'Mutlu aileler birbirlerine benzerler. Her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.'
2
/
51
Chuck Palahniuk Tıkanma
'Eğer bunu okumaya niyetliyseniz vazgeçin. Birkaç sayfa okuduktan sonra, burada olmak istemeyeceksiniz. Bu yüzden unutun gitsin. Gidin buradan. Hala tek parçayken hemen kaçın.'
3
/
51
Saul Bellow Herzog
'Aklımı kaçırdıysam bana göre hava hoş, diye düşündü Moses Herzog.'
4
/
51
Charles Dickens İki Şehrin Hikayesi
'Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, Aydınlık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı,
5
/
51
hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana - sözün kısası, şimdikine öylesine yakın bir dönemdi ki, kimi yaygaracı otoriteler bu dönemin, iyi ya da kötü fark etmez,
6
/
51
sadece 'daha' sözcüğü kullanılarak diğerleriyle karşılaştırılabileceğini iddia ederdi.'
7
/
51
Mario Puzo Baba
'Her büyük servetin arkasında bir suç gizlidir. (Balzac)
8
/
51
Amerigo Bonasera New york Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesinin salonunda oturmuş, adaletin yerine getirilmesini bekliyordu; kızını insafsızca yaralayan, onun şerefiyle oynayan kişilerden adaletin eliyle intikam almış olacaktı.'
9
/
51
Herman Melville Moby Dick Beyaz Balina
'Ishmael deyin bana. Birkaç yıl önce -kaç yıl önce olduğu önemli değil paramın azaldığı ya da hiç kalmadığı bir sırada-, karada da beni ayrıca bağlayan bir şey olmadığı için,
10
/
51
bir engine açılayım, bu dünyanın denizlerini şöyle bir göreyim dedim. Ben böyleyimdir; böyle bulurum sıkıntıdan kurtulmanın, uyuşan kanıma hız vermenin yolunu.'
11
/
51
Franz Kafka Dönüşüm
'Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.'
12
/
51
Douglas Adams Otostopçunun Galaksi Rehberi
'Galaksinin Batı Sarmal Kolu'nun bir ucunda, haritası bile çıkarılmamış ücra bir köşede, gözlerden uzak, küçük ve sarı bir güneş vardır.
13
/
51
Bu güneşin yörüngesinde, kabaca yüz kırksekiz milyon kilometre uzağında, tamamıyla önemsiz ve mavi-yeşil renkli, küçük bir gezegen döner.
14
/
51
Gezegenin maymun soyundan gelen canlıları öyle ilkeldir ki dijital kol saatinin hâlâ çok etkileyici bir buluş olduğunu düşünürler.'
15
/
51
Laura Whitcomb Hayalet Sevgilim
'Üzerimde birinin bakışlarını hissettim. Çok rahatsız edici bir duyguydu, özellikle de ölü olduğum düşünülünce.'
16
/
51
Audrey Niffenegger Zaman Yolcusunun Karısı
'Benim durumunun asıl inanılmaz yanı, aslında gerçek olmam. Bu gelip gitmelerin, yer değiştirmelerin bir mantığı,bir kuralı var mı? Yerinden kımıldamamanın, her anı şimdiki zamanla doldurmanın bir kuralı var mı?
17
/
51
Zora Neale Hurston Tanrıya Bakıyorlardı
'Ufuktaki gemilerde, her adamın arzuları vardır. Bazıları için umutlar dalgalarla yanaşır. Diğerleri için ise, rüyalar sonsuza kadar ufukta yol alır, gözden hiç kaybolmadan seyredilir...
18
/
51
ve onları gözleyenler hiç sıkılıp gözlerini başka tarafa çevirinceye, zaman onları alaylı bir şekilde silinceye kadar, asla kıyıya yanaşmazlar. İnsan hayatı budur işte...'
19
/
51
Gabriel Garcia Marquez Kolera Günlerinde Aşk
'Kaçınılmaz bir şeydi: Acıbadem kokusu ona mutsuz aşkların yazgısını anımsatırdı hep.
