Bugün Türkiye ekonomisinde, özellikle de üretim, istihdam ve ihracat gibi temel reel büyüklüklerinde yaşanan ve yaşanması beklenen olumsuz gelişmeler nedeniyle Borsa’da yaşanan artışların sevindirici olamadığına dikkat çeken Başkan Yorgancılar, Türkiye’nin dünya ekonomisindeki olumsuz gelişmelerden konjonktürel olarak pozitif ayrışma gösterdiğini belirtti. Bu nedenle Ekim ayının ilk yarısına kadar çoğu faiz kazancı için kamu borçlanma kağıtları ve bankacılık hisselerine olmak üzere 20 milyar doları aşan miktarda sıcak paranın Türkiye’ye geldiğini hatırlatan Yorgancılar “Peki bu düzeyde para Türkiye’ye neden geldi diye sormak gerekiyor. Bunun başlıca nedeni kamu açıkları ve borçlarının sürdürülebilir nitelikte olması ve bankacılık sisteminin sağlam görünmesidir. Hal böyle iken Türkiye’de devlet tahvili faizlerinin hala AB’nin batık ülkeleri düzeyinde olması Türkiye’yi cazip hale getirmektedir. Ancak verilen faizlerin hem 2012 hem de 2013 yılı için öngörülen büyüme hızından daha yüksek olması ve ayrıca sıcak paranın kurlardaki düşme nedeniyle ilave kur kazancı da elde edebilmesi söz konusudur. Yabancı spekülatörlere bu yüksek kazancı toplum olarak genelde hepimiz özelde de reel sektör ödemektedir” dedi.
Yatırımlar desteklenmeli
Ender Yorgancılar, Orta Vadeli Program’da 2013 yılı büyüme hedefinin yüzde 4’e çekildiğini, sanayi üretiminin iç ve dış talep yetersizliği nedeniyle iyice yavaşladığını kaydetti. Enerji maliyetleri, düşük kur ve yüksek finansman maliyetleri ile küresel rekabet gücümüzün zayıfladığını, bütçe açığını azaltmak için ciddi zamlar ve vergi artışları yapıldığını ifade eden Yorgancılar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunlara yenileri eklenecek gibi görünüyor. Bu gelişmeler iç talebi daha da yavaşlatacak. Buna küresel talep yavaşlaması ve sıcak paranın yaratacağı reel kur gerilemesi eklendiğinde ihracatın büyüme üzerindeki olumlu etkisi de devreden çıkacaktır. Dolayısıyla büyüme daha da yavaşlayacak, işsizlik artacaktır. Böyle bir ortamda vergi gelirleri reel olarak düşecek, harcama artışları kontrol edilmedikçe bütçe açığı da artacaktır. Bütçe açığı artışının sıcak parayı tedirgin etmemesi için ekonomideki yavaşlamaya rağmen vergi artışları gündeme gelecek, maliye politikası daha da sıkılaştırılacaktır. Sonuç Türkiye’nin orta gelir tuzağı içine düşmesi olacaktır. Türkiye finans balonlarının acı sonlarıyla karşılaşmamak, reel sektöre yatırımı cazip hale getirmek için ilave önlemler almalıdır. Bu bağlamda da reel sektör aleyhine, finans kesimi lehine haksız rekabet yaratan vergi sistemi değiştirilerek finansal rantların adil bir şekilde vergilendirilmesi gerekiyor. Ayrıca, yavaşlayan bir ekonomi de bütçe açığının vergiler artırılarak değil, kamu harcamaları azaltılarak kontrol altına alınabileceği unutulmamalıdır.”