26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

43 yılda ‘Başkan’ların da Hollywood’un da  tercihi oldu

1976 yılında Vefa’da 60 metrekare bir atölyede temelleri atılan BİSSE, bugün dünya çapında bir başarı hikayesine dönüştü. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Kefeli, yüzde 100 Türk markası olan BİSSE’nin küresel çapta elde ettiği başarıyı “Hayal kurmak başarıya giden yolda ilk adımdır” diye özetledi.

KAAN ZENGİNLİ23 Eylül 2019 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
43 yılda ‘Başkan’ların da Hollywood’un da  tercihi oldu

Türk hazırgiyim sektörü son yıllarda gösterdiği performans ile hem Türkiye’de hem de yurtdışında adından sıkça söz ettirir hale geldi. Hatta bir çok Türk markasını yurtdışındaki ünlü alışveriş caddelerinde bile görür olduk. Ancak bazı markalar var ki başarı çıtasını zirveye koymuş durumda… 1976 yılında kurulan ve yüzde 100 yerli üretim yapan BİSSE, böyle bir Türk markası… Bugün birçok ünlü ismin tercih olan markayı, kurucusu olduğu Mustafa Kefeli’den dinledik. Kefeli, BİSSE’nin 60 metrekare dükkanda başladığı üretim hikayesini, markanın büyüme sürecini, gelecek hedeflerini ve ekonomiye dair beklentilerini Patron Katı’na değerlendirdi.   

Kuruluş hikayenizi anlatır mısınız?  

BİSSE’nin temelleri 1976 yılında atıldı. O dönemde Vefa’da tutulan 60 metrekare bir dükkanda iki küçük makine ile hikayemiz başladı. Önce fason üretim ile başladık. Talep ve ilgi artınca 1978 yılında İstanbul Unkapanı İMÇ Çarşısı’nda 120 metrekarelik bir atölyede üretimimize devam ettik. 1984 yılında Türkiye’nin ilk gömlek ihracatını yapan markası olduk. BİSSE’nin temelleri böyle atıldı.  

BİSSE’nin adı nereden geliyor?  

Markamızın bir hikayesi olsun istiyorduk.  Yaptığımız işin bir takım çalışması olduğunu ilke edinmeye karar verdik. Bir birliktelik işiydi bu. O zamanlar Beyoğlu’nda ve Samatya’da sanatkarlar vardı. Buradan yola çıkarak; sanatı sanayi boyutunda yapmanın doğru olacağına karar verdik. ‘Birlikte İlkemiz Sanatla Sanayiye Erişmek’ Baş harfleri ‘BİSSE’ oldu.  

Butik ve lüks kalmayı nasıl başardınız?  

Markamızı oluştururken iki yol vardı, birinci yol; 100-200 mağaza açarak büyümek… Diğeri ise butik kalıp, marka olmak. Biz ikinci yolu seçtik. Bugün müşteri portföyümüz içerisinde dünya liderlerine kadar isimler varsa, hedeflerimize ulaşabilmişiz demektir. Müşteri kitlemiz farklı hale geldi. Kişi giydiği gömleği herkesin üzerinde görmek istemiyor. Dolayısıyla kendini özel hissetmek ve ayrıcalıklı olmak istiyor. İşte bu talebe karşılık veriyoruz.  

Yurtdışında markanızın nasıl bir imajı var?  

Türkiye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, eski ABD Başkanları Barack Obama ve Bill Clinton, Romanya Prensi ve Hollywood yıldızı George Clooney gibi dünyaca ünlü isimler  BİSSE’yi tercih ettiğini düşünürsek, sorunun cevabını vermiş oluruz sanırım. Hatta Brüksel’de ‘Bisse Strasse’ adında cadde var. Yıllar önce Brüksel Belediye Başkanı gömleklerimizi giymekten duyduğu memnuniyetin bir göstergesi olarak bu jesti yaptı. 

Üretiminizde en önem verdiğiniz nokta nedir?  

Tasarım, hammadde, işçilik vs vs… Bunların hepsini sayabiliriz. Ancak ‘marka detayda saklıdır’ Biz toplu iğneleri bile limon depolarından bekletiriz  ve herhangi bir paslanma olup olmadığını kadar bakarız.

