4 Mayıs 2024 Cumartesi / 26 Sevval 1445

Başkan Erdoğan'dan kritik açıklamalar: Hafter her an sürecin dışına atılabilir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Libya'da ABD-Türkiye arasında yeni bir dönemin başlayabileceği sinyalini vererek, 'Hafter her an sürecin dışına atılabilir. Gelişmeler onu gösteriyor.' dedi.

AA8 Haziran 2020 Pazartesi 21:28 - Güncelleme:
Başkan Erdoğan'dan kritik açıklamalar: Hafter her an sürecin dışına atılabilir

Erdoğan, TRT ortak yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkilerine ilişkin soru üzerine Erdoğan, salgının sadece Türkiye'yi değil tüm dünyayı etkilediğini, dünya ülkelerinde meydana getirdiği çok yönlü zararların olduğunu belirtti.

Bu süreçten ABD başta olmak üzere Rusya, Çin ve diğer ülkelerin çok büyük zararlar gördüklerini ifade eden Erdoğan, ABD'de şu anda 45 milyon civarında işsizden bahsedildiğini anımsattı.

"Türkiye'nin durumuna bakıldığında ilk çeyrekte Türkiye, dünyada bir numara büyümede, 4,5 gibi bir oranı yakalamak suretiyle." diyen Erdoğan, "Bütün yaptığımız yatırımlara rağmen terörle mücadele gibi bir süreci biz kesmedik. Aynen buna devam ediyoruz. Aynı şekilde salgında mücadelede biz şu ana kadar 102 ülkeye büyük bir kısmı hibe olmak üzere yardımlar gönderdik. Onun içinde maske, tulum, ilaçlar vesaire var. Bütün bunları yaparken de kendimize de çok farklı hedefler koyduk. Benim hep 'aşkım' dediğim adımım, şehir hastaneleri. En son Çam ve Sakura Şehir Hastanesi. Türkiye'nin en büyük hastanesi oldu. Muhteşem mi muhteşem." diye konuştu.

- "SAĞLIKTA EN İLERİ TEKNOLOJİYİ BURADA DA KULLANDIK"

Erdoğan, Çam ve Sakura Şehir Hastanesini yap-işlet-devret modeliyle inşa ettiklerini, içindeki bütün donanımıyla en ileri teknolojinin bu hastanede görülebileceğini söyledi.

Hastanede bazı eksikliklerin olduğunu, çevredeki peyzaj ve ağaçlandırmayla ilgili çalışmaların devam ettiğini aktaran Erdoğan, Sağlık Bakanlığının hastaneyi doktor, hemşire ve sağlık memurları konusunda çok güçlü bir ekiple donattığını anlattı.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bizim şimdi yeni bir adım atmamız lazım. Sağlık turizmine de girelim. O zaman bir şey yapmamız lazım. Bizim Yeşilköy'de havalimanımız var. Bu havalimanına millet bahçesi yapma sözü verdik ama bunun bir bölümünü de biz kalkalım, acil durum hastanesi yapalım. Ne ile mücadelede? Salgınla mücadelede. Kalktık, 45 günde yapma sözü verdik. Biz burayı 45 günde 1008 odalı, tek katlı yapalım dedik. Sağ olsun yüklenici firma söz verdi ve söz vermekle de kalmadı. 'İki hastaneden bir tanesini ben üstleneceğim.' dedi. Sağ olsun Rönesans firması bir tanesini de o üstlendi. Diğerini de Sancaktepe'de yaptık. Sancaktepe'de askeri havaalanının yanına yapalım dedik. O da 1008 odalı. Oraya da onu yaptık. Fakat bizim orada bir başka sözümüz vardı. Biz burada bir şehir hastanesi yapacaktık. Şimdi biz 1008 odalı acil durum hastanesini Feriha Öz Hastanesi olarak yaptık. Aile efradı, hepsi profesör. Onlar da hayran kaldılar. Sağlıkta en ileri teknolojiyi burada da kullandık."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer hastaneye ismi verilen Prof. Dr. Murat Dilmener'in Çapa Tıp Fakültesinde bir duayen olduğunu, bu hocaların koronavirüs nedeniyle vefatlarının bir farklılık arz ettiğini aktardı.

