Dostluk Eşitlik Barış (DEB) Partisi Genel Başkanı Çiğdem Asafoğlu, Batı Trakya'daki Türk azınlığın Atina yönetimi tarafından her geçen gün daha fazla ayrımcılık ve hukuksuzluğa maruz kaldığını belirterek, Yunanistan'ın açıkça uluslararası anlaşmaları ihlal ederek özerk olması gereken Türk okullarının idaresini ele aldığını ve Türk halkının haklarını gasbettiğini söyledi.
Yunanistan'da faaliyet gösteren DEB Partisinin Başkanı Asafoğlu, AA muhabirine, Batı Trakya'daki 3 Türk okulunun daha kapatılmasını ve süren asimilasyon politikalarını değerlendirdi.
Asafoğlu, Yunanistan Eğitim Bakanlığının her sene Batı Trakya'daki Türk okullarına yönelik sınıf sayısı azaltma veya okul kapatma kararları aldığını, bu yıl da eğitim öğretim dönemi öncesi Rodop iline bağlı Kardere, Mehrikos ve Meriç iline bağlı Hasanlar köylerindeki Türk azınlık okullarının kapatılmasının bunun son örnekleri olduğunu söyledi.
Her yıl öğrencilerin azaldığı bahanesiyle okul sayılarının günden güne bilinçli şekilde düşürüldüğünü, son 20 yılda bu sayının 210'dan 83'e indiğini anlatan Asafoğlu, bu uygulamanın Yunanistan yönetimi tarafından Batı Trakya'daki demografik yapıyı değiştirme, kültürel ve kimlik asimilasyon projesinin parçası olduğunu ancak bu eylemlerin uluslararası hukuk nezdinde suç olduğunu vurguladı.
Batı Trakya'daki Türk okullarının Lozan Antlaşması'na göre özerk statüde olması gerektiğine dikkati çeken Asafoğlu, "Yunan Devleti, işine geldiği zaman bizlere Batı Trakya Türk azınlığının önüne özellikle kimlik konusunda Lozan Antlaşması'nı sunuyor. Diyor ki: 'Lozan'ı deliyorsunuz. Lozan'a aykırı davranıyorsunuz.' Biz, her 'Türk'üz' dediğimizde ve Batı Trakya'daki 'Türk azınlık' dediğimizde, 'Siz, Lozan'a aykırı konuşuyorsunuz, aykırı davranışlar sergiliyorsunuz. Bu yüzden de milli tehdit oluşturuyorsunuz.' diye hitap ediyorlar bize ancak Yunan Devleti istediği zaman Lozan Antlaşması'nı öne sürüyor, işlerine geldiği zaman da Lozan Antlaşması'nı kendileri deliyorlar." diye konuştu.
- "TÜRK OKULLARININ ULUSLARARASI HUKUKA GÖRE ÖZERK STATÜDE OLMASI GEREKMEKTEDİR"
Asafoğlu, Yunanistan yönetiminin Lozan'ı istedikleri gibi şekillendirip farklı koşullarda farklı şekillerde öne sürdüğünü, özellikle eğitim meselesinde Lozan'ı adeta görmezden gelip yok saydığını ifade etti.
"Lozan Antlaşması'na göre Batı Trakya Türk azınlığının okulları, özerk bir yapıya sahiptir." diyen Asafoğlu, şunları dile getirdi:
"Dolayısıyla Batı Trakya Türk azınlık okulları, ilkokulları, kapatılamaz. Sayı düşse de oraya giden çocuk sayısı azalsa dahi, bu okul özerk yapıya sahip olduğu için azınlık ilkokulu kapatılmamalı ve kapatılamaz ama ne yazık ki Yunan Devleti, bunu görmezden geliyor, birçok şeyi görmezden geldiği gibi. Deve kuşu politikasını gütmeye devam ediyor. 'Ben işime geldiğinde kafamı kumdan çıkartırım, işime gelmediğinde de o kumda durmaya devam ediyorum.' diyor adeta bizlere."
Yunanistan'ın bölgedeki Türk çocuklarının eğitim haklarını ellerinden aldığına, Yunan okullarına gitmeleri için teşvik edici çalışmalar yaptığına işaret eden Asafoğlu, "Yaptıkları bir suç, bakacak olursak. Onlar, işledikleri suçu bir şekilde aklamaya çalışıyorlar. 'Kapatılan okulların yerine yan köydeki okullara gidebilir çocuklar.' diyorlar. Bir köyden diğerine ulaşabilmek, ciddi bir sorun. Yunan Devleti, teşvik etmek için yani azınlık çocuklarını, Türk çocuklarını Yunan Devleti okullarına gönderebilmek için kolaylıklar sağlıyor. Evinizden okula gitmek için araç tahsis ediyor. Bu, bir çözüm mü? Hayır değil çünkü çocuk ana dilde eğitim hakkından mahrum ediliyor." şeklinde konuştu.
