Geçen hafta BM 80. Genel Kurulu için ABD'yi ziyaret eden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Washington'da Türk basın mensuplarının sorularını yanıtladı ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Ertuğruloğlu, BM 80. Genel Kurulu kapsamında New York'ta bulunduğunu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Genel Kurul'daki konuşmasında yaptığı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınması çağrısını hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Bize göre son derece anlamlı, son derece önemli. 'Laf olsun diye söylenen sözler' diye yorumlamayı tercih edenlere karşı artık bazı gerçeklerin farkına varın, beyninize yazdırın. Çünkü bunlar laf olsun diye söylenen cümleler değildi. Bildiğiniz gibi söylenenler Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin tezkeresiyle oy birliğiyle kabul edilen bir kararın içeriğiyle tamamen örtüşüyor."
Dün Milli Güvenlik Kurulu (MGK) bildirisinde de yayımlanan Kıbrıs Türklerinin egemen eşitlik ve eşit uluslararası statülerinin tanınmasına dayanan iki devletli çözüm modeline yönelik desteği hatırlatan Ertuğruloğlu, "Büyük bir kararlılık örneği gösterilerek Türk tarafının Kıbrıs konusuyla ilgili duruşunun, önceliklerinin ne olduğu bir kere daha kayıt altına alınmış oldu." diye konuştu.
Ertuğruloğlu, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve ekibiyle yaptığı görüşmelerde de Kıbrıs konusundaki duruşun tekrar tekrar paylaşıldığını ifade etti.
Kıbrıs sorununun yıllardır müzakere edilmesine rağmen çözülemediğini belirten Ertuğruloğlu, "BM Güvenlik Konseyi Kıbrıs Türkü'nün 60 yılını çalan bir örgüttür." dedi.
Ertuğruloğlu, BM Güvenlik Konseyince 4 Mart 1964'te çıkarılan 186 sayılı kararla Kıbrıs sorununun başladığını söyleyerek, "Bu kararda 'Government of Cyprus' diye bir ifade var. İşte hata burada başlıyor. 1964 Mart'ında başlayan bu hata bugüne kadar uluslararası camianın gündeminde Kıbrıs sorunu diye bir sorunun olmasına ve devam ettirilmesine sebep oluyor." şeklinde konuştu.
Uzun yıllardır Rum tarafıyla müzakerelerin sürdüğünü hatırlatan Ertuğruloğlu, şunları kaydetti:
"Biz istediğimiz kadar Rumlarla müzakere edelim değerli arkadaşlar. Altmış sene müzakere ettik. (KKTC'nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif) Denktaş Bey altmış yıl müzakere masalarında federasyon konuştu. Bir gün bile Rumlar federal bir yeni ortaklığa sıcak bakmadı. Sadece federal ortaklık kurmak istiyorlarmış gibi masaya geldiler. Masaya gelmemekle suçlanmamak adına ama masada her uzlaşı ortamını berhava ettiler. Buna rağmen hatırlayacaksanız Denktaş Bey'in bir lakabı oluştu; 'Mr. No', sanki Rum tarafı anlaşmaya hazır, niyetli, biz Türk tarafı bunu reddediyormuşuz gibi."
Ertuğruloğlu, 186 sayılı kararla Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) herhangi bir yeni ortaklığa, herhangi bir yetki paylaşımına girmeye ihtiyacı olmadığını belirterek, şöyle devam etti:
"Bizim BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesinin yaptığı bir yanlışı kabul etmeme ve bu yanlışa karşı bir duruş, bir mücadele sergileme görevimiz var. Biz bu görevi yerine getiriyoruz. Dünyanın hatasına boyun eğmedik diye biz suçlanıyoruz."
Ertuğruloğlu, BM 80. Genel Kurulu kapsamında New York'ta KKTC'nin GKRY'yi "Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti" olarak kabul etmediğini dile getirdiğini belirterek, "Dünyada bizim Rum tarafını Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti olarak kabul etmemizi sağlayacak hiçbir güç yoktur. Çünkü karşı taraf Kıbrıs Cumhuriyeti değildir. Karşı taraf salt bir Rum devletidir." dedi.
Kıbrıs sorununun bir statü meselesi olduğunu belirten Ertuğruloğlu, "Rumların kullanmasına izin verilen bir statü ve bizim var olan statümüzü inkar eden bir ortam. Kıbrıs sorunu budur." diye konuştu.
