Sabah yazarı Fahrettin Altun bugün yayınlanan 'FETÖ'cüleri sarmış bir korku' başlıklı yazısında örgütün İngiltere yapılanmasını deşifre eden SETA'nın son raporunu kaleme aldı. SETA tarafında yayınlanan 'FETÖ'nün İngiltere yapılanması' başlıklı raporun, örgütün elebaşlarından Akın İpek'i bunalıma soktuğunun altını çizen Fahrettin Altun 'Zira ne kadar kirli çamaşırı varsa çıkmış ortaya. Twitter'dan tehditler savurmaya başlamış. Birbirinden kıymetli araştırmacı arkadaşlarımızı sindirmeye çalışmış.' diyor.
1
/
78
Birleşik Krallık Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu Raporu
Birleşik Krallık Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu tarafından hazırlanan ve 25 Mart 2017'de yayımlanan 'The UK's Relations with Turkey' isimli rapor her ne kadar farklı kesimlerden birçok kişiyle görüşülerek yazılsa da FETÖ'ye yönelik bilgi noksanlıklarıyla doludur. Raporda Türkiye'nin darbe girişimi sonrasında desteklenmesinin önemi vurgulansa da kimi kısımlarda görüşülen FETÖ militanlarının etkisinde kalındığı gözlerden kaçmamaktadır. Raporda genel hatları itibarıyla T��rkiye ile Birleşik Krallık ilişkileri ele alınmış ve raporun üçüncü bölümünde 15 Temmuz darbe girişimine geniş bir yer ayrılmıştır. Bunların yanında raporda FETÖ'nün terör örgütü olarak nitelendirilmesi için çok az kanıt bulunduğu öne sürülmektedir. Lindsay Appleby bu minvalde 'Gülenci olarak tanımlanabilecek birçok insanın darbeye katıldığı son derece açıktır. Fakat elimizde örgütün bir bütün olarak darbeyi yönettiğine dair net bir bilgi bulunmamaktadır' 128 ifadelerini kullanmıştır. Fakat raporda darbenin arkasında FETÖ'nün olduğunun ispatı niteliğindeki sanıkların itiraflarına çok az yer verilmiştir
2
/
78
Raporunda 'Gülen hareketi son on beş yılda garanti iş imkanı ile ülkeye hizmet etme fırsatının birleştirildiğini ileri sürerek mensuplarını devlet görevlerinde kariyer yapmaları yönünde teşvik etti' ifadelerini kullanan Jenkins'in, 15 Temmuz darbe girişimindeki kanıtları görmezden gelmesi kafa karışıklığının bir göstergesidir ve üzerinde düşünülmesi gerekmektedir. Söz konusu kafa karışıklığının muhakkak ki FETÖ militanlarının sıklıkla başvurdukları söylem ve izledikleri stratejilerden de kaynaklandığı açıktır. Örneğin FETÖ'nün gerek Birleşik Krallık'ta gerekse diğer ülkelerde benimsediği önemli bir strateji mevcuttur: Örgüt üyeleri her fırsatta vakıf ve kurumların Gülen'den esinlenen, onun öğretilerinden etkilenen insanlar tarafından kurulduğunu fakat yapılanmanın tek bir merkezden kontrol edilmediğini, Fetullah Gülen'in vakıf ve kurumlar üzerinde herhangi bir yönetici pozisyonunun olmadığını belirtmektedir. Söz konusu rapor hazırlanırken de Özcan Keleş, Yüksel Alp Aslandoğan gibi FETÖ'ye mensup önemli isimlerle görüşülmüş ve izlenen stratejinin gereği benzer söylemler işitilmiştir
3
/
78
Kimi parlamento üyesi ve siyasi parti temsilcilerinin 15 Temmuz sonrası FETÖ ile arasına mesafe koyamadığını ve bu konuda hükümetten farklı bir tutum sergilediğini gösteren bir diğer gelişme de Mart'ta Parlamentoda düzenlenen oturumdur. 9 Mart 2017'de Parlamentonun Westminster Salonu'nda yirmiye yakın milletvekilinin katıldığı oturumda Türkiye'nin darbe sonrası politikaları eleştirilerek hükümetin Türkiye'ye yönelik tutumunu sertleştirme çağrısı yapılmıştır.134 Milletvekilleri ayrıca Türkiye'deki durumun Meclis Genel Kuruluna getirilmesi için de girişimde bulunma kararı almıştır. Söz konusu oturumun Kuzey Londra'daki Enfield bölgesinin İşçi Partili Milletvekili ve FETÖ'nün birçok organizasyon ve etkinliğinde boy gösteren Joan Ryan'ın girişimiyle toplanması ise tesadüf değildir. Bununla birlikte oturumun katılımcıları arasında FETÖ'nün daha önce para vererek Türkiye aleyhine rapor hazırlattığı Muhafazakar Partili Sir Edward Garnier de bulunmuştur.
4
/
78
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da söz konusu e-maile tepki göstermiş ve BBC'nin darbeyi destekleyen birilerini bulamadığı için oldukça üzgün olduğunu belirtmiştir.139 Söz konusu eleştiriler yalnızca Türkiye kamuoyu ile sınırlı kalmamış, Birleşik Krallık'ta yaşayan Türk diasporası da bu tutuma sert tepki göstermiştir.140 BBC'nin mail sızıntısıyla ortaya çıkan isim arayışlarının akabinde ise FETÖ'nün Birleşik Krallık'taki militanlarından yararlanarak istediği kişileri bulduğu görülmüştür. FETÖ'nün Birleşik Krallık'taki önemli figürlerinden Özcan Keleş ve Seval Gökçe söz konusu mailden iki gün sonra BBC'ye röportaj vermiştir. Bu röportajda kendilerini güvende hissetmediklerini, tehdit mesajları aldıklarını ve Türkiye'de ağır insan hakları ihlalleri gerçekleştiğini ileri sürmüşlerdir. Ayrıca her ne kadar mailde Türkiye lehine konuşan insanlara yer verildiği ifade edilse de UETD (Union of European Turkish Democrats-Avrupalı Türk Demokratlar Birliği) Birleşik Krallık Başkanı Turhan Özen BBC'yi arayarak programa katılmak ve darbe konusunda görüş vermek istediğini söylemiş fakat darbe karşıtı görüşleri sebebiyle görüşmenin çok kısa sürdüğünü ve hemen sonlandırıldığını ifade etmiştir
5
/
78
DİYALOG TOPLUMU VAKFI
Vakfın resmi internet sitesinde yer alan okuma tavsiyeleri köşesinde de benzer şekilde Hans-Georg Gadamer, Jürgen Habermas, Emanuel Levinas ve Seyyid Hüseyin Nasr gibi 20. yüzyılın önemli düşünürlerinin arasında Fetullah Gülen'e yer verilmesi dikkat çekmektedir. Sitede bu kişilerin hangi kriterlere göre seçildiğine dair bir açıklama olmasa da birbirinden farklı ekolleri temsil eden bu kişilerin yanında Gülen'in bulunması doğal bir şekilde Diyalog Toplumu Vakfı'nın bir FETÖ projesi olduğunu işaret etmektedir. Ülke genelinde Londra merkez olmak üzere Oxford, Northampton, Leicester, Hull, Durham, Leeds, Manchester, Birmingham, Bristol, Southampton ve Brighton'da ofislerinin yer aldığını belirten vakıfla ilgili bu çalışma kapsamında görüşme yapılan bir öğrencinin 'Bahsi geçen bu şehirlerde Diyalog Toplumu'na ait bir bina ya da ofis bulunmamaktadır' ifadesi önem arz etmektedir. Aslında burada kastedilen bu şehirlerde örgüte mensup birilerinin olduğu ve vakıf adına çalışmalar yürüttüğüdür. Nitekim FETÖ'nün Birleşik Krallık'ta bahsi geçen bu şehirlerde ofis açması ve her ofiste eleman bulundurması maddi ve yetişmiş eleman kapasitesi açısından mümkün değildir.
6
/
78
Etkinliklerinde kendisini kamuoyuna sevimli göstermek amacıyla sık sık 'diyalog' adı altında programlar yapan vakfın faaliyetleri incelendiğinde toplum ve siyaseti temsil eden hemen her kesimle irtibata geçildiği ya da geçilmeye çalışıldığı görülmektedir. Bunun için vakfın faaliyet raporlarına bakıldığında Lordlar Kamarasından Baron Mohamed Sheikh ve Baron Frank Judd, Avam Kamarasından İşçi Partisi Milletvekili Peter Kyle, Bill Rammell ve sonradan İşçi Partisi lideri olan Jeremy Corbyn, Muhafazakar Parti Milletvekili Maria Miller ve Liberal Demokrat Parti Milletvekili Chris Huhne başta olmak üzere farklı siyasi çevrelerden kişilerle etkinlikler yaptığı görülmektedir. Faaliyet gösterdiği her ülkede olduğu gibi ülke siyasetinde ön plana çıkan her kesimden siyasetçi ile kurduğu temaslar –sadece küçük bir gösterge olan bu seçme isimler bile– FETÖ'nün Birleşik Krallık siyaseti ve toplumu için ne denli büyük bir tehdit teşkil ettiğini açıkça göstermektedir. Zira yalan, takiye ve fırsatçılık üzerine inşa edilen FETÖ tıpkı Türkiye'deki gibi Birleşik Krallık'ta da yukarıda bahsi geçen yöntemleri alenen kullanmaktadır.
7
/
78
Bu faaliyetlerinin yanı sıra Diyalog Toplumu örgüte akademik anlamda eleman kazandırma amacıyla Keele Üniversitesi ile ortak bir yüksek lisans programı bile düzenlemiştir. Türkiye ve Birleşik Krallık'ın farklı bölgelerinden gelen öğrencilerin yer aldığı bu akademik program Diyalog Toplumu tarafından desteklenmiştir. Bu programda FETÖ öğrencilere karşılıksız burs vererek ya da maddi açıdan destekleyerek örgütün akademik yüzünü güçlendirecek öğrencileri bünyesine katmıştır. Yani bahsi geçen bu yüksek lisans programı FETÖ için bir nevi nitelikli eleman kazanma yöntemi olarak fonksiyon görmüştür. Gülen adına Özcan Keleş'e resmi bir törenle sunulan bu ödülün42 arka planında tahmin edilebileceği gibi Diyalog Toplumu'nun girişimleri söz konusudur. Zira üniversitenin Uygulamalı ve Küresel Ahlak Bölümü'nde görev yapan ve bu ödülün verilmesinde desteği bulunan Simon Robinson gibi akademisyenlerin Fetullah Gülen ile görüşmesi, Gülen hakkında hazırladıkları çalışmalar ve bunların bir nevi karşılığı olarak çalışmaların FETÖ'ye ait kurumlar tarafından desteklenmesi dikkate alındığında aslında bu ödülün bir sürpriz olmadığı görülmektedir
8
/
78
Son olarak firari Kerim Balcı'nın burada kontrolü ele almasından önce daha çok akademik program ve çalışmalara ağırlık veren Türkiye Enstitüsü, Balcı ile birlikte daha provokatif bir tutum benimsemeye başlamıştır. Kerim Balcı, FETÖ'nün Birleşik Krallık yapılanmasında önemli bir aktördür ve 15 Temmuz gecesi örgütün medya organında katıldığı bir programda yaptığı açıklamalarla Türk halkının zihninde önemli bir yer tutmaktadır. Balcı canlı yayında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın darbe girişimine karşı halkın sokaklara çıkmasını istediği bilgisi geldiğinde aşağıdaki cümleleri sarf ederek Türk halkında kabuk bağlaması zor bir yaraya ve geçmesi mümkün olmayacak büyük bir infiale yol açmıştır: Eğer bu açıklama doğruysa Cumhurbaşkanı sorumsuz davranmaktadır… Eli silahlı insanların karşısına sivil insanları çıkarmak vahim bir hatadır… Bu gece direnişin zamanı değildir… Bizim insanımız bırakın bombaya, tüfek kurşununa karşı nasıl savunmaya geçeceğini, siper almayı bilmez, yerde yatmayı bilmez. Biz zaten askerliği bedelli olarak yapmış bir toplumun evlatlarıyız… Ben buradan halkımıza çağrıda bulunuyorum. Cumhurbaşkanı kendi kaderini tehlikeye atmamak için toplumun kaderini tehlikeye atmak gibi bir hata içindedir. Bu şartlarda Cumhurbaşkanının söylediklerinin herhangi bir bağlayıcılığı yoktur. Zaten akli melekelerini koruyacak bir durumda olduğunu da zannetmiyorum
9
/
78
Hizmet Çalışmaları Merkezi
FETÖ'nün Birleşik Krallık'ta kurduğu bir diğer lobi örgütü Hizmet Çalışmaları Merkezi'dir (Center for Hizmet Studies). 2014'te kurulan fakat gerçek anlamda 2015'te faaliyetlerine başlayan merkezin öncelikli amacı –adından da rahatlıkla anlaşılacağı gibi– FETÖ lideri Gülen'in çalışmalarının Birleşik Krallık kamuoyunda paylaşılması ve örgüt lehinde propaganda yapılmasıdır. Kuruluşundan beri örgüte bağlı akademisyenlerden İsmail Mesut Sezgin tarafından yürütülen merkez51 özellikle 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye'de alınan önlemlerle ilgili dezenformasyon faaliyetleri ile dikkat çekmektedir. Alenen örgüt adına faaliyet yürüten merkezin çalışmaları arasında Diyalog Toplumu Vakfı Direktörü Özcan Keleş ile Hizmet Çalışmaları Merkezi Direktörü İsmail Mesut Sezgin tarafından yazılan ve 2015'te merkez tarafından yayımlanan 'A Hizmet Approach to Rooting out Violent Extremism' (Şiddet İçerikli Radikalliğe Karşı Hizmet Hareketi'nin Çözümü) isimli 48 sayfalık rapor önemli bir yer tutmaktadır. Zira bahsi geçen bu rapor Ocak 2016'da Lordlar Kamarasında Lord Bob Maclennan'ın ev sahipliğinde bir panelle tanıtılmış ve önem verilen kurumlara ücretsiz olarak gönderilmiştir.
