Ödül konuşmasında Türkiye'nin Avrupa Birliği ile olan ilişkilerine de değinen Pamuk, "Bu ödülü Ekim 2012'de değil de yedi yıl önce Ekim 2004'te almış olsaydım burada Avrupa konusunda aynı saflık ile konuşmaya özen gösterir, belki de bu törende Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesinin hepimiz için ne kadar harika olacağını sizlere anlatmaya girişirdim." diye konuştu.
Günümüzde Türkiye'nin AB üyeliğine olan ilginin azaldığını ifade eden Pamuk, "Bugünlerde Avrupa Birliği'nin Euro sorunu ile mücadele ettiği ve genişlemesinin yavaşladığı ile ilgili tartışmalarla artık pek azımız meşgulüz. Türkiye'nin adaylığına duyulan ilgi de maalesef azaldı. Bunun bir nedeni Türkiye'de düşünce özgürlüğünün hâlâ - ne yazık ki- yetersiz olması ise de en kuvvetli belirleyici nedeni; AB'ye Müslüman bir ülkeyi alma konusunun, Avrupalıların, Kuzey Afrika ve Asyalı Müslüman göçmenlerin kalabalığından duydukları korkunun gölgesinde kalmasıdır." dedi.
Göçmen korkusunun Avrupa'yı kendi içine çevireceğini belirten Pamuk "Liberte, egalite, fraternite" (Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik) gibi bir mantığı benim gibi biri ne kadar ısrarla savunursa savunsun, Müslüman göçmen korkusunun karşısında ikna edici olması zor. Göçmen korkusunun, Avrupa'nın sınırlarında dikilen duvarları yükselttiği gibi Avrupa'yı yavaş yavaş kendi içine döndüreceğini de görebiliyoruz: "Liberte, egalite, fraternite" sloganı da unutuldukça, Avrupa milli, etnik ve en çok da dinî kimliklerle tanımlanan muhafazakâr bir yer olmaya doğru ne yazık ki evrilecek." ifadelerini kullandı.
"Avrupa'nın sınırları şayet din ile çiziliyorsa o halde Türkiye'nin AB içerisinde yeri yoktur." diyen Pamuk sözlerine şöyle devam etti: "Ama Avrupa halkları Avrupa'nın tarifini Hıristiyanlık ile sınırlamaktan mutluluk duyacak mı? Son iki yüzyılda Avrupa'yı Batı dışı ülke insanları için bir çekim merkezi yapan şey Hıristiyanlık'tan ziyade bir dizi toplumsal ve ekonomik dönüşüm ve bunların çıkardığı düşüncelerdir. O özgün şeye kısaca "modernlik" diyebiliriz. Modernlik, çoğumuzun inandığı tarih kitaplarına göre rönesans, aydınlanma, Fransız devrimi ve endüstri devrimi gibi özgün Avrupai gelişmelerin sonucudur, ve bu büyük dönüşümlerin kaynağı dinî değil, "seküler"dir. Avrupa'nın bir zamanlar dünyanın çoğunluğuna -ama hepsine değil- örnek olan kimliğinin arkasında Hristiyanlık'tan çok, Fransız Devrimi'nin bütün dünyanın bildiği sloganı "liberte, egalite, fraternite" (özgürlük, eşitlik, kardeşlik) yatar."
5,5 milyon nüfusu olan Danimarka'da oldukça büyük bir hayran kitlesine sahip olan Orhan Pamuk, 2 günlük Kopenhag ziyareti boyunca büyük bir ilgi gördü. Yüzlerce Danimarkalı kitaplarını Pamuk'a imzalatabilmek için adeta yarıştı. En son Masumiyet Müzesi isimli kitabı Dancaya çevrilen Pamuk, Danimarka'da gördüğü ilgiden memnun olduğunu belirtti.
Sadece Danimarka'nın değil Kuzey Avrupa'nın en önemli kültür ödüllerinden biri olarak kabul edilen Sonning Ödülü, genellikle çalışmalarıyla Avrupa kültürüne katkıda bulunan sanatçılara veriliyor. 1950 yılından beri verilen ödülü kazanan sanatçılar 1 Milyon Danimarka Kronu'nun da (yaklaşık 175 bin dolar) sahibi oluyor.