- "ARTIK ADA'DA İKİ ESKİ ORTAĞIN YENİ BİR ORTAKLIK KURMA DİYE BİR OLASILIĞI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR"
Ertuğruloğlu, son federasyon görüşmelerinin 2017'de İsviçre'nin Crans-Montana kentinde yapıldığını anımsatarak, "O son deneme de Rumların sıfır asker, sıfır garanti ısrarıyla çökmüştü." ifadesini kullandı.
Eski KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın "olmadık tavizler önerdiğini" belirten Ertuğruloğlu, Rumlar tavizleri kabul etseydi Ada'daki Türk varlığının sona erdirilme olasılığının ciddi bir şekilde gündeme geleceğini, buna rağmen Rum tarafının sıcak bakmadığını söyledi.
Ertuğruloğlu, "Sıfır asker, sıfır garanti politikasıyla" Türk askerinin Ada'dan ayrılacağına ve garanti sisteminin ortadan kalkmasına yol açacağına değinerek şunları kaydetti:
"Bu ısrarla Crans-Montana'daki son federasyon denemesini de bitirdiler. Akıncı bile o zaman şöyle demişti, bu bizim jenerasyonun son denemesidir, burada biz başaramazsak bizden sonraki jenerasyonlar farklı şeyler konuşacak. Bunu Mustafa Akıncı gibi birinin söylemesi çok anlamlıydı. Ama bugün bakıyorum hala daha Mustafa Akıncı'nın bile son deneme dediği başkaları artık bundan sonra başka şeyler konuşacak dediği ortamda bugün hala daha içimizde aynı yanlışları savunmaya çalışan siyasi kişiler, partiler maalesef hala var."
"Artık Ada'da iki eski ortağın yeni bir ortaklık kurma diye bir olasılığının söz konusu" olmadığını kaydeden Ertuğruloğlu, "Ortaklık dönemi bitmiştir. Çoktan bitti. Bunu bitiren Rum tarafıdır. Bunu bitiren Rum tarafını şımartan BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 5 daimi üyesidir. Onların sayesinde ortaklık olasılığı ölmüş bitmiştir." dedi.
TÜRKİYE'NİN ULUSLARARASI İLİŞKİLERİNİ SABOTE ETMEYE ÇALIŞIYORLARErtuğruloğlu, bundan sonra adanın geleceğinin iki egemen eşit devletin komşuluk ilişkileriyle şekilleneceğini belirterek, iki komşu devletin, üzerlerinde anlaştıkları başlıklarda işbirliği yapabileceğini ve yapmaları gerektiğini söyledi.
"Yeni bir ortaklık başka bir şeydir. İki ayrı egemen eşit devletin varlığı ve işbirliği yapmaları başka bir şeydir." diye konuşan Ertuğruloğlu, ortaklılığın gündemde olmadığını ve olmayacağını vurguladı.
Ertuğruloğlu, Rum tarafının iki egemen eşit devletin iyi komşuluk ilişkileriyle geleceği şekillendirme yönündeki politikalarına sıcak bakmayacağını belirterek, "Bakmamasını sağlayan da yine BMGK'nin 5 daimi üyesidir." değerlendirmesinde bulundu.
"Siz Rum'a sen Kıbrıs Cumhuriyeti'sin dediğin sürece Rum niye kendine eşit görmediği, azınlığı diye gördüğü, Helen Adası diye gördüğü Kıbrıs'ta bizimle paylaşıma gidecek? Söz konusu değil." diyen Ertuğruloğlu, Rum tarafının Ada'daki Türkler üzerinde ambargolar ve izolasyon tedbirleri uygulattığına değindi.
Ertuğruloğlu, Rumların Türkiye'yi "işgalcilikle" suçladığını ve Türkiye'nin uluslararası ilişkilerini sabote etmeye çalıştığını dile getirdi.
- "KIBRIS KONUSUNDA HAKLI OLAN BİZİZ"
GKRY'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğine ilişkin Ertuğruloğlu, "Avrupa Birliği'nin utancı olması gereken bir karar ama bu arkadaşlarda utanma diye bir özellik yok. Büyük bir pişkinlik içerisinde gerek Türkiye'ye gerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne akıl vermeye çalışıyorlar Kıbrıs konusunda." ifadelerini kullandı.