10
/
78
Bu raporun yanı sıra şu ana kadar Erkan Toğuşlu tarafından yazılan ve 2017 başında yayımlanan 'The Turbulence between AKP and Hizmet: The African Case' (AKP ve Hizmet Arasındaki Türbülans: Afrika Örneği) isimli başka bir çalışma daha bulunmaktadır. Bahsi geçen raporda FETÖ'nün Afrika'da yıllardır önemli çalışmalar yürüttüğü ve bunun Türkiye'de görevdeki hükümete büyük yararlar sağladığı ifade edilmiş, bu okulların hükümet adına çalışan Maarif Vakfı'na aktarılması eleştirilmiş ve uzun vadede 'AKP yanlısı İslamcı derneklere tahsis edileceği' ve 'görevdeki hükümetin daha önce Türk Hava Yolları ile bir Afrika ülkesine silah gönderdiği gibi bu okulları kendi siyasi hedefleri doğrultusunda bölgedeki etnik ve dini çatışmalar için kullanmasının mümkün olduğu' öne sürülmüştür. Bununla ilintili olarak 9 Mart 2016'da Londra Üniversitesi Doğu ve Afrika Çalışmaları Bölümü'nde (SOAS) David H. Shinn tarafından 2015'te yazılan ve FETÖ'nün Afrika ülkelerindeki okulları ve diğer faaliyetlerini inceleyen Hizmet in Africa: The Activities and Significance of the Gulen Movement (Afrika'da Hizmet: Gülen Hareketi'nin Faaliyetleri ve Önemi) isimli kitabın tanıtılması adına bir program düzenlenmiştir.55 Bu noktadan hareketle FETÖ'ye ait lobi kuruluşlarının örgüt okullarının kapatılmamasına yönelik olarak Londra'yı dahi etkilemeye çalıştığı görülmektedir.
11
/
78
Londra Sosyal Çalışmalar Merkezi
FETÖ'ye bağlı Londra Sosyal Çalışmalar Merkezi (London Center for Social Studies, LCSS) örgüt ve liderine hiçbir atıfta bulunmadan kendisini salt bir düşünce kuruluşu ve araştırma merkezi olarak pazarlamaktadır. Ancak Birleşik Krallık hükümetinin 'Companies House' isimli portalında LCSS'nin sayfasına girildiğinde merkeze katkı sağlayanlar arasında Özcan Keleş gibi önemli bir FETÖ militanı ile örgütle olan bağı nedeniyle görevden atılan Büyükelçi Tuncay Babali'nin bulunduğu görülmektedir. 2004'te kurulan ve sosyal alanda düzenlediği panel, konferans ve yaz okulları ile tanınan LCSS'nin LinkedIn isimli sosyal paylaşım platformunda 14 bin civarında çevrimiçi takipçisinin olduğu bilgisi yer almıştır.57 Merkezin halihazırda yürüttüğü projeler arasında en çarpıcı olanı Mart 2018-Nisan 2019 tarihleri arasını kapsayan 'Britanya Entegrasyon Programı'dır (BIP).
FETÖ'NÜN TAKİYE POLİTİKASI
Projenin temel amacı olarak yerinden edilmiş (yani sığınmacı, mülteci, zorunlu göçmen) ailelerin 11-15 yaşları arasındaki çocukları için tasarlanmış gayriresmi bir profesyonel müfredatla İngiliz değer, kültür ve tarih anlayışının geliştirilmesi ifade edilmiştir. FETÖ'nün takiye politikası kapsamında değerlendirilebilecek bu proje örgütün uzun vadede Londra hükümetine sevimli gözükme adına yaptığı bir faaliyet şeklinde görülebilir. Zira FETÖ yaşadığı topluma entegre olduğunu göstermek ve kendisinin bu toplumun unsurları için bir tehdit teşkil etmediğini ispatlamak için bu tür faaliyet ve projelere sık sık başvurmaktadır.
12
/
78
Business Network (BizNet)
Yukarıda incelenen lobi örgütlerinin yanı sıra FETÖ'nün Birleşik Krallık'ta spesifik olarak iş dünyasına hitap eden BizNet isimli bir lobi örgütü daha bulunmaktadır. 2008'de kurulan BizNet'in temel gayesi doğrudan örgüte bağlı çalışan işletmelerin yanı sıra örgüt üyelerinin sahip olduğu işletmelerin bir arada tutulmasını sağlamaktır. Bunun yanı sıra Birleşik Krallık'ta yatırım yapma niyetindeki FETÖ'cü iş adamlarına yatırım destek hizmeti de veren BizNet, FETÖ'cü iş adamlarının Türkiye'deki çatı kuruluşu TUSKON ile yakın temasta çalışarak örgütün lobi faaliyetlerine katkıda bulunmuştur.
13
/
78
SOSYAL VE KÜLTÜREL AĞ
Örgütün Birleşik Krallık'taki sosyal ve kültürel ağı Anadolu Müslümanları Vakfı, Yardım Zamanı Derneği ve Mevlana Camii ve Rumi Kültür Merkezi ile hemen her şehirde hala faal olan evlerden oluşmaktadır. Örgütün ayrıca İskoçya'nın Glasgow kentinde 2004'te kurulan 'Nurture Eğitim ve Çokkültürlülük Derneği' (The Nurture Educational and Multicultural Society) isimli çok faal ol(a)mayan bir kültür derneği de bulunmaktadır.64 Bunların yanı sıra sadece kadınlara hitap eden Koza Kadınlar Derneği (Koza Women's Association) 2004'te kurulmuş ancak 2010'da kurumun adı Koza Eğitim Derneği (Koza Educational Association) olarak değiştirilmiştir. Buralarda gerçekleştirdiği faaliyetlerle kendi üyeleri arasındaki sosyal ilişkileri canlı tutan örgüt aynı zamanda yerel eşrafla temas kurarak kendi adına halkla ilişkiler çalışması yapmıştır.
14
/
78
Sosyal medya hesapları ve internet sitesinden yapılan paylaşımlar incelendiğinde topluluğun faaliyetleri arasında okuma kampları, küçük gezi programları ve maklube ağırlıklı yemek programları düzenlemek, dini rehberlik hizmetleri sunmak ve topluluğun çalışmalarının devam edebilmesi için 'himmet' adı altında para toplamak yer almaktadır.66 Bahsi geçen topluluğun internet sitesinde şu ana kadar düzenlenen sohbetlere dair bir videonun yanı sıra bu sohbetlere katılmak isteyenler için 'en yakın sohbet halkasını bul' (find your nearest sohbet) butonu bile bulunmaktadır. Ancak ilginçtir ki ilgili buton tıklandığında tek sohbet halkasının Londra'da, örgüte bağlı Mevlana Camii olduğu görülmektedir. Sitede yer alan sohbeti veren kişinin Hizmet Çalışmaları Direktörü İsmail Mesut Sezgin olması ise dikkate değer bir başka husustur. Sezgin'in FETÖ'ye ait kuruluşların ülkedeki ortak platformu 'Voices in Britain' sayfasında üyeler arasında gösterilmemesine rağmen Sohbet Toplumu'nun web sitesinde bu platformun üyeleri arasında adına yer verilmesi örgüt üzerindeki çelişkileri daha da artırmaktadır.
15
/
78
Mevlana Camii ve Rumi Kültür Merkezi
Kuzey Londra'da Türklerin yoğun olarak yaşadığı Edmonton Green semtinde 2006'da kurulan ve 2009'da kapsamlı faaliyetlerine başlayan Mevlana Camii ve Rumi Kültür Merkezi FETÖ'nün Birleşik Krallık'taki en önemli sosyal ve kültürel ağlarının başında gelmektedir. Anadolu Müslümanları Vakfı tarafından hayata geçirilen cami ve kültür merkezinin internet sayfasında kuruluş sürecinde 'Fetullah Gülen'in öğretilerinden yararlanıldığı' alenen ifade edilmiştir. Bahsi geçen bu cami ve kültür merkezi hem temel dini pratiklerin yerine getirildiği bir ibadethane vasfında hem de hafta sonu okulu ve velilere yönelik eğitim programları gibi aktiviteler yürütmesi nedeniyle bir sosyalleşme merkezidir. Düzenli aralıklarla Türk kültürüne ait yemek ve kıyafetlerin sergilendiği binada haftalık sohbetler düzenlenmekte ve buralarda örgüt lideri Gülen'in İngilizceye çevrilen kitapları tartışılmaktadır. Nitekim cami ve kültür merkezinin ortaklaşa kullandığı kütüphanede örgüt lideri Gülen'in farklı dillere çevrilen kitapları yer almakta ve talep eden herkese ücretsiz olarak dağıtılmaktadır. Cami ve kültür merkezi bu sayede örgütün yeni eleman kazanma politikasına da katkı sunmaktadır.
16
/
78
Son olarak 'SuperHaber' isimli online haber ajansında yayımlanan bir habere göre 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Birleşik Krallık'a firar eden üç üst düzey rütbeli asker bu binada saklanmaktadır.73 Bu çalışma kapsamında görüşlerine başvurulan bir araştırmacının aktardığı bilgilere göre diğer firarilerin ikamet adresleri arasında Galler Newport'taki cami ve ev karışımı bir bina ile İskoçya Glasgow'da kiliseden camiye çevrilen bir bina bulunmaktadır. Ankara Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şubesi ve MASAK tarafından yapılan araştırmada Glasgow'daki bu binayı FETÖ'nün Birleşik Krallık eski imamı Adnan Azak'ın yine örgüte ait Bank Asya'dan usul dışı yöntemle edindiği 438 bin avroluk kredi ile başında bulunduğu Axis Eğitim Vakfı adına satın aldığı ortaya çıkmıştır.
17
/
78
BASIN VE MEDYA AĞI
FETÖ'nün Birleşik Krallık'ta yürüttüğü basın ve medya faaliyetleri temelde üç ana kategoriye ayrılmaktadır: Zaman Britain (Zaman Britanya), ulusal basın ile ilişkiler ve sosyal medya. Bunlardan ilki ve en önemlisi örgütün ülke genelindeki asli basın yayın organı olarak bir süre faaliyet gösteren ve diğer tüm basın yayın faaliyetlerine yön veren Londra merkezli Zaman Britanya'dır. Örgütün profesyonel anlamda Birleşik Krallık'ta başlattığı ilk medya faaliyeti olan Zaman Britanya 2010'da yayın hayatına başlamış ancak 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında kapanmıştır. Bundan sonraki süreçte Londra hükümetinin FETÖ'ye yönelik izlediği şüpheci tutum nedeniyle örgüt yeni bir gazete aç(a)mamıştır.
