27 Kasım 2025 Perşembe / 7 CemaziyelAhir 1447

İlçede tehlike büyüyor: Bölgesel felakete yol açabilir

Eğirdir'deki elma bahçelerinde 1 metre derinliğinde obruklar oluştu. Mahalledeki evlerde çatlaklar gözlemlendi, fay hattı değil yer altı suyu düşüşü neden oldu. Metan gazı ve çökme riskine karşı acil önlem çağrısında bulunan Sismoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şakir Şahin, ilçedeki binalarda çökme ve binaların altında biriken gazın ise yangın tehlikesi oluşturabileceği konusunda vatandaşları uyardı.

İHA27 Kasım 2025 Perşembe 13:08 - Güncelleme:
İlçede tehlike büyüyor: Bölgesel felakete yol açabilir

Sismoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şakir Şahin, Eğirdir'de bir elma bahçesinde oluşan yaklaşık 1 metre derinliğindeki obruklar ve mahalledeki evlerdeki çatlakların, bölgede bulunan fay hattından kaynaklanmadığını, göldeki yer altı su seviyesinin düşmesi sonucu meydana geldiğini belirtti. Çekilen bölgelerde ortaya çıkan metan gazı riskine de dikkat çeken Şahin, acil önlem alınmazsa ilçedeki binalarda çökme ve binaların altında biriken gazın ise yangın tehlikesi oluşturabileceği konusunda vatandaşları uyardı.

Isparta'nın Eğirdir ilçesinde bir elma bahçesinde yaklaşık 1 metre derinliğinde obruklar oluşurken, mahalledeki bazı evlerin duvarlarında da çatlaklar meydana gelmişti. Olayın ardından gölün çekilen kısımlarında ortaya çıkan kayalıkların ürettiği metan gazının hava ile temas etmesi sonucu alevlenme yaşandığı belirtilmişti. Konuya ilişkin açıklama yapan SDÜ Mühendislik Fakültesi Sismoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şakir Şahin, ilçe halkını uyararak evlerde oluşan çatlakların çökme riski taşıdığını belirtti. Şahin ayrıca, su seviyesinin düşmesiyle ortaya çıkan metan gazının gerekli önlemler alınmadığı takdirde sıkışarak binalarda yangın felaketine yol açabileceğini ifade etti ve olası afetlere karşı daha dikkatli ve hazırlıklı olunması gerektiğini vurguladı.

"GÖL SEVİYESİNDEKİ DÜŞÜŞ ZEMİNDE ÇÖKMELERE VE DEFORMASYONLARA YOL AÇIYOR"

Süleyman Demirel Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Sismoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şakir Şahin, "Isparta ve çevresindeki göllerde son dönemlerde yaşanan çekilmeler ve kurumalar, artık sıklıkla karşılaştığımız bir durum hâline geldi. Bunun temel nedenlerine baktığımızda, küresel iklim değişikliğinin etkilerinin artması ve yağış rejimindeki bozulmalar önemli rol oynuyor. Ancak göl seviyelerindeki bu ciddi düşüşün tek nedeni iklim değil. Kaçak kuyular da su kaybında büyük bir etken. Özellikle gölleri besleyen yüzey sularının göletler aracılığıyla engellenmesi, su akışını keserek göllere ulaşması gereken suyun ciddi ölçüde azalmasına yol açıyor. Bunun yanı sıra mermer ocakları gibi çevresel müdahaleler de gölü besleyen havzalarda ve yer altı su kaynaklarında azalmaya neden oluyor. Göl seviyesindeki düşüş, her iki yanı faylarla çevrili olan Kovada Graben'i içerisinde yer altı su seviyesinin de azalmasına sebep oluyor. Yer altı suyu çekildikçe zeminde boşluklar oluşuyor. Bu boşluklu alanlar zamanla üzerlerindeki kütleyi taşıyamaz hâle geliyor ve çökmeler meydana geliyor. Çökmenin nedenlerinden biri, kumlu yapının oluşturduğu boşluklar, bir diğeri ise kil ve silt tabakalarında suyun çekilmesiyle hacimsel daralma yaşanmasıdır. Bu daralma, üstten binen yükle birlikte zeminde zayıflamaya, oturmalara ve deformasyonlara yol açıyor" dedi.

"ZEMİN ÖRSELENMESİ BİNALARDA ÇATLAK VE HASAR RİSKİNİ ARTIRIYOR"

Zemindeki bu örselenmenin, üzerinde bulunan binalarda farklı oturmalar oluşturduğunu ve ağırlık merkezinin değişmesine neden olduğunu belirten Şahin, "Bu nedenle yapılarda çeşitli ölçülerde çatlaklar ve hasarlar ortaya çıkıyor. Burada üzerinde durulması gereken en önemli nokta, boşluk suyu basıncının ne kadar azaldığının belirlenmesi ve göllerdeki su girişi–çıkışı dengesinin mutlaka analiz edilmesidir. Bu denge sağlanmadan göl seviyelerindeki düşüşün ve zemin kaynaklı risklerin önüne geçmek mümkün değildir" dedi.

