Koronavirüs salgınının başladığı 11 Mart’tan bu yana 60 binden fazla hastaya hizmet veren Sancaktepe Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 600 kişilik yardımcı sağlık kadrosu, Türkiye’deki tüm meslektaşları gibi bu pandeminin en kritik aşamalarında rol aldılar.
Günlerce karantina altında tutulan pozitif hastalarla belki doktorlardan daha fazla temas etiler, hem umudu hem endişeyi hem de sevinçlerine ortak oldular. Günlerce dünyadan izole yaşamak zorunda hastaların eli ayağı olan hemşire ve yardımcı sağlık personeli, bu süreçte yaşadıklarını Demirören Haber Ajansı’na (DHA) anlattı.
‘SOSYALLEŞMEYİ ÖZLEDİK’
Sancaktepe Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi Koroner Yoğun Bakım ve 5. Kat Kovid Servisi’nde Sorumlu hemşire olarak görev yapan Güher Serbes, 12 yıldır hemşirelik yaptığını ve pandemi sürecinde meslek hayatının en farklı tecrübesini yaşadığını belirterek, şunları söyledi:
“Biz her gün yürekli bir şekilde işe gidiyoruz aslında. Çünkü Kovid pozitif hastalarla birebir temas içindeyiz. Bilmediğimiz bir hastalıkla savaşmak bizim için çok zor. Herkesin bize ihtiyacı var. Biz kendi aramızda sosyal mesafemize çok dikkat ettik ama sosyalleşmeyi de çok özledik! Molalarımızda bile birlikte çay içmiyoruz. Asosyal bir hayat bizi psikolojik olarak da etkiledi. Ailelerimizden uzak olmak da öyle. Pozitif vakaların odasına her girdiğimizde bütün gün yalnız kalmış olmanın verdiği hüzünle gözümüzün içine bakıyordu hastalar. Test sonuçlarını merak ediyorlar haliyle. Negatif çıkanlarla mutluluğu paylaştık, pozitif çıkanları birlikte teselli ettik. Her zamanki süreçten çok daha farklı günler yaşıyoruz. İyileşip taburcu olan hastalarımın o minnettar bakışlarını hiç unutmayacağım. Ama ben insanların pandemi bitmiş gibi davranması ve sokaklardaki yoğunluğa hayret ediyorum. Mesaimin olmadığı sokağa çıkma yasağı günlerinde, balkonumdan gördüğüm manzaraya şaşırıyorum. İnsanlar yasağa rağmen sokaklarda ve sokağa çıkma yasağı sanki sadece biz sağlıkçılara varmış gibi hissediyorum bu manzaraları gördükçe. Umarım ikinci bir pik yaşamayız.”
‘AMELİYATA İLK GİREN, EN SON ÇIKAN HEMŞİRE VE TEKNİSYENDİR’
Hastanenin Anestezi Tekniker Sorumlu Hemşiresi olarak görev yapan Ayşe Akdemir ise yaklaşık 600 hemşire, tekniker ve personel olarak bu savaşı gönül vererek sürdürdüklerini anlattı. Akdemir, “Ameliyathanede sadece hastaları değil çalışanları da korumakla yükümlüyüm. Bu 2 aylık süreçte büyük emek verildi. Doktorundan, hemşiresinden, personeline kadar herkes insan üstü bir güçle çalıştı. Bu salgında aslında hastayla en çok temasta bulunan kişiler, hemşire arkadaşlarımız. Çünkü doktor order’larını yazar, yapılması gereken diğer işlerin hepsini yardımcı sağlık personeli tamamlar. Ameliyathane hemşireliği ve teknikerliği ise başlı başına bir zorluk. Işıkların altında kat kat giyinerek saatlerce çalışırsınız. Ama pandemi süresince bir de bunların üzerine koruyucu tulumlar ve birkaç kat daha koruyucu ekipman giyiniyoruz. Üstelik negatif basınçlı odada, daha sıcak bir ortamda çalıştığımız için iç iş yükümüz kat kat arttı. İnsanların yüzüne oturan maskeler, sıcaktan bayılanlar, ameliyathaneden sırılsıklam çıkan arkadaşlarımız oldu. kovid pozitif vakaların ameliaytaları ekstra meşakkatli oluyor; hazırlık ve sonrasında ortamın sterilize edilmesi vs saatler sürüyor. Ameliyathaneye ilk girip en son çıkan ekip, teknikerler, hemşireler ve personeldir. Bu gerçekten büyük bir emek. Ama sevgiyle yaptık ve yapmaya devam edeceğiz” dedi.
6,5 SAATLİK AMELİYATTAN SONRA YÜZÜMDE BOYNUMDA YARALAR ÇIKTI
Tam 22 yıldır ameliyathane hemşiresi olarak çalıştığını anlatan Sevda Şener ise meslek hayatının hiçbir döneminde bu kadar sıra dışı tecrübeler yaşamadığına işaret ederek şunları söyledi: “Bu süreç hepimiz için sancılı bir süreç oldu. Örneğin ben, trafik kazası sonucu hastanemize getirilen Kovid pozitif bir vakanın ameliyatına girdim ve 6 buçuk saat o koruyucu ekipmanla ameliyathanede aralıksız çalışmak zorunda kaldım. Çıktığımda koruyucu ekipmanlar nedeniyle kollarımda, ellerimde, alnımda, yüzümün çeşitli yerlerinde ve boynumda içi su dolu kesecikler ve yaralar oluştu. Bu yara izlerinin geçmesi 2 haftayı buldu. Pek çok zorlu vakaya girdim, uzun süren ameliyatlarda bulundum. Aslı Kovid pozitif bir hastanın ameliyatı gibi değildi hiçbirisi. Çünkü bir taraftan korku da yaşıyorsunuz. Vakadan sonra 1-2 hafta boyunca en ufak bir öksürük, aksırık, gribal enfeksiyon emaresinde hepimiz birbirimizden korkar oluyoruz. Bu da psikolojik olarak hepimizi çok yıprattı aslında.”
‘AYNI EVİN İÇİNDE AYRI DÜŞTÜK’
Anestezi Teknikeri Gönül Gündoğdu, memuriyetinin ilk yılında kendini pandemiyle mücadelenin ortasında bulduğunu anlatarak, şöyle konuştu:
“Ailemle aynı evin içinde ayrı düştük bu salın yüzünden. Çünkü ben ameliyathaneden ve hastaneden çıktıktan sonra, temizlik dezenfeksiyon işlemlerimi tamamlayıp eve gidiyordum ama direkt odama geçip evdekilerle tüm irtibatımı kesiyordum onları koruyabilmek için. En az bir saat eve girdikten sonra temizlenmekle uğraşıyordum. Saatlerce banyodan çıkmadığım zamanlar oluyordu endişe yüzünden. Virüsü biraz daha tanıdıktan sonra, biraz rahatladık. Annem yemeğimi hazırlayıp odama veriyordu; ben tabaklarımı çamaşır suyuna atıp o şekilde anneme teslim ediyordum. Böyle bir sürecin içindeyiz. Normal zamanda burası çok yoğun çalışan bir hastane, çok fazla ameliyat vakamız oluyor zaten. O zamanlar yorulduğumuzu sanıyormuşuz ama asıl yorgunluğu bu salgın döneminde gördük.”