Türkiye’nin denizlerdeki gücüne güç katacak olan Milgem Projesi kapsamında hayata geçirilen 4’üncü savaş gemisi Kınalıada törenle Deniz Kuvvetleri’ne teslim edildi. İstanbul Tersane Komutanlığı’nda gerçekleşen törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katıldı. Savunma Sanayi İcra Kurulu’nun 2004’teki kararının ardından yerli savaş gemisi üretmek amacıyla başlatılan MİLGEM Projesi kapsamında bugüne kadar Heybeliada, Büyükada ve Burgazada korvet gemileri tamamlanmıştı.
YÜZDE 70 YERLİLİK
Son olarak teslimatı gerçekleştirilen TCG Kınalıada’nın (F-514) gerekli olan tasarım, araştırma-geliştirme, tedarik ve hizmet alımı kapsamındaki çok sayıda eş zamanlı proje Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından yerli ve milli imkanlar ölçüsünde yürütüldü. Teslimat töreninin ardından Türkiye tarafından yapılan Pakistan MİLGEM Korvet Projesi 1’inci Gemi Sac Kesme Töreni de yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, teslim töreni için bir araya gelinen 4. milli gemi Kınalıada Korveti’nin, Türkiye’ye, millete ve denizcilere hayırlı olmasını dileyerek, sac kesme törenini gerçekleştirecekleri geminin de dost ve kardeş Pakistan devletine hayırlı olmasını temenni etti.
Erdoğan, Sahil Güvenlik ile Türkiye karasularında, donanmayla dünyanın dört bir yanında tüm insanlığın huzuru, adalet ve barışı için çalıştıklarını, çalışmaya devam edeceklerini dile getirdi. “Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-ü salah” diyen ecdada kulak vererek, eksikleri sürekli tamamladıklarını belirten Erdoğan, “Son dönemde dünya ve özellikle Akdeniz’de yaşanan hadiseler, bize her alanda olduğu gibi denizlerde de çok daha güçlü olmamız gerektiğini işaret ediyor. Bu sebeple karada ve havada devreye aldığımız nice savunma ve taarruz sistemlerimiz gibi MİLGEM gemilerimizi de kararlılıkla inşa ediyor, denizlere uğurluyoruz. Türkiye bugün dünyada bir savaş gemisini milli imkanlarıyla tasarlayan, inşa eden ve idamesini gerçekleştirebilen 10 ülkelerden biri olmuştur. Bu kapsamda hepimiz, ürettiğimiz Heybeliada’yı 2011’de, Büyükada’yı 2013’te, Burgazada’yı da 2016’da denize indirmiştik. MİLGEM Projesi’nde yıllar içinde edinilen tecrübeyle, yerlilik oranını yüzde 70 seviyesine kadar yükselttik ve böylece onu denize indiriyoruz.”
Erdoğan, hizmete giren korvetlerin bugüne kadar çok sayıda milli ve uluslararası tatbikatta yer alarak kendilerine verilen görevleri başarıyla yerine getirdiklerini vurguladı.
ELEKTRİKLİ DENİZALTI
Birçok devletin ilgisini çeken bu korvetlerin görevlerindeki başarılarıyla dünyadaki benzer sınıftaki gemiler arasında en üst sıralarda yer aldığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti: “Bugün denize iniş töreni için bir araya geldiğimiz bu gemimizin de denizlerdeki gücümüze güç katacağına yürekten inanıyorum. Deniz Kuvvetlerimizi güçlendirmeye yönelik daha pek çok projemiz vardır. Ülkemiz ile dost ve kardeş devletlerin ihtiyaçlarını karşılayacak olan dizel-elektrikli denizaltı projesiyle ilgili çalışmalar da sürüyor. İzmir tersanesini deniz kuvvetlerimize daha iyi hizmet verebilmesi için altyapı ve yüzer havuzlarla güçlendiriyoruz. Buradaki ilk yüzer havuzu önümüzdeki kasım ayında hizmete alıyoruz. Askeri ve sivil tersaneler arasındaki iş birliğini artırarak büyük bir potansiyelin olduğu dünya piyasalarındaki yerimizi genişletmeyi planlıyoruz.”
