Ankara'nın Kızılcahamam ilçesine bağlı Uğurlu köyünde yaşayan aileler, odun kömürü mesaisine günün ilk ışıklarıyla başlıyor.
Meşe odunlarını torluk adı verilen çukurlarda özenle yakan işçiler, 20 gün boyunca ateş başında nöbet tutuyor.
Duman ve is kokusuyla verilen mücadelenin ardından meşe odununu mangal kömürüne dönüştüren eller, buram buram emek kokuyor.
Torakçılık yapmak için 10 yıl önce ailesiyle memleketi Şanlıurfa'dan Ankara'ya gelen Abdurrahman Yılmaz, verdikleri mücadeleyi AA muhabirine anlattı.
Yılın beş ayını Kızılcahamam'da, yedi ayını ise yaktıkları ocakların yanındaki çadırlarda geçirdiklerini belirten Yılmaz, 'Torakçılık büyük emek isteyen bir iş. Ateş, duman ve isin içinde çalışıyoruz. Üzeri saman ve toprakla kapatılan ocaklarda, odunlar ortalama 20 gün boyunca için için yanıyor. Biz de ocağın başında 24 saat nöbet tutuyoruz.' dedi.
Yılmaz, ocağın 20 gün sonunda açıldığını, kömürleri ayırıp, sönmeleri için birkaç gün dinlendirdiklerini belirterek, torluklardaki gaz sıkışmasından dolayı zaman zaman patlamalar olabildiğini söyledi.
Tonlarca meşe odununun dev ocaklarda yakılmasının geleneksel bir yöntem olduğunu vurgulayan Yılmaz, 'Mangal kömürü üretiminde kimyasal maddelerin kullanıldığı yeni yöntemler de var. Bu kimyasallar mangalı yapılan yiyeceğe sinerek sağlığa zarar verebiliyor. Geleneksel yöntem en sağlıklısı.' diye konuştu.
Yılmaz, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle getirilen bazı kısıtlamalardan dolayı mangal kömürü satışlarının geçen seneye göre oldukça azaldığını da sözlerine ekledi.