Oltu ilçesinin Yolboyu Mahallesi`nde 29 yıl önce kaçak kazı sırasında ortaya çıkan 5 metre 20 santim uzunluğunda ve 1 metre 20 santim enindeki yaklaşık 6 tonluk dikili taş, ilk olarak ilçedeki bir okulun bahçesine ardından da belediye parkına konuldu.
Gövde kısmında 5 sıra kazıma çizgiden oluşan kemeri, baş kısmında kabartma olarak yapılan iri gözlerle, açık olarak tasvir edilen ağızla ve aşağıya doğru uzanan kollar şeklindeki dikili taş, 2021 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünce yapılan incelemeler sonucu Valilik imkanlarıyla Erzurum Müze Müdürlüğüne nakledildi.
Bu büyüklük ve ağırlıkta Türkiye`de örneği olmayan, arkeologlara göre Türk tarihini milattan önce 10 binli yıllara dayandıran dikili taş, bakım ve onarımının ardından geçen yıl Erzurum Müzesi bahçesine konuldu.
İnsanoğlunun ilk çağdan bugüne uzanan serüveniyle ilgili materyallerin yer aldığı müzede sergilenen dikili taş, kentteki nadide tarihi eserler arasında yer alıyor.
Erzurum Müze Müdürü Arkeolog Hüsnü Genç, 1995 yılında kaçak kazılarla ortaya çıkan dikili taşın Atatürk Üniversitesinden Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi merhum Prof. Dr. Tahsin Parlak tarafından tespit edildiğini, yapılan girişimler sonucu taşın Oltu Meslek Yüksek Okulu bahçesine, daha sonra Oltu Belediyesine ait Gençlik Parkı`na konulduğunu söyledi.
'BUNUN TAŞ BABALARIN PROTOTİPİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ'
Dikili taşın Türk tarihi açısından önemli olduğuna işaret eden Genç, şöyle konuştu: 'Tahsin hocamız, taşın tarihini milattan önce10 binlere kadar götürmektedir, kesin tarih söylenmemek kaydıyla dikili taşı, Türk dünyasında kullanılan taş babaların prototipi ve öncüsü olarak nitelendiriyoruz. Bildiğimiz en yüksek taş babalar 3-4 metre iken bu dikili taş 5,20 metre uzunluğunda, 6-7 ton ağırlığında, eni ise 1 metreden fazla. Üzerinde büyük göz, açık ağız şeklinde dikkat çeken kabartma işlenmiş. Bu taş babaların başlangıcı olarak geçiyor. Müzemizde ünik (eşsiz-tek) eser olan Şenkaya`da bulunan 2 bin 500 yıllık taş baba heykelinde işlemeler daha belirginken dikili taşın işlemeleri daha silik, bundan da bahisle bunun taş babaların prototipi olduğunu düşünüyoruz.'
Genç, ünik eser olan devasa büyüklük ve ağırlıktaki dikili taşın, ziyaretçilerin özellikle dikkatini çektiğini anlattı.
'BU KADAR BÜYÜK CESAMETTE İKİNCİ ÖRNEĞİ ÜLKEMİZDE BULUNMAMAKTADIR'
Hüsnü Genç, 'Dikili taş coğrafyamızdaki ön Türklerin izleridir. Müslümanlıktan önceki Türklerin, yani milattan önce 10 binlere kadar dayanan Türklerin bu coğrafyada özelikle bölgemizde ve Erzurum`da olduğunun en net işareti taş babalardır. Bu kadar büyük cesamette ikinci örneği bölgemizde ve ülkemizde bulunmamaktadır.' dedi.
Bu taşların Türk dünyasında yaşamış büyük devlet adamları gibi önemli kişilerin anısına mezarların başına ya da onlar için yapılan kurganların üstüne dikildiğini söyleyen Genç, şunları kaydetti: 'Kadim şehir Erzurum milattan önce paleolitik dönemlerden neolitik dönemlere kadar geniş bir yaşam alanına sahip ve kesintisiz bir yaşam sürülmüş nadide şehirlerimizden biri. İlimiz ve genelinde o dönemlerden günümüze kadar çok sayıda çeşitli eser profili müzemizde mevcut. Bunlardan bir kalemi ise taş eserler. Müzemizin bahçesinde ve içinde taş eserler bölümü var. Taş eserleri kronolojik sıraya ve önemine göre bir sergiledik. Bu sergiler ziyaretçilerimiz tarafından takdirle karşılanmakta ve beğeni toplamaktadır. Taş baba ve dikili taş prototipi ziyaret, turizm ve Türk tarihi açısından önem arz etmektedir.'