Asker Saime, Kılavuz Hatice, Tayyar Rahmiye ve daha adını bilmediğimiz çok sayıda kadın kahraman... Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘O ulvi, o fedakâr, o ilahi Anadolu kadınları’ sözleriyle övdüğü Türk kadınları, 30 Ağustos’taki şanlı zaferin kazanılmasında da büyük paya sahip. Kimi eline silah alıp oğlu ve eşiyle omuz omuza düşmanla çatıştı, kimi cepheye sırtında mühimmat taşıdı, kimi de zekâsını kullanıp istihbarat topladı. İşte bugünümüzü ve geleceğimizi borçlu olduğumuz cesur Türk kadınları...
Yurdumuzu işgal eden düşman birliklerine karşı mücadele edenler arasında en önemli unsurlardan biri de Türk kadınları oldu. Milli mücadelenin kadın kahramanları, Türk milletinin var olma savaşında yerlerini alarak cephelerde müdafaanın başarıyla sağlanmasına katkı sağladı. İşte, Atatürk Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan milli mücadelenin kadın kahramanlarından bazıları...
TAYYAR RAHMİYE: MÜFREZE KOMUTANIYDI
Güney cephesinde 9’uncu tümende gönüllü olarak bir müfrezenin komutanlığını yaptı. Osmaniye’de Fransız karargâhına saldırı için görevlendirilen müfreze, 1 Temmuz 1920’de harekete geçti. Fakat bu arada askerlerde bir duraklama meydana geldi. “Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da siz erkek olduğunuz halde yerlerde sürünmekten utanmıyor musunuz?” diyerek erkekleri tahrik etti. Kendisi şehit olduysa da karargâh ele geçirildi.
ASKER SAİME: İSTİHBARAT TOPLADI
İstiklâl Harbi başladığında Darülfünun öğrencisi olan Münevver Saime, Kadıköy mitinginde yaptığı konuşmadan sonra tutuklama emri çıkınca, Anadolu’ya geçti. Garp cephesinde görev aldı ve özellikle cephe gerisinde ve istihbarat işlerinde çalıştı.
KILAVUZ HATİCE: DÜŞMANI ATEŞ HATTINA ÇEKTİ
Pozantı'da mücadele etti. 8 Mayıs 1920'de, gece, Fransız kuvvetlerine Kumcu Veli ile birlikte kılavuzluk ederek, onları Türkler'in ateş hattına soktu. Fransızlar, en kritik nokta olan Karboğazı'na sıkıştıklarını ancak gün ışıyınca anladı. Hatice kaçarak Türk tarafına geçti. Bu şekilde Fransız askerleri esir edildi.
KARA FATMA: OĞLUYLA OMUZ OMUZA ÇARPIŞTI
Erzurumlu Yusuf Ağa’nın kızı olan Fatma Seher Hanım, aynı zamanda merhum bir binbaşının da eşiydi. Milli mücadelede oğlu ile birlikte çarpıştı, İzmit’te görev yaptı. Adana, Dinar, Afyonkarahisar, Nazilli, Sarayköy ve Tire’de savaştı. Bir çatışma sırasında göğsünden yaralandı.
BİNBAŞI AYŞE: ÇETELERİ ÖRGÜTLEDİ
15 Mayıs 1919’da İzmir işgal edilince, ilk karşı koyma hareketine o da silahla katıldı. Yunan İzmir’e hâkim olunca Aydın’a geçti, çete kurdu, sonra da çetesiyle birlikte Köpekçi Nuri çetesine katıldı. Aydın muharebesinden sonra Koçarlı’ya çekildiler ve bundan sonra devamlı milli mücadelede görev aldılar.
ATATÜRK’ÜN ÖVGÜLERİ
Mustafa Kemal 21 Mart 1923 tarihinde yaptığı konuşmada, Türk kadınının Millî Mücadele’deki hizmetlerini şu sözlerle anlatır: “Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir milletinde Anadolu köylü kadınının fevkinde kadın mesâisi zikretmek imkânı yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını, ‘Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım. Milletimi halâsa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar hizmet gördüm’ diyemez… Belki erkeklerimiz memleketi istilâ eden düşmana karşı süngüleriyle düşmanın süngülerine göğüslerini germekle düşman karşısında isbât-ı vücut ettiler. Fakat erkeklerimizin teşkil ettiği ordunun hayat menba’larını kadınlarımız işletmiştir… Çift süren, tarlayı eken, ormandan odunu, keresteyi getiren, mahsulâtı pazara götürerek paraya kaideden, aile ocaklarının dumanını tüttüren, bütün bunlarla beraber sırtıyla, kağnısıyla, kucağındaki yavrusuyla, yağmur demeyip, kış demeyip, sıcak demeyip cephenin harp malzemesini taşıyan hep onlar, hep o ulvî, o fedakâr, o ilâhî Anadolu kadınları olmuştur. Binaenaleyh hepimiz bu büyük ruhlu ve duygulu kadınlarımızı şükran ve minnetle ebediyyen taziz ve takdis edelim.”
TÜRK KADINININ PAYI BÜYÜK
Doç. Dr. Cahide Sönmez (Onsekiz Mart Üniversitesi): Atatürk’ün cephede verdiği mücadelede yanında sadece Türk askeri değil, kadını ve çocuğuyla bütün millet yer almış, cephede savaşan askerlerin yanı sıra pek çok vefakâr Türk kadını da zaman zaman silah kuşanarak zaman zaman da cephe gerisinde verdikleri mücadeleyle ordusuyla tek vücut olmuştur. Yaptıkları mitinglerle halkı mücadeleye çağıran, kurdukları cemiyetler vasıtasıyla Avrupalı devletlere işgali protesto mesajları çeken kadınlarımızın, maddi ve manevi destekleri Türk ordusunun milletine olan güveniyle birleşince verilen mücadele zaferle sonuçlanmıştır. Halide Edip’ten Münevver Saime’ye Erzurumlu Kara Fatma’dan Kastamonulu Halime Çavuş’a, Melek Reşit Hanım’dan Gördesli Makbule’ye adlarını sayamadığımız pek çok Türk kadını nihai zaferin kazanılmasında Türk ordusuyla kol kola mücadele vermiştir.’’
NENE HATUN
Kahraman Türk kadını Nene Hatun, Osmanlı tarihinin '93 Harbi' olarak adlandırılan en önemli savaşlarından 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sırasında 22 yaşında gencecik bir kadın olmasına rağmen 'Bu bebeği bana Allah verdi, ona Allah bakar' diyerek bebeğini beşikte bırakıp Erzurum halkıyla cepheye koştu.
Genç yaşta gösterdiği büyük kahramanlıkla gönüllerde taht kuran, Türk kadınının kahramanlığının simgesi olan Nene Hatun'un bugün de dillerden düşmeyen bu cesareti nesilden nesle aktarılıyor.
AMERİKALI GENERAL ELİNİ ÖPTÜ
NATO Orduları Başkomutanı Amerikalı General Matthew Ridgway'in Erzurum'da Nene Hatun'u cesaretinden dolayı ziyaret ederek elini öpmesi, kahraman Türk kadınının vatanı için tüm fedakarlığı yapabileceğini gösteren Nene Hatun isminin çok daha fazla tanınıp bilinmesini sağladı.