20
/
51
Doktor Juvenal Urbino, yıllardır kendisi için önemini yitirmiş bir olayla ilgilenmek üzere koşup geldiği, hâlâ alaca ışığa gömülü odaya girdiği an ayrımına vardı bunun.
21
/
51
Antilli göçmen, harp malulü, çocuk fotoğrafçısı, satrançta en yufka yürekli rakibi, bir altın siyanürüyle belleğin işkencelerinden kurtarmıştı kendini.'
22
/
51
JM Barrie Peter Pan ve Wendy
Biri dışında, bütün çocuklar büyür ve büyüyeceklerini erken yaşta öğrenirler. Wendy de şöyle öğrendi: İki yaşındayken, bir gün bahçede oynuyordu. Bir çiçek daha koparıp, bu çiçekle annesine koştu.
23
/
51
Sanırım küçük kız pek sevimli görünüyordu ki, Bayan Darling elini göğsüne koyup, 'Ah, keşke hep böyle kalabilsen!' diye haykırdı.
24
/
51
Bu konuda aralarında geçen konuşmanın hepsi buydu, ama Wendy bundan böyle büyük zorunda olduğunu öğrenmişti. Bunu iki yaşına girdikten sonra anlarsınız hep. İki yaş, sonun başlangıcıdır.'
25
/
51
Anthony Burgess Otomatik Portakal
'- Eee, ne olacak şimdi ha? 'Ben vardım, yani Alex, yanımda da üç kankam, yani Pete, Georgie ve Dim, ki Dim cidden epey budalaydı ve Korova Sütbarı'nda oturmuş akşam ne yapacağımıza karar veriyorduk,
26
/
51
arsız karanlık, buz gibi kış piçlik yapıyordu, ama yağmur yoktu.'
27
/
51
Ian McEwan Kefaret
'Briony'nin iki gün içinde bir fırtına gibi kağıda döktüğü, uğruna kahvaltıyı ve öğle yemeğini kaçırdığı oyun:
28
/
51
Afişleri, biletleri kendisi tasarlamış, katlanır bir paravanı yan yatırıp bilet gişesine dönüştürmüş, para kutusunu kırmızı krepon kağıdıyla kaplamıştı.
29
/
51
Hazırlıklar tamamlanmış, geriye yalnızca bitmiş metnin üzerinde düşünmek ve Kuzey'den gelecek olan kuzenlerini beklemek kalmıştı.'
30
/
51
Bret Easton Ellis Amerikan Sapığı
'TERK ET BÜTÜN UMUDU EY SEN BURAYA GİREN diye karalamışlar Onbirinci Sokak'la Birinci Cadde'nin köşesinin yakınlarındaki Chemical Bank'ın yan duvarına kan kırmızısı harflerle
31
/
51
ve harfler Wall Street'ten dışarı doğru akan trafikte öne doğru sarsılan taksinin arka koltuğundan görülecek kadar büyük.'
32
/
51
Arthur C. Clarke Bir Uzay Efsanesi
'Kuraklık başlayalı on milyon yıl kadar olmuş, korkunç sürüngenlerin dönemi henüz sona ermişti. Burada, bir gün Afrika olarak anılacak olan Ekvator'da, varolma savaşı vahşetin yeni bir doruğuna ulaşmış, ancak ortaya bir
33
/
51
Ray Bradbury Fahrenheit 451
'Yakmak bir zevkti. Bazı şeylerin yitmesini, kararmasını ve değişmesini görmek özel bir zevk veriyordu. Avuçlarında, dev piton yılanını andıran bakır çinko alaşımı hortumla dünyaya zehirli gazyağı püskürtürken, kanının beynind
34
/
51
Marcel Proust Swann'ların Tarafı
'Uzun zaman, geceleri erkenden yattım. Bazen, daha mumu söndürür söndürmez, gözlerim o kadar çabuk kapanıverdi ki, 'uykuya dalıyorum' diye düşünmeye zaman bulamazdım.' (Roza Hakmen'in çevirisiyle)
35
/
51
Arthur Conan Doyle Bohemya'da Skandal
'Sherlock Holmes ondan hep 'kadın' diye bahseder. Onu başka isimle andığını nadiren duymuşumdur. Holmes'un gözünde o, kendi hemcinslerinin tamımından daha üstündür.
