15 Aralık 2024 Pazar / 14 CemaziyelAhir 1446

‘Kurtlar Vadisi’ ile kurtarma

Genel Müdür Paksoy, İDO’daki 10 yılını kitaplaştırdı. Kitapta Libya operasyonu da yer aldı. Paksoy’un yazdığına göre feribottaki komandoları farkeden Libyalılar ‘Ne oluyor?’ diye sorunca şu cevabı almış: ‘Kurtlar Vadisi Libya’yı çekiyoruz!’

Yaşar Kızılbağ/İstanbul7 Eylül 2013 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
‘Kurtlar Vadisi’ ile kurtarma

Özelleştirme öncesi ve sonrasında İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmeleri (İDO) Genel Müdürlüğü göre-vini 10 yıl boyunca yürüten Dr. Ahmet Paksoy, İDO’daki tecrübelerini, hatta ilk başlardaki ‘tecrübesizliğini’ bir kitapta topladı. Üniversitede genç bir akademisyenken önce TDİ’ye yönetim kurulu üyesi olarak giren, sonra gelen sürpriz bir telefonla İDO’da Genel Müdürlük koltuğuna oturan Paksoy ‘Tecrübesizliğin Şansındır’ adını verdiği kitabı önceki gece Taşkent II teknesinde gerçekleştirilen kokteylle tanıttı. Paksoy, Alfa Yayınları’ndan çıkan kitabında Şehir Hatları ve İDO ile ilgili önemli olaylar ve kriz süreçlerinin nasıl aşıldığına da yer verdi. Paksoy’un kitabında dünyada da büyük yankı uyandıran İDO’nun 2011’de Libya’da yaptığı kurtarma operasyonundan ilginç bir anekdot da yer aldı.

Beş bin 533 yolcu kurtarıldı

Paksoy, 5 bin 533 yolcunun Libya’dan tahliyesi sırasında yaşanan süreci şöyle anlattı: “Tahliye süreci sırasında geminin üzerinde İDO personel giysileriyle SAT komandoları vardı. Libya tarafı bunu farkedip panikle ‘Ne yapıyorsunuz, bunlar da kim’ diye sorunca bizim kaptan ‘Kurtlar Vadisi Libya’yı çekiyoruz’ demiş,” Paksoy, tahliye sırasında pratik Türk zekasının da devreye girdiğini belirterek bu konuda şunları yazdı: “Kot farkından dolayı gemini iniş kapısı ile liman arasında uçurum olduğu fark edildi. Bunun üzerine makine dairesine inen merdiven metal testere ile kesilip biniş kısmına kaynakla monte edildi. Yolcular alındıktan sonra de merdiven tekrar kesilip eski yerine kaynak yapıldı.”

Vapurumuvermiyorum.com’a karşı vapurlarhepkalacak.com

ahmet Paksoy, yöneticiliği döneminde yaşadıkları sıkıntıları da kitabında anlattı. “Yöneticiliğim sırasında canımı çok acıtan 2 olay oldu. Biri Salih Reis deniz otobüsünün duran şilebe çarpması, diğeri dubalı tek iskele olan Karaköy İskelesi’nin batması” diyen Paksoy, sosyal medyanın gücünü vapurların yenilenmesi sırasında bizzat gözlemlediklerini aktırdı. Paksoy, o süreci şöyle anlattı: “İstanbul Şehir Hatları’nı devraldım. İskeleleri yeniliyoruz. İnsanlarda ‘vapurlar ne olacak?’ diye korku var. Biz de ‘yeni proje yapacağız’ dedik. ‘Yeni’ deyince ‘eyvah vapurlar yok oluyor’ dediler. Kardeşim bile beni Amerika’dan aradı, ‘Abi niye vapurları yok ediyorsun?’ Tabi sosyal medyanın gücü... 2006 yılıydı bir topluluk ‘vapurumuvermiyorum.com’ diye bir internet sitesi kurdu. İnternet sitesi aracılığıyla bu bilgi anında her noktaya ulaştı. İnsanlar vapuru seviyor “Yok yapmıyorum” desem de duyulmuyor. O yüzden biz de hemen ‘vapurlarhepkalacak.com’ sitesini kurduk.”