Zaman Britanya FETÖ için ulusal ve yerel basınla yakın ilişki kurarak örgütün lobi faaliyetlerine elle tutulur katkılar sunmuştur. Yine Zaman Britanya sayesinde örgüte çalışan gazeteciler uluslararası kuruluşların düzenlediği programlara rahatlıkla akredite olmuşlardır. Gazetenin kapanmasıyla birlikte örgüt mensupları aşağıda incelendiği gibi YouTube ve Twitter gibi online platformları daha aktif şekilde kullanmaya başlamıştır
18
/
78
Zaman Britanya
LinkedIn isimli platformda paylaşılan bilgilere göre Zaman Britanya 2010'da Cosmos Media Ltd. adı altında yayın hayatına başlamış ve uzun vadede 20 sayfası Türkçe, 20 sayfası İngilizce olmak üzere süreli bir yayın politikası hedeflemiştir. Gazetenin çalışan sayısı için 11-50 arası gibi oldukça geniş bir aralık gösterilmişse de 17-25 Aralık yargı müdahalesi sonrasında bu sayı maddi sorunlar nedeniyle yavaş yavaş azaltılmış ve nihayetinde 15 Temmuz darbe girişimini takiben kısa bir süre daha yayına devam ettikten sonra 7 Şubat 2017'de yayın faaliyetlerine tamamen son verilmiştir.79 Nitekim gazetenin resmi internet adresinde en son paylaşım 27 Temmuz 2016'da bir haber alıntısı ile yapılmıştır
19
/
78
Mayıs 2014'te resmi ziyaretler kapsamında Londra'da bulunan dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Financial Times binasında Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı ile FDI Magazine adlı derginin 'Investigation in Turkey' isimli panelinde bir konuşma yapmıştır. Panele davet edilmediği ve daha önce kayıt yaptırmadığı halde zorla binaya girmeye çalışan gazetenin temsilcisi Kadir Uysaloğlu sosyal medya hesabı üzerinden Bakan Şimşek'in kendisini binadan attırdığını iddia etmiştir. Haberin içeriği net olmamasına rağmen CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu'nun da TBMM Başkanlığına altı sorudan oluşan bir soru önergesi vermesiyle80 birlikte açıklama yapan dergi yönetimi 'misafirlerin güvenliğini sağlamak için sadece kayıtlı katılımcıların panele katılabileceğini' ve Uysaloğlu'nun yaptığı paylaşımın gerçeği yansıtmadığını söyleyerek konuya netlik kazandırmıştır. Bu şekilde Türkiye başta olmak üzere faaliyet gösterdiği her yerde ve zorda kaldığı her durumda iftira ve yalana başvuran örgütün gerçek yüzü Britanya kamuoyunda ilk kez bu denli alenen ortaya çıkmıştır.
20
/
78
Ulusal Basın ile İlişkiler
Zaman Britanya ile ülke kamuoyunu kısmen etkilemeye yönelik yayın yapma şansı bulan FETÖ Birleşik Krallık siyasetine doğrudan tesir eden ve her gün milyonlarca kişi tarafından takip edilen medya kuruluşları ile irtibat kurmaya önem vermiştir. Bunlar arasında örgütün merkeze koyduğu medya kuruluşu ise şüphesiz Britanya Yayın Kuruluşu (British Broadcasting Corporation, BBC) olmuştur. İlgili medya kuruluşunun sadece Birleşik Krallık'ta değil dünya genelinde sahip olduğu geniş ağ ve her kesimden okuyucu kitlesinin bulunması nedeniyle FETÖ, BBC yetkilileri ile sıkı ilişkiler geliştirmeye çalışmış ve zamanla bunun meyvelerini toplamıştır. Nitekim ilk kez 1997'de Kanal D'ye konuşan örgüt lideri Fetullah Gülen tam on altı yıl sonra84 yeniden kameraların karşısına geçmiş ancak bu sefer mesajlarını bir Türk televizyonu yerine BBC üzerinden vermiştir.
21
/
78
FETÖ'NÜN İNGİLTERE'DE KULLANDIĞI MİLTANLAR
Diğer taraftan FETÖ'nün Birleşik Krallık'taki faaliyetlerinde kullandığı aktif elemanlar iki farklı yoldan temin edilmiştir. Bunlar arasında en yaygın yöntem Türkiye'den MEB ve YÖK gibi kuruluşların burs mekanizmaları suistimal edilerek Birleşik Krallık'a üniversite okumaya gönderilen FETÖ mensubu öğrencilerin örgüt ağına entegre edilmesi ile olmuştur. Diğer taraftan lisans ve lisanüstü eğitim için kendi imkanları ile Birleşik Krallık'a giden öğrenciler arasından uzun vadeli amaçlar doğrultusunda kullanılabilecek kişiler seçilerek yetenek ve eğilimlerine göre örgüte ait bir kuruluşa kanalize edilmiştir. Diğer eleman edinme yöntemi ise uzun süredir Birleşik Krallık'ta yaşayan ve vatandaşlık alan kişiler ve bunların çocukları üzerinden şekillenmiştir. Bu kişiler arasında örneğin Birleşik Krallık'ta bulunan ve Türk makamlarınca hakkında yakalama kararı olan Ömer Keleş'in oğlu Özcan Keleş, Birleşik Krallık vatandaşlığı alması ve ikinci kuşağı temsil etmesi bakımından FETÖ'nün bu ülkedeki en önemli elemanlarından biri haline gelmiştir.
22
/
78
Örgütün sosyal medyada halihazırda aktif olarak kullandığı kurumsal adresler ise 'Süzgeç' ve 'Videon-V1O' isimli YouTube kanallarıdır. 19 Ağustos 2017'de YouTube'da açılan kanallarda Hizmet Çalışmaları Direktörü İsmail Mesut Sezgin ile haklarında yakalama kararı bulunan Kerim Balcı, Emine Eroğlu ve Erkam Tufan Aytav gibi FETÖ militanları program yapmaktadır. Sayfalarda paylaşılan videolar incelendiğinde bahsi geçen örgüt üyesi kişilerin hala algı operasyonları yapmaya ve Türkiye'de görev başındaki AK Parti hükümeti ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı şeytanlaştırmaya çalıştıkları rahatlıkla anlaşılmaktadır. Bunun da ötesinde Türkiye Enstitüsü'nün resmi Twitter hesabı üzerinden 3 Ekim 2017'de 'UK Cannot Ignore Human Rights Breaches in Turkey' (Birleşik Krallık, Türkiye'deki İnsan Hakları İhlallerine Kayıtsız Kalamaz) başlığı altında bir dizi ilan paylaşılmış ancak bunlarda 15 Temmuz gecesinde hayatını kaybeden siviller ve güvenlik güçlerine dair hiçbir rakam yer almamıştır.
23
/
78
EĞİTİM AĞI
FETÖ bulunduğu her ülke gibi Birleşik Krallık'ta da eğitim kurumlarını önemli bir araç olarak kullanmıştır. Bunun arka planında ise temelde üç faktör vardır: Birincisi eğitim faaliyetleri örgütün ülke kamuoyundaki 'sivil toplum kuruluşu' ve 'eğitim sevdalısı' algılarını güçlendirmekte ve bu sayede örgütün yeni stratejilerine yer açılmaktadır. İkincisi her okulundan öğrenci başına ücret alan örgüt eğitim kurumu olmaları nedeniyle ulusal ve yerel kurumlardan ayni ve nakdi yardım da sağlayarak gelir kaynaklarını güçlendirmektedir. Örgütün eğitim kurumlarına önem vermesinin üçüncü nedeni ise bu okullarda okuyan öğrencileri henüz çocukluk döneminde bünyesine katıp ilerleyen yıllarda kendi faaliyetleri için kullanabilmesidir. Bununla ilintili olarak FETÖ bu okullarda eğitim gören öğrencilerin velileri ile de yakın temas kurmakta ve örgütün görünürlüğünü artırmaktadır. Özellikle başarılı ve zeki gördüğü öğrencilere ücretsiz eğitim imkanı sunması ve bunun yanı sıra maddi burs, ücretsiz yurt ve yemek sağlaması örgüt okullarına olan talebi ilk dönemlerde yükseltmiştir.
24
/
78
FETÖ'ye bağlı faaliyet gösteren eğitim kurumlarındaki yönetici ve öğretmenlere Gülen ve örgütüne yakınlıkları sorulduğunda kurum olarak tamamen bağımsız olduklarını ancak kurumda çalışan bazı kişilerin kişisel sempati duymalarının mümkün olduğu söylenmektedir. Buna rağmen örgüte bağlı faaliyet gösteren bu eğitim kurumlarının birçoğunda alenen Fetullah Gülen'in öğretilerinden etkilenildiği yazılmıştır. Bunlar arasında şu örnekler verilebilir: • Axis Eğitim Vakfı resmi internet sitesi: Axis Eğitim Vakfı tüm çocuklar için kapsamlı bir eğitim sunulmasına önem veren din alimi Fethullah Gülen'in öğretilerinden etkilenen aileler ve öğretmenler tarafından kurulmuştur. • Lighthouse Eğitim Kurumu'nun tanıtım kısmı: Lighthouse Eğitim Kurumu ilham kaynağını ve motivasyonunu Türk Müslüman ilim adamı Fethullah Gülen'den almaktadır. Gülen'in felsefesi, bireyleri yaşadıkları toplumda proaktif vatandaş olmaya ve diyalog ve barış içinde yaşamaya teşvik etmektedir. • Mentor Wise resmi internet sitesi: Mentor Wise Türk kökenli Müslüman din alimi Fethullah Gülen'in karşılıklı saygı, diğerine empati ile yaklaşma ve aktif vatandaşlığı teşvik eden sosyal sorumluluk alanındaki öğretilerinden esinlenerek kurulmuştur. • Fellowship Educational Society resmi internet sitesi: Fellowship Educational Society 2006 yılında Müslüman din adamı ve barış destekçisi Fethullah Gülen'in öğretilerinden etkilenen Türkçe konuşan iş adamları ve akademisyenler tarafından kurulmuştur. • Amity Eğitim Vakfı resmi internet sitesi: Amity Eğitim Vakfı din alimi Fethullah Gülen'in öğretilerinden etkilenen aileler ve öğretmenler tarafından kurulmuştur.
25
/
78
1994'te bu ülkede eğitim ağını örmeye başlayan FETÖ aktif faaliyetlerine ise 1999'da hafta sonu okulları olarak tabir edilen etüt merkezleri ile başlamış ve bu sayıyı kısa sürede artırmıştır. İlerleyen günlerde vakıf bünyesinde kurulan Wisdom Primary and Secondary School ise Birleşik Krallık'ta İngiliz müfredatına uygun ilk Türk okulu olmuştur.94 Bu bağlamda FETÖ'nün Birleşik Krallık'ta halihazırda elinde tuttuğu eğitim kurumları ve bunların özellikleri Tablo 2'de belirtilmiştir.
26
/
78
Kuruluş aşamasında giderleri Türkiye'deki 'esnaf abiler' ve 'mütevelliye mensup iş adamları' tarafından karşılanan bu okullar zaman içerisinde kendi kendilerini finanse eder duruma gelmişler ve bundan sonra elde kalan paralar örgütün diğer faaliyetlerinde kullanılmıştır. Ancak FETÖ'ye bağlı faaliyet gösteren ilkokul ve ortaokul seviyesindeki eğitim kurumlarının sayısı günden güne azalış göstermektedir. Bunun temel sebebi 15 Temmuz darbe girişimini takip eden süreçte bu okulların birçoğunun yerel kamuoyunda ifşa olmasıdır. Ayrıca kapatılan bu okulların yerine FETÖ son dönemde Londra ve Manchester başta olmak üzere ülke genelinde daha fazla dil okulu ve etüt merkezi açmaya başlamıştır. Özellikle firari FETÖ'cü öğretmenlerden İngilizce bilenler buralarda kullanılarak bu kişilere hem iş imkanı hem de oturum izni sağlanmaktadır.
