MESUT ÖZİL'İN İTİRAFLARI
Mesut Özil, futbol hayatıyla ilgili en önemli kararlarını ve dönüm noktalarının perde arkasını anlattı.
'NEREDEYSE MASA TENİSİ'
Masa tenisinde çok iyiyimdir. 11-12 yaşıma kadar oynadım. 3 ay boyunca futbolu bıraktım ve ilk turnuvamda herkesi yendim. Geleceğimle ilgili bir karar vermem gerekiyordu. Ancak, futbola gerçekten ihtiyacım vardı. Futbolu sevmiyordum demeyeceğim ama masa tenisinde daha çok eğlendiğim kesindi.
'PEP BENDEN HOŞLANMIYORDU'
2010 Dünya Kupası'ndan sonra Real Madrid, Barcelona, Arsenal, Bayern Münih ve Manchester United beni istedi. Favorim Barcelona'ydı. Onlar kadar güzel futbol oynayan takım yoktu. Barcelona'ya imza atacağımı düşünüyordum. Ancak, Pep Guardiola'nın benden hoşlanmadığını öğrendim. Görüşmelerde onun olmaması beni şüphelendirdi. 'Pep tatilde.' dediler. Mourinho ise çok ikna ediciydi. Çok yakındı ve çok kararlıydı. Yani, Pep Guardiola'nın tam tersi. Bu nedenle Jose Mourinho ve Real Madrid'i tercih ettim.
'KALBİM HALA MADRID'DE'
Real Madrid'e imza atıktan sonra çok gergindim ama çok da mutluydum. Real Madrid, hayalini kurduğum kulüplerden biriydi. Çünkü, idolüm Zidane oynamıştı. Soyunma odasına girdiğimde etraf biraz sessizdi ve böylesine muhteşem bir kulübün büyük oyuncuları gergindi. Zidane ile tanıştığımda daha da gergindim. Benim için muhteşem bir andı. Bu bir sır değil. Kalbim hala Real Madrid için çarpar. Orada oynadım ve o takımda çok fazla dostum var.
MOURINHO İLE SOYUNMA ODASI KAVGASI
(Mourinho'nun Real Madrid'deki son sezonunda, Deportivo maçı sonrası Bernabeu'nun soyunma odasında sonu ayrılığa kadar gidecek olan olaylar) Jose Mourinho bana, 'Sence iki iyi pas yeter mi? Paslarının sadece yüzde 50'si iyi olunca yeter mi sanıyorsun?' dedi. Beni durdurdu. Kahverengi gözlerini üzerime dikti. Aynı şekilde cevap verdim. Sanki iki büyük boksörün karşı karşıya geldiği maçın ilk raunduydu. Cevap sıramın gelmesini bekledim. Onu gerçekten bu kadar severken böyle bir şey yaşamaktan nefret ediyordum. Bana, 'Bildiğin gibi oynamanı istiyorum. Adam gibi topa girmeni. Sana şimdi gösterceğim.' dedi. Beni kollarıyla yakaladı. Etrafımda zıplamaya başladı. 'Böyle cool olduğunu düşünüyorsan, kendi kendine oynamaya devam et. Kendi formanı kendin al. İyi şanslar.' dedi. 'Şimdi pes mi edeceksin? Sen bir korkaksın. Ne istiyorsun? Sıcak bir duş alıp saçlarını yıkamayı mı? Yalnız kalmak mı istiyorsun? Yoksa kim olduğunu bana, takım arkadaşlarına ve taraftarlara gösterecek misin? Eğer ağlayacaksan duşa git. Burada sana ihtiyacım yok.' diye devam etti. Havlumu aldım ve duşa gittim. Tek bir kelime bile etmedim. Ardından, davranışlarımdan ötürü Sergio Ramos ve tüm takımdan özür diledim.'
'MİLYONLARCA TAKİPÇİ KAYBETTİM'
'Real Madrid'den ayrılmak hayatımda verdiğim en zor karardı. Real Madrid ile Şampiyonlar Ligi kazanma hayalleri kuruyordum. İşim daha bitmemişti. Babam çok mükemmel bir görüşme yapmadı. Açgözlü değildi, adil bir maaş almak istiyordu. Florentino Perez ile inatlaşmak da en iyi çözüm değildi. Babamla menajerlik için yollarımı ayırınca benim twitter hesabımı kapattı. Milyonlarca takipçi kaybettim. Hiç dostça bir davranış değildi. Hatta sponsorum adidas bile durumu arayıp sordu.'
'BANA IRKÇILIK YAPTILAR'
'Kazandığımda Alman, kaybettiğimde göçmen oluyordum. Son dönemlerde yaşadıklarımı düşündüm ve canım yansa da Almanya için oynamaya devam edemeyeceğimi anladım. Çünkü, bana karşı ırkçılık yaptılar ve saygısızca davrandılar. Almanya formasını gururla giydim. Ancak, daha fazla giyemezdim. Almanya Futbol Federasyonu'ndan bir yetkili, Türk köklerim nedeniyle bana çok saygısızca davrandı. Beni politik propaganda yapmakla suçladı. 'Yeter!' dedim. Irkçılığı asla kabul edemem. İki kalbim var, biri Türk ve diğeri Alman. Bu insanlar ise benim Alman da olduğumu kabul etmek istemediler.'