Uzmanlar, ABD Başkanı Donald Trump'ın, ABD'nin Afganistan'daki Bagram Hava Üssü'nü geri almak istediğine yönelik açıklamasını değerlendirdi.
Beykoz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, Bagram Hava Üssü'nün stratejik önemine dikkati çekerek "Üssün önemine dair bir şüphe yok. Zaten Amerika Birleşik Devletleri'nin, 11 Eylül sonrasında bölgeye olan müdahalesinin ardından hem Orta Asya'da hem de Afganistan'da elde ettiği güçleri jeopolitik olarak İran ve Çin üzerine güç yansıtma projesinin önemli bir ayağı olacağı açıktı." ifadelerini kullandı.
Ancak ABD'nin bölgedeki üsleri elinde tutma konusunda başarılı olamadığını vurgulayan Han, "ABD'nin sonraki dış ve güvenlik politikası ve bunun başarı seviyesi bu üsleri elinde tutmasına yetmedi. Önce Orta Asya'dakileri kaybetti. Arkasından da malum Afganistan'da oldukça ciddi bir skandal denilebilecek bir manzara yaratarak çekilmek durumunda kaldı. Bunun ardından da bu bölgedeki üslerin tamamını Bagram da dahil olmak üzere boşalttı. Bölge tekrar Taliban kontrolüne geçti." değerlendirmesinde bulundu.
ABD'nin Afganistan'daki çekilme sürecinin arkasında Trump yönetiminin etkisi olduğunu belirten Han, "Bagram Hava Üssü eğer kaybedildiyse Amerika adına, onu kaybeden Trump'ın kendisi. Şimdi kendi kaybettiğini kendi bulmaya çalışıyor. Vizyoner kimlik ortaya koymaya çalışırken böyle bir hikaye yazıyor." dedi.
- "BİDEN YÖNETİMİNİN STRATEJİK HATALARINI TELAFİ ETMEYE ÇALIŞIYOR"
Han, Trump'ın Biden yönetiminin stratejik hatalarını telafi etme amacı güden bir lider imajı çizdiğini belirterek "Bence (Trump) Biden yönetiminin stratejik hatalarını telafi etmeye çalışan bir başkan. (Trump) 'Daha büyük bir vizyona sahip, dünyayı okumakta daha başarılı bir lider' çerçevesi çizmek istiyor ve o çerçeve içerisinde bir açıklama gibi gözüküyor bu." değerlendirmesini yaptı.
ABD'nin dış politikasında pragmatizmin ön plana çıktığına işaret eden Han, "(Trump) İkinci Dünya Savaşı sonrasında Amerika'nın ama samimi ama değil, Batı İttifakı'nın üzerine kurduğu değerlerin hiçbir tanesini önemsemediğini de bir manada altını çiziyor. Herhalde bu böylelikle de pragmatik, oportünist bir dış politika izlediğinin bir başka teyidini bize veriyor ama sadece tabii bize o teyidi vermekle kalmıyor, aynı zamanda bütün aktörlere de bir sinyal yollamış oluyor. O sinyal nedir? Bir enformasyon sinyali." diye konuştu.
Han, bu sinyalin ne olduğuna ilişkin, "O sinyal nedir? Yani 'kim olursanız olun biz sizinle işimize geliyorsa çalışabiliriz'. Buna Taliban da dahil. Zaten Taliban'la işbirliği yapabiliyorsan ya da onlarla görüşüp bir sonuca varacak noktada, o düzeyde bir pragmatizmle dış politikayı yürütüyorsan herkesle görüşebilirsin." ifadelerini kullandı.
Bagram Üssü'nün yeniden kullanılmasının olası olmadığını ifade eden Han, "Ben öyle kolay kolay Amerikan askerinin Afganistan toprağına dönebileceğini hiç zannetmem. Taliban'ın bu manada Trump'tan daha ilkeli olduğu kanaatindeyim ve Taliban, Trump'ın vasıtasıyla Amerikan askerlerine bir kere daha Afganistan topraklarına bir üst imtiyazıyla falan sokmayacaktır." diye konuştu.
Prof. Dr. Han, Çin'in bölgede alacağı tutumla ilgili de Çin'in bu konuda özel bir açıklama yapacağını düşünmediğini belirterek "Çinlilerin kamuoyuna açık bir biçimde bir tepki vereceğini hiç zannetmiyorum. Çinliler bunu sessizce çözebilecek imkana sahipler." dedi.
Çin'in stratejik aklının durumu sessizce yönetebilecek kapasitede olduğuna dikkati çeken Han, Trump'ın açıklamalarının "kendi kendine konuşma" niteliğinde olduğunu dile getirdi.
- TRUMP'IN AÇIKLAMASI ÇİN'E MESAJ NİTELİĞİNDE
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ramazan Erdağ da 11 Eylül 2001'de Dünya Ticaret Merkezi'ne yapılan saldırıların ardından Afganistan'a müdahale eden ABD'nin, aradan geçen 20 yılın ardından ülkede yönetimi yeniden Taliban'a bırakarak Ağustos 2021'de ülkeden tamamen çekildiğini hatırlattı.
Erdağ, "Donald Trump'ın ABD'nin Afganistan'dan çekilmesinden 4 yıl sonra yaptığı bu açıklama ile Afganistan'da yeniden varlık gösterme isteğinin bölgesel güvenliğe önemli etkiler oluşturacağını göstermekte." diye konuştu.
Bu talebe Taliban'ın nasıl cevap vereceğinin önemli olduğunun altını çizen Erdağ, şunları kaydetti:
"Bu, Trump'ın Çin'i önemli bir tehdit olarak gören dış ve güvenlik politikasını hayata geçirmeye başlamasının bir adımı olarak görülebilir. Trump 2.0 doktrininde Rusya'nın rakip, Çin'in ise ABD açısından bir tehdit olduğu bilinmekte. Bu bağlamda Trump bölgede Çin'i baskılayacak yeni askeri adımlar atarak bölgesel ve küresel güvenlik mimarisini yeniden kurgulamayı amaçlamaktadır. Yeni oluşturulması hedeflenen bölgesel ve küresel güvenlik mimarisinin amacı ise Çin'in bölgesel ve küresel düzlemde ABD'yi tehdit edecek adımlarının önüne geçmek olacaktır."
Erdağ, Bagram Hava Üssü'nün ABD'ye verilmesi durumunda ABD'nin bölgedeki keşif ve gözetleme faaliyetlerinin Çin'in nükleer kapasitesinin izlenmesi ve sınırlandırılması işlevi göreceğini belirterek yaşananların uluslararası sistemde güç dengesinin Batıdan Asya Pasifik bölgesine doğru evrildiği tartışmalarını daha da hararetlendireceğini söyledi.