27
/
78
FETÖ'NÜN BİRLEŞİK KRALLIK'TAKİ GELİR KAYNAKLARI
FETÖ'nün Birleşik Krallık'taki gelir kaynakları arasında ön plana çıkan başlıklar işletmelerden elde edilen gelirler, örgüt üyelerinden toplanan bağışlar, düzenlenen kampanyalardan gelen paralar ile zekat, fitre ve kurban paralarıdır. Bunlar dışında örgütün sık aralıklarla düzenlediği kermesler, satılan kitaplar ve yerel kuruluşlardan sağladığı gelirler de bulunmaktadır. Sadece Londra'da ikamet eden örgüt mensuplarından firari Akın İpek ve akrabaları tarafından oluşturulan maden arama ve işletme şirketi Koza Ltd.'nin ve yatırım şirketi İpek Yatırım Ltd.'nin 60 milyon poundun üzerinde serveti bulunduğu ve örgüte ait diğer gelir kaynakları dikkate alındığında FETÖ'nün Birleşik Krallık'ta 100 milyon pound civarında kullanabileceği bir kaynak vardır. FETÖ'nün İngiltere'deki önemli para kaynaklarından Akın İpek 24 Mart 2014'te Londra'da kurduğu Koza Ltd. isimli şirketine 30 Mart 2014 yerel seçimlerinden bir gün sonra 31 Mart'ta 60 milyon pound transfer edileceğine dair yönetim kurulu kararı almıştır. Fakat İngiltere mahkemesi Akın İpek'in yalnızca iki poundluk sermaye artırımı yaparak 60 milyon poundluk şirketin kontrolünü eline geçirmesini hileli olarak nitelendirmiş ve Koza Ltd. şirketine ihtiyati tedbir koymuştur
28
/
78
Görüldüğü gibi 15 Temmuz sonrası Londra hükümetiyle İngiliz medyasının sergilediği tutumlar oldukça farklıdır. Hükümet başarısız darbe girişimi sonrası Türkiye'nin haletiruhiyesini anlamaya yönelik çaba sarf etmiş ve empati yapmışsa da medya kuruluşları FETÖ mensuplarının Türkiye karşıtı kampanyalarını desteklemiş, onlara yazılı ve görsel medya organlarında yer vererek tabiri caizse örgütün sözcülüğünü üstlenmişlerdir. Medyanın gerçekleştirdiği yayınlarda ise genel olarak 'Türkiye'nin diktatörlüğe sürüklendiği', 'darbe girişiminin kurgu olduğu', 'Türkiye'nin İslamlaştığı', 'insan hakları ihlalleri', 'Türkiye'nin Batı'dan uzaklaştığı' gibi algı ve ifadeler kullanılmış149 ve FETÖ'nün dolaşıma sokmaya çalıştığı söylemler sahiplenilmiştir.
29
/
78
15 Temmuz darbe girişiminin arkasında FETÖ'nün olduğu bilinmesi ve bu gerçekliğin gerek Londra'da bakanlar düzeyinde gerekse Birleşik Krallık'ın Ankara Büyükelçisi tarafından teyit edilmesine rağmen bir terör örgütü olarak tanınmaması iki ülke arasında güvenlik alanında oluşabilecek yeni iş birliklerini sekteye uğratmaktadır. Berlin'in FETÖ politikası ve bunun Türk-Alman ilişkilerine olumsuz yansımaları da göz önüne alındığında Londra'nın zaman kaybetmeksizin FETÖ'yü terör örgütü olarak tanıması gerekmektedir. Özellikle dönemin Birleşik Krallık Ankara Büyükelçisi Richard Moore'un 'FETÖ, darbe girişiminin arkasında ama terör örgütü olarak tanımıyoruz' açıklaması ilginç bir tezat oluşturmaktadır
30
/
78
BBC ve Guardian gibi Türkiye aleyhinde ve FETÖ lehinde yayım yapan basın yayın kuruluşlarına karşı bu terör örgütünün ne derece tehlikeli olduğu ve sadece Türkiye için değil örgütün faaliyet gösterdiği her ülkeye önemli bir tehdit arz ettiği Britanya basını ve kamuoyuna daha fazla anlatılmalıdır. Londra nezdinde Türkiye'yi karalama adına sosyal medyayı aktif kullanan FETÖ militanlarının hesaplarının en azından Türkiye'de askıya alınması adına yasal süreç başlatılmalı ve bu medya politikasına karşı sistematik ve aktif bir sosyal medya politikası izlenmelidir.
31
/
78
32
/
78
33
/
78
34
/
78
35
/
78
36
/
78
37
/
78
38
/
78
Sosyal Medya Ayağı: YouTube ve Twitter
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Zaman Britanya'nın kapanmasıyla birlikte örgüt üyeleri sosyal medya platformlarını daha aktif kullanmaya başlamıştır. Bir başka ifadeyle gazetenin yayın hayatına son vermesi ile kurumsal olarak benimsediği misyonu örgütün militanları kişisel olarak ve/veya küçük gruplar halinde devam ettirmiştir. Bu kapsamda FETÖ'cüler özellikle her gün milyonlarca kişi tarafından kullanılan video paylaşım portalı YouTube ve dünya genelinde her gün milyonlarca kişi tarafından tıklanan sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden içeriği birbirine benzeyen paylaşımlarda bulunmuşlardır.
39
/
78
FETÖ 29 YILI AŞKIN SÜREDİR İNGİLTERE'DE
Örgüt bir taraftan Türkiye'de tevessül ettiği 17-25 Aralık yargı darbesi girişimleri sonrasında Birleşik Krallık'ta başlattığı şeffaflaşma politikasını 15 Temmuz darbe girişimi sonrası hızlandırırken diğer taraftan vakıf ve kurumlarındaki yöneticileri değiştirerek kamuoyunda daha az görünmeye dayalı sessizlik politikasına yönelerek adeta yer altına inmiştir. Genel olarak Birleşik Krallık'ta yürütülen faaliyetler Türkiye ve diğer ülkelerdekilere benzerlik göstermekte ve Türk diasporası içinde daha fazla destek arayışının yanında birebir markaj yoluyla kimi siyasetçi ve parti temsilcileriyle ilişkileri geliştirme stratejisi izlenmektedir. Özellikle Türkiye'de 250'den fazla vatandaşın şehit edildiği ve 2 bini aşkın kişinin yaralandığı 15 Temmuz darbe girişiminin akabinde Birleşik Krallık hükümetinin darbenin sorumlusunun FETÖ olduğuna yönelik açıklamalarına rağmen bazı medya organları, milletvekili ve siyasi parti temsilcileri tarafından örgüte verilen desteğin hala aktif bir şekilde sürdürülmesi FETÖ'nün yirmi yılı aşan Birleşik Krallık yapılanmasında kurduğu bağlantıların boyutunu gözler önüne sermektedir. Birleşik Krallık hükümetinin gerek Brexit kararı sonrası Türkiye ile iyi ilişkilere sahip olma arzusu gerekse 15 Temmuz darbe girişiminin akabinde sergilediği kendine özgü tutum iki ülke ilişkilerinde ivme sağlamış ve uzmanların stratejik bir birlikteliğin doğmakta olduğu şeklinde yorumlar yapmasına yol açmıştır. Fakat FETÖ konusunda hükümetin net tutumu ve Türkiye'yi destekleyen açıklamalarına rağmen kimi siyasi çevrelerin örgüt ile aralarına çizgi çekememesi ilişkilerin selameti açısından risk teşkil etmektedir. Her ne kadar hükümetin FETÖ konusundaki Türk tezlerine yakın tavrı Türkiye karar vericileri ve kamuoyu nezdinde memnuniyet oluştursa da Birleşik Krallık medyasının kahir ekseriyetinin Ankara'nın FETÖ'ye yönelik mücadelesini itibarsızlaştırmaya yönelik yayın politikası sürmektedir. Bunun yanında marjinal milletvekilleri ve siyasi parti temsilcilerinin örgütün faaliyetlerine açıktan destek vermeye devam etmesi ikili ilişkiler açısından problemli bir alan olarak dikkat çekmektedir.
40
/
78
İŞLETMELER
FETÖ'nün Birleşik Krallık'taki gelir mekanizmaları arasında bahsedilmesi gereken ilk ayak örgüt ve üyelerine ait olan işletmelerdir. FETÖ'nün okul, etüt merkezi, dil okulu ve yardım dernekleri başta olmak üzere üretim ve hizmet sektöründe birçok kuruluşu bulunmakta ancak bunların örgütle bağları resmi olmadığı için açıkça ifade edilememektedir. Bunların yanı sıra çalışma kapsamında 2017'nin Ağustos'unda Londra'da görüşme sağlanan bir gazetecinin aktardığı bilgilere göre Türkiye'den Birleşik Krallık'a firar eden ve maddi durumları orta seviyede yer alan FETÖ'cüler son dönemde emlak ve gayrimenkul ofisi, taksi işletmesi, lokanta ve küçük marketler açmaya başlamışlardır. Ayrıca örgüte bağlı faaliyet gösteren işletmelerin birçoğu BizNet, Professionals Network (Pronet) ve Bussiness Network Design Group altında koordinasyon halinde olmuş ve kendi sektörlerinde faaliyet gösteren örgüt dışı şirketlerle ilişki kurmuşlardır.
41
/
78
42
/
78
43
/
78
BBC'nin FETÖ'ye gösterdiği bu yakın ilgi 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında da devam etmiştir. Örneğin Diyalog Toplumu Direktörü Özcan Keleş 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından 16 Temmuz 2016'da Uluslararası Af Örgütü'nden Gauri van Gulik ve hakkında yakalama kararı çıkartılan Bülent Mumay ile BBC'de canlı yayına katılmış ve darbenin arkasında FETÖ'nün parmağının olmadığını ispatlamaya çalışmıştır. Keleş'ten sonra Hizmet Çalışmaları Merkezi Direktörü İsmail Mesut Sezgin de Ağustos 2017'de BBC'de Zeinab Badawi tarafından sunulan 'Hard Talk' isimli bir canlı yayın programına katılmış ve Özcan Keleş gibi darbenin FETÖ tarafından düzenlenmediğini öne sürmüştür.86 Bunların yanında BBC Türkçe tarafından Kenya'nın başkenti Nairobi'deki FETÖ'ye ait bir okulla ilgili hazırlanan ve Eylül 2016'da yayımlanan kısa bir belgesel de bulunmaktadır
44
/
78
BAĞIŞLAR, ZEKAT, FİTRE, SADAKA VE KURBAN PARALARI
FETÖ'nün Türkiye ve diğer ülkelerde olduğu gibi Birleşik Krallık'taki en önemli gelir kalemlerinden biri örgüt üyelerinden 'himmet' adı altında toplanan bağışlardır. Şu anda Londra'da yaşadığı bilinen Akın İpek gibi 'zengin iş adamları'ndan ve evlerde yapılan sohbetlerin sonunda temin edilen bağışların yanı sıra örgüt evlerinde kalanlardan alınan fahiş kira, elektrik, su ve internet parası dışında her ay az da olsa ev abilerine/ablalarına verilen bağışlar bulunmaktadır. Özellikle YÖK, MEB, Jean Monnet ve Chevening ile üniversitelerin verdiği bursları alan öğrencilerden çok daha fazla bağış yapmaları beklenmektedir. Zorlama yöntemiyle toplanan bu paralar bağış olma özelliğinden ziyade haraç şeklinde nitelendirilebilir.
45
/
78
BİRLEŞİK KRALLIK'IN FETÖ POLİTİKASI
Bu bölümde Birleşik Krallık'ın FETÖ'ye yönelik politikası 15 Temmuz öncesi ve sonrası olmak üzere iki başlıkta ele alınmaktadır. Birleşik Krallık'ın örgütün gerek gelişme ve sessizlik dönemlerinde gerekse 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında örgüte yönelik nasıl bir politika izlediği, Türkiye'de yaşanan darbe girişimlerine ne şekilde tepki verdiği, Türkiye'nin uluslararası çabalarının nasıl karşılık bulduğu incelenmektedir. Bu çerçevede özellikle FETÖ'nün Türkiye'deki darbe girişimleri sonucunda Birleşik Krallık'ın örgüte yönelik tutumunda herhangi bir değişikliğin olup olmadığı sorusuna cevap aranmaktadır. 15 TEMMUZ ÖNCESİ
15 Temmuz 2016'dan önce Birleşik Krallık kamuoyunun FETÖ konusunda herhangi bir hassasiyeti bulunmadığı ve ülkenin çeşitli alanlarında yürütülen faaliyetleri konusunda bilgi sahibi olmadığı, bunun yanında bazı siyasi parti temsilcileri ve üst düzey bürokratların FETÖ'nün faaliyetlerini alenen desteklediği görülmektedir. FETÖ'nün çeşitli sektör ve alanlara yayılan eylemleri hiçbir şekilde sorgulanmaz, tartışma konusu haline getirilmezken kimi zaman devlet kademesi ve parlamentodan önemli isimlerin örgütün organizasyonlarına katılarak destek verdiğine de tanık olunmuştur. Bu durumun sebepleri elbette hareketin bir zamanlar Türkiye'de de legal bir görünümde olması ve başarılı bir şekilde STK rolüne bürünebilmesinden kaynaklanmaktadır
46
/
78
FETÖ'nün ağ oluşturma imkanı (networking opportunities d) olarak tanımladığı söz konusu faaliyetlere özel önem atfedilmiştir. Bu sebeple Birleşik Krallık siyasetine yön veren önemli isimlerle bir araya gelme ve bağları güçlendirme stratejisi Diyalog Toplumu Vakfı üzerinden gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Her kesimden parti ve siyasetçiye ulaşmayı amaçlayan örgüt siyasi partilerin konferans ve sempozyumlarına da ayrı önem göstermiş ve Diyalog Toplumu Vakfı Direktörü Özcan Keleş liderliğinde 2009'da İşçi Partisi'nin Brighton,102 Muhafazakar Parti'nin ise Manchester'daki103 yıl sonu konferanslarına katılarak stant açmış ve daha çok siyasetçiye ulaşmayı hedeflemiştir.
