"ASLOLAN KURLA İLGİLİ BEKLENTİLERİN NEREYE GİDECEĞİ, NASIL GİDECEĞİ"
Bakan Çağlayan Amerikan Merkez Bankası'nın (FED) yaptığı son açıklama ile ilgili bir soru üzerine şunları söyledi:
"Eninde sonunda ben piyasaya vermiş olduğum parayı geri çekeceğim, dedi. Ama 'Bugün olmaz , yarın olur ben bu parayı sıkılaştıracağım' diyor. Dün yaptığı açıklama beklenenin aksine bir açıklama oldu. Herhalde şaşılan kısmı burası anladığım kadarıyla. Ama bugün olmazsa yarın olacak bu. Ben artık bu konuda ciddi bir reflekse dönüşmüş bu işin bugün veya bundan önceki günlerdeki gibi aşırı bir teyakkuzla karşılanacağı kanaatinde olmadım. Neticede bir yerde bir denge bulacak. Alanla satan arasında piyasa bir yerde kendi fiyatını bulacaktır. Çok fazla şaşılmaması gerekiyor. Türkiye'ye etkisine gelince; ihracatımız üzerinde Türk Lirasının aşırı değer kazanması ya da kaybetmesi Türkiye açısından önem arzediyor. Ancak sanıldığı gibi Türk lirasının ciddi bir şekilde değer kaybetmesi, Türk lirasının ciddi bir şekilde değer artışıyla karşı karşıya kalması ihracat üzerinde çok olumlu bir etki yapmıyor. İhracatçının istediği sürdürülebilir, rekabet edilebilir, öngörülebilir bir kurdur. Burada aslolan kurla ilgili beklentilerin nereye gideceği, nasıl gideceği ki bununla ilgili de birçok aracının olduğu bir ortamdayız."
"TÜRK LİRASI KAZANAN DOLARLA, EURO İLE BORÇLANIRSA ALLAH ONA YARDIM ETSİN"
Çağlayan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Diğer taraftan özel sektörün borcu dile getiriliyor. Türk lirasının değer kaybettiği durumlarda. Hep söylüyorum. Bu özel sektörün kendi sorumluluğunda kendi yapması gereken bir davranıştır. Türk lirası kazanan dolarla, euro ile borçlanırsa Allah ona yardım etsin. Eder mi etmez mi, onu da bilmiyorum. Onun kendisinin mutlak suretle alması gereken bir tedbir. Kendi girdisine göre borçlanmasını yapmasıdır. Biz ihracatımızın yarısını dolarla yapıyoruz. İhracatımızın yarısını euro bazında yapıyoruz. Euro ve dolar arasındaki parite ister istemez bizim ihracat rakamlarımız farklılıklar gösterebiliyor. Zaman zaman paritenin azizliğine uğruyoruz. Yapmış olduğumuz ihracat daha fazla olmasına rağmen ihracatımız daha az gözükebiliyor. Şimdi gelmiş olduğumuz seviye 1.35'ler seviyesinde. Bunun önümüzdeki günlerde de bu şekilde olacağını ifade ettim biraz önce. Merkez Bankası da bir bilek güreşine girmeksizin, kendi gücünü en verimli şekilde kullanacağı günlerle ilgili bir hazırlık yaptığında bunları sizle paylaşmak isterim."
"BAZI KESİMLER TARAFINDAN ABARTILABİLİYOR"
Bakan Zafer Çağlayan, "Ne zaman Fed bir karar verse Türkiye'de piyasalarda çok fazla hareket oluyor. Bu hareketleri nasıl değerlendiriyorsunuz" şeklindeki bir soruya şu yanıtı verdi:
"Biraz fazla hassasiyet gösteriliyor. Ya çok seviniriz ya çok üzülürüz bazen ortasını bulmak gerekiyor. Fed parasal genişlemeyi öyle ya da böyle bugün, yarın, öbürsü gün durduracak. Ve bugünkü gibi çalışmak yerine daha daraltıcı ve geri çekme noktasında bir çalışma yapacak. Gün gelecek bu pınarlar, normal olması gereken seviyeye gelecek. Buna bugünden hazırlıklı olmak lazım. Bunun yapılacağını sürpriz gibi karşılamayı doğru bulmadığımı söylüyorum. Bazı kesimler tarafından abartılabiliyor zaman zaman bu. Ama ekonomi yeni bir denge arayışı içinde. Hep beraber görelim, izleyelim bakalım ne çıkacak ortaya?"
BANA ÇALIŞMADIĞIM YERDEN SORU SORDUNUZ
Ankara Sanayi Odası Başkanı'nın kadın istihdamı paketine yönelik eleştirileri üzerine basın mensuplarının ne düşündüğü sorusu üzerine Bakan Çağlayan "Bana çalışmadığım yerden soru sordunuz. Detaylarına tam hakim değilim şu anda. Tabii ki başkanların değerlendirmelerine önem arz ederim, önemli kabul ederim. Ama önce inceleyim ondan sonra size görüşlerimi aktarayım" dedi.
BENİM BÜYÜMENİN KALİTESİ KONUSUNDA BİR ENDİŞEM YOK
Ali Babacan'ın ekonominin büyüme niteliği konusunda endişeleri olduğunu söylemesine karşılık şöyle konuştu;
" Benim büyümenin kalitesi konusunda bir endişem yok. Büyüme şu anda işler nasıl gidiyorsa o şekilde gidiyor. Türkiye geçen sene ihracat ile büyüdü. Bu sene ihracatımız dış konjonktürel gelişmelerden dolayı istediğimiz gibi gelişmedi. İhracatımızın istediğimiz şekilde gelişememesinin büyüme üzerindeki, ekonomi üzerindeki olumlu etkisini de negatif etkisini de göremedik. Türkiye'nin büyümesinin mutlak surette uluslararası rekabetten, ihracattan geçmesi gerektiği konusunda tüm planlarımızı bu yönde yapıyoruz. 76 milyon nüfus, genç dinamik bir nüfus ve henüz tasarruf yapma niyetinde olmayan, henüz tasarrufu tam öğrenememiş olan bir Türkiye. Tabii ki iç dinamikleriyle de büyüyecektir. İhracat da iç piyasa da büyümenin destekçisi olacaktır."