Dilmener'in öğrencilerinin, meslektaşlarının telefon açarak gösterilen kadirşinaslık nedeniyle teşekkür ettiklerini anlatan Erdoğan, "Okmeydanı'nda yapmış olduğumuz şehir hastanesine Cemil Hoca'nın adını oraya verdik. O da çok farklı bir ses getirdi gerçekten. Cemil Taşçıoğlu aynı zamanda benim hemşehrim. Babalar, baba dostu. Öyle de bir özelliği var. Ben bilmiyordum, sonradan öğrendim. Yine özellikle Çapa'dan falan çok olumlu sesler getirdi. Hadımköy'deki hastaneye de İsmail Niyazi Kurtulmuş ağabeyimizin, amcamızın adını verdik. Üzerimizde çok çok emeği olan ve aynı zamanda benim Genel Başkanvekilim Numan Kurtulmuş Bey'in de babası olur." dedi.

- SAĞLIK TURİZMİ

Erdoğan, şehir hastanelerini genişleterek devam ettirdiklerini, son yapılan açılışlarla 11 şehir hastanesinin olduğunu ifade etti.

"Bütün bu hastanelerin hava ulaşımıyla entegre oluşu sağlık turizminde bir patlama meydana getirecek." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"İşte Yeşilköy'de düşün, yaya yürüyüşü. Hemen uçak iniyor, ambulans oradan alıyor hemen oraya 5 dakika. Aynı şekilde Sancaktepe'de uçak iniyor, hemen 5 dakika. Tedavisi bitti, ayrılacak, ayrılacağı zaman da yine oradan aynı şekilde bütün ailesi ile eğer hava ambulansı ile gelmişse o şekilde ayrılıyor. Yok tarifeliyle geldiyse her iki tarafta havaalanları yakın. Bir tarafta Sabiha Gökçen, diğer tarafta malum İstanbul Havalimanı var. Bu bizim sağlık turizmini tetikleyecek. Sağlık turizmiyle mevsimlik turizmdeki açığımızı kapayacağız. İşin böyle de güzel bir yanı var. Şu anda yurt dışından hastalar gelmeye başladı. Yeni, hemen. Çok kısa bir zamanda hızlandıracak bu işi."

Açılışı yapılan Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesinin yolunu, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yapması konusunda mutabakat olduğunu belirten Erdoğan, "Belediye maalesef şu andaki malum zihniyete kaptırılınca bunlar 'Bizim paramız yok, biz bu yolu yapamayız.' dediler. Allah'tan biz iş başındayız. Ben hemen Ulaştırma Bakanımıza talimatı verdim, sağolsun Ulaştırma Bakanımız çok kısa sürede hemen yol olayını bitirdi." ifadelerini kullandı.

Hastanenin bulunduğu bölgeye yapılan metronun, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığınca tamamlanacağını, metro bittiğinde hastaneye geliş gidişlerin her yönüyle çok daha rahat olacağını söyleyen Erdoğan, "İstanbul'a bu yakışır, İstanbul'a da bunu yapmamız gerekiyor. Onun için durmak yok, yola devam." diye konuştu.

Koronavirüs salgınıyla ilgili soru üzerine Erdoğan, "maske, mesafe ve temizlik" kavramlarının önemine işaret etti.