47
/
78
Örgütün özellikle gelişme döneminde Birleşik Krallık topraklarında yaymaya çalıştığı kurumlarının açılışına söz konusu barışçıl görünümü sebebiyle siyasetçi ve bürokratların destekleri artarak sürmüştür. Örneğin FETÖ'nün Edmonton bölgesinde faaliyete soktuğu cami ve kültür merkezi açılışına birçok İşçi Partili milletvekilinin yanı sıra yerel siyasetçilerden de çok önemli isimler katılmıştır. Örneğin cami ve kültür merkezi açılışında Lord Ted Graham 'Birleşik Krallık'ta dinler ve kültürler arası diyaloğu geliştirmek için –Gülen cemaati gibi– birkaç müessese daha olsaydı çok daha barış dolu bir ortamda yaşıyor olurduk' diyerek FETÖ'ye bakış açısını ve desteğini ortaya koyan bir açıklama yapmıştır.
48
/
78
15 Temmuz sonrası gerçekleştirilen Dış İlişkiler Komitesinin sorgulamasında Mike Gapes'in FETÖ'nün Birleşik Krallık'taki siyasi bağlantılarıyla ilgili sorduğu soruya örgüt üyesi Özcan Keleş cevap vermiş ve itiraf mahiyetinde önemli bilgiler sunmuştur. Keleş örgütün Birleşik Krallık'ta çok küçük bir yapılanmaya sahip olduğunu öylese de Parlamento üyeleri ile sınırlı bir ilişkisi bulunduğunu, bununla birlikte çeşitli etkinliklerine bakan ve milletvekillerinin katıldığını söylemiştir. Keleş ayrıca açıklamalarında örgütün Yerel Yönetim ve Vakıflar Başkanlığından (DCLG) 2009 ve 2010 yıllarında çeşitli projeler için fon aldıklarını da itiraf etmiştir.109 Çeşitli organizasyon ve açılışlara katılımlardan ziyade Birleşik Krallık resmi kurumlarının FETÖ vakıf ve kuruluşlarına kaynak ayırarak projelere destek vermesi örgütün Türkiye ve diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi İngiltere'de de barışçıl bir STK olduğu algısını başarıyla oluşturduğunu göstermesi bakımından önemlidir.
49
/
78
Tony Blair'in vakfında görev yapan bir diğer araştırmacı ve aynı zamanda vakfın başdanışmanı Ed Husain de New York Times gazetesinde 'Countering Al Qaeda's Message'112 isimli makalesinde Fetullah Gülen'den büyük bir İslam alimi olarak bahsetmiştir. Husain söz konusu yazısında El-Kaide gibi terör örgütlerinin mesajlarına karşı koymak için Gülen gibi Müslümanların terörist olamayacağını sık sık dile getiren İslam alimlerinin kitaplarının çevrilmesi ve Mali, Somali, Kenya gibi İslam ülkelerinde yaygınlaştırılması gerektiğini ifade etmiştir.
50
/
78
Bu düzenlemeye benzer bir yasa vaktiyle ABD'de de kabul edilmiştir. 'Charter School' olarak da bilinen yasa ile FETÖ geniş imkanlar elde ederek faaliyetlerini genişletme imkanı bulmuştur. Charter School yasası sayesinde FETÖ'nün ABD'de 140 civarında okula sahip olarak geniş bir eğitim ağı kurduğu ve yılda 500 milyon dolarlık bir geliri elinde tuttuğu ifade edilmektedir.115 Birleşik Krallık Parlamentosunda da böyle bir yasanın kabul edilmesi nedeniyle FETÖ'nün ABD'de eriştiği güce benzer bir gücü ve yapılanmayı Birleşik Krallık'ta da tahkim edeceği endişesi oluşmuştur. 2015 itibarıyla Birleşik Krallık'ta onaylanan bu düzenlemeden 115 dini grubun faydalanmak için başvurduğu açıklanmıştır.116 FETÖ'nün söz konusu yasa kapsamında Birleşik Krallık hükümetine başvurup başvurmadığı konusunda ise herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır.
51
/
78
Anadolu Müslümanları Vakfı
Londra'da faaliyet gösteren Anadolu Müslümanları Vakfı (Anatolian Muslims Society) resmi olarak 24 Aralık 2004'te kurulmuş ve 17 Kasım 2006'da vakıf statüsüne geçmiştir.67 Örgüt için oldukça önemli bir konuma sahip derneğin yöneticileri arasında Türk makamlarınca hakkında yakalama kararı çıkartılan68 Ömer Keleş gibi önemli isimler bulunmaktadır. Şu anda Britanya vatandaşı olan Sadık Çınar ve İlknur Kahraman tarafından yönetilen derneğin69 temel görevi ise FETÖ'ye bağlı faaliyet gösteren Mevlana Camii ve Rumi Kültür Merkezi, Yardım Zamanı Derneği ve diğer dernekler arasındaki koordinasyonun sağlanmasıdır. Yani vakıf, örgütün Birleşik Krallık'taki sosyal ve kültürel faaliyetleri adına çalışan kurumların bir nevi çatı kuruluşudur ve faaliyetlerini bunlar üzerinden yürütmektedir.
52
/
78
Medyanın Darbe
Sonrası Tutumu Medyanın darbe sonrası Türkiye ve FETÖ'ye yönelik tutumu ise hükümetten oldukça farklıdır. Öyle ki Birleşik Krallık medyası Türkiye'de gerçekleşen darbe girişiminin Türk halkı ve hükümeti üzerinde yol açtığı etki ve travmayı anlamak yerine ilk saatlerden itibaren FETÖ'nün dolaşıma sokmaya çalıştığı söylemlere sahip çıkarak aynı dili kullanma yoluna gitmiştir. Özellikle Birleşik Krallık devlet kanalı BBC 15 Temmuz sonrası Türkiye karşıtı haber ve yorumların lokomotifi haline gelmiştir. Örneğin darbeden altı gün sonra 21 Temmuz'da BBC yapımcısı James Bryant'ın attığı e-mailin (Ek 14) sosyal medyaya sızması BBC'nin tarafsızlığına ciddi anlamda gölge düşürürken Türkiye kamuoyunda ciddi bir tepkiyle karşılanmıştır: Ülkede hükümetin yaptıklarını eleştirecek birilerini bulmakta zorlanıyoruz. Geçen hafta Türkiye lehine konuşan bir sürü insana yer verdik. Mevcut durumun aksine konuşabilecek birilerini bulmayı umuyoruz. Tanıdığınız birileri var mı
53
/
78
Sabah yazarı Fahrettin Altun bugün yayınlanan 'FETÖ'cüleri sarmış bir korku' başlıklı yazısında örgütün İngiltere yapılanmasını deşifre eden SETA'nın son raporunu kaleme aldı. SETA tarafında yayınlanan 'FETÖ'nün İngiltere yapılanması' başlıklı raporun, örgütün elebaşlarından Akın İpek'i bunalıma soktuğunun altını çizen Fahrettin Altun 'Zira ne kadar kirli çamaşırı varsa çıkmış ortaya. Twitter'dan tehditler savurmaya başlamış. Birbirinden kıymetli araştırmacı arkadaşlarımızı sindirmeye çalışmış.' diyor.
54
/
78
SETA'nın yayınladığı bu rapor, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Birleşik Krallık'taki yapılanmasıyla birlikte eğitim, medya, ekonomi ve sivil toplum alanlarındaki faaliyetlerini incelemekte ve İngiliz devletinin örgüte yönelik tutumunu masaya yatırılıyor. Bu rapor kapsamında yapılan saha araştırması neticesinde 170'e varan ülkede örgütlenen FETÖ'nün Birleşik Krallık'ta da oldukça kapsamlı ve çok boyutlu bir yapılanma içinde bulunduğu görülüyor. Örgüt lideri Fetullah Gülen'in 1993'te Londra'yı ziyaretiyle başlayan yapılanma kısa sürede eğitim kurumlarından lobi örgütlerine, düşünce kuruluşlarından medya ve kültür faaliyetlerine birçok alanda ilerleme kaydettiğinin altı çiziliyor.
55
/
78
iNGİLTERE KAMUYOU FETÖ HAKKINDA ÇOK AZ BİLGİ SAHİBİ
Her ne kadar çeşitli yazı, haber ve makaleler yayımlansa da FETÖ'nün Birleşik Krallık yapılanmasına yönelik kapsamlı bir çalışmanın olmadığı görülmüştür. Bu kapsamda elinizdeki raporun söz konusu alandaki büyük boşluğu doldurması hedeflenmektedir. Bu raporun esas amacı olumlu seyreden Türkiye-Birleşik Krallık ilişkilerinde FETÖ'nün gelecekte ilişkilere verebileceği zararı bertaraf etmek için iki ülke kamuoyları ve karar vericilerini örgütün faaliyetleri ve yapılanması hakkında bilgilendirmektir. Yapılan saha araştırması ve incelemelerde özellikle Birleşik Krallık kamuoyunun FETÖ konusunda bilgisinin çok zayıf olduğu, bu durumun ise örgüt militanlarına algı oluşturma ve faaliyetlerini sürdürme konularında yardım ettiği görülmüştür. Bu rapor her ne kadar kamuoyunu bilgilendirme saikleriyle hazırlansa da Birleşik Krallık'ta örgütün iç yüzünün anlaşılması ve örgüte daha fazla alan açılmaması amacıyla iş birliği mekanizmalarının devreye sokulması için motivasyon sağlamayı ve ilişkilerde gelecekte muhtemel problemli alanların oluşmamasına yönelik uyarılar sunarak ikili ilişkilere katkı sunmayı amaçlamaktadır.
