Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aile ve Kültür- Sanat Sempozyumu'nda açıklamalarda bulundu.
Akademi, kültür ve sanat camiamızın saygıdeğer temsilciler, hanımefendiler beyefendiler sizleri muhabbetle selamlıyorum. Aile ve kültür sanat sempozyumu kapanış oturumu münasebetiyle sizlerle bir arada olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Milletin evine, bu gazi mekana hepiniz hoşgeldiniz.
Sizlerin vasıtasıyla 81 ilimizdeki vatandaşlarımızın yanı sıra, varlıklarıyla kültür coğrafyamızı çiçeklendiren tüm kardeşlerimize muhabbetlerimi iletiyorum.
Sayın bakanımızı ve ekibini, mesai arkadaşlarını, danışma kurulu üyelerini, tüm konuşmacılarımızı yürekten kutluyorum.
Şunu öncelikle ifade etmek istiyorum. Aile bakanlığımız kendi alanlarında son derece verimli, başarılı ve ufuk açıcı işlere imza atıyor.
Dün başlayan ve bugün kapanış merasimini icra ettiğimiz sempozyum bu çalışmalardan biridir.
Akademisyenlerimiz, bağımsız araştırmacılarımız , uzmanlarımız ve birçok katılımcı bildirilerini tebliğ etti.
Bu çalışmaların ülkemiz için hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Akademik toplantılardan yapılan tespit ve teşhisler önemlidir. teorik ve kuramsal çerçevenin iyi çizilmesi, tartışmaların sağlam bir zemine oturtulması mühimdir.
Hepsinden önemlisi, bunlardan hareketle somut çözümler elde etmektir.
Sempozyum kapsamında yapılan değerlendirmelerin emsal teşkil etmesini diliyorum. Aynı şekilde eleştirileriyle sempozyumu katkı veren herkese şükranlarımı sunuyorum.
İçtimai bünyemizin en küçük fakat en sağlam hücresi olan aile bu müesseselerden biridir. Aileye baktığımızda milleti, millete baktığımızda da onu meydana getiren büyük medeniyeti görürüz. Bu yönüyle aile, kimlik ve kültürün yaşatıldığı , milli değerlerin muhafaza altına alındığı ve bu kıymetlerin nesilden nesle aktarıldığı bir okul hükmündedir.
Buradan hareketle, şunu da rahatlıkla söyleyebiliriz: Aile mektebinden yetişen bireyler ne kadar şuurlu olursa, toplum da o derece güçlü olur.
Bireyin güçlendirmeden aileyi, aileyi güçlendirmeden de milleti ve devleti yaşatamazsınız. Bunun için her fırsatta kamil insan, huzurlu aile, güçlü millet diyoruz.
Eğer müreffeh bir ülke olarak geleceğe emin adımlarla yürümek, çağa ve dünyaya yön vermek istiyorsak bu silsileyi özenle korumamız gerekiyor.
Hepimiz elimizi taşın altına koymaktan mükellefiz. Aksi takdirde arzu ettiğimiz nesilleri yetiştiremez, bu konuda hiçbir mesafe kat edemeyiz.
Cinsiyetsizleştirme gibi dayatmalara ve LGBT gibi sapkın akımlara karşı gerekli önlemleri alıyor, en küçük bir tavize, ihmale, rehavete mahal vermiyoruz.
İstihdamda olan kadanaların toplam doğurganlık hızının 1,38, istihdam sürecinde yer almayan kadınların ise 1,72 olduğunu görüyoruz. Yani çalışma hayatının doğurganlık hızı üzerinden sınırlı bir etkisi olduğu ortaya çıkıyor.
Kadınlar, çocuk yetiştirme konusunda çoğu zaman eşlerinden gerekli desteği göremiyor. Yükün büyük bir bölümü maalesef kadınların omuzlarına yükleniyor
2024'te evlenme yaşı kadınlar için 25,8'e, erkekler için 28,3'e yükseldi. Boşanmaların 3/1', evliliğin ilk 5 yılı içerisinde meydana geliyor. Toplum olarak giderek bireyselleşiyor, yalnızlaşıyoruz.Aile birlikteliği daha önce olmadığı kadar günümüzde zemin kaybediyor. Bütün bu sınamalar karşısında aile kurumunu güçlendirmeye yönelik çalışmalarımıza hız verdik.
Dünya evine girecek gençlerimize faizsiz kredi desteği sunduk. Şu ana kadar bu krediyi almaya hak kazanan çiftlerimizin sayısı 62 bini geçti. Destek tutarını 150 bin liradan 200-250 bin liraya yükselttik. İnşallah yılbaşından itibaren daha yüksek tutarda destekler vereceğiz.
Evlenecek gençlerimize yılbaşından itibaren daha yüksek tutarda destekler vereceğiz. Doğum yardımlarımıza da aynı şekilde ivme kazandırdık.
Bugün yalnızca çocuklarımızın geleceğini korumakla kalmıyor, aynı zamanda dünyaya çocuk dostu dijital dönüşüm çağrısı da yapıyoruz.




