20 Aralık 2025 Cumartesi / 1 Recep 1447

Dünya ligi için patent sayımız artmalı

Bir ülkenin inovasyon ve Ar-Ge yatırımlarını artırması, icat ve buluş yeteneklerinin yükselmesini sağlıyor. Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, patent başvurularında yüzde 11’lik büyümenin ekonomide yüzde 1’lik büyümeye etki ettiğini belirterek “Türkiye  bu alanda potansiyel barındırıyor. Dünya ligi için patentlerimizi yükseltmeliyiz” dedi.

KAAN ZENGİNLİ13 Mayıs 2019 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Dünya ligi için patent sayımız artmalı

Patent, marka, tasarım… Kısacası fikri ve sinai haklar sektörünün Türkiye’deki kurucu ismi Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz ile hem şirketini hem de sektörü konuştuk. Patent başvurularının ekonomi adına büyük önem taşıdığını söyleyen Yamankaradeniz “Yani patent başvurularındaki yüzde 11’lik büyüme, ülke ekonomisinde yüzde 1’lik büyümeye etki ediyor. Türkiye’nin dünya ligine girmesi için bu alanda bir an evvel sıkı önlemler alması gerekiyor” diyor… Yamankaradeniz, şu an için Türkiye’de patent başvurularında düşüş yaşansa da, 2019 sonrasında bu alanda bir büyüme yaşanacağını söylüyor

Destek Patent’ten bahseder misiniz? Ne zaman kuruldu ve bugün nerede?

Destek Patent, 1983 yılında Sınai Haklar (marka, patent, tasarım) alanında hizmet vermek amacıyla kuruldu. Türkiye’de 14 ofisiyle hizmet veren şirketimiz, bugün kendi sektörünün lideri pozisyonunda bulunuyor. Önümüzdeki dönemde Türkiye’de yapılacak işlerin yanında yurtdışına ağırlık vermeyi düşünüyoruz. 192 ülkede faaliyet gösteren Destek Patent’in Türkiye’de 40 binin üzerinde, yurtdışında 500’ün üzerinde müşterisi bulunuyor. Sınai Haklar alanında global bir marka olma hedefi ile büyüyen şirketimiz, 15 yıldır Türkiye liderliğini sürdürmüş ve dünyada özellikle uluslararası marka tescilinde en çok tercih edilen ilk 10 patent firması arasında yer alarak, uluslararası arenada başarısını kanıtlamış tek Türk firmasıdır. 

Yabancıların patent konusunda Türkiye’ye ilgisi nasıl?

Ülkemiz nüfus ve bölge itibariyle yabancı yatırımcı için cazip bir noktada. Ortadoğu ve Avrupalı şirketler Türkiye’de marka ve patent sayılarını artırıyor. Geçen yıl, ‘Avrupa Patent Ofisi’nde tescili gerçekleştirilen 10 bin 845 yabancı patent Türkiye’ye giriş yaptı. Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı’nın (WIPO) geçen yıl aralık ayında açıkladığı rapora göre Türkiye ulusal düzeyde patent başvurularında 13’üncü sırada yer alıyor.

Türkiye’deki patent başvurularında bir gerileme görülüyor, bunu neye bağlıyorsunuz?  

Yatırımcı gazdan ayağını çekti. Vergilendirme konusunda sağlanacak kolaylıklar, başvuruları artırabilir. Buluşun bir maliyeti var. Patent harçları ve danışmanlık ücretleri de bu maliyetin içinde. Buluş satıldığında, satış ücretinden maliyet düşülerek aradaki fark, kâr olarak değerlendiriliyor ve bundan vergi alınıyor. Oysa vergiye tabi tutulmasa bu önemli bir teşvik olur. 

Ekonomide yaşanan dalgalanma nedeniyle başvurular azaldı öyleyse… 

Dünyada en çok patentin alındığı ülkeler Japonya, Almanya. Buralarda icatların, patentlerin hep bir takım zorlukların, zorunlulukların neticesi olduğunu görüyoruz. Şirketler zorluğa girince verimliliği artırmak, ürünlerinin katma değerini yükseltmek için arayışlara giriyorlar. Türkiye ekonomisinde darlık olsa burada da icatlar artar. Demek ki öyle bir zorluk yok.  

Sektörün ülke ekonomisine katkısını değerlendirir misiniz?

Ülke olarak hızlı bir çıkış yapmamız ve bu alana teşvikleri, teknolojik yatırımları sürdürmemiz gerekiyor. Patent başvurularındaki yüzde 11’lik büyüme, ülke ekonomisinde yüzde 1’lik büyümeye etki ediyor. Türkiye’nin dünya ligine girmesi için bu alanda bir an evvel sıkı önlemler alması gerekiyor.

Bir Ar-Ge merkezine 5 yıl verilmeli

Son yıllarda ülkemizde ciddi anlamda Ar-Ge ve İnovasyon çalışmalarına imza atılıyor. Bunun patent başvurularına etkisini görüyor musunuz?  

Evet, bu sayede ülkedeki Ar-Ge merkezi sayısı 1250’ye yükseldi. Bunların her birinde ortalama 15 kişi çalışsa yaklaşık 20 bin Ar-Ge çalışanı eder. Bu da bize ortaya çıkan buluş ve patent sayısının çok daha fazla olması gerektiğini düşündürüyor. Ama şöyle de bakmak lazım. Biz daha yolun çok başındayız. Bence bir Ar-Ge merkezine beş yıl avans verilmeli.

MARKA DEĞER=KULÜP DEĞERİ

Geçtiğimiz aylarda ‘Futbol Endüstrisi’ adında bir rapor hazırladınız. Sizce Türkiye’de kulüpler marka değerlerine yeterince sahip çıkabiliyorlar mı?  

Evet, bu raporla birlikte şunu gördük ki özellikle spor kulüplerinin  marka değerini yükselten temel unsur markanın finansal sonuçlara olan etkisi olmuştur. Türk futbolunun dünya arenasında yer alması için marka değerine sahip çıkması gerekiyor. Bu sebeple kulüpler marka değerlerine oldukça önem vermeye başladılar. Çünkü, marka değeri ile kulüp gelirlerinin istatistiki ilişkisi göz önüne alındığında, kulüplerin marka değerlerini nasıl optimize etmeleri ve bunun sonucunda ne gibi avantajlara sahip olacakları ortaya konuyor. Bir kuruluşun markasının prestiji ve güvenilirliği en kritik başarı faktörlerinden biridir.  Marka değerleri kulüplerin sadece isim, logo, amblem yani markasının ekonomik karşılıklarıdır.” 

 

ÖNERİLEN VİDEO

Fren yerine gaza bastı: Kaza anı güvenlik kamerasında

Kapat
Video yükleniyor...