"Ben sevgili halkıma hitap ediyorum, aman ne olur bu üç kavrama çok dikkat edin. Maskeyi ihmal etmeyin. Nerede olursanız olun, hele hele kapalı mekanda kesinlikle maskeyi takın." uyarısında bulunan Erdoğan, 1,5 metrelik mesafenin korunması gerektiğinin altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ellerin de bir yere sürüldüğünde hemen yıkanması gerektiğini belirterek, "Bunu yapalım ki başımıza iş almayalım. Eğer buradaki tedbirlerimiz yerli yerinde ele alınırsa ben inanıyorum ki çok kısa zamanda benim 65 yaşındaki kardeşlerim, ağabeylerim bu işten zarar görmeyecektir." dedi.

Gençlerin de "Ben gencim, nasıl olsa bana bir şey olmaz." dememesi gerektiğine vurgu yapan Erdoğan, bu hafta sonu piknik alanlarında, yol kenarlarında, asker uğurlamalarında yapılanların doğru olmadığına dikkati çekti. Erdoğan, bunun telafisinin zor olduğunu ifade ederek, "Bu virüs, farklı bir virüs. Buna karşı tek çare, Bilim Kurulu üyesi hocalarımızın söyledikleri. Hep 'maske, mesafe, temizlik' diyorlar. Buna dikkat edeceksiniz." diye konuştu.

- "BU İŞ BİTTİ ANLAMINA GELMEZ"

"Her şeyi serbest bıraktık diye, bu iş bitti anlamına gelmez. Allah göstermesin." diyen Erdoğan, bugünün rakamlarına bakıldığında vaka sayısının 989'a düştüğünü, 19 kişinin vefat ettiğini, yoğun bakımda ise 625 hasta olduğunu aktardı.

Erdoğan, yoğun bakımda 625 gibi sayıları görmek istemediklerini, bunun ve entübe hasta sayısının daha da aşağı inmesini arzu ettiklerini belirtti.

Bugün 3 bin 411 kişinin iyileşmesinin ve test sayısındaki yüksekliğin önemine işaret eden Erdoğan, "Vefatı ne kadar sıfırlamaya doğru gidersek, sıfırlarsak o zaman çok daha mutlu olacağız ama gelişmeler bu noktada fena değil." dedi.

Türkiye'de, diğer ülkelerle kıyaslandığında vefat oranının düşük olmasına ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Biz şu anda dünyada 11'inci sıradayız, iyiyiz yani." yanıtını verdi.

Erdoğan, bu rakamları paylaştığı ABD Başkanı Donald Trump'ın şaşırdığını söyledi.

- "BİZ, BİR ŞEY SÖYLEMİŞTİK"

"Birileri 'Türkiye İtalya, İspanya gibi olacak' diye tartışmalar yürütürken siz kendi içinizde ne düşünüyordunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:

"Biz, siyasette yola çıktığımızda bir şey söylemiştik, 'Biz, Türkiye'yi 4 temel taş üzerinde yükselteceğiz.' demiştik. 'Bunun birincisi eğitimdir, sağlıktır, adalettir, emniyettir' demiştik. Ondan sonra bu 4 temel taşın üzerine ulaşımı, tarımı, dış politikayı ilave ettik, vesaire. Ve biz, bu 4 temel taşa gerçekten çok önem verdik. Yoğun bir şekilde gerek ortaöğretim gerek üniversitelere ağırlık vererek Türkiye'de üniversite olmayan ilimiz kalmadı. Yani 75-76 üniversiteden 206 üniversiteye çıktık. 81 ilin 81'inde de üniversitemiz var. Bu hale getirdik işi. Diğer yönden de gerçekten çok lüks hastaneler yaptık. Mesela acaba İtalya'da ücretsiz ilaç alabilir misiniz? Almanya'da ücretsiz ilaç alabilir misiniz? İşte bay Kemal zamanında, SSK'nın başında olduğu zamanda, SSK hastanelerinde ilacı bırakın ücretsiz almak, doktorun yazmış olduğu ilacı, iniyorsunuz SSK'nın aşağısında eczanesi var, orada size yazılan ilaçların tamamını alamıyorsunuz. Zaten dışarıdaki eczanelerden alma şansınız yok."