56
/
78
Londra Hükümeti ve 15 Temmuz Darbe Girişimi: Nevi Şahsına Münhasır Bir Tutum
15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye'ye Batı'dan ilk destek Birleşik Krallık'tan gelmiştir. Türkiye'nin Batılı müttefiklerinden beklediği empati ve anlayışı Londra hükümeti göstermiş ve FETÖ'nün gerçekleştirdiği darbe girişimine karşı Ankara'nın yanında olduğunu ifade ederek nevi şahsına münhasır bir tutum sergilemiştir. Öyle ki 15 Temmuz'un hemen ertesi günü Başbakan Theresa May Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, Dışişleri Bakanı Boris Johnson da Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu'nu arayarak darbe girişimini kınadıklarını belirtmişlerdir. Telefonlarla sunulan ilk desteğin yanı sıra Batı'dan Türkiye'ye gerçekleşen ilk resmi ziyaret de yine Birleşik Krallık'tan olmuştur. Darbe girişimi sonrası yapılan ilk üst düzey ziyaret 20 Temmuz'da ABD ve Avrupa'dan sorumlu Devlet Bakanı Sir Alan Duncan tarafından yapılmıştır.117 Dönemin Birleşik Krallık Ankara Büyükelçisi Richard Moore da katıldığı bir programda 15 Temmuz gecesi Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'na mesaj atarak nasıl yardım edebileceğini sorduğunu, hükümete desteklerini sunduğunu, Birleşik Krallık hükümeti olarak demokrasinin yanında saf tutmaları gerektiğini belirtmiş ve Başbakan May'in de darbe girişimi gecesi Türk hükümetine tam destek verilmesi gerektiği ile ilgili emrini ulaştırdığını ifade etmiştir
57
/
78
Alan Duncan'ın Dış İlişkiler Komitesine yaptığı açıklamalardan Birleşik Krallık'ın darbe girişimine yönelik sergilediği nevi şahsına münhasır tutum daha iyi anlaşılmaktadır. Birleşik Krallık 15 Temmuz sonrası bu tavrıyla diğer Avrupa ülkelerinden ayrılmıştır. Londra hükümetinin diğer Avrupa ülkeleri gibi yüksek seviyede sert tepkiler vermeden önce gerek Ankara hükümetinin gerekse Türk halkının haletiruhiyesini anlamaya çalışması Türkiye'de hem kamuoyu hem de siyasetçiler tarafından takdirle karşılanmıştır. Örneğin Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek Birleşik Krallık'ın 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türkiye'ye destek veren ilk ülke olduğunu söylemiş ve şu ifadeleri kullanmıştır: Birleşik Krallık'ın, geçen sene hain darbe girişiminden sonra Türkiye'ye verdiği desteği biz unutmadık. İlk bakan düzeyinde ziyaretlerden bir tanesi Birleşik Krallık'tandı ve FETÖ ile mücadelemizde en fazla anlayış gösteren ülke olarak tabii ki biz bu durumu not ettik ve takdir ediyoruz
58
/
78
İngiliz hükümetinin gerek 15 Temmuz başarısız darbe girişimi sırasında gerekse daha sonraki süreçte Türkiye'ye verdiği destekten FETÖ militanları oldukça rahatsızlık duymuş ve bunu çeşitli mecralarda dile getirmekten kendilerini alamamışlardır. Söz konusu rahatsızlığı FETÖ militanlarının yazılı, görsel ve sosyal medya mecralarında yaptıkları paylaşımlardan anlamak mümkündür. Örneğin Tr724 adlı FETÖ'nün sözcülüğünü üstlenen internet sitesinde Ahmet Dönmez 'İngiliz İstihbaratı 15 Temmuz Enigmasını Ne Zaman Çözecek?'124 başlıklı bir yazı kaleme almış ve Birleşik Krallık hükümetinin '15 Temmuz'un kumpas olduğunu ispatlayan' birçok delil bulunmasına rağmen niçin tam tersi bir tutum sergilediğini anlayamadığını ifade ederek rahatsızlığını dile getirmiştir.
59
/
78
Birleşik Krallık Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesinin hazırladığı raporda kısmi de olsa FETÖ konusunda Türkiye'ye destek sunulmuştur. Raporda 'Türk hükümetinin darbenin failleri ve terörist saldırıları planlayanlara yönelik harekete geçme ve mücadele etme hakkı ve sorumluluğu bulunmaktadır' ifadesi kullanılarak Türkiye'nin FETÖ ile mücadelesine destek verildiği gösterilmiştir.127 Fakat raporda söz konusu desteğin yanında önemli bilgi eksikliklerinin olduğu, komitenin FETÖ'yü doğrudan karşısına almamaya özen gösterdiği ve ihtiyatlı bir tutum benimsediği de gözlerden kaçmamaktadır. Birleşik Krallık'ın FETÖ'ye yönelik tavrının net bir şekilde anlaşılabilmesi ve 15 Temmuz sonrası politikalarının resminin çizilebilmesi için söz konusu raporun ayrıntılı bir şekilde ele alınması son derece önemlidir
60
/
78
Geleneksel olarak Ankara ile iyi ilişkilere sahip ve Brexit sonrasında Türkiye ile daha da yakınlaşan Birleşik Krallık, FETÖ'nün Almanya kadar değilse de hayli geniş bir yapılanmasının bulunduğu bir ülkedir. Birleşik Krallık topraklarında önemli miktarda Türk vatandaşın yaşaması ve bu vatandaşlardan destek elde edilmesi 1993'ten itibaren örgütün hem yapılanmasını kısa sürede tamamlamasına hem de faaliyetlerini eğitimden dini hizmetlere, kültürden lobi çalışmalarına kadar geniş bir alana yaymasına imkan sağlamıştır. Örgütün Türkiye ve 170'e yakın ülkeyi kapsayan yapılanmasında olduğu gibi barışçıl bir STK görünümü ve idealist bir imaj sergileyerek eğitim faaliyetlerini paravan olarak kullanması Birleşik Krallık'ta da kısa sürede genel kabul görmesine ve kimi siyasetçi ile siyasi aktörler tarafından destek bulmasına yol açmıştır. 1993'te örgüt lideri Fetullah Gülen'in Londra'yı ziyaret etmesiyle başlayan FETÖ'nün yapılanma faaliyetleri kısa sürede Birleşik Krallık geneline yayılmıştır. Örgüt kuruluş dönemi olarak nitelendirilen 1990'larda eğitim ve dini hizmetleri ön plana çıkarırken gelişme dönemine karşılık gelen 2000'lerde lobi faaliyetlerine hız vermiş ve çatı örgütlenmelere giderek kurumsal niteliğini kuvvetlendirmeye çalışmıştır. Özellikle bu dönemde New York ve Washington'da yaşanan 11 Eylül ve Londra'da düzenlenen 7 Temmuz saldırıları örgütün 'ılımlı İslam' ve 'iyi Müslüman'ı temsil etme gibi yeni bir misyona yönelmesine sebep olmuş ve bu dönemdeBirleşik Krallık'ta diyalog merkezleri ve lobi çalışmalarıyla aktif bir şekilde faaliyetyürütmüştür.
61
/
78
BİRLEŞİK KRALLIK'TA FETÖ YAPILANMASININ TARİHİ
Birleşik Krallık'ta –Kıta Avrupası'nda merkezi haline getirdiği Almanya'daki kadar– güçlü olmasa da ciddi bir yapılanmaya giden FETÖ ülkenin birçok şehir ve bölgesinde çeşitli faaliyetler yürütmüştür. Örgütün elebaşı Fetullah Gülen 1990'lı yılların ilk yarısında örgüt içinde seferberlik ve atılım dönemini başlatmış, gerek ülkede gerekse ülke dışında okullar açtırarak örgütün dış dünya ile bağlantılarını geliştirmeye çalışmıştır. Özellikle 1993-1994 yılları arasında yurt içi ve yurt dışında birçok faaliyet gerçekleştirilmiştir. Aynı dönemde Fetullah Gülen Türkiye'de muhtelif partilerden birçok siyasetçi ile görüşmüş, Meclisteki parti liderlerini ziyaret etmiş ve yurt dışında faaliyet gösteren okulları için bilgilendirme toplantıları düzenlemiştir. Bu bakımdan 1990'lı yıllar FETÖ'nün dışa açılım dönemi olarak nitelendirilmektedir.
62
/
78
FETÖ'nün Birleşik Krallık'taki tarihi ve gelişimi ortaya koyulurken sürecin üç dönem şeklinde ele alınması kronolojik seyrin gösterilmesi ve okuyucuya kapsamlı bir resmin sunulması açısından daha isabetli olacaktır. 'Kuruluş' dönemi olarak adlandırabileceğimiz 1990'lı yıllar örgütün Birleşik Krallık'taki yapılanma ve faaliyetlerini çeşitlendirmeye çalıştığı süreci kapsamaktadır. Örgütün gelişerek dünya çapında sayıları binleri bulan STK'lar kurduğu ve 2000'li yılları kapsayan gelişme döneminde ise stratejik bir kararla diyalog düşüncesini ön plana çıkarmaya başlamıştır.
SESSİZLİK DÖNEMİ
'Sessizlik' dönemi olarak tanımlayabileceğimiz 2013'ten günümüze kadar olan dönem ise Türkiye'de yaşanan gelişmelere paralel şekilde örgütün bir yandan Birleşik Krallık kurumlarına yönelik şeffaflaşma çabası ortaya koyduğu diğer yandan ise sessizliğe bürünerek yer altına indiği bir dönem olarak ön plana çıkmaktadır. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Birleşik Krallık hükümetinin darbe karşıtı tutumu ve darbenin FETÖ tarafından gerçekleştirildiğini açık bir şekilde ifade etmesi2 örgütün ülkedeki yeni stratejisinde ana etken olmuştur.
63
/
78
GELİŞME DÖNEMİ: 2000'Lİ YILLAR
2000'lere gelindiğinde FETÖ Birleşik Krallık'taki faaliyet alanlarını oldukça çeşitlendirmiş ve büyük bir ivme yakalamıştır. Özellikle Birleşik Krallık topraklarındaki varlığı ve faaliyetleri diğer dini cemaatlere kıyasla çok yeni olmasına rağmen kuruluş ve yapılanma sürecini çok kısa sürede tamamlamış ve 2000'li yıllarda gerek yürüttüğü etkinlik gerekse izlediği stratejisinde farklılıklara giderek örgütün yelpazesini genişletmeye ve ulaşılabilecek insan sayısını çoğaltmaya çalışmıştır. 1990'larda örgüt eğitim, dini ve kültürel faaliyetler yoluyla Birleşik Krallık'ta var olma/etkinlik sağlama yöntemini takip ederken gelişme dönemini yaşadığı 2000'lerde kurumsallaşma ihtiyacı hissetmiş, eğitim ve din alanlarının yanında lobi ve diyalog çalışmalarına da ağırlık vermiştir. Bu sebeple örgüt Birleşik Krallık'taki siyasetçiler, yerel yöneticiler, medya mensupları, üniversite ve STK'lar gibi birçok sektörden temsilciyle yakın ilişkilere sahip olmayı hedeflemiş ve bu konuda ciddi bir seferberlik başlatmıştır. Bu dönemde Türk diasporanın yanında diğer Müslüman gruplarla da etkileşim kurma yoluna gidilmiş, bunun yanında diyalog merkezleri açılarak gayrimüslim çıkar gruplarıyla ilişkiler geliştirilmeye çalışılmıştır. Talip Küçükcan Avrupa'da faaliyet gösteren cemaatlerin iki şekilde ağlarını genişlettiklerinden bahsetmekte dir. Küçükcan ilk ağ geliştirme yönteminin ulus aşırı bağlantıları ve bulunduğu ülkelerdeki kamusal alanı kullanarak dini kimliğini kuvvetlendirme ve çeşitli kanallar yoluyla daha fazla kişiye ulaşma, diğerinin ise Türk ve gayrimüslim topluluklara yönelik faaliyetler yürütme olduğunu vurgulamaktadır.
64
/
78
KURULUŞ DÖNEMİ: 1990'LI YILLAR
Birleşik Krallık'taki FETÖ yapılanması ve örgüte bağlı kurumlar Fetullah Gülen'in 1993'te Londra'yı ziyaret etmesinden sonra ortaya çıkmıştır. Gülen'in ülkeye gitmesi Birleşik Krallık yapılanmasına verdiği önemi göstermesi ve inşa edilecek yola ilk taşların döşenmesi bakımından önemlidir. Öyle ki Gülen'in Londra ziyareti hem örgütün ülke içindeki mevcut potansiyelinin ortaya çıkarılmasını tetiklemişhem de Türk-Müslüman diasporanın Gülen'in düşüncelerinden etkilenerek örgüte katılımının önünü açmıştır. FETÖ ile ilgili çeşitli araştırma ve makaleleri bulunan Sanaa Banna 1993'teki Londra ziyaretinin irili ufaklı birçok topluluğun Gülen'in düşüncelerinden etkilenmesine ve var olan bazı cemaatlerin ise onun etrafında toplanmasına sebebiyet verdiğini söylemektedir. FETÖ kurumları ve faaliyetleriyle Birleşik Krallık'ta çok kısa bir süre içinde etkinlik göstermiş ve önemli sayıda destekçiyi bünyesine katmıştır. Bunun şüphesiz en önemli sebebi Birleşik Krallık toprakları içinde yaşayan Türk kökenli göçmen sayısının fazla olmasıdır. Birleşik Krallık'ın gerek Türkiye'den giden gerekse Kıbrıs'tan göç eden Türklerin yoğun yaşadığı bir ülke niteliği taşıması sebebiyle FETÖ faaliyetlerine sempatizan bulma konusunda zorluk yaşamamıştır. Ülkede yaygın bir Türk-Müslüman nüfusunun olması hem önemli bir gelir kaynağı oluşturarak örgütün kısa sürede büyümesine katkı sağlamış hem de örgüte diaspora üzerinden faaliyetlerini geniş bir alana yayma imkanı sunmuştur.
