Türk Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, 80'i aşkın ülkede doğrudan ve dolaylı insani yardım faaliyeti yürüttüklerini, yılda yaklaşık 8,5-9 milyon insana yardım sağlandığını bildirdi.
Kınık, Türk Kızılay'ın 154. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, kurumun kuruluş tarihi olan 11 Haziran 1868'den itibaren tamamen gönüllülük esasına dayalı olarak Türkiye ve dünyadaki ihtiyaç sahibi insanlara hizmet etme amacını taşıdıklarını söyledi.
Türk Kızılay'ın savaşların, çatışmaların yaşandığı dünyanın çok sıkıntılı dönemlerden geçtiği bir süreçte, Henry Dunant'ın fikriyle 1864'te Cenevre Konvansiyonu ile başlayan Kızılay ve Kızılhaç hareketinin 'ilk hilali' olarak kurulduğunu, savaşlarda 7 cephede insani yardım hizmetleri verdiğini anlatan Kınık, Türk Kızılay'ın Cumhuriyet'in kuruluşuyla birlikte toplumu güçlendirme, eğitim, okuma-yazma seferberliği, yoksullukla mücadele, kalkınma gibi birçok alandaki faaliyetleri üstlendiğini, Hemşirelik Mektebi gibi kuruluşları hayata geçirdiğini dile getirdi.
Kınık, Türk Kızılay'ın Cumhuriyet'in kuruluşu, büyümesi ve gelişmesinde ciddi alın terinin bulunduğunu vurgulayarak, bugün de nüfusun arttığı, çatışmalar, göç, iklim değişikliği, afetler gibi birçok problemin yaşandığı bir süreçte insanların acılarını dindirmek için çalışan aktörlerin başında Türk Kızılay'ın mensubu olduğu Kızılay ve Kızılhaç hareketinin geldiğini belirtti.
Kınık, Türk Kızılay'ın Cumhuriyet'in kuruluşu, büyümesi ve gelişmesinde ciddi alın terinin bulunduğunu vurgulayarak, bugün de nüfusun arttığı, çatışmalar, göç, iklim değişikliği, afetler gibi birçok problemin yaşandığı bir süreçte insanların acılarını dindirmek için çalışan aktörlerin başında Türk Kızılay'ın mensubu olduğu Kızılay ve Kızılhaç hareketinin geldiğini belirtti.
Genel Başkan Kerem Kınık, şöyle devam etti:
'Yıllık 80'i aşkın ülkede doğrudan ve dolaylı olarak insani yardım faaliyeti yürütüyoruz. Bugün Türk Kızılay, yardım ulaştırılan yabancı ülkeler sayısı itibarıyla Kızılay ve Kızılhaç hareketinin 192 üyesi arasında dünyada açık ara öndedir, birincidir. Ülkelerde yıllık yaklaşık 8,5-9 milyon insana yardım ve koruma sağlıyoruz, bu alanda da açık ara öndeyiz. Üçüncü bir alan ise bu konulara ayırdığı bütçe, bütçenin verimliliği, maliyet-etkinlik açısından baktığımızda da dünyanın en verimli ulusal, mali perspektiften en etkili ulusal cemiyetidir. Kızılay, bu üç klasmanda liderliğini sürdürmektedir.'
'Günde 25-30 bin insanın evini terk etmek zorunda kaldığı bir süreçteyiz'
Bunun yeterli olmadığını söyleyen Kınık, 'Her gün 25-30 bin insanın mülteci olduğu, evini barkını terk etmek zorunda kaldığı ve koruma talep ettiği bir süreçteyiz. Dünyada 2018'de evini silah zoruyla terk etmek durumunda kalmış insan sayısı 80 milyonken bugün Ukrayna kriziyle beraber 100 milyonu aşmış durumda.' dedi.
Ayrıca iklim temelli krizler, doğal kaynakların azalması, küresel gıda arzındaki sıkıntılar gibi olumsuzlukların çatışmalara, savaşlara sebebiyet verdiğine dikkati çeken Kınık, kaynakları artıran, kalıcı barışı tesis eden, göçü kaynağında durdurabilen ve insan onurunu koruma yaklaşımını benimseyen insani yardım hareketlerine duyulan ihtiyacın her zamankinden fazla olduğuna işaret etti.
2022 'Dayanışma Yılı' ilan edildi
Kınık, Türk Kızılay'ın 2022'yi 'Dayanışma Yılı' ilan ettiğini belirterek, insanın zorda olan bir başka insana destek vermesinin önemini vurguladı.
Dünyada Kovid-19 salgınının da etkisiyle aşırı yoksulluk sınırının da altına düşen, yatağa aç giren, temiz suya erişimi olmayan milyarlarca insanın yaşadığı sıkıntılara dikkati çeken Kınık, salgının yarattığı küresel ekonomik sıkıntıların Türkiye'ye olan yansımalarını da yakından takip ettiklerini dile getirdi.
Devletin ekonomik sıkıntıların ortadan kaldırılmasına yönelik birçok destek sağladığını belirten Kınık, şunları kaydetti: 'Türk Kızılay olarak biz de işi olanların işsizlerle, ailesi olanların yetimlerle ya da evi barkı olanın mültecilerle, yani kendi statüsünü sağlayabilmiş kişilerin bu statüye sahip olmayanlarla insan olarak, kimliğini sormadan dayanışmasının önemine dikkati çekiyoruz.
Bu topraklar yıllarca mazluma, mağdura, mülteciye, darda, yolda kalmışa bir mercii, sığınak oldu. Bu topraklar, insanların onurunun korunduğu, ölümden kurtarıldığı ve o insanlara onurlu bir gelecek sunulduğu, aslında bir 'barış adası' oldu. Bunun da devam etmesini arzu ediyoruz. Dayanışma Yılı'nda da elimizden geldiği kadar önce kendi aramızdaki dayanışmayı artırmak sonrasında da elimizin uzanabileceği kim varsa, gücümüzün, nefesimizin yettiği kim varsa, insan olarak ona elimizi uzatıp bu dayanışmayı sergilemeyi arzu ediyoruz.'