Erdoğan, AK Parti iktidarının bunları kaldırıp vatandaşın istediği eczaneden ilaç almasının önünü açtığını belirterek, bunların hepsinin o ufkun gereği olduğunu söyledi.

"Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi." diyen Erdoğan, koronavirüs salgın sürecinde bir ülkenin, ölen insanlarını torbalar içinde bir yerlere koyduğunu dile getirdi.

- "DURUM BİZDE ÇOK FARKLI SEYRETTİ"

Erdoğan, böyle bir zamanda Türkiye'de vaka-ölüm oranının yüzde 2 civarında olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Fransa'da bu, yüzde 18. Fransa'yı şöyle dinlediğiniz zaman, aman yarabbi havasından geçilmiyor. İşte tablo ortada. Virüsün bulaştığı 100 kişiden 18'i Fransa'da şu anda hayatını kaybetmiştir. Böyle bir durumda. Durum hamdolsun bizde çok farklı seyretti, hala da böyle seyrediyor. Ve biz, vatandaşlarımıza ilacında, şunda, bunda herhangi bir ayrım yapmıyoruz, yine ücretsiz olarak vermeye devam ediyoruz. Niye? Çünkü bizim üzerimizdeki sorumluluk bunu gerektiriyor da onun için. Bundan sonra da böyle yapmaya devam edeceğiz. Bu ülkenin Cumhurbaşkanıysam sorumluluğumun altında bu yatıyor. 'Kenarı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu, gelir de Adl-i İlahi sorar Ömer'den onu'. Bu anlayışla yetiştik. Dolayısıyla kalkıp da kenarda köşede bir garip var, bir hasta var, 'bırak ne olursa olsun' diyemeyiz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, başları tersten yapışık 2,5 yaşındaki ikizlerin tedavisi için Türkiye'de bir netice alınamayınca, çocukların, bu ameliyatı yapabilecek İngiltere'deki Keşmirli bir doktora gönderildiğini anlatarak, Türkiye'den doktorların da bu ameliyata eşlik ettiğini söyledi.

Çocukların başarılı geçen ameliyat sonrası çarşamba günü Türkiye'ye döneceğini belirten Erdoğan, çocukların mutluluklarını sosyal medyadan gördüğünü dile getirdi.

Erdoğan, isimleri Derman ve Yiğit olan çocukların ameliyat bedellerini bir Türk armatör ile Keşmirli bir kişinin karşıladığını ifade ederek, "Niyet hayır olunca, akıbet de hayır oluyor. Ama biz, öyle olsa da olmasa da bu işi zaten üstlenmiştik. Türkiye bu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu. Bütün vatandaşlarına genç, yaşlı sahip çıkmak için elinden geleni yapıyor. Bazılarının neticesinde farklılıklar da olabiliyor ama bazen de böyle hayırlı, güzel neticeler de alıyoruz." dedi.

- "TÜRKİYE'DE BUNA BENZER ÖRNEKLERİ İNŞALLAH ÇOK YAŞAYACAĞIZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehir hastaneleri konusunda, "Siz bunu devlet bütçesinden yapmış olsanız sadece faizine yetiştiremezsiniz. Burada önemli yatırım bunlar. Bunlar, yatırım deyince akılları başka yerde." dedi.

Şehir hastanelerinin çoğunun dış kredi olduğunu belirten Erdoğan, "Kredisini bulur getirir ve hastaneyi de kendisi yapar. Bazıları da yabancı ortakla yapıyor. En son Çam ve Sakura Hastanesi'nin finansörü Japonya. Hatta o gün açılışını da Japon Başbakanı Abe ile beraber video konferansla yaptık, o da çok mutlu oldu. Bundan sonraki süreçte de Türkiye'de buna benzer örnekleri inşallah çok yaşayacağız." ifadelerini kullandı.

