22 Mayıs 2025 Perşembe / 25 Zilkade 1446

15 dakikalık sanal gerçeklik deneyimi, 1,5 saat okumaya bedel!

Sanal gerçeklik ve arttırılmış gerçeklik gibi teknolojilerin eğitim sektöründeki uygulama alanları her geçen gün artarken, Türkiye’nin e-öğrenme alanındaki ilk ve öncü şirketi Enocta, bu alanda çalışmalarını sürdürüyor. Kalıcı öğrenme oranının okuyarak öğrenmede %10, dinleyerek öğrenmede %20, deneyerek öğrenmede ise %90 olduğunu belirten Enocta Teknoloji ve Üründen Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Emre Tok, eğitim sektörünün geleceğini sanal gerçeklik ve arttırılmış gerçeklik gibi teknolojilerin belirleyeceğini vurguladı. Bu teknolojiler riskli işlerdeki uygulamalı eğitimlerde büyük kolaylık sağlarken, tehlikesiz bir ortamda deneyimleyerek öğrenme imkânı sunuyor.

9 Mart 2016 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
15 dakikalık sanal gerçeklik deneyimi, 1,5 saat okumaya bedel!
Sanal gerçeklik teknolojilerinin özellikle çalışanların oryantasyonunda daha ekonomik ve daha etkili bir eğitim sistemini mümkün kıldığını vurgulayan Emre Tok şunları söyledi: “Örneğin işe yeni başlayan her bir çalışanın yanına eşlik edecek birini verip, bütün binayı gezdirip, tanıtım yapmaya çalışmaktansa; sanal gerçeklik teknolojisinin kullanıldığı bir eğitim materyaliyle çalışanın gerçekten oradaymışçasına deneyim kazanmasını sağlayabiliriz. Artık derslerine yazarak çalışıp öğrenmeyi pekiştiren bir nesilden, bire bir gözlemleyen ve o an yakınında olmadığımız senaryoların içerisine girip, eğitim almaya ve vermeye başlayacağımız bir nesle doğru gidiyoruz.”
 
Sanal gerçeklik, yerinizi değiştirmeden bambaşka bir dünyaya gitmenizi sağlıyor
 
Sanal ve arttırılmış gerçeklik çalışmaları için test ve teknoloji odasını yakın bir zamanda hayata geçirecek olan Enocta bu doğrultuda şirketlerin oryantasyon eğitimlerini sanal gerçeklik dünyasına taşımak için çalışmalarını sürdürüyor ve üç boyutlu kameralarla vaka analizleri yapılan simülasyonlar geliştiriyor. Enocta Teknoloji ve Üründen Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Emre Tok sanal gerçekliği şöyle anlattı: ”Sanal gerçeklik gözlük, kask ve benzeri cihazlarla bulunduğunuz bir ortam dışındaki başka bir dünyaya gidebilmeniz demek. Bu ortamlar o anda içinde olmadığınız bir sinema salonu, bir aracın içi, bir müze ve hatta müzede sergilenen eserin ait olduğu lokasyon olabilir. Öncelikle görme duyusuyla başlayan bu teknoloji şimdi yavaş yavaş elleri, ayakları da bu dünyanın içerisine sokarak etkileşimli bir hale getirmeye başladı. Bu etkileşimli teknolojilere arttırılmış gerçeklik veya giyilebilir teknolojiler diyoruz.”
 
Giyilebilir teknolojiler, uygulamalı eğitimler için etkili bir çözüm
 
Giyilebilir teknolojiler dünyasının gelişime çok açık bir alan olduğunu ve bu teknolojiyle eğitim alanında çığır açacak uygulamaların geliştirilebileceğini belirten Emre Tok, şöyle devam etti: “Stajyer bir itfaiyeciyi yangına sokup yangında eğitim vermektense, giyilebilir teknolojilerle, gerçekten bir yangına gitmişçesine eğitim verebilirsiniz. Bu eğitim tekniği özellikle vinç operatörlüğü gibi mesleklerde, nükleer tesisler, petrol tesisleri, madenler gibi riskli iş alanlarında çok faydalı. Tehlikeli sonuçlara maruz kalmadan deneyim kazanabilme olanağı eğitim alanında çok önemli gelişme. Bu eğitimlerde çalışanların nereye baktığı, hangi işlemleri yaptığı tamamen arka tarafta kaydediliyor ve eğer hata yaparsa veya bununla ilgili geliştirilecek bir nokta varsa, raporlama şansına sahipsiniz.”
 
E-öğrenmenin zaman ve mekândan bağımsız olması en büyük tercih sebebi
 
Enocta tarafından 21. İK Zirvesi katılımcılarına uygulanan anketin sonuçlarına göre şirketlerin e-öğrenme hizmeti almasının veya almayı planlamasının en önemli üç sebebi sırasıyla şöyle: zamandan ve mekândan bağımsız olması, eğitimde sürekliliği sağlaması ve bütçelerde tasarruf ağlaması. Kurumların tercih ettiği ilk üç öğrenme aracı ise sınıf içi eğitim, etkileşimli online içerikler ve videolar olarak öne çıkıyor. Bu sonuç da bir kez daha, sınıf içi eğitimlerin sektördeki önemini koruduğuna işaret ediyor. Anket sonuçlarına göre kurumların e-öğrenme projeleri kapsamında sunduğu/sunmayı düşündüğü konu başlıkları ise ürün eğitimleri, mesleki ve teknik gelişim programları ve temel yetkinlik gelişim programları. Ankete katılanların %37’si kurumlarında henüz bir eğitim yönetim sistemi kullanılmadığını belirtirken, eğitimde mobil teknolojileri kullanan kurumların oranı %33 seviyesinde kalıyor.