Bilal Erdoğan: Türk dünyasının birbirinden güç alabilen dinamiklerle kuşanmasına ihtiyacımız var

Necmeddin Bilal Erdoğan, açılış töreninde yaptığı konuşmada, dünyanın karmaşık, belirsiz, çalkantılı bir dönemin içinden geçtiğini belirtti.

Erdoğan, belirsizlik dönemlerinde insanlara geleceğe dair ümit verebilmenin önemli olduğunu, bu nedenle Türk Dünyası Araştırmaları Merkezine önem verdiklerini kaydetti.

Eskiden diplomalarla kariyer sahibi olmanın daha çok mümkün olduğunu, şimdi ise bir meselenin uzmanı ve belli bir yetkinliğe sahip olmanın daha kritik hale geldiğini vurgulayan Erdoğan, araştırma merkezlerinin üniversite yapılanmasında gittikçe daha fazla önem kazanacağını düşündüğünü söyledi.

Toplumu bekleyen meselelerin, sosyal bilimlerde olduğu gibi doğa bilimlerinde de tıpta da mühendislikte de birçok uzmanlığı bir araya getirerek çözülebildiğini dile getiren Erdoğan, tıpta yapılan birçok çalışmanın içerisinde biyologların, kimyacıların, fizikçilerin ve mühendislerin çok kritik roller oynamasını örnek gösterdi.

Uluslararası ilişkilerde ve siyaset biliminde de sadece bu alandaki uzmanlığın sahada çalışmak, meseleleri değerlendirmek için yeterli olmadığını gördüklerini belirten Erdoğan, "Onun için biz de arzu ediyoruz ki her geçen yıl daha güçlü hale gelen merkezimizde uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi uzmanlarının yanında iktisatçılar, enerji üzerine çalışan mühendisler, çevre mühendisleri olsun." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı'nın 2040 vizyonu altında bütün Türk dünyasını ilgilendiren birçok başlığın olduğuna işaret ederek, "Bu başlıklar sadece uluslararası ilişkilerle, sadece enerji güvenliğiyle sınırlı değil, ulaştırma, ekonomi, sosyoloji, bütün kamuoyunu, toplumu ilgilendiren konular bu vizyonun bir parçası. Dolayısıyla biz üniversite olarak bu alandaki çalışmalara güçlü destek sağlamak istiyoruz. 4 ülkede gerçekleştirmeyi düşündüğümüz yüksek lisans, master programı aslında bu vizyonun bir yansıması." diye konuştu.

Türkiye'nin yanı sıra Azerbaycan, Kazakistan ve Özbekistan'da da bir Türk dünyası master programı gerçekleştirileceğinin altını çizen Erdoğan, "Böylelikle bütün Türk dünyasını tanıyarak entelektüeller yetiştirmeye ihtiyacımız var. Tabii ki Türk dünyası aynı zamanda bir Kızılelma. Ama bu hedefe ulaşmak, aramızdaki bütün sınırların da kaldırılmasına dayanıyor. Bu sınırları kaldırabilmek için aramızda dostlukların olması, diyalogların güçlenmesi lazım, dilde birlik ülküsünün sağlanması lazım." dedi.

Erdoğan sözlerini şöyle tamamladı:

"Dünyadaki bu belirsizlikler ortasında Türk dünyasının sırt sırta verebilen, birbirinden güç alabilen dinamiklerle kuşanmasına ihtiyacımız var. Batı sonrası yeni bir paradigma olacaksa, dünyaya daha çok barış, daha çok istikrar vadedecekse, yeniden bir uluslararası hukuk düzlemi gerçekleşecekse, buna inanan ülkelerin bir araya gelip yeni bir paradigmayı konuşuyor, tartışıyor olması lazım. İnanıyorum ki bugün bu salonda olan daha genç, entelektüel kesimin, akademisyenlerin etkisiyle önümüzdeki nesillerin ortaya koyduğu paradigma daha barışçıl, daha istikrarlı bir dünya düzenini bize vaat edebilecektir."

"DAHA ADİL VE DAHA ÇÖZÜM ÜRETEN BİR SİSTEME İHTİYACIMIZ VAR"

İbn Haldun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Atilla Arkan da dünyada yaşanan belirsizlik ve kaosun, gelecek 10 yılda daha da artacağına dikkati çekerek, "Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın uzun yıllardır söylediği gibi artık sistem, adil, ulaşılabilir ve yapılabilir çözümler sunabilme imkanlarını kaybetmiş durumda. Halbuki bizim daha adil ve daha çözüm üreten bir sisteme ihtiyacımız var." ifadelerini kullandı.