50 Türk firması projede görev aldı
Platform sistemleri ve dizayn hizmetleri STM, silah ve sensör sistemleri ASELSAN, savaş yönetim sistemi HAVELSAN tarafından sağlanan Kınalıada korvetinde 50’yi aşkın yerli firma alt yüklenici olarak görev yaptı. Boyu 99 metre ve genişliği 14.4 metre olan gemi 2400 ton deplasmanı ve 3.6 metre su çekimiyle, 5 deniz durumunda kısıtsız, 6 ve üzeri deniz durumlarında ise kısıtlı harekat kabiliyetine sahip olmakla birlikte, ana tahrik sistemi, bir adet gaz türbini ve iki adet dizel makineden meydana geliyor. Kınalıada, 29 deniz mili azami sürate ulaşabilirken, 10 tonluk bir helikopter için gerekli platform, hangar ve kapsamlı destek ekipmanlarına sahip harekatı icra edebilmekte.
UYUYAN DEVİ UYANDIRDILAR SONUÇLARINA KATLANACAKLAR
ÜRKİYE Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, MİLGEM Projesi’nin 4’üncü Gemisi Olan “TCG Kınalıada’nın (F-514) Hizmete Giriş Töreni” ve Pakistan MİLGEM Korvet Projesi 1’inci Gemi Sac Kesme Töreni’ne katıldı. Erdoğan burada yaptığı konuşmada, Türkiye’nin savunma sanayi alanında kat ettiği mesafenin istiklaline ve istikbaline daha güvenli bakmasını sağladığını vurgulayarak, şöyle dedi: “Geçmişte arzu ettiğimiz, gemileri, uçakları, araç/gereçleri paramızla dahi alamadığımızı asla unutmadık, unutmayacağız. Son olarak proje ortağı olduğumuz F-35 uçakları konusunda yaşananlar bizim bu alandaki kararlığımızı daha da arttırmıştır. Nasıl korvetlerimizi kendimiz inşa ettiysek, nasıl Atak helikopterlerimizi kendimiz yapabildiysek, nasıl İHA’larımızı, SİHA’larımızı, uydularımızı geliştirip, uçurduysak inşallah kendi savaş uçağımıza da kavuşacağız. Zaman yakındır.”
ÖNEMLİ MESAFE KATETTİK
Savunma sanayinde dışa bağımlılığın azaldığına vurgu yapan Erdoğan, “Savunma sanayinde dışa bağımlılığımızı yüzde 80’lerden, yüzde 30’lara indirerek gerçekten önemli mesafe katettik. Daha önce neredeyse yok denecek seviyede olan savunma sanayindeki araştırma, geliştirme harcamaları bir buçuk milyar dolara yaklaştı” dedi. Türkiye’de 700 ayrı savunma sanayi projesi yürütüldüğünü ifade eden Erdoğan, proje hacmi itibarıyla sektörde 60 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşıldığını kaydetti. Başkan Erdoğan, “İhale sürecindekilerle bu rakam 75 milyar dolara çıkacak. Bugün dünyanın en büyük 100 savunma şirketi arasına giren 5 firmamız bulunuyor. İnşallah bu sayı sürekli artacaktır. Hedefimiz 2023 yılında savunma sanayinde dışa bağımlılığımızı tamamen ortadan kaldırmaktır” şeklinde konuştu.
ASLA BAŞARAMAYACAKLAR
Erdoğan, şunları söyledi: “Yürüttüğümüz çalışmaların sonuçlarını kendi ihtiyaçlarımızı karşılamanın yanında, dostlarımız ve kardeşlerimizle paylaşıyoruz. Savunma ve havacılık ihracatımız, geçtiğimiz yıl itibarıyla yaklaşık 2 buçuk milyar doları buldu. Biz tüm bu yatırımları, dostlarımızın emin olmasını sağlamak, birliğimize ve bütünlüğümüze göz dikenleri caydırmak için yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. Esasen, özellikle son 6 yıldır bir biri ardına yaşadığımız sıkıntıların gerisindeki sebeplerden biri de Türkiye’yi işte bu hedeflerine ulaşmaktan alıkoymak olduğu açıktır. Hep söylediğim gibi, başaramayacaklar. Madem uyuyan devi uyandırdılar, sonuçlarına da katlanacaklar. Madem bizim açık ikazlarımıza rağmen üzerimize, üzerimize geliyorlar, bunun da sonuçlarına katlanacaklar. Türkiye’yi ve Türk milletini hala tanıyamamış olanlara kendimizi tanıtmaya devam edeceğiz demektir.”
