Avrupalıyı güzelleştiren Türk kozmetikçi

Son yıllarda hızla büyüme gösteren Türk kozmetik sektörünü bugünkü büyüklüğü 10 milyar doları aşmış durumda. Ağırlıklı yabancı üreticilerin boy gösterdiği bu pazarda yerli üreticiler de kendilerine yer arıyor. Ancak bazı yerli üreticiler var ki, bu dev pazarda yabancı rakiplerini bile korkutuyor. 2008 yılında yüzde 100 yerli sermaye ile kurulan Sinoz da bu şirketlerden biri. Her yıl yüzde 100 büyüme kaydeden şirketin İstanbul ve Ankara’daki tesislerinde üretilen kozmetik ürünlerine dünyadan talep yağıyor. Afganistan, Azerbaycan, Somali, İran, İngiltere, Fas, Hollanda ve İsviçre gibi ülkelere ihracat gerçekleştiren marka Almanya pazarına göz dikmiş durumda.  Sinoz Kozmetik Yönetim Kurulu Başkanı Yasin Çörekci, ürettikleri leke kremine Afganistan’dan büyük talep geldiğini belirterek “Ürünümüz Afganistan’da büyük ilgi görüyor. Bu krem ile 2 milyon Afgan’a ulaşmayı hedefliyor. 28 Avrupa ülkesinde markamızı tescil ettirdik ve ihracat gerçekleştiriyoruz. Almanya’da görüşmelerimizi tamamladık. O pazarda da Afganistan’da olduğu gibi başarı hedefliyoruz” dedi.  

Sinoz Kozmetik hakkında bilgi alabilir miyiz?

Sinoz kozmetik’i 2008 yılında kurduk. Sinoz Kozmetik bünyesinde üretimine başladığımız ilk ürünümüz Mavi Anemon Çiçeği Kremi. Bugün tek ürünle başladığımız yolculuğumuza 9 dermokozmetik ürün ile devam ediyoruz.  Şu an Sinoz Kozmetik çatısı altında; Sinoz leke kremi, mavi anemon çiçeği kremi, göz çevresi bakım kremi, yüz bakım maskesi, beyazlatıcı krem, kaş kirpik serumu, yüz temizleme jeli, vücut losyonu ve A plus şampuan bulunuyor. Sinoz Kozmetik olarak tüm ürünlerimiz Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği kozmetik yönetmeliğine ve Avrupa Birliği normlarına uygun şekilde üretiliyor. Gerek ambalajlarımızda gerek ürün içeriklerimizde, insan sağlığına zarar veren hammaddeler ve zararlı kimyasallar bulunmuyor. 

Şirketin büyüklüğü ve hedeflerinden bahseder misiniz?

2008 yılında 100 bin TL sermaye ile kurduğum Sinoz Kozmetik, 2016 yılını 5 milyon TL ciro ile kapadı. Geçtiğimiz yılların finansal rakamlarına baktığımızda yüzde 100’ün üzerinde bir büyüme ivmesi yakaladık. 2017 yılında ise Sinoz Kozmetik olarak 10 milyon TL ciro hedefliyoruz.

İhracat pazarlarınız hakkında neler söylersiniz?

Afganistan, Azerbaycan, Somali, İran, İngiltere, Fas, Hollanda ve İsviçre gibi ülkelere ihracat gerçekleştiriyoruz. Avrupa’da 28 ülkeye ürünümüzü tescillettik. İç pazarda ise İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya başta olmak üzere Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinden kozmetik ürünlerine talep oldukça fazla.

En fazla hangi ürününüz talep görüyor?

Leke Kremi dendiğinde Türkiye’de Sinoz’dan daha fazla satılan ürün olmadığını biliyoruz. Sinoz leke kremine tüm dünyadan talep var. Avrupa ve Arap ülkeleri bir yana Afganistan ve Somali’den bile sipariş alıyoruz. Bu da bizi yeni ürünler üretmek yerine elimizdeki ürünleri daha da geliştirerek, tüm ürünlerimizi kendi alanında en çok tercih edilen ürün yapma gayretine itiyor.

Türkiye’de kozmetik sektörü hakkında bilgi verir misiniz?

Türkiye’deki kozmetik sektörünün toplam büyüklüğünün geçen yıl 10 milyar TL’ye ulaştığı tahmin ediliyor. 2017 beklentisi bu rakamın 13 milyar TL’nin üzerine çıkması. Sektör son yıllardaki hızlı büyümesiyle dikkat çekiyor. Türkiye’deki ekonomik gelişmeye bağlı olarak, kozmetik ve kişisel bakım ürünleri pazarı her yıl ortalama yüzde 10 büyüyor. Bu oranın dünya geneliyle paralel ilerlemesi bizim gibi yerli üreticiler için umut verici. Dünya kozmetik pazarının dünyadaki büyüklüğü ciro olarak 300 milyar dolar civarında. 

Bu pazarda yerli üreticilerin rekabet gücü ne kadar?

Türkiye’de bizim gibi yerli üretim yapan firmalar mevcut. Fakat oranları incelediğimizde yerli üretim aşamasında Türkiye olarak henüz istediğimiz noktaya gelmiş değiliz. Nedeni ise global kozmetik markalarının Türkiye pazarında ciddi bir egemenlik kurması. O markalar ile Sinoz Kozmetik’i  kıyasladığımızda gerek ürün kalitesi, gerekse lojistik ve müşteri hizmetleri alanında eksiğimiz olmadığını görüyoruz. Sadece global markalar, tüketicilerin üzerinde sağlam bir güven algısı yaratıyor. Bu da tercih edilirlik noktasında çok önemli bir etken. Yerli dermokozmetik üreticilerinin bunu fark edip pazarda rekabete geçmesi gerekiyor.