65
/
78
FETÖ'NÜN EYLEM BÖLGELERİ KUZEY LONDRA
Örgüt Birleşik Krallık'ta faaliyet sahası olarak Kuzey Londra bölgesini seçerek eylemlerini burada yoğunlaştırmıştır. Bu durumun en önemli ve geçerli sebebi Türk-Müslüman kökenli göçmenlerin Londra'nın kuzeyinde daha fazla yer almasıdır. Öyle ki yapılan araştırmalara göre Birleşik Krallık'ta yer alan Türklerin yüzde 75'i Londra'da yaşamaktadır. Söz konusu Türk nüfus en fazla sırasıyla Enfield, Harringey ve Hackney gibi Londra'nın kuzey ilçelerinde ikamet etmektedir. FETÖ kuruluş yıllarında Türk-Müslüman diasporaya yönelik çalışmalar yaptığından bu bölgelerde oldukça etkin faaliyet yürütmeye çalışmıştır. 2000'li yıllarda Türk kökenli ikinci ve üçüncü kuşak Müslümanlar entegrasyonda başarı sağlamış, Londra'nın çeşitli bölgeleri ve Birleşik Krallık'ın muhtelif yerlerine dağılmıştır. Bu sebeple FETÖ de 2000'li yıllarda faaliyet alanını Türk-Müslüman ailelerinkine paralel bir şekilde genişletmiş ve kurumlarını Birleşik Krallık genelinde faaliyet gösterecek biçimde düzenlemiştir. Örgüt böylelikle hem coğrafi dağılımını büyütme imkanı elde etmiş hem de Türk diasporasından kopmayarak üyeleriyle bağlantısının gevşemesine izin vermemiştir.
66
/
78
FETÖ EĞİTİM KURUMLARINA AĞIRLIK VERMİŞ
Örgütün özellikle yurt dışında ve Birleşik Krallık'ta eğitime bu derece değer atfetmesi Batılı ilkelere bağlı, hayır işleriyle uğraşan bir STK imajı oluşturmaya çalışmasından kaynaklanmaktadır. Söz konusu eğitim kurumlarında modern bir eğitimin verilmesi örgüte idealist bir görüntü kazandırmanın yanında meşru bir zeminde faaliyetlerini sürdürmesine de olanak sağlamaktadır. Birleşik Krallık Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesinin hazırladığı rapor için tanıklık yapan örgütün Birleşik Krallık'taki lobi kuruluşu Diyalog Toplumu'nun Direktörü Özcan Keleş ve ABD'deki lobi kuruluşu Alliance for Shared Values Başkanı Yüksel Alp Aslandoğan örgüt ve yapılanmasına dair önemli bilgiler vermiştir. Yapılan açıklamalarda örgütün diğer yerlerdeki gibi Birleşik Krallık'ta da gayriresmi bir ağ bulundurduğu ve örgüt içinde hiyerarşik yapılanmanın olmadığıiddia edilmiştir. Ayrıca FETÖ'nün faaliyetlerine yönelik bilgilerin de verildiği ifadelerde örgütün sohbet (local circles), mütevelli heyeti (board of trustees), istişare (colsultative meeting), gönüllüler (volunteer), abi ve ablalar (brothers and sisters) ve himmet (donation) gibi pratiklerine değinilmiştir.
67
/
78
DİYALOG MERKEZLERİ
2001'de ABD'de gerçekleştirilen 11 Eylül saldırıları da örgütün 2000'li yıllarda yakaladığı rüzgara ve büyümeye olumlu katkı sağlamıştır. Dünyanın çeşitli ülkelerinde okul, eğitim evi, kültür ofisi ve diyalog merkezleriyle aktif olan FETÖ, 11 Eylül'den itibaren kendisini İslami radikalizm ve aşırıcılığa karşı bir panzehir şeklinde sunma fırsatı elde etmiş ve diyalog merkezlerini/faaliyetlerini ön plana çıkararak Batılı ülkelerin gözünde sözde 'iyi Müslüman'ın temsilciliğini yapmaya başlamıştır. FETÖ lideri Fetullah Gülen'in 11 Eylül saldırılarından itibaren dile getirdiği söylemler incelendiğinde özellikle 'ılımlı İslam'a yönelik mesajları ön plana çıkardığı ve sıkça diyalog merkezlerinin önemini vurguladığı görülmektedir. Bu sebeple FETÖ Birleşik Krallık da dahil olmak üzere birçok ülkede diyalog merkezlerinin açılışına hız vermiş13 ve dinler arası diyaloğu teşvik edici etkinlikler düzenleyerek ılımlı İslam'ın temsilcisi haline gelmek için önemli bir çaba ortaya koymuştur.
68
/
78
Bu örnekler örgütün diyalog anlayışının hangi seviyelerde seyrettiğini ve İkiz Kuleler'e saldırı yapanların aksine ılımlı, modern, diyaloğa açık Müslümanları temsil etme çabası içinde olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Böylelikle FETÖ 11 Eylül'den sonra ortaya çıkan siyasi ve toplumsal atmosferde diyalog merkezleri yoluyla radikal İslam'a alternatif bir model olarak kendini sunma imkanı elde etmiş ve Batılı ülkelerin gözünde sözde 'iyi' ve 'ılımlı' Müslümanın temsilciliğini yaparak faaliyetlerini çok daha geniş bir spektruma yayma fırsatı yakalamıştır. Bunların yanında 2000'li yıllarda Birleşik Krallık'ta örgütün gelişmesi ve büyümesiyle birlikte kurumsallaşma ihtiyacı da ortaya çıkmıştır.
UFAK TOPLULUKLAR
Ufak topluluklar halinde sürdürülen sohbet, faaliyet ve aktivitelerin daha geniş bir organizasyon yapısına uygun hale getirilmesi ihtiyacı böyle bir gerekliliğe sebep olmuştur. Örgüte mensup iş adamı, akademisyen, siyasetçi, öğrenci ve esnafların sayısının da yükselmesiyle kurumsallaşma ve etkinliklerin daha sistemli hale getirilmesine duyulan gereksinim artmıştır. Söz konusu yenilenmeyle birlikte hem geniş bir yelpazeye dağılan faaliyetlerin sistemli bir yapıya dönüştürülmesi hem de yukarıda ifade edildiği gibi Türk ve Müslüman olmayan komünlerin de zincire eklenmesi hedeflenmiştir.
69
/
78
Özellikle 2004'te kurulan Anadolu Müslüman Topluluğu'yla örgütün din hizmetleri daha derli toplu hale gelmiş ve faaliyetleri kurumsal bir nitelik kazanmıştır. Vakfın kurulması Birleşik Krallık'ta sürdürülen faaliyetlerin tek çatı altında toplanması ve etkinliklerin sevk ve idaresini kolaylaştırması açısından bir milat kabul edilmektedir.16 Öyle ki söz konusu vakıfla faaliyetlerin nicelik ve niteliğinde önemli bir artış yaşanmış ve FETÖ Birleşik Krallık topraklarında çok daha görünür hale gelmiştir. Vakfın 2008'de eski bir Budist tapınağını satın alıp restore ederek cami ve kültür merkezine dönüştürmesi önemli bir gelişmedir.
İNGİLTERE'NİN SİYASETÇİLERİNE VE AKADEMİSYENLERİNE GÖSTERİLEN İLGİ
Birçok Avrupa ülkesinden aşina olunduğu üzere camilerin Türk-Müslüman diasporanın toplanma, sosyalleşme, ilişkileri geliştirme, memleket hasretini dindirme gibi ibadetin yanında sosyal ve kültürel işlevleri de bulunmaktadır. Bu bakımdan FETÖ de ibadete ek olarak camilerin toplumsal fonksiyonlarından yararlanmak ve örgütün diaspora içindeki rolünü kuvvetlendirmek için böyle bir girişimi hayata geçirmiştir. Açılan camiye diyalog merkezi işlevinin de yüklenmesi salt Müslümanlara yönelik olmadığını, camide Müslüman olmayan topluluklar için de etkinlikler gerçekleştirileceğini göstermesi bakımından önemlidir. 2000'ler ayrıca FETÖ'nün Birleşik Krallık'taki parlamento üyeleri, siyasetçiler, yerel politikacılar ve akademisyenlere gösterdiği ilgi ve alakaya öncelik verdiği ve lobi gücünü artırmaya dönük oldukça aktif çalışmalar yürüttüğü yıllardır. Söz konusu dönemde örgüt Birleşik Krallık'taki elitler arasında tanınırlığını sağlamak, sempati kazanmak ve destek bulmak için yoğun bir çaba sarf etmiş ve bu gayesinde başarılı da olmuştur. Öyle ki Diyalog Toplumu Vakfı on yıllık süre içinde (1999-2009) 465 etkinlik gerçekleştirmiş, siyasetçi, akademisyen ve iş adamlarına yönelik 3 bin 600 lobicilik faaliyeti yürütmüş ve topluluğun tüm etkinliklerine 41 bin 600 kişi katılmıştır.17 Özellikle söz konusu dönemde örgüt siyasetçi ve bürokratlarla çok sıkı ilişkiler geliştirmiş ve gerek parlamento gerekse yerel yönetimlerde önemli bağlantılara sahip olmuştur.
70
/
78
SESSİZLİK DÖNEMİ: 2013 SONRASI
FETÖ'nün 2013'ten itibaren Birleşik Krallık'taki varlığını sessizlik dönemi olarak nitelendirilebilir. Zira örgüt Türkiye'de gerçekleştirdiği eylem, faaliyet ve darbe girişimlerinin ardından bulunduğu ülke kamuoyunda çeşitli soru işaretleri oluşmasını engellemek için bir yandan Birleşik Krallık kurumlarına yönelik yoğun bir şeffaflaşma çabası içine girmiş diğer taraftan ise kamuoyunda sessizliğe gömülme ve dikkat çekmeme stratejisi izlemeye başlamıştır. Özellikle Türkiye'deki 17-25 Aralık yargı darbesi girişimi sonrası benimsenen stratejiyi dört esas üzerinden açıklamak mümkündür: • Birleşik Krallık kurumlarına yönelik yürütülen şeffaflaşma politikası22 • Örgüte ait vakıf ve kurumlardaki direktör ve yöneticileri değiştirme • Örgüt faaliyet ve etkinliklerine dair haber, görsel vb. içerikler paylaşmama • Örgüte bağlı vakıf ve kurumların internet sitelerinden bilgileri kaldırma
71
/
78
Gerek 17-25 Aralık'ın gerçekleştirildiği 2013'te daha şeffaf bir yapılanmaya evrilmek adına 'Voices in Britain' konsorsiyumunun kurulması gerekse Türkiye'nin FETÖ'nün uluslararası yapılanması ve okullarına yönelik ciddi eleştiriler yönelttiği ve harekete geçtiği 2015'te Birleşik Krallık'taki önemli devlet kurumlarına mektup gönderilmesi şüphesiz ki tesadüf olarak değerlendirilemeyecek gelişmelerdir.