36
/
51
Irene Adler için aşka benzer duygular beslemiyordu.
37
/
51
Onun soğuk, kesin ama saygıdeğer biçimde dengeli zihni için tüm duygular ve özellikle de o duygu, iğrenç şeylerdi.'
38
/
51
Charles Dickens Noel Şarkısı
'Marley ölmüştü. Bunu baştan belirtelim. Bu konuda hiçbir kuşku yok. Papaz, belediye memuru, cenazeci ve de mirasçı, gömme kağıdını imzalamışlardı.
39
/
51
Scrooge da imzasını basmıştı. Scrooge'un imzası borsa çevrelerinde çok saygın ve geçerliydi. Demek ki Marley, halk ağzında denildiği üzere, kapı çivisi gibi ölüydü.' (Nihal Yeğinobalı'nın çevirisiyle)
40
/
51
Heinrich Böll Palyaço
'Bonn'a vardığımda hava kararmıştı. Bir yere varışımdan sonra yaptığım hareketler beş yıldır hep aynıydı, otomatikleşmiştim artık.
41
/
51
Peron merdivenlerini inip çıkmak, bavulu yere koymak, palto cebinden bilet çıkarmak, bavulu yerden almak, bileti vermek, akşam gazeteleri için bayiye uğramak, istasyondan dışarı çıkıp bir taksiye el etmek.
42
/
51
Hemen hemen beş yıldır her sabah bir yere doğru yola çıktım veya bir yere vardım.'
43
/
51
D.H. Lawrence Lady Chatterley'in Aşığı
'Aslında trajik bir çağ bizimkisi, bu yüzden onu trajik olarak görmeyi reddediyoruz.
44
/
51
Büyük tufan kopmuş, yıkıntıların arasındayız şimdi, yeni yeni küçük yaşam alanları kurmaya, küçük küçük umutlar beslemeye başladık.
45
/
51
Doğrusu zor iş; geleceğe uzanan düz bir yol yok şimdi, bunun yerine bir çember çiziyoruz ya da düşe kalka ilerliyoruz. Dünya başımıza yıkılmış olsa da yaşamak zorundayız.'
46
/
51
William Faulkner Ses ve Öfke
'Parmaklığın arkasında, sarmaşıkların arasından, vurduklarını görüyordum. Bayrağın olduğu yere geliyorlardı ve ben yürüdüm parmaklık boyunca.
47
/
51
Dutun çevresindeki otların içinde aranıyor Luster. Bayrağı çıkardılar, vuruyorlardı. Sonra bayrağı yeniden diktiler, tablaya gittiler, vurdu, öteki de vurdu.
48
/
51
Sonra yine vurdular ve ben yürüdüm parmaklık boyunca. Dutun oradan geldi Luster ve biz yürüdük parmaklık boyunca, vurdular ve biz durduk, parmaklığın arasından baktım, Luster aranıyor otların içinde.'
49
/
51
Edgar Allan Poe - Geveze Yürek (The Tell - Tale Heart)
DOĞRU! – gergindim – çok çok fazla gergindim ve hâla öyleyim; fakat delirmiş olduğumu söyleyebilir misiniz? Bu hastalık hislerimi keskinleştirdi – yok etmedi – körleştirmedi onları.
50
/
51
Hepsinden önce keskin bir duyma hissi başladı. Gökteki ve yerdeki her şeyi duyuyorum. Cenennemdeki bir çok şeyi duyuyorum.
51
/
51
Nasıl - olur da - deli olurum? Dinleyin! Ve izleyin nasıl da sağlıklı – nasıl da soğukkanlılıkla anlatacağımı tüm hikâyeyi.