Koronavirüs ile mücadelede hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rabbim mekanlarını cennet eylesin hele hele bir de bir hemşiremiz malum yavrusunu yani çok kısa bir süre görebildi ama o da ebediyete intikal etti. Allah rahmet etsin, mekanı cennet olsun inşallah. İşte onların da mükafatı, ecri bu." diye konuştu.

- "YATIRIMLARIN DURMASI DİYE BİR ŞEY BİZİM KİTABIMIZDA YAZMIYOR"

Erdoğan, 23 Nisan'da vatandaşlara çağrı yaptıklarını ve eşi Emine Erdoğan ile balkona çıkarak İstiklal Marşı okuduklarını anımsatarak, "Biz de o şekilde katıldık, bu defa bu işin heyecanı böyle oldu. İnşallah kısa zaman içerisinde bunu telafi ederiz, ondan sonra tekrar aslımıza döner ve artık caddelerde, meydanlarda çalışmalarımızı sürdürürüz." açıklamasını yaptı.

Kıbrıs Türk halkının varoluş ve özgürlük mücadelesinin lideri Dr. Fazıl Küçük'ün eşi Süheyla Küçük'ün bugün hayatını kaybettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, merhumeye Allah'tan rahmet dileyerek ailesine ve Kuzey Kıbrıs'a şahsı ve Türk Milleti adına başsağlığı diledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, koronavirüs sürecinde 128 ülkeden 80 bin vatandaşın Türkiye'ye getirilmesi ve aynı anda hayata geçirilen yatırımlarla ilgili de şunları kaydetti:

"Her şeyden önce yatırımların durması diye bir şey bizim kitabımızda yazmıyor, yazmayacak. Yatırımları aynı kararlılıkla devam ettireceğiz. İnşallah bu yıl sonuna kadar 15 kadar da baraj açılışı yapacağız. Bunlar açılışı yapılacak olanlar, bu arada tabii bir de temelini atacağımız barajlar var. Ilısu'da bizim yıllık inşallah gelirimiz 1,5 milyar olacak ve gerek burada sulama gerekse enerji bu noktada özellikleri olan bir yer. Malum ülkemizde 1 numara, dünyada 2 numara yani gövde büyüklüğü itibarıyla böyle bir özelliğe sahip. Ilısu'nun hakkını teslim edelim. Onun temelini Veysel Eroğlu hocamızla beraber atmıştık ve arkadaşlarımızın da teklifi üzere Ilısu Barajı'nın adını da Veysel Eroğlu olarak vermek suretiyle marifet iltifata tabidir dedik, onun adı verdik."

- "SAĞLIK SANAYİNDE DURMAYACAĞIZ"

Atılan adımlara bakıldığında her şeyden önce hizmet siyasetine öncelik verdiklerini vurgulayan Erdoğan, bunu sürdüreceklerini, çünkü halkın siyasetçiden hizmet beklediğini söyledi.

Türkiye'nin savunma sanayinde çok ciddi bir sıçrama içerisinde olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle dedi:

"Mesela SİHA'lar, İHA'lar, şimdi Akıncı geliyor. Bunlar olmamış olsaydı biz terörle mücadelede beklenen başarıyı kesinlikle elde edemezdik ama SİHA'larla o başarıyı elde ettik, İHA'larla koordinatların belirlenmesini tespit ettik. Ondan sonra F-16'lar indi vurdu. Bu süreci bu şekilde devam ettireceğiz, bir defa sağlık sanayinde durmayacağız. İşte sağlık turizmi dedik, bununla beraber yola devam edeceğiz."

- "5 MİLYON 500 KİŞİYE BİNER LİRA DESTEK VERDİK"

Ekonominin genel durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, "En basitinden biz 5 milyon 500 bin kişiye 1000'er lira o sıkıntılı dönemde destek verdik. Vefa Destek Grupları ile bunları kendilerine ulaştırdık ama buna bile bakıyorsunuz muhalefet 'Ne verdiniz ki?' diyor. Düşünün, 5,5 milyon dar gelirliye biz kalkıyoruz 1000'er lira ödemeyi yapıyoruz, karşılıksız. Bunun dışında ayrıca bizim bir çalışmamız daha var." diye konuştu.

