Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, ekonomi basını ile bir araya geldiği toplantıda Şehirleri Özgün Değerleri İle Kalkındırma ve Markalaştırma Projesi başta olmak üzere ekonomik ve siyasi gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'nin son yıllarda bilhassa doğrudan dış yatırımlar konusunda istediğini alamadığını dile getiren Kaan, "Her ne kadar 2020 yılı tüm dünyada yatırımları kilitlese de yeniden açılan ekonomik faaliyetler ve ticaret maalesef gelişmekte olan ülkelere doğru kayarken Türkiye bundan gerektiğince nasibini alamamaktadır." diye konuştu.
Kaan, küresel doğrudan yatırımların yüzde 70'inin gelişmekte olan ülkelere gittiğini kaydederek, Asya'ya doğrudan yatırımların yaklaşık 476 milyar dolar olduğunu bildirdi.
Küresel salgın nedeniyle 2020'de uluslararası doğrudan yatırımlarda yaşanan gerilemeden bahseden Kaan, "Maalesef 2020'de Türkiye'ye yapılan doğrudan yatırım 6,8 milyar dolar oldu. 2021 yılı itibarıyla tamamen yatırımların durduğunu söyleyebiliriz. Yapılan yatırımlara baktığımızda 2 tanesi Londra merkezli yatırım firmaları. Diğer büyük yatırım ise Katar'ın Borsa İstanbul'dan yüzde 10 hisse satın alması." ifadelerini kullandı.
Kaan, dünyada yeni bir dönem başladığını ve yatırım kavramının kabuk değiştirdiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu değişimi iyi takip etmediğimiz ve dünya çapında doğru bir yatırım ağı kuramadığımız sürece maalesef doğrudan yatırımlar konusunda mevcut durumumuzun yeterli olmayacağını, milli sermaye stokumuzun da erimesini tetikleyeceğini düşünüyorum. Burada Türkiye'yi dünyanın yatırım pazarı haline getirme mantığını benimsemeli ve dünya çapında yaygın bir yatırım ağı kurmalıyız."
Abdurrahman Kaan, sermayeyi Türkiye'ye nasıl çekeceklerine ilişkin yaptıkları çalışmalardan bahsederek, şu bilgileri verdi:
"Yatırımcı, öncelikle kendisi için, en avantajlı olacağı bölgeleri araştırmaya başlar. Kendi sektörünün dünyadaki en iyi çalıştığı ülkeleri baz alır. Sonra bu ülkelerdeki iş yapma kolaylıklarını gözden geçirir. Mekansal sorunların en az olduğu, kurulum giderleri ve prosedürlerinin en elverişli olduğu, iş gücü niteliği ve maliyetlerinin optimizasyonu, hukuki prosedürlerin kendi açısından güven vericiliği, alt yapı problemlerinin kendisine zaman içinde sorun oluşturmayacağı bölgeleri kendi yatırım risk primini düşürmek adına gözden geçirir. Dünyadaki yeni yatırımcı trendinde, büyük girişimci markaların girdikleri ülkelerde bazı alanlarda ciddi büyüme yaşandığını görüyoruz."
Kaan, yatırım diasporası ve diplomasisi kavramının altını çizerek, "Yatırımın sürdürülebilir olmasını sağlamak hem bir devlet stratejisi hem de sanayi örgütlerinin ortaklaşa girişecekleri bir stratejik iş birliğidir. Yeni dönem yatırım sistematiğinin olmazsa olmazı 4 kriter vardır. Bunlar; 'her ülkede şube şeklinde yapılanma', 'tek elden yatırımın yönetilmesi', 'ekonomik ve ticari istihbarat sistemi' ve 'yatırımcı avı yapılması." diye konuştu.
Abdurrahman Kaan, yakın coğrafyalarda üretimin önemine değinerek, şu açıklamalarda bulundu:
"ABD'li bir yatırımcının Çin'de 90 milyar dolara yakın yatırımı var. Yaklaşık 25 milyar dolar cirosu var. Şu anda görüşmeleri yapıyoruz. Çin'deki üretiminin belirli bir kısmını Türkiye'ye kaydırmak istiyor. Yine Çin'de kart ve çip üretimi yapan Pakistanlı bir firma var. Onlar da Türkiye'de yatırım yapmak istiyor. Orta Doğu'yu söylemeye gerek yok, oradan çok sayıda iş insanı Türkiye'de yaşıyor. Onlar da Türkiye'ye yatırım yapmak istiyor. Bunlarla sadece yatırım kısmında değil üretim ve ticaretin her aşamasında ilgilenecek yeni bir kuruma ihtiyaç var."
Kaan, Ticareti Geliştirme ve Eşleştirme Komitesi'nden bahsederek, bu komite sayesinde yurt içindeki firmalar ile yurt dışındaki şirketleri buluşturduklarını bildirdi.
