Antalya'nın el dokuması halılarıyla ünlü Döşemealtı ilçesindeki Camili, Ekşili, Killik, Karataş, Ahırtaş, Dereli, Kovanlık, Kevse, Karaveliler, Selimiye başta olmak üzere, birçok mahalledeki binlerce dönümlük tarla ve arazi, yaz boyunca serilen halı ve kilimlerle doluyor.
Güneş altında renklerinin pastelleşmesi için serilen halı ve makine dokuması kilimlerin dışında, Döşemealtılı kadınlar el emeği göz nuru orijinal Döşemealtı halıları evlerinin önündeki halı tezgahlarında dokuyor.
Kadınlar, halı dokumacılığını atalarından öğrendiklerini anlatarak, miraslarını çocuklarına aktardıklarını söyledi. Orijinal bir Döşemealtı halısının dokunması için 7 ila 8 bin arası ilmik atıldığını, üzerindeki ipin ise tamamen koyun tüylerinden oluştuğunu anlatan halı ustası Esma Şekerci, iplere renk vermek içinde doğal bitki kökleri kullandıklarını aktardı.
Şekerci, halı dokumacılığını 35 yıldır yaptığını anlatarak, şunları söyledi:
'İlk olarak koyun yünlerini bir araya getirip, eğiriyoruz. Sonra dağlardan topladığımız özel otları kaynatarak yün boyası ortaya çıkartıyoruz. Her renk için farklı otlar kaynatılıyor. Halının büyüklüğüne göre değişen ilmik sayısı var. Küçük olursa daha az ilmik atılıyor. Fakat en az 6-7 bin ilmik atılıyor. Döşemealtı halısının en büyük özelliği ince olması. Saçakları ve ipleri çok incedir. Bir de tüm kullanılan boyalar doğal kök boyasıdır. Halılarımızın renkleri çok canlıdır. Nedeni ise iplere kullanılan doğal boyadır. Halı üzerindeki her desenin farklı bir anlamı var. Beş Taş, Develi, Koca Su desenlerden bazıları. Örneğin 'Beş Taş' dediğimiz desen 'İslam'ın 5 şartını' temsil ediyor. Halılarımızın renkleri kullandıkça parlak. Bir nevi halı kendi kendini yeniliyor. Tek bir kişi hiçbir iş yapmadan sadece halı dokursa 1-2 ayda 4 metrekare bir halıyı dokuyabilir.'
Halı dokumayı annesinden öğrendiğini sözlerine ekleyen Şekerci, halılar arasında 70-80, hatta 100 yıllık halılar olduğunu belirterek, 'Kayınvalidem, annem ömürleri boyunca halı dokudu. Onlardan bana kalan halılar da evimde. Atadan halıcıyım' dedi.
Döşemealtı'nda yaşayan ve evinde yıllarca halı dokuyan Arife Pekacar, Döşemealtı halısının inceliklerini anlattı.
Pekacar, 'Geçim kaynağım bu halılar, artık çiftçilik araya giriyor. Halı dokumaya fazla zaman ayıramıyorum. Halı kültürünü büyüklerimizden geldiği gibi sürdürmeye çalışıyoruz. Ömrümüz yettiği kadar çocuklarımıza da öğretiyoruz. Bir halıyı koyunlarımızın yünlerini yıkadıktan sonra, dağlardan bulduğumuz 'Ezentere' diye bilinen kökleri kaynatarak ortaya çıkardığımız boyalarla renklendiriyoruz. Renkleri, farklı kökleri kaynatarak buluyoruz. Örneğin bir maviyi oluşturmak için bir kökü iki gün kaynattığımız olur. Bu halılar tamamen doğal, kimyasal hiçbir şey yok. Ezentere otunu dağdan toplayıp, geldikten sonra ikinci aşama ise küçük küçük kıyıp, kazanda kaynatmaktır. Ardından süzer ve iki gün daha bekletiriz. Sonra ipleri içine atar tekrar kaynatırız ve ip rengini alır. Yumak haline getirir halı yaparız. Bir kadın sürekli halı dokursa 2 ayını verir. Bir halıyı kesmek için 300 tel oluyor. 6- 7 bin sırası vardır. Yani bu da 7 ila 8 bin ilmik demek' diye konuştu.
Döşemealtı halısının gelir kaynağı olduğunu anlatan Celil Şekerci ise eşine tam destek verdiğini kaydetti. Halıcılığın, babadan, dededen, ebeden ve neneden miras kaldığını hatırlatan Celil Şekerci, 'Halılar her geçen yıl daha popüler olmaya başladı. Eşime maddi, manevi bu konuda destek sağlamaya çalışıyorum. O da yapıyor. Bu dededen, babadan bize miras. Biz de çocuklarımıza öğreterek devam edeceğiz' diye konuştu.