Kuzey Makedonya Dışişleri Bakanı Buyar Osmani, "Kuzey Makedonya ve Türkiye Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler, bu 30 yılda her zaman sabit ve istikrarlı oldu ve daha da fazla güçlendiğini hatırlatmak isterim." dedi.
Osmani, 26 Ağustos Kuzey Makedonya ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin kuruluşunun 30. yılı dolayısıyla iki ülke arasındaki ilişkileri, AA muhabirine değerlendirdi.
Ülkesi ile Türkiye arasındaki iyi ilişkilerin, geleneksel ortaklık ve dostluk ruhuna dayandığını ve bu ilişkilerin devletler arası iletişimin, çok yönlü iş birliğinin ve toplumsal hayatın her alanına yansıdığını belirten Osmani, şunları söyledi:
"Kuzey Makedonya ve Türkiye Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler, bu 30 yılda her zaman sabit ve istikrarlı oldu ve daha da fazla güçlendiğini hatırlatmak isterim. Nevi şahsına münhasır bir durum. 'Geçmiş dönem, bugün ve gelecek için bir iş birliği sütununa dönüştü' diyebilirim. Buradaki Türk topluluğu ve bizim Türkiye'de yaşayan Kuzey Makedonya kökenli insanlarımız, iki ülke arasında köprü niteliği taşıyor. Daha güçlü bir ortaklık kapsamında bu dostane devletlerarası ilişkileri de yapan insanlar arasındaki iletişim ve güvendir, her şeyden önce karşılıklı güvendir."
Osmani, Türkiye'nin, ülkesinin bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biri olduğunu vurgulayarak "Kuzey Makedonya'ya ilk büyükelçiyi Türkiye'nin atadığı gerçeğini belki çok azı bilir. Yani ülkenin bağımsızlığının ardından Üsküp'e gelen ilk büyükelçi, Türkiye Cumhuriyeti'nden geldi. Başından beri ülkenin geleceği ve bu ülkenin Türkiye Cumhuriyeti'nden alacağı destek yönünde hiçbir ikilem yaşanmamıştır. (Türkiye) Tüm bu sürede uluslararası kuruluşlara katılmamız yönündeki çabalarımızı destekledi." dedi.
Osmani, şöyle devam etti:
"Uluslararası kuruluşlara dahil olma yolculuğumuzda karşılaştığımız zorluklar kapsamında Türkiye Cumhuriyeti'nin tutumu her zaman açık olmuştur. Hatta çoğu kez Kuzey Makedonya'nın desteklenmesi noktasında diğerlerinden ayrı görüş sergilemiştir. Bu, kesinlikle devlet inşa süreci ve uluslararası kuruluşlara dahil olma döneminde buradaki siyasi elit ve vatandaşları cesaretlendirdi."
2008'den itibaren Türkiye Cumhuriyeti ile stratejik ortaklık anlaşmalarının bulunduğunu belirten Osmani, "Bu da iş birliğine farklı bir boyut kazandırıyor. Ardından bu genel olarak insanlar, kurumlar ve devletler arası somut proje veya iş birliğine dönüşmeli." diye konuştu.
Bu yıl Türkiye'yi iki kez ziyaret ettiğini hatırlatan Osmani, hem Ankara hem de İstanbul ziyareti kapsamında iki ülke arasındaki ticari iş birliğinin 1 milyar avronun üstüne çıkarılması yönünde yeni hedef belirleme noktasında mutabık kalındığını belirtti.
Osmani, "Bunun altında bir yerlerdeyiz ancak 1 milyar avroluk bir ticari hacim olması gerektiğini hedef olarak belirledik. Türkiye, 2020'de Kuzey Makedonya ile ticari iş birliği hacmi noktasında 8. sırada bulunuyordu, 2021'de 7. sıradaydı, 2022'nin ilk yarısında da 6. sıraya yükseldi. Bu da ticari hacmin artırılması noktasında olumlu eğilim olduğunu gösteriyor. Biliyorsunuz ki; ticari iş birliği kapsamında birinci sırada Almanya bulunuyor. Ancak iş birliğimizin olduğu ülkeler listesinde Türkiye yukarıya çıkıyor. Bu iş birliği, tüm alanlarda çeşitlendirilmektedir. Havacılıktan tutun diğer tüm sektörlere kadar Türk firmasının bulunmadığı bir sektörün olduğunu düşünmüyorum." ifadelerini kullandı.
Her iki taraftaki işletmeler için daha uygun hale getirmek amacıyla belirli ikili anlaşmaların gözden geçirilip güncellenmesi konusunda çalışmalar yapıldığını aktaran Osmani, bu iyi iş birliği ruhunun veya iyi niyetin eğitimden kültüre, devamlı ve temel bir iş birliğinin olduğu savunma alanına kadar yansıtıldığını söyledi.
"Ancak gelecek, ekonomik iş birliğinde." diyen Osmani, her zaman daha fazlasının yapılabileceğine işaret etti.
Osmani, "Bu yüzden bu jübileler veya 30. yıl dönümleri durup ne yaptığımıza bakmak, nereye kadar vardığımızı düşünmek, 'daha fazlasını yapabilir miydik, gelecek, dönemde daha fazla yapabilir miyiz?' düşüncesini görmek için bir imkan sunuyor." dedi.
İki ülke arasında karşılıklı güvenin bulunduğunu belirten Osmani, "NATO partneriyiz ki; bu çok önemli. Türkiye, ülkeyi NATO üyeliği sırasınca desteklemiştir ve bu ortaklık kesinlikle karşılıklı güven ve ortak çabaları artırıyor." ifadesini kullandı.
