FETÖ'nün 15 Temmuz'da Atatürk Havalimanı'nı işgal girişimi sırasında çıkan olaylarda Zahir ve Muhteber Ayabak çiftinin 4 çocuğundan biri olan 16 yaşındaki Mahir Ayabak şehit edildi.
Üzerinden 9 yıl geçen darbe girişiminin en genç şehitlerinden biri olan Ayabak'ın adı okullar ve parklar başta olmak üzere birçok yerde yaşatılırken, ailesinin vatan için şehadet şerbetini içen Mahir'e dair özlemi hiç dinmedi.
AA muhabirine konuşan genç şehidin annesi Muhteber Ayabak, Mahir'siz geçen 9 yılı anlatarak, "Mahir asla bir çocuk değil, bana göre kocaman bir adamdı. Hain darbe girişiminde ben hem evladımı hem de sırdaşımı, arkadaşımı kaybettim. O benim için sadece bir evlat değildi, benim her şeyimdi." dedi.
Ayabak, oğlu olmadan yaşamanın çok zor olduğunu belirterek, "Yine de şunu diyorum; Allah'a hamdolsun ki onlar bu hain girişimi gerçekleştiremediler. Ben evladımı kaybettim ama vatanım ayakta hamdolsun." ifadesini kullandı.
Eşinin turizm işiyle uğraştığını belirten Ayabak, Mahir'in de büyüyünce başarılı bir iş adamı olarak Türkiye'yi yurt dışında temsil etme hayallerinin olduğunu kaydetti.
- "ALLAH ŞAHİDİMDİR Kİ BEN O KURŞUN İZİNİ KALBİMDE HİSSETTİM"
Anne Ayabak, Mahir'in şehit düştüğü Atatürk Havalimanı'ndaki olaylara ilişkin 159 sanığın Silivri'de yargılandığı davanın her duruşmasını takip ettiğini anlattı.
Bu davalara gitmekten hiç vazgeçmediğini dile getiren Ayabak, "Zamanı geldi sağlığımı kaybettim, çok kötü durumlarda oldum ama her şeye rağmen yine de sabah kalktım Silivri'ye gittim. Aslında oraya gittiğimde o sanıkları gördüğüm zaman tiksiniyordum ama buna rağmen benim bu davaya sahip çıkmam lazımdı. Oğlumun davasının arkasında durmam lazımdı." diye konuştu.
Ayabak, duruşmalarda yaşadıklarını aktararak, "Ben 1,5-2 sene boyunca sanıklarla aynı salonda, aynı nefesi soludum. Bu bir anne için çok zor bir şey. O kadar hainler ki bir pişmanlık, bir mahcubiyetleri yoktu. Bunun üstüne canımı acıtmak için ellerinden geleni yapıyorlardı." ifadelerini kullandı.
Sanıkların, oğlunun kalbine isabet eden kurşunla ilgili de savunma yaptıklarını anlatan Ayabak, "Allah şahidimdir ki ben o kurşun izini kalbimde hissettim." dedi.
- "BURNUMDA ONUN TOPRAĞIN KOKUSUNU HİSSEDİYORUM, ONU BİLE ÖZLÜYORUM"
Ayabak, Mahirsiz geçen yılları, "9 senedir ne günleri, ne ayları sayıyorum. Bakıyorum şimdi Mahir şehit olduğunda küçük çocukların hepsi genç kız, genç delikanlı olmuş. 'Allah Allah bu kadar zaman oldu mu ki?' diyorum. Çünkü benim için daha dün gibi, acısı da öyle, o acı bitmiyor. Orada kalıyorsun. Başka bir zamana gitmiyorsun." sözleriyle anlattı.
Son yıllarda Antalya ile İstanbul arasında mekik dokuduğunu ve İstanbul'a her geldiğinde oğlunun Edirnekapı'daki mezarını sık sık ziyaret ettiğini kaydeden Ayabak, "Çok bunaldığımda kendimi orada buluyorum. Ben sadece oğlumu değil birçok şeyimi kaybettiğim için orada da benim psikoloğum var. Onunla dertleşiyorum, orada rahatlıyorum. Zaman zaman Antalya'ya gittiğimde Cuma günleri mezarlığa gidemiyorum. Bir anne evladının toprağını özler mi? Vallahi burnumda onun toprağın kokusunu hissediyorum, onu bile özlüyorum." şeklinde konuştu.
Ayabak, Mahir şehit olduktan sonra diğer 3 çocuğunun da çok etkilendiğini belirterek, şunları söyledi:
"Mahir'i kaybettikten sonra ailede büyük bir çöküş yaşandı. Bir türlü toparlanamadılar. Büyük kızım 3-4 sene ilaç kullandı, diğer oğlum da tedavi gördü. Çünkü şöyle sabah güle oynaya gönderiyorsun. Ertesi sabah tabutla kapına geliyor. Bu çok acı bir şey. Bir de şu var, kendi silahımla, kendi kurşunumla, üniformamla, kendimden zannettiğim hainlerle vuruluyorum. Kalleşler, bu bir kalleş, bir hain kurşunu. Bu yalnız benim oğluma değil tüm Türkiye'ye yapılmış bir hainlik."