Dernek bünyesindeki çalışmalara değinen Kaan, Diplomatik İlişkiler Komitesi, Dış Ekonomik İlişkiler Komitesi, MÜSİAD Global ve MÜSİAD Meclis'in çalışmalarını anlattı.
MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, daha önce hayata geçirdikleri yatırım ağı projesinden bahsederek, bu projenin yüksek katma değerli varlık ve sermaye üretimini teşvik edecek "Şehirleri Kendi Özgün Değerleri ile Kalkındırma ve Markalaştırma Projesi" ile birleştiğinde yatırım sistematiğinin tamamlandığını söyledi.
Bu projeye başlarken yaptıkları literatür taramasında ülkeye en uyumlu iki modeli birlikte çalıştırmayı uygun gördüklerini kaydeden Kaan, şöyle devam etti:
"6 Kriterli Şehir Performans Ölçümü: Şehirleri 6P de denen 6 ayrı kategoride sınıflandırmak ve şehirlerin özgün niteliklerini bu kriterler üzerinden birbirleriyle kıyaslamak. Aynı kategorilerde olan şehirlerin elinde olan varlıkla ürettiği değer arasındaki mukayeseyi yapmak ve daha az değer üreten şehrin aynı varlıklara sahip diğer şehrin düzeyine ulaşabilmesi için gerekli yol haritasını belirlemek."
Kaan, Türkiye'ye en uyumlu ikinci modelin, "Global Şehir Endeksine Göre Birbirini Tamamlayan Şehirler Modeli" olduğunu kaydederek, şu açıklamalarda bulundu:
"Bu modelde şehirler, mükemmel şehirler ve gelişimi hızlı olan şehirler olmak üzere iki gruba ayrılır. Gelişimi hızlı olan şehirler dört alt kriter çerçevesinde kendini bir üst lige taşır. Mükemmel şehirler ise iş hayatının canlılığı, insan kaynağı, bilgi alış verişi, kültürel deneyim, siyasi hayata angaje olma gibi 5 temel kriterin en yaygın olarak görüldüğü şehirleri kendi arasında gruplandırır. Bu temel başlıkların altında çeşitli alt kriterler ile ana faktöre ulaşması yani eşleştirilmesi en olası ve kolay şehir belirlenir. Biz çalışmamıza altyapı oluştururken ve eylem planlamamızı yaparken her iki modelin de temel unsurlarından faydalandık."
Abdurrahman Kaan, şehir markasının ve eşleşmesinin Türkiye için neden önemli olduğuna ilişkin şu ifadeleri kullandı:
"Yeni dünyada şehirlerimizi konumlandırmak devleti konumlandırmaktan daha kolay ve efektif olacaktır. Gelecekte devletler değil, şehirler yarışacaktır. Benzer girdileri etkin yatırım ve iş modelleri ile geliştirdiğimiz takdirde söz gelimi Aydın'ın Bordeux ile aynı katma değere sahip bir şehir olarak dünya ekonomisinde konumlanacağını yerli halkın ve girişimcinin idrak etmesi ve özümsemesi aslında şehri sahiplenmek ve burada yatırımları hızlandırmak adına olumlu bir hamle olacaktır. Şehirlerimizin dünyadaki örnekleri ile aynı varlığa sahip olmasına rağmen kapasitelerini doğru alanlarda yoğunlaşarak kullanamamaları nedeniyle maalesef beklenen çıktı ortaya çıkamamakta ve şehrin potansiyel kapasitesi de heba olmaktadır."
Kaan, proje kapsamında ele aldıkları Türk şehirleri ile yurt dışındaki muadillerini örneklendirerek, bu projenin şehir ekonomilerini canlandıracağını söyledi.
Proje detayları hakkında bilgi veren Kaan, Isparta'yı kozmetik, Burdur'u mermer, tıbbi aromatik bitki ve hayvancılık, Erzurum'u kış turizmi, Afyon'u termal turizmi, Gaziantep'i gastronomi, İstanbul'u finans, İzmir'i tarım, ticaret ve limancılık gibi alanlarda büyütmeyi istediklerini anlattı.
MÜSİAD Genel Başkanı Kaan, YEREL 2023 markasını kurduklarını belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
"20 YER 23 El şeklinde açılımı olan bu markamız, 2023 hedeflerimiz doğrultusunda markalaşma potansiyeli olan firmalarımıza destek vererek önce birer ulusal marka sonra ise onlardan seçilen firmalarla birer uluslararası marka çıkarmayı ve bu markaları marka katma değerleri ile birlikte dünya pazarlarına birer yatırım unsuru olarak ihraç etmeyi hedeflemektedir."