"2. Türk Dünyası Yaz Okulu Programı"na katılanların bir ay boyunca dünyanın, Türkiye'nin ve Türk dünyasının sorunlarını tartışacaklarını bildiren Arkan, "Kaosun ve belirsizliğin bizi beklediği dünyada ülkelerin en temel gücü bölgesel işbirlikleridir. Dolayısıyla bizim Türk dünyası olarak, bölgesel işbirliklerine son derece ihtiyacımız var. Bu bölgesel işbirliğinde en önemli şeylerden bir tanesi hiç şüphesiz ki entelektüel liderlik, entelektüel kapasite ve entelektüel ortak bir anlayış geliştirebilmektir. Biz İbn Haldun Üniversitesi olarak sadece Türk dünyasıyla değil, Orta Doğu'yla da gönül coğrafyamızı paylaşan ve adaleti arayan tüm ülkelerle beraber entelektüel bir paydaşlık ve kardeşlik yapma yolunda sürekli adımlar atıyoruz." diye konuştu.

Dışişleri Bakanlığı Kafkasya Genel Müdür Yardımcısı Ayşe Uzer, Türk dünyasının artık yalnızca dilde, tarihte, kültürde, sporda değil, diplomaside, siyasette, akademide, ekonomide, teknolojide ve savunmada da bir birlik ufkuna doğru adım adım ilerlediğini kaydetti.

Türk Devletleri Teşkilatı'nın bu müşterek vizyonun kurumsal bir ifadesi olduğunu anlatan Uzer, "Teşkilatımız giderek derinleşen işbirliği mekanizmalarıyla artık bir niyet beyanının ötesinde sahada karşılığı olan bir aktöre dönüşmüştür. Üniversitelerimizden düşünce kuruluşlarımıza kadar bütün kurumlar bu yürüyüşün ilmi, kültürel ve beşeri cephesini tahkim eden asli unsurlarıdır. Genç nesillerin Türk dünyasıyla daha sahih ve organik bağlar kurabilmesi bu tür programlarla mümkün hale gelmektedir." değerlendirmesinde bulundu.

Türk Devletleri Teşkilatı Genel Sekreter Yardımcısı Sadi Jafarov, teşkilatın daha da güçlenen ve uluslararası alanda artan bir tanıtıma sahip olduğunu vurguladı.

Türk devletleri açısından bu birliği derinleştirmeyi ve ortak bilinçle hareket etmeyi amaçladıklarını söyleyen Jafarov, küresel ölçekte yaşanan güvenlik tehditleri, çatışmalar ve sosyoekonomik istikrarsızlık gibi zorluklar karşısında ülkelerin istikrarlarını korumasının her zamankinden daha büyük önem taşıdığını dile getirdi.

TBMM Türkiye-Azerbaycan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı ve AK Parti Milletvekili Şamil Ayrım da tarihine, kültürüne ve medeniyet mirasına sahip çıkmayan milletlerin akıbetinin hüsranla sonuçlandığını ifade ederek, şunları kaydetti:

"Onurlu bir gelecek inşa etmek istiyorsak geçmişten geleceğe köprü vazifesi gören kültürümüze sahip çıkmak, onu öğrenmek, yaşatmak ve aktarmak mecburiyetindeyiz. Bugün Türk dünyası jeopolitik bir uyanış dönemine girmiştir. 200 milyondan fazla nüfusu, zengin enerji kaynakları, stratejik konumu ve ortak kültür mirasıyla büyük bir potansiyel taşıyoruz. Artık yükselen bir güç olan Türk dünyasının önündeki bazı meselelerin çözümünü de birlikte gerçekleştireceğiz."

28 ÜLKEDEN BİNE YAKIN ÖĞRENCİ BAŞVURDU

İbn Haldun Üniversitesi, Türk Devletleri Teşkilatı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Türkiye'den ve Türk dünyasından üniversitelerin desteği ile düzenlenen "2. Türk Dünyası Yaz Okulu Programı"na 28 ülkeden bine yakın öğrenci başvuru yaptı.

Yaz okulu çerçevesinde bölgeselleşme hareketleri, Avrasya coğrafyasındaki gelişmeler, Türk dünyasının temel meseleleri, çözüm ve işbirliği potansiyeli bilimsel açıdan değerlendirilecek.