BİNGÖL'de bazı köylüler tarafından bulunan ve binlerce dolar karşılığında Türkiye ve yurt dışındaki gökbilimcilerin araştırmaları için satın alınan göktaşı parçaları sayesinde 'yeni bir meslek' doğdu. Gökbilimcilerin 'uzay madenciliği' dediği bu iş kapsamında Türkiye ve yurtdışından TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi'ne (TUG) yüzlerce taş örneği gönderildi.
1
/
8
BİNGÖL'de bazı köylüler tarafından bulunan ve binlerce dolar karşılığında Türkiye ve yurt dışındaki gökbilimcilerin araştırmaları için satın alınan göktaşı parçaları sayesinde 'yeni bir meslek' doğdu. Gökbilimcilerin 'uzay madenciliği' dediği bu iş kapsamında Türkiye ve yurtdışından TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi'ne (TUG) yüzlerce taş örneği gönderildi.
2
/
8
Antalya'da Akdeniz Üniversitesi kampüsü içinde faaliyet gösteren ve Bakırlıtepe'de çok sayıda büyük çaplı teleskopla uzay gözlemi yapılan TUG'a, tüm Türkiye, hatta yurt dışından göktaşı olabileceği düşünülen kaya parçaları gönderiliyor. Çeşitli renk ve şekillerde, göktaşı olabileceği düşünülen kaya parçalarını araziden toplayan vatandaşlar için 'uzay madenciliği' tanımı getirildi.
3
/
8
TUG'dan Başuzman-Araştırmacı Doç.Dr. Hasan Esenoğlu, Bingöl'deki göktaşı parçalarının köylüler tarafından bulunup para karşılığı satılması sonrasında Türkiye genelinde göktaşı konusunda çok büyük merak uyandığını söyledi. Bingöl'de bulunan göktaşı parçalarının alımının tamamlandığını belirten Doç.Dr. Esenoğlu, 'Bir kısmı İstanbul Teknik Üniversitesi'nce, bir kısmı da bu konudan haberdar olan ABD, Almanya, Rusya gibi ülkeler tarafından incelenmek üzere alındı. Tabi sadece işin bilimsel yönü, araştırma amaçlı alındı. Ayrıca müzeye de kaldırıldı' dedi.
4
/
8
Daha önce Çanakkale ve Bodrum'da da göktaşı bulunduğunu anlatan Doç.Dr. Esenoğlu, Bingöl'deki olay sonrasında kendilerine tüm Türkiye'den göktaşı olduğu düşünülen kaya parçalarının yüzlerce örneğinin getirildiğini kaydetti. Hemen her gün bu konuda hem birebir hem de fotoğrafların elektronik posta ile kendilerine iletildiğini kaydeden Doç.Dr. Esenoğlu, getirilen örneklerin incelendiğini, ama hiç göktaşına rastlanılmadığını dile getirdi.
5
/
8
Doç.Dr. Hasan Esenoğlu, yılın belirli dönemlerdeki göktaşı yağmuru olaylarına da dikkati çekerek, insanların 'yıldız kayması' olarak bildiği bu gök olayı sırasında gökyüzünde görülen meteorun düştüğü yerin tespitinin de çok zor olduğunu söyledi. Doç.Dr. Esenoğlu, şöyle dedi:
6
/
8
'Meteoru gökyüzünde gören kişiler bulundukları alana yakın bir yere düştüğünü düşünüyor. Ancak bunu belirlemek çok zor, çünkü yüzlerce kilometrekare bir alana düşmüş olabiliyor. Yani gökyüzünde gördükten sonra düştüğü yeri tahmin edip gidip bulmak o kadar kolay değil.'
7
/
8
Uzaydan gelen göktaşının yüzde 90'dan fazlasının demir içeren parçalar olduğunu dile getiren Doç. Esenoğlu, kendilerine getirilen çeşitli renk ve şekillerdeki taşlar üzerinde yaptıkları incelemelerde göktaşı olup olmadığını anlamak için ilk önce mıktanısla test ettiklerini anlattı. Doç.Dr. Esenoğlu, şöyle dedi:
8
/
8
'Tabii ki dünyamız 3.6 milyar yaşında, o kadar uzun süre olduğu için de çok demir var, her yer demir. Dolayısıyla doğrudan doğruya 'uzaylı' demek de çok doğru değil. Birinci aşama mıktanısla çekilmesi. Göktaşları atmosferimize büyük hızla giriyor. Bu hızlı giriş, sürtünmeye dayalı yaklaşık 2 bin derece ve üzerinde bir fırınlama ortamı oluşturuyor. Dolayısıyla uzaydan gelen bu parça 2 bin derecelik fırından geçerken hem ilerliyor hem de öteleniyor. Dolayısıyla tornaya takılmış bir malzemenin çıkışı köşeli olmaz. Dış görünüş şekli, yanıklığı gelen taşların göktaşı olup olmadığını gösteriyor.'