Erdoğan, "Bütün bunların yanında önümüzdeki döneme yönelik de ekonomide yatırımlarımızı artırarak, bir defa girdiyi aktif pasif dengesinde çok daha iyi bir noktaya inşallah taşıyıp, belki ikinci çeyrekte biraz sıkıntılı olacak ama Allah'ın izniyle üç ve dördüncü çeyrekte bu işi toparlayacağız." ifadelerini kullandı.

Faiz oranları konusunda da değerlendirmelerde bulunan Erdoğan şöyle devam etti:

"Faize gelince, zaten görüyorsunuz faiz aşağı doğru çekildi. Şu anda enflasyon da inşallah tekrar düşüşte. Bütün bunların hepsi bizim ekonomimizi olumlu istikamette etkilerken, şimdi ben yatırımcımıza diyorum ki 'Bak, şu anda faiz aşağı çekildi, kamu bankaları her türlü desteği veriyor. Hadi bakalım buyurun yatırıma.' Yatırım noktasında atacakları adımlarla biz çok daha iyi bir konuma inşallah geleceğiz."

- "FIRSATÇILIK YAPILMASINA DA GEÇİT VERMEYECEĞİZ"

Küresel salgın sürecinde haksız fiyat artışlarına ilişkin soru üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu sahtekarlara, bu adeta soygunculara karşı şu anda başta İçişleri Bakanlığımız olmak üzere Maliye Bakanlığımızın kendi özel ekipleri olmak üzere hepsi bunların üzerine üzerine gidiyorlar ve gitmeye de devam edecekler. Bu önlemleri alacağımız gibi denetimler gerçekleştiriliyor. Haksız fiyat artışı yaparak vatandaşlarımızın mağduriyetine neden olanlarla ilgili yasal işlemler de başlatılıyor. Burada en önemli şeylerden bir tanesi de piyasa bozucu faaliyetlerle mücadeleye sonuna kadar devam edeceğiz. Haksız fiyat artışlarının yapılması durumunda Mali Suçları Araştırma Kurulu MASAK, bunlarla ilgili incelemelerini başlatacak. Her konuda olduğu gibi ülkenin ekonomik güvenliği konusunda da gerekli mücadeleyi vereceğiz, çünkü bu da bir terördür. Buna fırsat vermeyeceğiz.

Erdoğan, "Ayrıca Ticaret Bakanlığı bünyesinde Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu oluşturuldu. Bu kurul, üretici, tedarikçi ve perakende işletmelerin, fahiş fiyat artışı ve stokçuluk uygulamalarını da denetleyecek. Kurul, olağanüstü fiyat artışı gerçekleştirdiği tespit edilen üreteci, tedarikçi ve işletmeler hakkında da idari para cezası kararı alabilecek. Ayrıca kamu bankaları ve kamu katılım finans kuruluşları, kredi paketleri açıklamıştı. Onlar da söz konusu finansal imkanlarını ürün veya hizmetlerde fiyat artışı olarak yansıtan firmalara sunmayacaklarını duyurdu. Dolayısıyla bu konuda fırsatçılık yapılmasına da geçit vermeyeceğiz." ifadelerini kullandı.

- "RUSYA, TÜRKİYE'Yİ, GİDİLEBİLECEK DESTİNASYONLAR ARASINA ALDI"

Koronavirüsle mücadele sürecinde Türkiye'nin karşısına çıkabilecek fırsatlara ilişkin ne gibi adımlar atılacağına yönelik soruya Erdoğan, "Biz, tespit edilmiş veya üzerinde birçok çalışmaların yapıldığı alanların dışında birçok alanları farklı şekilde değerlendirerek bunları fırsata dönüştürmeyi hedefliyoruz." yanıtını verdi.

