9 Temmuz 2025 Çarşamba / 14 Muharrem 1447

AYM Başkanı’ndan skandal adımlar 

Vatan haini Can Dündar’ın tahliyesi için rapor yazan Murat Şen’i ödüllendiren Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan “skandal karar” konusundaki çabaları ile de kafaları karıştırdı. 

28 Temmuz 2019 Pazar 07:00 - Güncelleme:
AYM Başkanı’ndan skandal adımlar 

Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan’ın, Vatan haini firari Can Dündar’ın tahliyesi yönünde rapor yazan raportör Murat Şen’i  22 Şubat 2019 tarihinde de AYM’ye Genel Sekreterliğine getirmesiyle dikkat çekmişti. Anayasa Mahkemesi önceki gün de, “Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi” adı altında hazırlanan metne imza atan 9 akademisyenin, ‘terör örgütü propagandası yapma suçundan cezalandırıldıkları’ gerekçesiyle yaptıkları bireysel başvuruda hak ihlali kararı verdi. Toplantıda 8 üyenin ihlal kararına karşı 8 üye ihlal bulunmadığı yönünde görüş bildirdi. Ancak, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, “ihlal” yönünde oy kullanınca, “eşitlik halinde başkanın katıldığı tarafın oyunun iki oy sayılacağı” hükmü gereği, bireysel başvuruda, 9’a 7 ihlal kararı verildi. AYM’nin söz konusu kararının, “katil”, “terörist”, “katliamcı” gibi isnatlarda bulunarak devlete hakaret edilmesinin önünü açacağı değerlendirmeleri yapıldı. 

CAN DÜNDAR TAHLİYESİ 

Sosyal medyada tepkilerin çığ gibi büyümesine yol açan tartışmalı karar üzerine gözler AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın daha önce aldığı kararlara ve yaptığı hamlelere çevrildi. Arslan, MİT tırları davası olarak bilinen ve Cumhuriyet gazetesi tarafından 29 Mayıs 2015’te atılan manşet nedeniyle FETÖ işbirlikçiliği, darbe ve casusluk suçlamaları gerekçesiyle tutuklanarak cezaevine konan Can Dündar ve Erdem Gül’ün tahliyesine imkan sağlayan karara imza atmıştı. Zühtü Arslan’ın sadece vatan haini Can Dündar kararını vermekle kalmayıp, kararı henüz gerekçesi yazılmadan kamuoyuyla paylaşması da ayrı bir tartışma konusu olmuştu. Gerekçesi yazılmadan kararı paylaşan Arslan’ın, 2008’de benzer bir tavrı gösteren AYM üyelerini kamuoyuna açık bir konuşmada eleştirmişti. Aslan’ın, kendisinin eleştirdiği bir uygulamaya imza atması da dikkat çeken bir unsur olarak öne çıkmıştı.Hain Can Dündar’ın tahliyesini sağlayan karar AYM’nin, kendini yerel mahkemenin yerine koyarak karar verdiği ve doğrudan mahkemeye müdahale niteliği taşıdığı gerekçesiyle hukuk çevrelerinde çok şiddetli eleştirilmişti. 

ÖDÜLLENDİRDİ 

Arslan’ın, vatan haini Can Dündar kararının ardından, Dündar dosyasında ‘tahliye’ yönünde rapor yazan AYM Raportörü Murat Şen’i 22/2/2019 tarihinde AYM’ye genel sekreter olarak ataması da dikkat çeken uygulamalarından birini oluşturdu.  Zühtü Arslan’ın uzun yıllar öğretim üyesi ve 3 yıl da başkan olarak görev yaptığı Polis Akademisi’nde FETÖ’cü yapılanmaya yönelik koruyucu tavırları dikkat çekmiş, 15 Temmuz sonrası başlatılan FETÖ soruşturmaları sırasında ortaya koyduğu tavırlar da hakkında soru işaretlerini oluşturan bir tavır sergilemişti. 

KAYA’DAN CİDDİ UYARI 

Türkiye Adalet Araştırmaları Merkezi ( TÜRKAD ) Başkan Yardımcısı Avukat Cem Kaya, Zühdü Arslan’ın dikkat çeken kararları ve uygulamalarını, altına imza attığı son kararla birlikte değerlendirdi. Kaya, “Bu değişiklikte artık, topla, tüfekle, silahla, yapamadıklarını sözde hukukla, sandık eliyle yapmak isteyen bir yapı var. Bu yapının yeri belli yurt dışında. Kimi buna üst akıl diyor. Bugün uzantısı FETÖ gibi örgütler” dedi. 

DEVLET UYUMAMALI

AYM Başkanı’nın, Perşembe günü yeni AYM üyesinin yemin töreninde Cumhurbaşkanı’nın önünde üst perdeden konuşmalar yaptığına işaret eden Avukat Cem Kaya, önümüzdeki döneme ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:  “Zühdü Arslan hukukçu değildir. Hukukçu olmayan bir AYM başkanı üzerinden, onun reyi ile bir görev yapılmıştır. Hukukçu olmayan birini siz AYM başkanı yaparsanız, o da üst perdeden cumhurbaşkanımızın olduğu ortamda büyük kelamlar, nutuklar ediyorsa bu basit hadise değildir. Devletin, milletin bunun farkında olması lazım. Devlet 15 Temmuz’da uyudu, yeni süreçte uyumasın.” 

Bülent Turan: Vicdanları yaralamıştır

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, “AYM bu karar büyük ölçüde vicdanları yaralamıştır. İfade özgürlüğü herkes içindir, olmalıdır. Ancak konu teröre destek gibi çok hassas konularsa bin kez daha düşünülmelidir. Şehitlerimizi görmezden gelmek, devleti katliamcı olarak göstermek ifade özgürlüğü ile açıklanamaz. Teröre destek, motivasyon ne zamandır ifade hürriyeti oldu? Hiçbir devlet, bir terör örgütünün sözde öz yönetim ilan etmesine, güvenlik güçlerini ve vatandaşlarını şehit etmesine seyirci kalamaz. Belki unutuldu; ama hendek teröründe 793 güvenlik görevlimiz şehit oldu. 314 sivil vatandaşımız hayatını kaybetti. 4 binin üzerinde güvenlik görevlisi ve 2 binden fazla vatandaşımız yaralandı. Bunu görmeyenlerin, söylemeyenlerin ifade özgürlüğü kılıfı ile şehitlerimizin ruhlarını incitme, şehit yakınlarını ve gazilerimizi üzme hakları yoktur. AYM 8-8 verdiği bu kararla, adeta devlete katliamcı demeye, hendek kazarak özerklik iddiasında bulunulmasına kapı açmıştır.” dedi.