18 Nisan 2024 Perşembe / 500 Internal Server Error

500 Internal Server Error


cloudflare

Tepki çığ gibi büyüyor: AYM'yi devletin kendini koruma altına almasının sınırlarını tanımlamaya davet ediyoruz

Anayasa Mahkemesinin 'Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi' adıyla hazırlanan metni imzalayan akademisyenler hakkında verdiği 'hak ihlali' kararına yönelik tepki büyüyor. Konuyla ilgili bir bildiri yayımlayan İstanbul Medeniyet Üniversitesi, 'AYM’nin, somut durum karşısında kişi hak ve özgürlüklerin sınırlarının neler olduğunu açıklamaya, devletin kendini koruma altına almasının sınırlarını tanımlamaya davet ediyoruz.' ifadelerine yer verdi.

TM Dijital Haber Merkezi30 Temmuz 2019 Salı 07:00 - Güncelleme:
Tepki çığ gibi büyüyor: AYM'yi devletin kendini koruma altına almasının sınırlarını tanımlamaya davet ediyoruz
Anayasa Mahkemesinin (AYM) “Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi” adıyla hazırlanan ve terör örgütü PKK’nın yasa dışı faaliyetlerine karşı yürütülen mücadeleyi “devlet katliamı” olarak nitelendiren metne imza atan 10 akademisyen hakkında verdiği “hak ihlali” kararına yönelik tepki çığ gibi büyüyor.
 
Konuyla ilgili bir bildiri yayımlayan İstanbul Medeniyet Üniversitesi, “Sözde bildiriyi ifade özgürlüğü olarak gören AYM’nin, somut durum karşısında kişi hak ve özgürlüklerin sınırlarının neler olduğunu açıklamaya, devletin kendini koruma altına almasının sınırlarını tanımlamaya davet ediyoruz.” açıklamasında bulundu.
 
Söz konusu metnin hak arayışı ve ifade özgürlüğü sınırlarında kabul olunamayacak bir metin olduğu ifade edilen basın bildirisinde, şunlar kaydedildi:
 
“İstanbul Medeniyet Üniversitesi olarak;
 
Terör örgütü PKK’nın bölge insanının yaşama hakkını sınırlayan, hatta yok eden hendek eylemlerini ortadan kaldırarak, yaşamı olağan akışına döndürmeye dönük çabalarını;
 
- “Kasıtlı ve planlı kıyım”, “başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölgeye karşı katliam ve bilinçli sürgün” gibi ifadeler ile Devlet terörü olarak tanımlayan,
 
- Kantonlar oluşturularak otonomi elde etme çabalarını masumane talepler olarak görüp devletin varlığı, birliği ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldıran talepleri ise masum siyasi çözüm çabaları olarak kabul ederek bu yönde bir yol haritası oluşturulmasını talep eden,
 
- Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hak ve özgürlüklerine kasteden terörist faaliyetleri masum eylemler olarak tanımlayarak, teröristlere karşı oluşan devlet refleksini “devletin masum vatandaşlarına uyguladığı şiddet” olarak gören,
 
- Var olan durumu ters yüz ederek Türkiye’yi uluslararası ortamda karalama çabalarına hizmet eden, dış müdahaleleri davet eden,
 
“Sözde Barış Bildirisi” hak arayışı ve ifade özgürlüğü sınırlarında kabul olunamayacak bir metindir. 
 
Hukukun, salt “hukuk için hukuk” tanımı dahilinde kalmayan, birey ve devletin birbirine dokunan fiil ve işlemlerinin her ikisinin de varlığını teminat altına alma esasında açıklanabilecek kodlar manzumesi olduğu gerçeğinde, ifade özgürlüğünün devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü sınırına kadar kullanabileceği açıktır.
 
Bu çerçevede Sözde Barış Bildirisinde olduğu gibi, bu sınırları aşan fiil-eylemler ile buna karşı devletin kendini koruma refleksinin, bildirinin hazırlanma sürecinde yaşanan gelişmeler dikkate alınarak yorumlanması kamuoyunun bir beklentisi olarak ortada olduğu halde, bildiriyi ifade özgürlüğü olarak gören AYM’nin, somut durum karşısında kişi hak ve özgürlüklerin sınırlarının neler olduğunu açıklamaya, devletin kendini koruma altına almasının sınırlarını tanımlamaya davet ediyoruz.
 
Zira, kamuoyunun somut olaylarda soyut tanımlamaların ötesinde, somutlaşmış bir ilişki kurularak tatmin olunmaya olan ihtiyacı AYM’nin son kararı ile öngörülemeyecek şekilde artmıştır.
 
Gerekli adımların atılmaması durumunda, terör yanlısı eylem ve faaliyetlerin artmasından endişe ettiğimizi beyan ediyor, hatadan korunma gereğine dikkat çekmek istiyoruz.
 
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.”