FETÖ MİLİTANI İHSAN YILMAZ
Örgütün şeffaflaşma adına attığı bu gibi adım ve girişimleri Türkiye'de yürütülen yasa dışı faaliyetlerin akabinde Türk hükümetinin FETÖ konusunda diğer ülkelere yaptığı uyarıları, ikazları, paylaştığı bilgileri boşa çıkarmak, engellemek ve örgütün şeffaf ve barışçıl bir yapıya sahip olduğunu göstermek için sarf edilen çabalar olarak okumak gerekmektedir. Örneğin Hizmet Çalışmaları Merkezi Direktörü İsmail Mesut Sezgin video paylaşım sitesi YouTube'a yüklediği bir videoda söz konusu şeffaflaşma çabalarını bir diğer FETÖ militanı İhsan Yılmaz'a sormakta ve Yılmaz stratejiyi şu şekilde açıklamaktadır:
72
/
78
Fatih Terim'den transfer operasyonu! 4 genç Türk... Alev alev yanan otomobil belediye çalışanı söndürdü Akkuyu Nükleer Santrali'nin temeli haftaya atılacak Windows 10'da otomatik yeniden başlatma zamanı nasıl ayarlanır? Nasıl yapılır? Windows 10'da otomatik yeniden başlatma zamanı nasıl ayarlanır? Nasıl yapılır? Ajda Pekkan, Londra Moda Haftası'na damga vurdu Ajda Pekkan, Londra Moda Haftası'na damga vurdu Aç karnına tüketilmemesi gereken besinler Aç karnına tüketilmemesi gereken besinler Kayseri Komando Tugayı personelleri operasyonlara işte böyle hazırlanıyor Kayseri Komando Tugayı personelleri operasyonlara işte böyle hazırlanıyor Vücuttaki yağlardan kurtulmanın yolları! Vücuttaki yağlardan kurtulmanın yolları! Rahatına düşkün gelinler için...Topuksuz gelin ayakkabısı modelleri Rahatına düşkün gelinler için...Topuksuz gelin ayakkabısı modelleri 1577 FETÖ'nün İngiltere yapılanması deşifre edildi FETÖ'nün İngiltere yapılanması deşifre edildi Gerek 17-25 Aralık'ın gerçekleştirildiği 2013'te daha şeffaf bir yapılanmaya evrilmek adına 'Voices in Britain' konsorsiyumunun kurulması gerekse Türkiye'nin FETÖ'nün uluslararası yapılanması ve okullarına yönelik ciddi eleştiriler yönelttiği ve harekete geçtiği 2015'te Birleşik Krallık'taki önemli devlet kurumlarına mektup gönderilmesi şüphesiz ki tesadüf olarak değerlendirilemeyecek gelişmelerdir. FETÖ MİLİTANI İHSAN YILMAZ Örgütün şeffaflaşma adına attığı bu gibi adım ve girişimleri Türkiye'de yürütülen yasa dışı faaliyetlerin akabinde Türk hükümetinin FETÖ konusunda diğer ülkelere yaptığı uyarıları, ikazları, paylaştığı bilgileri boşa çıkarmak, engellemek ve örgütün şeffaf ve barışçıl bir yapıya sahip olduğunu göstermek için sarf edilen çabalar olarak okumak gerekmektedir. Örneğin Hizmet Çalışmaları Merkezi Direktörü İsmail Mesut Sezgin video paylaşım sitesi YouTube'a yüklediği bir videoda söz konusu şeffaflaşma çabalarını bir diğer FETÖ militanı İhsan Yılmaz'a sormakta ve Yılmaz stratejiyi şu şekilde açıklamaktadır: 1677 FETÖ'nün İngiltere yapılanması deşifre edildi FETÖ'nün İngiltere yapılanması deşifre edildi FETÖ'DEN ŞEFFAFLIK YALANI Yüklenen videonun 'Şeffaflık Tartışmasının Zamanı mı?-Hizmet Konuşmaları' başlığıyla yayımlanması ve şeffaflık meselesini masaya yatırmasıyla bu hamlenin örgüt içinde önemli tartışmaları beraberinde getirdiği ve doğru zamanı olup olmadığının örgüt militanları tarafından sorgulandığı anlaşılmaktadır. FETÖ her ne kadar kendini Birleşik Krallık'taki devlet kurumlarına yönelik şeffaflık politikası takip ediyor gibi yansıtsa da aslında örgütün faaliyetlerini gizleme, sessizliğe bürünme, içe kapanma, kamuoyunda görünür olmama politikalarına yöneldiği de açık bir gerçekliktir. Özellikle Türkiye'de giriştiği darbe girişimleri ve Türkiye'nin uluslararası arenada FETÖ ile başlattığı mücadele neticesinde örgüt vakıf ve kurumlarının internet sitelerindeki bilgileri kaldırma, kimi linklere erişimleri sınırlandırma stratejisi izlemiştir.
İNGİLTERE 15 TEMMUZ'UN SORUMLUSUNU FETÖ OLARAK GÖRMÜŞTÜ
Bu politikada şüphesiz Birleşik Krallık hükümetinin 15 Temmuz darbe girişiminin asıl sorumlusunun FETÖ olduğunu kabul etmesi ve Brexit sonrası Türkiye ile yakınlaşması esas etken olarak ön plana çıkmaktadır. Örneğin Diyalog Toplumu'nun internet sitesinde 'Biz Kimiz' sekmesinde topluluğa dair gerekli bilgiler hala mevcutken mütevelli heyeti, başkan, topluluk direktörleri gibi topluluğa üye ve toplulukta görevli olan kişilerin listesine –bu içerik önceki dönemlerde görülebiliyorken– günümüzde ulaşılamamaktadır ve link tıklandığı zaman ana sayfaya yönlendirmektedir.
73
/
78
Türkiye Enstitüsü
Türkiye Enstitüsü (Turkey Institute) FETÖ'nün Birleşik Krallık'ta araştırma merkezi maskesi altında faaliyet gösteren bir diğer lobi örgütüdür. 2014'ün Ocak'ında kurulan merkez temel gayesini Türkiye üzerine siyasi analiz ve raporlar hazırlama olarak belirlemiş ve buna yönelik etkinlikler düzenlemiştir.45 Bu bağlamda merkezin FETÖ lobisine katkı sunma amacıyla ulusal Parlamentoda organize ettiği etkinlikler arasında şunlar yer almaktadır: • 'Türkiye'de Din Yönetimi' başlığı ile hazırlanan raporun tanıtılması amacıyla 15 Aralık 2014'te Birleşik Krallık Parlamentosunda panel düzenlenmiş ve bu panele Muhafazakar Parti Enfield Milletvekili Nick de Bois katılmıştır. • Birleşik Krallık Parlamentosunda 20 Ocak 2015'te 'Türkiye'nin Yargı Sisteminin Güncel Durumu' isimli bir panel yapılmıştır. • 1 Mart 2016'da Lordlar Kamarasında 'Türkiye'nin Ortadoğu ve Batı ile İlişkileri' isimli bir panel düzenlenmiş ve bu panele Muhafazakar Partili siyasetçi Baroness Morris katılmıştır. • Avam Kamarasında 8 Temmuz 2016'da 'Türkiye'nin Batı ile İlişkileri: Davutoğlu Sonrası Dönem' isimli bir panel yapılmış ve bu panele firari Kerim Balcı ile Muhafazakar Partili siyasetçi Bill Park iştirak etmiştir. • 1 Kasım 2017'de İşçi Partisi Milletvekili Peter Kyle'ın ev sahipliğinde Birleşik Krallık Parlamentosunda 'Türkiye Nereye Ait?' isimli bir panel düzenlenmiş ve panelin konuşmacıları arasında akademisyenler Tahir Abbas ve Katerina Dalacoura yer almıştır
74
/
78
FETÖ AĞLARI
FETÖ'nün Birleşik Krallık genelinde sahip olduğu ağlar temelde dört ana kategoride incelenebilir. Hepsi birbirine entegre ve personellerinin kendi içinde değiştirildiği bu ağlar eğitim, basın ve medya, lobi faaliyetleri ile sosyal ve kültürel alanlarda etkinlik göstermekte ve örgütün ülke imamının kontrolü altında bulunan 'Voices in Britain' (Voluntary Organisations to Inspire, Connect, Empower and Serve) isimli ortak bir platformda yer almaktadır.32 Böylece FETÖ farklı içerikli ağlar inşa ederek bu ağları söz konusu platform altında toplamıştır. Aktüel ikamet adresi olarak daha önce örgüte bağlı Zaman Britanya'nın bulunduğu yeri gösteren platform içerisindeki kuruluşların faaliyetleri ile ilgili detaylı bilgiler çalışmanın ilerleyen kısımlarında sunulmuştur. Bunun yanı sıra örgütün sosyal, kültürel, yardım ve dini faaliyetlerinin merkezi Anadolu Müslümanları Derneği, eğitim faaliyetlerinin merkezi Axis Eğitim Vakfı, siyasi ve lobi faaliyetlerinin merkezi ise Diyalog Toplumu Vakfı'dır.
75
/
78
FETÖ İNGİLTERE'DE EYLEMLERİNİ GİZLEMİŞ
Örgütün sessizlik dönemine ait bir diğer strateji ise yürütülen faaliyetlerin gizlilik içinde yapılması ve özellikle sosyal medyada fotoğraf ve videoların paylaşılmamasıdır. Kurumların internet sitesini ve sosyal medyayı etkin olarak kullanan FETÖ, Türkiye'deki faaliyetlerinden sonra Birleşik Krallık topraklarında özgürce hareket ettiğini gizli tutmak için eylemlerini saklama yoluna gitmiştir. Örneğin Axis Eğitim Vakfı'nın Facebook hesabındaki en son paylaşım darbeden üç ay önce yapılmıştır.28 Diyalog Toplumu'nun da Şubat 2015'ten itibaren internet sitesine haber bülteni eklemediği dikkatlerden kaçmamaktadır. FETÖ'nün Birleşik Krallık'taki örgütlenmesine yönelik çalışma ve rapor kapsamında Londra'da çeşitli kurum ve kişilerle görüşmeler yapılmış ve görüşülen kişilerde de FETÖ'nün artık Birleşik Krallık'taki faaliyetlerini daha az duyurduğu, iftar, sohbet gibi etkinliklerden fotoğraflar paylaşmadığı ve sessizliğe büründüğü şeklinde bir algının yaygın olduğu görülmüştür. Bu gibi durumlar örgütün 17-25 Aralık ile başlayan ve 15 Temmuz darbe girişimiyle devam eden süreçte göz önünde bulunmaktan imtina etme ve faaliyetlerini gizliden yürütme stratejisiyle doğrudan ilgilidir.
76
/
78
Londra'da gerçekleştirilen saha çalışmasında özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra örgütün sessizliğe bürünme stratejisinin yanında büyük bir çöküş yaşadığı, önemli miktarda kişinin örgütle bağını kopardığı gözlenmiştir. Fakat bunun yanında Türkiye'den kaçan çok sayıda örgüt militanının Birleşik Krallık'a göç ettiği ve oturma izni almaya çalıştıkları öğrenilmiştir. Her ne kadar Kuzeybatı Londra'daki birkaç eğitim merkezi kapansa ve faaliyetleri duyulmasa da Türkiye'den kaçan birçok örgüt militanının Birleşik Krallık'a göç etmesi önlem alınmaması durumunda gelecekte örgütün yeniden aktif faaliyete başlayabileceği tehlikesini doğurmaktadır. Yapılan saha araştırmasında Türkiye'den kaçan örgüt mensubu iş adamlarının Türkiye'den götürdükleri sermaye ile özellikle emlak sektörüne yatırım yaptıkları, oturma izni almak için örgütün dil kurslarına kayıt oldukları, sık iletilen Gülen'in mesajlarıyla da yeniden motivasyon kazanmaya başladıkları görülmüştür. Bu durum FETÖ'nün Birleşik Krallık'ta yeni bir yapılanmaya giderek aktif faaliyetler yürütmesine sebep olabileceğinden gerek Türkiye gerekse Ankara- Londra ilişkileri açısından büyük bir risk teşkil etmektedir.
77
/
78
LOBİ AĞI VE SİYASETÇİLERLE İLİŞKİLER
FETÖ'nün Birleşik Krallık'ta geniş bir lobi ağı ve her görüşten siyasi ve toplumsal aktörler ile yakın teması bulunmaktadır. Ağırlıklı olarak Londra'da lobi faaliyetleri yürüten FETÖ, İngiltere'nin diğer şehirleri ve Birleşik Krallık'ı oluşturan diğer ülkelerde (Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda) faaliyet göstermekte ise zorlanmıştır. Bunda Londra'nın başkent olması ve lobi faaliyetlerinin burada yürütülmesinin yanında FETÖ'nün bu ülkede liyakatli eleman yetersizliği çekmesi de önemli rol oynamıştır. Bununla ilintili bir şekilde FETÖ'nün Birleşik Krallık'taki lobi faaliyetleri hükümet kararlarına doğrudan etki etmekten ziyade ülke genelinde kendisine alan açma ile sınırlı kalmıştır.
78
/
78
Diyalog Toplumu Vakfı
FETÖ'nün Birleşik Krallık'taki kilit yapılanması şeklinde bilinen ve 1999'da kurulan Diyalog Toplumu Vakfı (Dialogue Society) Londra başta olmak üzere birçok şehirde hala aktif faaliyet yürütmektedir. Toplulukları 'diyalog' yoluyla birleştirerek sosyal uyumun iyileştirilmesini amaçlayan vakfın resmi internet sitesinde tanıtım kısmına girildiğinde kuruluş süreci ile ilgili 'Diyalog Toplumu, Müslüman akademisyen ve barış eylemcisi Fetullah Gülen'in öğretileri ve örneklerinden esinlenen İngiliz kökenli Müslümanlar tarafından kurulmuştur' ifadesi yer almaktadır.36 Kurucu ilkelerle ilgili olarak ayrıca vakfın dini veya etnik bir örgüt olmadığı, demokrasi, insan hakları ve dinin politika aracı şeklinde kullanılmadığı, eşitlik ve ifade özgürlüğü gibi liberal demokrat değerlere ve örgütün ülke kamuoyunda sevimli gösterilmesine yarayacak hususlara vurgu yapıldığı görülmektedir.