Türkiye ile olan olumlu gidişattan memnuniyetini vurgulayan Osmani, ortaklığın ülkenin NATO üyeliğiyle hız kazandığını söyledi.
Osmani, "NATO'daki ortaklığın, ilişkilerimize, bölgedeki ve dünyadaki gelişmelere ilişkin dünya görüşlerimize yeni bir nitelik kazandırdığını düşünüyorum. NATO ortaklığımızı, Türkiye Cumhuriyeti ile iş birliğimizi geliştirme açısından çok önemli bir platform olarak görüyoruz." dedi.
Türkiye ile iletişimin açık ve ilişkilerin canlı olduğunun altını çizen Osmani, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Açık meseleler olduğunu düşünmüyorum, doğal olarak ülkeler arası ilişkiler insanlar arasındaki ilişkiler gibi canlı. Jeopolitik dinamikler, ülkelerin öncelikleri ve karşılaştığı zorluklar bulunuyor. Önemli olan şudur ki; açık iletişimimiz var ve bir veya diğer tarafın tutumları için uyarılarımız olursa, bunları dost gibi açık şekilde ifade ederiz veya karşılıklı ele alırız.
Türkiye, gerek dar gerekse de geniş bölgenin bir parçasıdır ve doğal olarak bölgesel iş birliği kapsamında, yine ifade ettiğim gibi NATO'daki ortaklığımız kapsamındaki iş birliğimiz çerçevesinde çıkarımız da var."
Kuzey Makedonya ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin tesisinin 30. yılı kapsamındaki etkinliklere değinen Osmani, iki ülke arasındaki ilişkilerde önemli bir tarih olan 30. yıl için Türkiye Dışişleri Bakanlığı ile ortak açıklama yapılacağını aktardı.
Kuzey Makedonya'nın Avrupa entegrasyonu sürecini hakkında da konuşan Osmani, 17 yıl "aday" statüsünün ardından Avrupa Birliği (AB) ile üyelik müzakerelerine başladıklarını söyledi.
Bu yılın, 17 yıl bekleyiş, engel ve "aday" statüsünün ardından "ülkesinin üyelik müzakerelerine başladığı yıl" olarak tarihte hatırlanacağına işaret eden Osmani, şu ifadeleri kullandı:
"Şimdi tam üyelik konusunda günler, aylar sayılmaya başlandı. İlk olarak müzakereler, fasılların açılması sırasındaki görevlerimizin açıkça tanımlandığı ve yaklaşık 15-16 ay süren tarama ile başlıyor. Ardından hukuk devleti, güvenlik ve temel haklara odaklanan 23-24 fasıllarla başlanıyor ve diğer fasıllarla devam ediliyor. Bunlar sadece kriterlerin yerine getirilmesi için resmi fasıllar olarak görülmemelidir, her fasıl, toplumun o sektörünü Avrupai yapacaktır. Birkaç yılda çok kısa sürede bizim Avrupa Birliği'nin bir sonraki üyesi olacağımıza inanıyorum."
Osmani, Kuzey Makedonya ve Bulgaristan arasında imzalanan ikili protokolden kaynaklanan gerekli anayasal değişikliklerin mevcut meclis oluşumunca yapılacağı umudunu paylaşarak AB tarafından taramanın gerçekleşeceği gelecek yıl sonuna kadar her milletvekiliyle, siyasi partiyle anayasal değişikliklerin ülkenin çıkarına olduğunu anlatmak için teke tek görüşmelerine ve iç tartışma açmalarına imkan olduğunu söyledi.
Bulgar, Hırvat ve Karadağlı toplumunun, ülkedeki diğer toplumlara dahil edilmesinin ülkeyi zenginleştireceğini belirten Osmani, "Ülke, topluluklarla açık ilişkileri olan bir devlet olduğunu kanıtladı. Bunu Hırvatistan, AB üyesi olmadan önce yaptı, anayasasını açtı ve anayasaya 25 topluluğu koydu hatta sembolik sayıda olanları da ve bu, Hırvatistan'ı daha güçlü yaptı, zayıflatmadı. Bizi de öyle yapacak. Tabii şimdi doğal olarak siyasi partiler bu anları gündelik siyaset tartışmalarında kullanıyorlar ancak eninde sonunda kimsenin daha küçük veya büyük bir siyasi hesap yüzünden devletin geleceğini rehin almayacağını hatırlatıyorum." diye konuştu.
Osmani, gelecekte her iki ülkede yaratılan ön yargıların ortadan kaldırılması ve geçmişin, geleceğin inşası için sütun görevi görmesi gerektiğini vurgulayarak şunları kaydetti:
"Bulgaristan, Kuzey Makedonya'yı ilk tanıyan ülkelerden biri olmasına rağmen elbette çok ön yargı var. Ancak ilişkilerin geçmişi biraz hareketli olmuştur ve özellikle bu son 3 yılda Bulgar vetosuyla ülkede yavaş yavaş ele alınması gereken büyük bir ön yargı yaratıldı. Orada (Bulgaristan) da gelecek perspektifine bakarak yavaş yavaş serbest bırakılması gereken tarihi ön yargılar bulunuyor. Türkiye'yi tesadüfen örnek almadım. Geçmişimizi, geleceğin inşası için sütuna dönüştürdük ve böyle olmalı, geçmiş, geleceği inşa etmenin temeli olmalı. İmzaladığımız bu anlaşmalar, protokoller kapsamında hükümetimizde var olan iyi niyet yavaş yavaş her iki tarafta da devam ederse bize layık ortaklık ilişkileri kuracağımıza inanıyorum."