Türkiye’nin sanayiciye ve üretime ihtiyacı var

Bir dönem inşaat sektörüne de adım attınız? Neden devam etmedi? 

Bana göre olmadığını anladım. Öncelikle sektörde arz fazlası var, konut fiyatları da çok yüksek. Dolayısıyla talep istenilen seviyede değil. Toparlanma sürecine girilse de sektörün büyümeye geçmesi  birkaç yılı bulacaktır. Herkes kendi işini yapmalı. Biz sanayiciyiz, üreticiyiz. İstihdam sağlıyoruz, ihracat yapıyoruz. Bir ülkenin en çok sanayiciye ihtiyacı var.

Sakıp Sabancı’nın kredi teklifi, reklama döndü

Sakıp Sabancı’nın da giydiği ve reklamlarında oynadığı bir marka BİSSE…  O dönemde Sabancı’yı reklamda oynamaya nasıl ikna etmiştiniz?  

Kendisi ile ailecek dostluğumuz vardı. Bizim gömleklerimizi giyiyor ve çok beğeniyordu. O dönemde bize ‘size ne yapayım çocuklar’ dedi. ‘İsterseniz Akbank’tan büyük krediler açarak daha fazla büyümenizi sağlayabilirim’ teklifinde bulundu. BİSSE’nin reklamlarında oynamasını rica ettik, o da bizi kırmadı. Herkesin sevdiği ve saygı duyduğu bir iş adamı olarak reklamlarımızda oynaması bizi çok mutlu etti ve markamıza büyük imaj kazandırdı. 

Belçikalı devin sahibi Erdoğan hayranı çıktı

Yurtdışında markanız ile ilgili yaşadığınız ilginç bir anı var mı? 

BİSSE ile ilgili değil ama geçtiğimiz aylarda beni çok etkileyen bir olay yaşadım. Belçika’da River Woods adında bir dünya markası var. Yıllık cirosu şirketin 3 milyar Euro… Bunlar bizden ‘limited edition’ üretim konusunda fikir alışverişi yapmak istedi. Bu şirketin sahibi Olivier Louvrier ile Belçika’da görüştük. Kendisini Türkiye’ye davet ettim. ‘Gelirim ama bir şartla’ diye cevap verdi. Nedir diye sorduğumda; ‘Recep Tayyip Erdoğan ile bir el sıkışmak istiyorum’ cevabını aldım. Meğer büyük hayranıymış.  Söylediği aynen şu idi; “Evet, ekonomimiz çok güçlü ama güçlü bir liderimiz yok. Almanlar bir zamanlar geldi ve her şeyimizi aldı. Siz sahip olduğunuz bu lider ile dünyaya meydan okuyorsunuz…” Bu yaşanan beni çok etkiledi. Cumhurbaşkanımıza düğün davetiyemizi verirken bu teklifi söyledim, o da kabul etti. 

Ekonomik krizde üreticiyi kamu bankaları kolladı

Türkiye ekonomisi ile ilgili düşünceleriniz neler? 

Türkiye dinamikleri ve alt yapısı güçlü bir ülke. 2001 yılında yaşanan bankacılık krizi sonrası derslerini harfiyen yerine getiren bir ülke. Geçen yıl dış kaynaklı başlatılan ekonomik krizi bir nebze olsun atlattık. Ancak halen dikkatli ve temkinli olmak gerekiyor. Üretim ve ihracat bizim için şart. Bunun yanında katma değerli üretim de yapılması gerekiyor. Bakın yaşanılan ekonomik krizi, ekonomi yönetimi çok iyi yönetti. Burada devlet bankalarının büyük katkısı oldu. 

Yeni nesil gençler hayal kurmuyor hedef koymuyor

Gençlere, girişimcilere neler tavsiye edersiniz? 

- Başarı çalışmak ile doğru orantılıdır. Ne kadar azim o kadar başarı. 

- Kazanmadan harcamayın, kredi kartı başkasının parası değil… 

- Tasarruf etmek gelecek için çok önemli, birikim yapın. 

- Kimseye sırtınızı dayamayın, savaşmayı öğrenin, hazır yiyici olmayın.

- Ve en önemlisi hedef koyun, bugünün gençliğinin en büyük sorunu bu; hayal kurmuyorlar.