"SU SEVİYESİ AZALDIKÇA METAN GAZI YÜZEYE ÇIKIYOR: BİNALARDA YANGIN RİSKİ ARTIYOR"

Yer altı su seviyesinin azalmasıyla birlikte zemindeki basıncın düştüğünü ve bunun "bataklık gazı" olarak bilinen metan gazının yüzeye çıkmasına neden olduğunu belirten Prof. Dr. Şahin, "Üstteki basıncın azalmasıyla alttaki basıncın yukarıya doğru çıkması, 'terslenme' dediğimiz olaya yol açıyor. Açığa çıkan bu gaz hava ile temas ettiğinde kolayca tutuşabilen bir gazdır. Tehlikeli olmasının nedeni ise, özellikle binaların altında sıkışan metan gazının, yapıların ağırlığının oluşturduğu basınçla birlikte havayla temas etmesi hâlinde büyük bir yangına sebep olabilmesidir" dedi.

"GÖLÜN KURUMASI BÖLGESEL FELAKETE YOL AÇABİLİR"

Eğirdir ile ilgili üzerinde durulması gereken en önemli konulardan birinin ekosistem olduğunu vurgulayan Şahin, "Eğirdir Gölü'nün kuruması, ekosistemin tamamen bozulmasına ve bölgenin çorak bir alana dönüşmesine yol açar. Bu durum tarımsal üretim alanlarını azaltır, yağış rejimini olumsuz etkiler ve geniş bir bölgesel iklim değişikliğine sebep olur. Gölün kuruması Eğirdir için büyük bir felaket olur. Acilen bir eylem planı devreye sokulmalıdır çünkü yakın gelecekte gölün tamamen kuruma riski vardır. Bunun en çarpıcı örneği Burdur'daki Yarışlı Gölü'dür. İki yıl önce 4 metre su seviyesi bulunan göl bugün tamamen çorak bir araziye dönüşmüş durumda. Benzer bir örnek de Akşehir Gölü'dür; birkaç yıl önce balıkçılık yapılabilirken bugün tamamen kurumuş hâle geldi. Eğer gerekli önlemler alınmazsa aynı tabloyu kısa süre içinde Eğirdir Gölü'nde de göreceğiz" ifadelerini kullandı.

"SU SEVİYESİNDEKİ DÜŞÜŞ BİNA ÇÖKMELERİNİ KAÇINILMAZ HÂLE GETİRİYOR"

Şahin, su seviyesine bağlı olarak bölgede meydana gelen çökmelerin ve binalardaki çatlakların ilerleyen süreçte ciddi çökme riskine yol açabileceğini belirterek, "Bölgedeki su seviyesinin azalması zeminde hacimsel küçülmeye neden oluyor. Bu durum zamanla binaların oturmasında farklılıklar ortaya çıkararak yapının yük taşıma kapasitesini zayıflatıyor. Çatlaklar artarsa bina artık yükü taşıyamaz hâle gelir ve çökmeler meydana gelebilir. Bu nedenle o bölgede yaşayan vatandaşlarımızın binalarındaki durumları düzenli olarak kontrol etmeleri gerekiyor. Ayrıca kaçak kuyular konusunda daha duyarlı olunmalı ve su tüketimi konusunda tasarruflu davranılmalıdır. Çünkü temel sorun gölün ve yer altı sularının hızla çekilmesidir. Vahşi sulamada kullanılan su göle geri dönmeden buharlaşıyor ve bu da yer altı su kaybını hızlandırarak zeminde çöküntülerin oluşmasına sebep oluyor" dedi.

"TÜRKİYE SU FAKİRLİĞİNE DOĞRU GİDİYOR: ACİL ÖNLEM ŞART"

Prof. Dr. Şahin son olarak, "Küresel iklim değişikliğiyle birlikte kişi başına düşen yıllık su miktarı bin 350 ton seviyelerindeyken son yıllarda bin 200 tonlara kadar geriledi. Bu miktarın bin tonun altına düşmesi, ülkemizin 'su fakiri' ülke konumuna gelmesi anlamına gelir. Bu nedenle bir an önce önlem alınması şart. Hatta acil şekilde bir Afet Bakanlığı kurulmasının da son derece faydalı olacağını düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.

  • Eğirdir elma bahçeleri
  • yer altı suyu düşüşü
  • çökme riski
  • metan gazı
  • yangın tehlikesi
  • acil önlem
  • çatlaklar
  • obruklar
  • fay hattı
  • Sismoloji Bölümü

ÖNERİLEN VİDEO

Faciaya kıl payı: Heyelan anı kamerada

Kapat
Video yükleniyor...