını abluka altına almayı başardı.” dedi.

Ariha ve Maret el Numan’ın kontrolünün HTŞ’ye geçmesi durumunda M4 ve M5 otoyollarının tamamen HTŞ’nin kontrolüne geçeceğini söyleyen Özkizilcik, “Bu durumda İdlib’deki yegâne güç HTŞ olacaktır. Bu bağlamda, HTŞ’nin İdlib’de bir yönetim kurma çabası olduğu görülmektedir.” ifadelerini kullandı.

“HTŞ, Türkiye’ye dolaylı olarak büyük tehdit oluşturuyor”

HTŞ’nin Türkiye’ye doğrudan bir tehdit oluşturmadığını söyleyen SETA Güvenlik Departmanı’ndan Özkizilcik, “PKK gibi Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden saldırılar düzenlemişlikleri yok, fakat örgütün varlığı Türkiye’ye dolaylı olarak büyük bir tehdit oluşturuyor.” dedi.

HTŞ’nin İdlib bölgesindeki Türkiye destekli Suriyeli muhalifleri elimine etmesi dolayısıyla Türkiye’nin bölgedeki etki alanını kırmakta olduğunu anlatan Özkizilcik, “Türkiye’nin Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarında beraber hareket ettiği Milli Ordu’yu, yani Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) düşman olarak tanımlayan örgüt, Türkiye’nin Fırat’ın doğusunda PKK/YPG’ye karşı düzenleyeceği harekâta katılanları ‘cehennem ateşi’ ile tehdit ederek Türkiye aleyhine propaganda yapmaktadır.” diye konuştu.

Örgütün Türkiye’ye karşı oluşturduğu diğer bir tehdidin “İdlib’de alan kazanıp Suriye muhalefetini günbegün elimine etmesi” olduğunu belirterek bunun Türkiye’yi İdlib noktasında Rusya gibi uluslararası muhataplarına karşı zor duruma soktuğunu anlatan Özkizilcik, “HTŞ’nin Soçi Mutabakatı’nda kararlaştırılan silahsızlandırma bölgesinden tamamen çıkması gerekirken, bunun aksine Halep’in batısı ve Gab düzlüklerini ele geçirerek silahsızlandırılmış bölgedeki varlığını artırmıştır.” ifadelerini kullandı.

“İdlib’e Rusya destekli rejim operasyonu, Türkiye’nin önüne üç seçenek çıkarır”

İdlib’deki son gelişmelerin ardından Rusya’nın Türkiye’ye karşı elinin güçlenmiş olduğunu söyleyen Özkizilcik, “Soçi’de varılan mutabakatın aksine, yaşanan gelişmeler ve örgütünün varlığın artması, Türkiye’yi Rusya karşısında daha zayıf bir konuma getirecektir.” yorumunda bulundu.

Türkiye’nin Rusya ile beraber İdlib konusunda yeni bir yol haritası belirlemesinin bir gereklilik olarak öne çıkabileceğini söyleyen Özkizilcik, “Sahada değişen dengeler, diplomasi masasındaki dengeleri de değiştirecektir. Rusya Hava Kuvvetleri’nin Soçi Mutabakatı’ndan sonra düzenlediği ilk kapsamlı hava saldırılarının HTŞ’nin yeni ele geçirdiği Halep’in batısındaki noktalar olması aslında Türkiye’ye yönelik bir mesaj içermektedir.” diye konuştu.

HTŞ’nin İdlib’de kontrol alanını genişletmesine rağmen Rusya tarafından desteklenen bir (Esed) rejim saldırısının Türkiye için ciddi sorunlara yol açacağını belirten SETA Güvenlik Uzmanı Özkizilcik, “Neredeyse 3 buçuk milyon sivilin yaşadığı İdlib bölgesinden Türkiye’ye büyük bir mülteci akınının yaşanması Türkiye tarafından kabul edilebilir bir senaryo değildir.” dedi.

Böylesi bir duruma Türkiye’nin karşısına üç seçenek çıkacağını anlatan Özkizilcik, “Bir, İdlib’e operasyon düzenleyip bölgeyi HTŞ’den temizlemek; iki, Rusya ile görüşmeler sonucunda İdlib meselesini dondurmak ve zaman kazanmak; üç, İdlib’deki gözlem noktalarını çekip Rusya destekli operasyona göz yummak ve sınır bölgesinde siviller için güvenli bir alan oluşturmak.” sözlerini kullandı.

“İdlib’e operasyon, Fırat’ın doğusuna yönelik baskıyı azaltır”

HTŞ’nin İdlib’deki Suriyeli muhaliflere yönelik saldırılarının Türkiye’nin Münbiç’e ve Fırat’ın doğusuna yönelik operasyonunu da etkilediğini anlatan SETA Güvenlik Uzmanı Ömer Özkizilcik, “Nureddin Zengi Hareketi ile HTŞ arasında Halep’in batısında yaşanan çatışmalar esnasında, HTŞ ile Türkiye’nin birlikte hareket ettiği Milli Ordu güçleri arasında da çatışmalar yaşandı.” dedi.

Milli Ordu’nun bu bağlamda bazı birliklerini önlem olarak Halep’in batısına kaydırmak durumunda kaldığını söyleyen Özkizilcik, “Türkiye’nin dikkati Fırat’ın doğusuna yönelmişken İdlib’de yaşanan gelişmeler, İdlib’e yönelik olası bir Rusya destekli rejim saldırısı durumunda Türkiye’nin mülteci akınına odaklanmak zorunda kalmasına sebebiyet verebilir.” ifadelerini kullandı.

Özkizilcik, Türkiye’nin İdlib’i rejime teslim etmemek ve Soçi Mutabakatı’nın uygulanmasını sağlamak için İdlib’e yönelik askerî bir operasyonu gündeme getirmesi durumunda ise Fırat’ın doğusuna yönelik olarak kurulan baskının azalacağını söyledi.

“Rejimin sınırlı askerî kapasitesi, İdlib’e operasyon yapmasını engeller”

Türkiye’nin İdlib’e yönelik Rusya destekli bir rejim operasyonuna yeşil ışık yakması durumunda bile Esed rejiminin önünde büyük engeller bulunduğunu söyleyen Özkizilcik, “Rejimin askerî kapasitesi sınırlı olduğundan, İdlib’deki çatışmaların tekrar canlanması, rejimin operasyonel kabiliyetini bu bölgeye kilitlemesine yol açacaktır.” dedi.

Rejimin İdlib’e yönelik olası operasyonunun aylar süreceğinin beklendiğini belirten Özkizilcik, “Bu durumda ise, ABD’nin Suriye’den çekilmesi sürecinde rejimin Fırat’ın doğusundaki gelişmelere müdahil olma kapasitesi son derece kısıtlanacaktır.” diye konuştu.

ÖNERİLEN VİDEO

Hisar'dan kritik atış! MSB o anları paylaştı

Kapat
Video yükleniyor...