Sağlık turizminde Türkiye'nin artık çekim alanı haline geleceğini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Geçenlerde Sayın Putin ile görüşme yaptım ve dedim ki 'Vatandaşlarınız artık Türkiye'yi özlediler, gelmek istiyorlar, artık önlerini açın, onlar Türkiye'ye gelsin.' Ve dün haber geldi, Türkiye'yi de gidilebilecek destinasyonlar içerisine koymuşlar. Sayın Johnson ile bir görüşme yapmıştım, ona da aynı şeyi söyledim, 'Bak sen hem Türk'üm diyorsun hem de İngiltere'den Türkiye'ye gelecek turistler var, önünü açın da bunlar da gelsin' dedim. Onlar da aynı şekilde destinasyonlarının içine koymuş. Şimdi Almanya direniyor. Almanya'da koalisyon hükümeti malum. Bu koalisyon hükümetinde nedense Türkiye'ye karşı garip bir tavır var. Önümüzdeki günlerde Merkel ile bir görüşmemiz olacak, onunla da bunları konuşacağız. Ama ben inanıyorum ki Almanya da özellikle Türkiye'ye gelmek isteyen turistlerin önünü kesemeyecek, çünkü bir defa Schengen'e ters. Ters olduğu için 'Ben Schengen üyesi ülkenin vatandaşıyım, sen benim seyahat hürriyetimi kısıtlıyorsun' diyecekler ve yüklenecekler. Ama ben buna rağmen Merkel ile yapacağımız görüşmenin bu noktalarda hayırlı olacağına inanıyorum."

- "DAYANIŞMA KÜLTÜRÜNÜ KORONA OLAYINDA DÜNYAYA ANLATTIK"

Türkiye'nin, halkının yüzde 99'u Müslüman olan bir ülke olduğuna işaret eden Erdoğan, "Ama biz dünyadan kopuk değiliz. Bir başka özelliğimiz var. Biz 'Dünya beşten büyüktür' diyerek yola çıktık ve bunu söyleyerek de dünyada dengeler üzerinde bir plan yapıyoruz" diye konuştu.

Bu planda kimsenin "Ben varsam başka kimse yok" deme hakkı bulunmadığını belirten Erdoğan, "Şunu bileceksin, sen varsın ama senin dışında da 195 veya 196 ülke var. Bir kononavirüs olayı yaşıyoruz. Buyur, ne oluyor? Güç, müç, herhangi bir şey kalıyor mu, kalmıyor. Bunu görmemiz lazım ve bunu görerek de dayanışmayı, dayanışma kültürünü kavramamız lazım. Dayanışma kültürünü kavrayamadığımız sürece kayıptayız." değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan şöyle devam etti:

"Türkiye olarak bu milletin tarihinden gelen, genlerinde olan o dayanışma kültürünü dünyaya korona olayında dünyaya anlattık. 102 ülkeye bizim yardım elimiz uzandı, acaba onların böyle bir şeyi oldu mu? Maskelerine, tulumlarına, her şeylerine el koydular. Bunu anlatarak biz diyoruz ki, 'Bizim kadim tarihimizde böyle bir özellik var. İşte bu özellikten hareketle de biz tüm dünyayı kucaklıyoruz. Tüm dünyayı kucaklamanın yanında da elimizi tüm insanlığa uzatıyoruz. İstiyoruz ki tüm insanlık aynı ruhla çalışmaya devam etsin ve dünyada barış özgürlük hakim olsun."

SİHA'ların Libya ve İdlib'de sağladığı başarıların anımsatılıp, dünyada Türk yapımı SİHA'lara talebin sorulması üzerine Erdoğan, "SİHA'lara yönelik çok ciddi siparişler var. Bildiğim kadarıyla siparişlere yetişemiyorlar. Bu alanda özel sektörün ve devletimizin çalışmaları var. Bu gelişmelerle farklı bir yere kayarak üretimde sıkı bir adım atılmış olacak." yanıtını verdi.