KEŞMİR AYNI FİLİSTİN GİBİ
HİNDİSTAN’IN gasbetmeye kalktığı Cammu Keşmir’e değinen Erdoğan şöyle konuştu: “Şimdi, burada cereyan eden olayların ne anlama geldiğini iyi bilelim. 8 milyon insan adeta bir açık hava hapishanesinde şu anda yaşamaya mahkum ediliyorlar. Her türlü işkenceye maruz bırakılıyorlar. Bakınız, Cammu Keşmir’deki bu olayın bir diğeri nerede yaşanıyor? Filistin’de yaşanıyor. Filistin’de yaşananlar da bunun aynısı. Orada da açık hava cezaevinde yaşıyormuş gibi insanlar ne yazık ki topraklarından çıkıp bir başka yere gidemiyorlar. Şimdi Cammu Keşmir’deki olaylar bunun bir değişik versiyon. Peki insanlık buna karşı ne yapıyor? Dünyadaki bu güçlü ülkelere acaba buna karşı ne diyor? Sesleri çıkıyor mu? Hayır. Sadece biz konuştuk, sadece Malezya konuştu. Kimse konuşmuyor. Niye? Maalesef, herkesin zihinlerinde başka senaryolar var. Ama bizim zihnimizde tek senaryo var. Biz hakkın ve haklının yanında olmaya devam edeceğiz. Mazlumların yanında olmaya devam edeceğiz. Güçlünün yanında değil, çünkü bizim inancımızda güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir dünya var, biz buna inanıyoruz. Ve buna da böylece devam edeceğiz.”
Güçlü donanmaya ihtiyacımız vardır
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, deniz gücü kuvvetli olanların daima yükseldiğini belirterek “Güçlü bir donanmaya ihtiyacımız dün vardı, bugün de var, yarın da olacak” dedi.Akar, Mavi vatandaki zenginlikleri korumak için eğitimli personelin yanı sıra yüksek teknoloji ile donatılmış Deniz Kuvvetlerine, deniz gücüne sahip olmanın da bir zaruret olduğunu söyledi. Akar, “Tarihe baktığımızda görüyoruz ki, deniz gücü kuvvetli olanlar daima yükselmiş, deniz gücünü kaybedenler zaafa uğramışlardır. Bu bakımdan güçlü bir donanmaya ihtiyacımız dün vardı, bugün de var, yarın da olacak” diye konuştu.
HAYATİ ÖNEMİ VAR
Akar, satın alma yoluyla orduların modernize edilmesinin bir tercih olduğunu ancak bu yaklaşımın pek çok mahzuru olduğuna dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bunun örneklerini tarihimizde ne yazık ki çokça gördük. Birinci Dünya Savaşı sırasında parasını ödediğimiz halde teslim edilmeyen gemiler Kıbrıs Barış Harekatı’ndan bugüne kadar gerek silah sistemlerinin gerekse mühimmatın temininde maruz kaldığımız haksızlıklar, toplumsal hafızamızda derin izler bırakmıştır. Edindiğimiz tecrübeler devletimizin bekası, asil milletimizin huzur ve güvenliği için yerli ve milli savunma sanayimizin geliştirilmesinin, ilerletilmesinin hayati önemi haiz olduğunu bizlere açıkça göstermiştir. Kısacası biz artık pazar olmak istemiyoruz. Bugün, şanlı tarihimizdeki başarılarımızdan ilham alarak ve hatalarımızdan dersler çıkararak yolumuza devam ediyoruz.”