Ertuğruloğlu, "Bir halkı bile bile ayrımcılığa tabi tutup haklarını gasbedip inkar edip ambargolar altında ezdirme becerisini sergileyen Avrupa Birliği, sözde insan haklarını savunan uluslararası hukuka saygıyı savunan batı demokrasisinin gözdesi bir oluşummuş gibi kendini pazarlamaya çalışıyor." diye konuştu.
AB'nin, ekonomik ve siyasi gücünü kullanarak Türk Devletleri Teşkilatındaki (TDT) üye devletlerin bazılarını KKTC ve Türkiye'nin aleyhine etkilemeye çalıştığını kaydeden Ertuğruloğlu, "Böyle bir ortamda Kıbrıs konusu devam ediyor. Olumsuz bir tablo çizdiğimin farkındayım ama işin gerçekleri bu söylediklerimizdir." dedi.
Ertuğruloğlu, algı operasyonlarıyla gerçeklerin çarpıtıldığını ifade ederek, Kıbrıs Türk halkına, sanki müzakere etme şansı varmış gibi ve eğer bu şans elde edilirse Kıbrıs sorunu çözme olasılığı varmış gibi bir izlenim verildiğini ifade etti.
Bunların hiçbirinin doğru olmadığının altını çizen Ertuğruloğlu, ana vatan Türkiye'nin desteğiyle bu durumla mücadele etmeye devam edeceklerini vurguladı.
Ertuğruloğlu, "Çünkü bizim inancımız güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir dünyaya hizmet etmektir. Kıbrıs konusunda haklı olan biziz. Ama dünya haksızı ödüllendirme, dışlananı da cezalandırma yönünde bir politika izliyor." diye konuştu.
- "63'TEKİ SORUN NE İSE 2025'E GELDİĞİMİZDE SORUN AYNI SORUN"
1960'ta kurulan "Kıbrıs Cumhuriyeti"ni bozan tarafın Rumlar olduğunu belirten Ertuğruloğlu, Kıbrıs Türklerinin özgürlük mücadelesi lideri Dr. Fazıl Küçük'ün o dönemde imzaladığı ortaklık anlaşmalarını hatırlattı.
Ertuğruloğlu, "Kıbrıs meselesini dünyaya anlatamadıkları" eleştirisiyle karşılaştıklarını söyleyerek, BMGK üyesi olan İngiltere ve ABD'nin Kıbrıs meselesine hakim olduğuna işaret ederek eleştirilere sitem etti.
İngiltere ve ABD'nin "Kıbrıs Cumhuriyeti" kurulduğunda kendi ülkelerinin çıkarlarına hizmet eden kararlar aldığını belirten Ertuğruloğlu, "Bu kararı alırken Kıbrıs Türklerine haksızlık yapıyoruz diye bir çekinceleri de hiç olmadı. Hala da yok. Dediğim gibi çok pişkince 'kendileri haklı, haksız olan biziz'. Onları dinlemiyoruz, tavsiyelerine uymuyoruz, yaptığı yanlışı benimsemiyoruz diye bizi suçlu göstermeye çalışan sinsi oyunları da devam ediyor." dedi.
Ertuğruloğlu, ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle de görüştüklerini fakat bir uzlaşıya varamadıklarını paylaştı.
- "ÇÖZÜM ADA'DA 2 DEVLET"
Ertuğruloğlu, masaya bir kez oturulması ve tekrar federasyon konusunun görüşülmesi tekliflerini "ciddiyetsiz" olarak nitelendirerek, "(Müzakere için) bir şans daha verin" anlayışının gerçekçi olmadığına işaret etti.
Rumları "şımartan" kesimin AB, Batı dünyası ve BMGK'nin 5 daimi üyesi olduğunu söyleyen Ertuğruloğlu, bunların müzakere sonucunda KKTC'yi tanıması ihtimalinin olmadığına değindi.
Ertuğruloğlu, bu algı operasyonlarına "boyun eğenlerin" olduğunu dile getirerek, kendisinin ise gördüklerini reel politika anlayışıyla uygulamayı tercih eden biri olduğunu vurguladı.
"Kıbrıs'ta çözüm mevcuttur. Kıbrıs sorununu çözme diye bir ifadenin artık sağlıklı bir ifade olduğuna inanmıyorum. Kıbrıs sorunu çözülmüştür; Ada'da 2 tane devlet vardır. Çözüm budur." diyen Ertuğruloğlu, dünyanın yaptığı hatayı Ada'da tek devlet olduğunu söylemeleri olarak nitelendirdi.
