Çelik, Makedonya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dime Spasov ile görüştü. Görüşmenin ardından iki ülke arasında çalışma, sosyal güvenlik ve istihdam alanında işbirliğini öngören protokol imzlandı.
İki ülke arasında birçok alanda işbirliği bulunduğunu belirten Çelik, protokolün de bu işbirliğine önemli katkı sunacağını belirtti.
Makedonya'yı anayasal ismiyle tanıyan ve Üsküp'e büyükelçi gönderen ilk ülkenin Türkiye olduğunu anımsatan Çelik, "Biz Makedonya'nın refah ve istikrarını, kendi ülkemizin refah ve istikrarından ayrı görmemekteyiz. Makedonya Türk toplumunu da ülkelerimizi bir birine bağlayan güçlü bir ülke olarak görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti olarak her alanda dost Makedon halkının yanında olduğumuzu da bu anlaşma vesilesiyle belirtmek istiyorum" diye konuştu.
Makedonya'nın NATO ve AB ile bütünleşme sürecini desteklediklerinin altını çizen Bakan Çelik, bu üyeliklerin önündeki engellerin bir an önce aşılmasını temenni ettiğini söyledi.
İki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin de olumlu bir çizgide seyrettiğini ifade eden Bakan Çelik, "2002'de 116 milyon dolar olan ikili ticaret hacmimiz, 3 kattan daha fazla artarak 378 milyon dolara ulaşmış bulunuyor. Ticaret hacmimizi artırmak için daha fazla gayret sarfetmemiz gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.
Makedonya'da 100 civarında Türk yatırımcı bulunduğunu ve bunların ülkedeki yatırımlarının 500 milyon doları aştığını bildiren Çelik, geçen yıl vizelerin karşılıklı kaldırıldığını, bunun hem ticaretin hem de turizmin gelişmesine katkı sunacağını kaydetti.
-Makedonya'nın kalkınmasına 45 milyon avroluk destek
Kültürel alandaki işbirliklerine de değinen Çelik, 2010'da Üsküp'te Yunus Emre Kültür Merkezinin açıldığını, TİKA vasıtasıyla da Makedonya'nın kalkınmasına 1995'ten bu yana 45 milyon avroluk destek sağlandığını ifade etti.
Yurt Dışı Türkler Başkanlığı vasıtasıyla 250 Makedon öğrenciye burs verdiklerini bildiren Çelik, bu yıl burs verilen öğrenci sayısının ise 69 olduğunu söyledi.
Çelik, Türkiye'nin çalışma ve sosyal güvenlik alanındaki deneyimlerini Makedonya'ya aktarmaya hazır olduğunu sözlerine ekledi.
-Spasov: "Anlaşma iki dost ülke arasında daha iyi ve ileriye dönük işbirliğinin yolunu açacak"
Konuk Bakan Spasov ise Türkiye'de bulunmaktan ve bu anlaşmanın imzalanmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Bu anlaşma iki dost ülke arasında daha iyi ve ileriye dönük işbirliğinin yolunu açacaktır" dedi.
Anlaşmanın, daha öncekilerin devamı niteliğinde olduğunu vurgulayan Spasov, iş alanındaki haklar, çocuk işçiliğine yönelik sorunlar, çalışma pazarının profesyonel takibine imkan sağlacağını kaydetti.
Bakan Çelik ile çok verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerine işaret eden Spasov, iki ülke arasındaki işbirliğini daha ileri seviyeye götürme arzularını dile getirdi.
-Çelik, soruları yanıtladı-
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Faruk Çelik, alt işverenlikle ilgili düzenlemede gelinen noktaya ilişkin soru üzerine, çok kapsamlı bir çalışma yapıldığını söyledi.
Bunun yalnız alt işveren çalışanlarının değil kadın istihdamını ve o alanda yaşanan sorunları da içine alan bir yasa olduğuna dikkati çeken Çelik, "Eylül ayı içinde nihai değerlendirmelerimizi yapacağımızı daha önce ifade etmiştim, o noktadayız. Eylül'ün 15'inden sonra gerek teknik düzeyde gerekse bakanlıklar düzeyinde çalışmalarımızı Sayın Başbakanımıza nihayi şekliyle takdim edeceğiz ve ekim ayında da Meclis'e sevkini hedefliyoruz. Şu an için bu takvimde değişiklik söz konusu değil" dedi.
Emeklilere banka promosyonuyla ilgili çalışma olup olmadığının sorulması üzerine bu konunun toplu sözleşme görüşmelerinde de gündeme geldiğini hatırlatan Çelik, "Şu anda kurumlarımız bankalarla, banka genel müdürlükleriyle irtibatlarını sürdürüyorlar. Sorunun çözümü konusunda kararlılığımız var, inşallah kısa süre içinde netice alırız" diye konuştu.
-Suriye'deki iç savaş ve Türkiye'ye yansımaları
Bakan Çelik, "Suriye'ye olası bir müdahale, istihdam açısından sorunlar doğurur mu" sorusunu yanıtlarken Suriye'de yaşananların sadece Türkiye'nin sorunu olmadığını, bir insanlık sorunu olduğunu söyledi.
Türkiye'nin yaptığının dünyayı duyarlı hale getirmeye çalıştığını vurgulayan Çelik, şunları kaydetti:
"Çünkü biz Suriye'de olup bitenleri çok daha yakinen görme imkanına sahibiz. Buradaki kardeşlerimizin dara düştüklerinde ilk müracaat ettikleri adres Türkiye. Resmi, gayri resmi 500 bini aşan Suriyeli kardeşlerimizin sığındığı ülkeyiz biz. Dolayısıyla orada yaşanan dratik hadiseler karşısında dünyanın duyarlılığı noktasında bir gayretimiz var, sesi yükseltmemizin nedeni bu. Hangi silahlar kullanılıyor, nasıl oluyor, bunları tabii ki ilgili incelemeler neticesinde ortaya çıkıyor. Yetkili kurullar ve devletler bununla ilgili açıklamalarını yapıyor."
Türkiye'nin Suriye ile ilgili amacının belli olduğunu belirten Çelik, "Orada zalime karşı bu kadar mazlum halkın feryadını birileri duysun ve bu feryatlar sona ersin" dedi.
Bu çerçevede duyarlılığın arttığını ve bir müdahele ihtimalinin ortaya çıktığını bildiren Çelik, "Bu müdahale ile orada zulüm edenlerin bundan sonra kolay kolay o zulmü edemeyeceklerini, o gücü kendilerinde bulamayacakları inancı içerisindeyiz. İnşallah böyle olur. İnşallah burada olanlar, Ürdün'de, komşu ülkelerde olanlar kendi ülkelerine dönerler, kendi iradeleriyle kendilerini yönetirler. Temennimiz bu" dedi.
Bu gelişen olayların, Türkiye'ye yansımalarının olacağını ancak istihdamı olumsuz etkilemeyeceğini dile getiren Çelik, aksine Suriye'den gelen nitelikli elemanların, istihdam taleplerine cevap veren bir ekonomii bulunduğunu kaydetti.
Açıklamaların ardından iki bakan işbirliği protokolünü imzaladı.