Yunanistan yönetiminin, okulları "geçici" olarak kapattığını ancak kapatılanların hiçbir zaman yeniden açılmadığını, bunu da daha önceki örneklerde açıkça görmenin mümkün olduğunu vurgulayan Asafoğlu, şunları söyledi:
"83'e düştü bizim okullarımız ve bu, gerçekten dramatik bir düşüş. Asla normal bir kapatılış değil. Yunan Devleti, biz buna itiraz ettiğimizde şunu söylüyor. Diyor ki: "Ben bunu şimdi geçici olarak kapatıyorum bu okulu. Eğer çocuk sayısı çoğalırsa tekrar açacağım.' Hayır, ne yazık ki öyle olmuyor çünkü bizim bununla alakalı Musaköy ve Hacı Mustafa köy ilkokullarında çocuklar bir sonraki sene Yunan Devletine göre yeterli sayıya ulaştı ve ne yazık ki o ilkokullar kapalı kalmaya devam etti. Şimdi Meriç iline bağlı Hasanlar köyündeki azınlık Türk azınlık ilkokulları kapatıldı yani yeni öğretim eğitim yılında bu köylerdeki azınlık ilkokulları faaliyet gösteremeyecek. Orada bulunan çocuklar, Türk nüfustur. Orada Türk azınlık ilkokuluna gidecek çocuk, bu hakkını kaybetmiş oldu. Yunan Devleti, çocuğun elinden ana dilde eğitim hakkını almış oldu."
- "YUNANİSTAN YÖNETİMİ, ULUSLARARASI ANLAŞMALARI İHLAL EDEREK AÇIKÇA SUÇ İŞLEMEKTEDİR"
Okulları kapatma kararının, Yunanistan yönetiminin asimilasyon projesinin parçası olduğunu, Yunan yönetiminin bölgedeki demografik yapıyı değiştirerek Türk nüfusunu yok etmeye çalıştığını belirten Asafoğlu, yaklaşık 20 yıldır sistematik bu uygulamaların sadece eğitimle sınırlı olmadığını, ekonomi, tarım ve kişisel haklar gibi pek çok konuda Batı Trakya'daki Türk nüfusun karşısına çıkarıldığını ancak uygulamaların hem yerel hem de uluslararası hukuk açısından suç olduğunu vurguladı.
Yunan Devletinin Türklerle bağ kuramadığını, ihtiyaçlarını, taleplerini görmezden geldiğini, uzlaşı ve çözümden uzak tavır sergilediğini anlatan Asafoğlu, şunları ifade etti:
"Yunanistan, demokrasinin beşiği diye tanınır dünyada ancak yaşadıklarımız ortada. Bizim en büyük sorunlarımızdan bir tanesi aslında tam olarak bu. Yunan Devletiyle diyalog kurmayı bir türlü başaramadık. Diyalog kurup sorunlarımızı ve problemlerimizi birlikte çözebilmeyi istiyoruz çünkü bizim muhatabımız Yunan Devleti ancak ne yazık ki bizi, hiçbir zaman azınlığın gerçek temsilcilerini çok böyle muhatap almayı istemiyor. Azınlığa sormadan yasalar çıkartılıyor. Demokrasinin beşiğinde Batı'daki Türk azınlığı söz konusu olduğunda asla demokrasi burada işlemiyor."
Hukuksuz kararlara karşı mücadelelerini, temsiliyet haklarının bulunduğu Avrupa Parlamentosuna taşımayı sürdüreceklerini vurgulayan Asafoğlu, Yunanistan'ın bu meseleyi oldubittiye getirmemesi için hukuki ve siyasi mücadeleyi devam ettireceklerini söyledi.
Türk halkının asimile edilmemesi, yok sayılmaması ve doğal olarak tarihsel bağlarından kazandığı haklarını koruyup gündeme getirebilmesi için bunları Yunanistan'ın karşısına çıkartmayı sürdüreceklerini belirten Asafoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Batı Trakya Bölgesi'nde azınlık da çok ciddi sorunlar yaşıyor. Burada ekonomik koşullar son dönemde çok kötü, okullarımızın fiziki şartları çok kötü durumda. Bu binaların iyileştirilmesi için sürekli hep yeni bir bina talep ettik ama sonuç olarak hiçbir cevap alamadık. Hiçbir adım atılmadı ne yazık ki. Ne yapıyor bu şekilde? Şartları elverişli olmasın, gittikçe daha da kötüleşsin ve çocuklar o okullardan uzaklaşsın, Yunan ortaokulu ve lisesine gitsinler diye. Yunan Devletinin azınlık üzerinde güttüğü politika bu zaten: Görmezden gelmek. Azınlık, bu topraklarda göç etmek zorunda kalsın. Azınlığın nüfusu burada düşsün. Dolayısıyla demografik yapı da bozulsun diye çok ciddi bir gayret var.
Bunun, kasti olduğunu hepimiz gayet iyi biliyoruz. Batı Trakya Türk azınlığının sorunlarını, ülke genelinde yaşanan diğer sorunları, diğer azınlıkların yaşadığı sorunları da Avrupa Parlamentosunda soru önergeleriyle dile getirmeye devam edeceğiz."