Göktaş, Necmettin Erbakan Üniversitesi 2024-2025 Akademik Yılı Açılış Töreni'nde, toplumu var eden en temel kurumun aile olduğunu, "Güçlü Toplum, Güçlü Türkiye" anlayışıyla yürüttükleri politikalarla tüm bireyleriyle birlikte aile yapısını güçlendirerek toplumun refahını ve huzurunu artırmayı hedeflediklerini dile getirdi.
Ailenin korunması ve güçlendirilmesine yönelik çalışmaları kalkınma planlarının vazgeçilmez unsuru haline getirdiklerini aktaran Göktaş, büyük değişim ve dönüşümlerin yaşandığı 21. yüzyılda, depremler, savaşlar, salgınlar ve afetlerin aile kurumunu tehdit etmemesi için önlem almaya devam ettiklerini bildirdi.
Bu tehdit ve riskler karşısında aile yapısını ve nüfus dinamiklerini koruyan ülkelerin yükseldiğini gözlemlediklerini anlatan Göktaş, "Demografik dönüşümler, dijitalleşme, zararlı akım ve alışkanlıklar ile cinsiyetsizleştirme gibi etkenler, aile yapısında belirgin değişimlere yol açıyor. Zayıflayan aile bağlarıyla, insanlar giderek yalnızlaşıyor ve hayatın zorlukları karşısında korunmasız hale geliyor. Bu anlamda aile kurumunu tehdit eden küresel risklerle mücadele etmek, çocuklarımızı, ailelerimizi korumak her zamankinden daha büyük bir sorumluluk arz ediyor." diye konuştu.
Göktaş, küresel ölçekteki eğilime paralel olarak, Türkiye'de de evliliklerin ve doğum oranlarının azaldığını belirterek, şunları kaydetti:
"Türkiye'de 2023 yılında doğurganlık hızı ülke tarihinin en düşük oranı, yani 1,51'e kadar geriledi. Peki, doğurganlık ne anlama gelir? Bir kadının hayatı boyunca sahip olduğu ortalama çocuk sayısı demektir. Nüfusun kendini yenileyebilmesi için ise bu rakamın 2,1 olması gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın 2007'den bugüne dile getirdiği '3 çocuk söylemi' ise işte bu bilimsel temele dayanıyor. Bugün Türkiye, maalesef bu oran ile AB ortalaması olan 1,54'ün gerisinde kaldı. Yani bu durum Fransa, İsveç, Danimarka, Hollanda ve Belçika gibi 16 AB ülkesinin ve küresel ölçekte ilk 100 ülkeden daha az çocuk sahibi olduğumuz anlamına geliyor."
Doğurganlık hızının ve genç nüfusun azalmasının ülke için birçok açıdan tehdit unsuru içerdiğine dikkati çeken Göktaş, "Batı Avrupa ülkelerinin demografik yapıdaki dönüşümü 100-150 yılda gerçekleşirken ülkemizdeki dönüşüm ise 60 yıl gibi çok daha kısa sürede yaşandı. Bu sonuçlar, aile politikalarımız başta olmak üzere tüm sosyal politikalarımızı etkili şekilde hayata geçirmemiz açısından bizleri alarm durumuna geçiriyor." dedi.
- "AİLEYİ MERKEZE ALAN İLK EYLEM PLANI"
Göktaş, oluşturacakları politika ve stratejileri tüm paydaşlarla güçlü bir işbirliği ve uyum içinde hayata geçirmelerinin hayati önem taşıdığına işaret ederek, şöyle konuştu:
"Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulunda geçen sene Sayın Cumhurbaşkanı'mız 'Ailemiz istikbalimiz.' diyerek, aile kurumuna dikkati çeken tek lider oldu. Bu kapsamda 8. Aile Şurası'nı geçtiğimiz yıl ekim ayında gerçekleştirdik. Kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve alanında uzman kişilerden oluşan bir geniş katılımla gerçekleştirdiğimiz şuramızın sonuçlarını yayınladık. Bu yıl, Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğümüz bünyesinde Aile ve Nüfus Politikaları Daire Başkanlığını kurduk. Bu adımla aile ve nüfus politikalarına ilişkin tüm çalışmalarımızı bütüncül bir perspektiften ele alarak çalışmalarımıza hız kazandırdık ve böylece Türkiye'de nüfus politikalarına odaklanan bir birimin öncülüğünü yaptık. Bu yıl 15 Mayıs'ta, Cumhurbaşkanı genelgesi ile Uluslararası Aile Günü'nde Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planını yürürlüğe koyduk. Bu çalışma aileyi merkeze alan ilk eylem planı olması açısından özel bir önem taşıyor. Eylem planında küresel riskler ve demografik dönüşüm, refah, aile odaklı sosyal hizmetler, dijitalleşme, çevre ve afetler olmak üzere 5 ana tema belirledik. Bu kapsamda dinamik nüfus yapısı ile aile ve evlilik kurumunun korunmasına yönelik faaliyetlerin hayata geçirilmesini önemsiyoruz."
Aileyi tehdit eden şiddet, cinsiyetsizleştirme ve zararlı alışkanlıklarla mücadeleyi her platformda sürdürmeye kararlı olduklarını aktaran Göktaş, şöyle devam etti:
"Parçalı çalışmalardansa bütüncül, güçlü aile ve nüfus politikalarının oluşturulması ve uygulanması gerekiyor. Bu ise ancak güçlü bir işbirliği ve koordinasyon içerisinde hareket etmeyi beraberinde getiriyor. Bu hususa verilen ehemmiyetin bir gereği olarak gördüğümüz Nüfus Politikaları Yüksek Kurulunu oluşturuyoruz. Milli gücümüz olan nüfusumuzu dinamik tutmak amacıyla ilk kez oluşturduğumuz bu kurulla nüfus politikalarını bütüncül bir şekilde ele alacak, ulusal nüfus politikasını kurumsallaştıracak ve bir nüfus eylem planı oluşturacağız. Hukuksal düzenlemeleri, kurumsal yapılanmaları, politikaları ve hizmetleri bütüncül bir yaklaşımla değerlendirerek gerekli bütün tedbirleri alacağız."
Aileyi ve nüfusu tehdit eden her unsurla mücadele ettiklerini belirten Göktaş, "Aile ve nüfus konusundaki çalışmalarımızın veri temelli ilerlemesine ağırlık verebilmek amacıyla bir Aile Enstitüsü kuruyoruz. Aile üyelerinin çalışma hayatının kolaylaştırılmasını, esnek ve uzaktan çalışma modelini ve mahalle odaklı kreş sistemini hayata geçirmek için adımlar atıyoruz. Aile dostu iş yeri standartları geliştirmeyi hedefliyoruz." diye konuştu.
Çalışmalarının etkinliğini uluslararası mecralarda da artırdıklarına değinen Göktaş, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu kapsamda Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altında ilk kez Sosyal Politika Bakanlar Toplantısını gerçekleştirdik. Bunun yanı sıra geçtiğimiz ay, Birleşmiş Milletler Ailenin Dostları Grubuna üyelik girişimimiz olumlu sonuçlandı. Bu grup gerçek ve sürdürülebilir kalkınmanın aile olmadan gerçekleştirilemeyeceği prensibiyle hareket ediyor. Bu katılım, Türkiye'nin aile yapısını ve toplumsal değerlerini koruma konusundaki kararlılığının uluslararası bir yansımasıdır. Bu süreçte, ülkemiz adına etkin bir aile diplomasisi yürüterek aileyi güçlendiren politikalarımızı uluslararası boyutta da sürdürmeye devam edeceğiz."