Ertuğruloğlu, Kıbrıs Türklerinin yaşadığı bütün problemlerin bu anlayış nedeniyle meydana geldiğine dikkati çekerek, bunun çözümünün ise Ada'da 2 devlet olduğunu vurgulamak olduğu değerlendirmesini yaptı.
Ada'daki iki devlet arasında henüz bir anlaşma sağlanmadığını hatırlatan Ertuğruloğlu, temennilerinin iki devletin "iyi komşuluk" ilişkileriyle belli konularda işbirliği olduğunu ancak bunda da dünyanın tutumunun engel olduğunu kaydetti.
Ertuğruloğlu, ülkesindeki cumhurbaşkanı seçimlerine değinerek sonrasında New York'ta "5+1" formatında toplantı yapılabileceğini belirtti.
Bu toplantıların Kıbrıs'ta sorunun çözülmesi yolunda adımlar atıldığı anlamına gelmediğine işaret eden Ertuğruloğlu, GKRY kesiminin "egemenliği ilgilendiren hiçbir konuyu" KKTC tarafıyla "konuşmama" kararlılığıyla hareket ettiğinin altını çizdi.
Ertuğruloğlu, GKRY kesiminin, "kendi toprağından" KKTC toprağına geçip tekrar kendi toprağına dönecek ve yolu kısaltacak koridor talep ettiğini aktardı.
BM Genel Sekreteri Guterres'in Kıbrıs Şahsi Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar'ın tekrar görevlendirildiğini hatırlatan Ertuğruloğlu, Holguin'in yapacağı temaslarla "ortak zeminin" oluşacağı bir durum yaratamayacağına değindi.
Eruğruloğlu, Cuellar'ın elinde "sihirli değnek" olmadığının altını çizerek, Guterres'in "Kıbrıs konusunu çok iyi kavradığını" dile getirdi.
BM süreçlerinden "hiçbir beklenti içinde olmadığını" ifade eden Ertuğruloğlu, görüşmeye açık olduklarını ancak "yanlışları yüzlerine vurmak" için bunun yapılacağını bildirdi.
Ertuğruloğlu, kimseyle konuşmamanın da geçerli bir yol olmadığını belirterek, ancak Kıbrıs meselesinde kendilerinin "bir yanlışı olmadığı" mesajını verdi.
Geçmişte ortaklığı bozanın Rum tarafı olmasına rağmen, halen ödüllendirildiğine değinen Ertuğruloğlu, kendilerinin cezalandırıldığını sözlerine ekledi.
- RUM KESİMİNİN İSRAİL VE ABD'YLE İLİŞKİSİ
Rum kesimindeki askeri hareketliliğe ilişkin soruyu yanıtlayan Ertuğruloğlu, caydırıcı bir güç olan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) KKTC'de bulunduğu sürece Kıbrıs Türklerine yönelik herhangi bir askeri tehdit oluşmayacağının altını çizdi.
Ertuğruloğlu, GKRY'nin İsrail'e mühimmat taşınmasında üs gibi kullanılmasının ne anlam ifade ettiği hakkındaki soruyu da şu şekilde yanıtladı:
"Rum tarafı İsrailliyi de arkasına alarak kendince Türkiye'ye karşı Ada'da da bir askeri operasyon ile başarı elde etmeyi düşünebilecek kadar kendinden geçmiş olabilir. Buna Amerika da katkı koymuş olabilir. Çünkü Güney'e karşı uyguladıkları silah ambargosunu ortadan kaldırdılar. Güney'e silah da veriyorlar. Güney'in askerlerini eğitiyorlar da."
Fransa ile GKRY'nin ilişkilerine işaret eden ve İngiltere'nin Ada'daki iki egemen üs bölgesinin geleceğini tehlikeye atmamak adına "Rumlarla sürekli dans ettiğini" dile getiren Ertuğruloğlu, "Bütün bu uluslararası aktörleri arkasına alarak gün gele Türkiye'ye karşı Ada'da bir askeri başarı elde edebileceği rüyasını görebiliyor. İnşallah o denli çılgınlaşmazlar. Çünkü bunun en ufak bir başarı şansı yok." dedi.
Ertuğruloğlu, Rum tarafının boş yere Ada'nın bölgedeki savaşın unsurların hedefi haline getirebilecek işler yaptığına dikkati çekerek, bu hareketleri onaylamadıklarını bildirdi.