Erdoğan, bu akşam ABD Başkanı Trump ile yaptığı görüşmede F35 ve S300 konularının gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine, "Gündeme gelmedi ama biz çalışma grubu oluşturduk. Sayın Trump ile bu akşam yaptığımız görüşmede de bunları oluşturduk. Dışişleri ve Savunma bakanları, istihbarat ve özel danışmalarımız bu çalışmayı yapacaklar." bilgisini paylaştı.

İdlib'de son gelişmelerin ne yönde olduğunun sorulması üzerine de Erdoğan, şunları kaydetti:

"Şu ana itibarıyla M4 yolunda bazı sıkıntılar olsa da iş fena gitmedi. Şu an itibarıyla da fena gitmiyor. 200 bin civarında İdlibli geri döndü. Fakat hepsinden öte, özellikle de kuzeyde briket konutlar yapıyoruz. Aileleri rahatlıkla barındırabilecek 30-40 metrekare konutlar. Şu anda bu konuda AFAD'ımız, Kızılay'ımız ve bunun yanında sivil toplum kuruluşlarımız yoğun bir şekilde çalışıyor. Hedefimiz burada ilk etapta 20 bin konut planlamıştık. Bunu şimdi daha da artırıyoruz. Belki 50 bine çıkartacağız. Yoğun bir şekilde buna devam ediyoruz. 50 bini yakalarsak bu İdlibli'ye bir rahatlama verecek."

- "BEYAZIN SİYAHA, SİYAHIN DA BEYAZA BİR ÜSTÜNLÜĞÜ YOKTUR"

ABD'de polis şiddeti sonucu siyahi George Floyd'un hayatını kaybettiğinin anımsatılıp, sonrasında başlayan protestoların sorulması üzerine Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

"George Floyd'un ABD'de insanlık dışı müdahale sonucu hayatını kaybetmesi üzüntü verici bir olay. Bunları Sayın Trump'a söyledim. Bu elim olay aynı zamanda ırkçı bir yaklaşımın tezahürü. Vicdan sahibi hiçbir insanın kabul edebileceği bir durum değil. Gerçekten orada polisin adeta gırtlağına basarak ona 'nefes alamıyorum' çığlıklarını attıran olay sıradan bir olay değil. Maalesef günümüzde bu ırkçı yaklaşımın bazen siyahilere, bazen mültecilere yönelik olarak uygulandığını görüyoruz. Biz Müslüman olarak ırk, renk, din, dil ya da inanç ayrımı yapmaksızın tüm insanların haklarını korumak için mücadele vermeye devam ediyoruz ve edeceğiz. Özellikle ABD'de ve bazı Avrupa ülkelerinde siyahilere ve mültecilere karşı olan tavır herkesin malumudur. Sayın Obama ile bizim çok iyi günlerimiz oldu. Sayın Obama bir siyahi olarak 8 yıllık başkanlığı döneminde acaba Amerika'daki siyahilere yönelik ne gibi adımlar attı? Bu önemli. Kültürel birikim ve insana bakışla ilgili olan konudaki tavırlar çok çok önemli. Peygamber Efendimiz, 'Beyazın siyaha bir üstünlüğü yoktur, siyahın da beyaza bir üstünlüğü yoktur.' diyor. Biz bu ilkeyi yüzlerce yıldır kendimize şiar edindik."

"PKK/YPG'nin Antifa denilen terör örgütü ile ABD'deki bir araya gelişleri manidardır. Bunu Sayın Trump'a söyledim." diyen Erdoğan, "Bunlara verilen destekler manidardır. Bu konularda da hassasiyetinizi özellikle rica ediyorum dedim. Bunların Suriye'de de çok ciddi operasyonları oldu." değerlendirmesinde bulundu.