Osmanlı İmparatorluğu döneminden kalan ve yıllara meydan okuyan eserler ziyaretçilerin akınına uğruyor. Farklı kültürlerin ve dinlerin aynı atmosferde varlığını sürdürdüğü şehrin her karışı Osmanlı izlerini taşıyor.
Üsküp'teki en önemli ve nadide Osmanlı eserlerinden biri, asırlardır şehrin ortasından geçen Vardar Nehri'nin iki yakasını birleştiren Taşköprü olarak da anılan Fatih Sultan Mehmet Köprüsü.
Sultan II. Murad döneminde inşasına başlanan ve Fatih Sultan Mehmet döneminde tamamlanan köprü, kent yaşamını kolaylaştırırken aynı zamanda yüzlerce yılın tanıklığını yapıyor.
Şehir merkezine hakim bir tepede yer alan Sultan Murad Camisi, Üsküp'ün en büyük camisi olma özelliğini taşıyor. 1436-1437 yılları arasında Sultan Murad tarafından yaptırıldığı bilinen cami görkemli mimarisiyle ziyaretçilerin dikkatini çekiyor.
Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığının (TİKA) desteğiyle 2016-2020 yılları arasında restore edilen eser, bu tarihte kapılarını yeniden ibadete açtı.
Sultan Murad Camisi'nin hemen yanında yükselen ve Osmanlı topraklarında ilk saat kulesi olma özelliği taşıyan bu eser, yaklaşık 40 metre uzunluğu ve külah kısmındaki neoklasik dönemi yansıtan yapısıyla dikkati çekiyor.
Yapımına 1566'da başlanan ve 7 yılda bitirilen kulenin saati, o dönem Macaristan'daki Siget kasabasından getirildi. Tarihi bilgilere göre saati çalıştıracak usta da Üsküp'e yerleşti.
15. asrın başında inşa edilen Murad Paşa Camisi'nin yakınından geçmeyenler, şehir merkezine uğramamış sayıyor kendini. Kentin ortasında kalan cami, Üsküp'ün en çok ziyaret edilen eserlerinden biri.
Cami, farklı yıllarda yangın ve depremde hasar görse de hala ayakta.
Murad Pala Camisi'nden çıkan ziyaretçilere en yakın tarihi eserlerden biri de Çifte Hamam. Caminin karşısında yer alan bu asırlık Osmanlı yapısı, bugün sanat galerisi olarak hizmet veriyor.
Kent merkezinde, en işlek noktalardan biri ise Üsküp Türk Çarşısı. Sokağın iki yanına dizilmiş dükkanlar arasında gezenler, kendilerini bir Anadolu şehrinin tarihi çarşısında geziyor gibi hissediyor.
Balkanların en büyük çarşısı olarak da bilinen bu mekanda başta bakırcılar, kazancılar, demirciler, yorgancılar olmak üzere her tür zanaatkarı görmek mümkün.
Balkan şehri Üsküp'te, Osmanlı'nın bıraktığı miras kadar, sonraki dönemde yapımı için ciddi bir bütçenin ayrıldığı heykeller de yer alıyor.
Meydanda, Vardar Nehri kıyısında, kamu binaları önünde, cadde ve sokaklardaki heykeller yerli ve yabancı turistler içim bir çekim merkezi oluyor.
Heykeller arasında, kent meydanında metrelerce uzunluktaki Makedonya Kralı Büyük İskender ile onun babası Kral II. Philip'in yanı sıra ülkede eski dönemde yaşayan dini liderler, kanaat önderleri, sanatçılar ve bilginler bulunuyor.
Vardar Nehri üzerine kurulan sanat ve medeniyet köprülerinin üzerinde dizili heykeller de kentin kültürünü yansıtıyor.