Suudi Arabistan'ın batısındaki Hicaz bölgesinde, Mekke'nin yaklaşık 450 kilometre kuzeyinde yer alan Medine, Hazreti Muhammed'e hicretinde kucak açan şehir olarak Müslümanlar için önemli bir yere sahip.
'Allah'ın resulünün nuruyla aydınlanmış şehir' anlamına gelen 'Medine-i Münevvere', hicretten sonra İslamiyet'in önemli eserlerine de ev sahipliği yapan kutlu bir belde olma özelliği taşıyor.
Medine'ye kafileler halinde otobüslerle gelip konaklayacakları otellere yerleşen hacılar, ilk olarak Hazreti Peygamber'i selamlamak için Peygamber'in Mescidi anlamına gelen Mescid-i Nebevi'ye gidiyor.
Hicretin ardından Hazreti Muhammed'in inşaatında bizzat çalıştığı Mescid-i Nebevi'de Müslümanlar, önce Hazreti Peygamber ile Hazreti Ebubekir ve Hazreti Ömer'in kabirlerinin yer aldığı Hücre-i Saadet'i selamlıyor, ardından mescitte namaz kılıyor.
Hacılar, son Peygamberin 'Evimle minberimin arası cennet bahçelerinden bir bahçedir.' hadisiyle ifade ettiği kabri ile minberi arasındaki Ravza-i Mutahhara'da namaz kılmak için ise birbirleriyle yarışıyor.
Suudi Arabistan'ın 'kural dışı' hac ibadetini önlemek için bu sene hayata geçirdiği 'Nusuk' uygulamasından randevu alınarak girilebilen alanda görevliler, ibadetini yapacaklara 15'er dakikalık süre veriyor. Bir defa ziyaret edenlere ikinci randevu hakkı ise bir sene sonraya veriliyor.
Kutsal şehri ziyarete gelenler daha sonra Mescid-i Nebevi'nin yanında, 10 bin civarında sahabe mezarının bulunduğu Cennet-ül Baki'ye geçerek Hz. Peygamber'in kızları, eşleri, oğlu İbrahim, torunu Hazreti Hasan ile amcası Hz. Abbas'ın kabrinin de yer aldığı mezarlıkta dua ediyor.
- 'İSLAM'IN İLK MESCİDİ'NE ZİYARET
Hacılar, şehrin çeşitli yerlerindeki kutsal mekan ve alanlara da kafile başkanlarının mihmandarlığında ziyarette bulunuyor. Bu mekanların başında da Kuba ve Kıbleteyn mescitleri, Uhud ve Hendek savaşlarının yapıldığı yerler ile Hz. Hamza'nın kabrinin bulunduğu Uhud Şehitliği geliyor.
Hazreti Peygamber'in Medine'ye hicretinden sonra 14 günlük sürede inşa ettirdiği, kendisinin de bizzat inşasında çalıştığı Kuba Mescidi, 'İslam'ın ilk mescidi' olarak anılıyor. Hazreti Muhammed'in özellikle cumartesi günleri ziyaret etmeye önem verdiği mescitte kılınan iki rekat namazın umre sevabına eş değer olduğu belirtiliyor. Hacılar bu nedenle ziyaretleri sırasında burada namaz kılmayı ihmal etmiyor.
İki kıbleli mescit anlamına gelen Kıbleteyn Mescidi de ilginç hikayesiyle hacıların uğrak yerlerinden oluyor.
İslamiyet'in ilk dönemlerinde Müslümanlar yüzlerini Mescid-i Aksa'ya dönerek namaz kılıyordu. Hicretten yaklaşık 1,5 yıl sonra Hazreti Peygamber, Selemeoğulları Mescidi'nde ashabı ile öğle namazı kılarken gelen vahiyle cemaatin artık yüzünü Mescid-i Haram'a (Kıble'ye) dönerek ibadet etmesi emredildi.
Böylece Kudüs'e doğru dönülerek başlanan namaz Kabe'ye yönelinerek tamamlandı. Bu nedenle mescit 'iki kıbleli' olarak anılmaya başlandı.
- OKÇULAR TEPESİ
Hendek Savaşı'nın yaşandığı ve savaş sırasında Hz. Peygamber ile sahabenin namaz kıldıkları ve dua ettikleri, sonraki dönemlerde de yedi küçük mescidin yapıldığı Yedi Mescitler (Mesacid-i Seb'a) bölgesi de hacılar tarafından ziyaret ediliyor.
Medine'ye 5 kilometre uzaklıktaki Uhud Dağı ise güneşin etkisini kısmen daha az gösterdiği sabah ya da ikindi sonrası vakitlerde geziliyor.
Burada Hazreti Muhammed'in amcası Hazreti Hamza'nın da aralarında bulunduğu Uhud şehidi 70 sahabenin kabrinde dua eden hacılar, Uhud Savaşı sırasında stratejik önemi sahip Okçular Tepesi'ne çıkıyor.
Hacılara eşlik eden kafile başkanları burada yaşanan savaşa dair bilgileri yerinde hacılara detaylarıyla aktarıyor.