15 Aralık 2024 Pazar / 14 CemaziyelAhir 1446

Çetin Doğan'dan Erbakan'lı savunma

Tarihe post-modern darbe olarak geçen 28 Şubat süreciyle ilgili görülen davada sanık Çevik Bir'in avukatı Vefa Toklu, bütün faaliyetlerin hükümetin talimatları doğrultusunda Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreterliği koordinesinde karargah çalışmalarının usulleri çerçevesinde ve kanun ile yönetmeliklere uygun hazırlandığını, eylemlerden Genelkurmay Başkanın bilgisi olduğunu söyledi. Sanık Çetin Doğan ise Batı Çalışma Grubu'nun yasal bir oluşum olduğunu ileri sürerek irtica ile mücadele için dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın da katıldığı toplantılar yapıldığını belirterek 'Erbakan, 'Sayın Çiller benim sözlerime tercüman oldu, irtica bir hastalıktır' demiştir.' görüşünü dile getirdi.

ANKARA (CİHAN) 5 Eylül 2013 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Çetin Doğan'dan Erbakan'lı savunma

28 Şubat sürecinde, hükümeti devirmeye teşebbüs ettikleri iddiasıyla 103 kişi hakkında açılan davanın dördüncü duruşması devam ediyor. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, sanık avukatları tahliye talebinde bulundu. Sanık Kenan Deniz'in avukatı Mustafa Bir, askerliğin 'anında emir verilip anında yerine getirme' esasına dayalı olduğuna dikkat çekti. İç Hizmet Kanunun 13. maddesinde disiplinin tanımlarken mutlak itaat hükmüne bağlandığını anlatan Bir, şöyle devam etti: "İcradan doğacak mesuliyetler emri verene aittir. Askerlikte yazılı emir diye bir müessese yoktur, bir bakış bir hareket vardır. Bir mimik bile emir yerine geçer. Kanuna aykırı dahi olsa emir ast bunu yerine getirmekle hükümlüdür." dedi.

Batı Çalışma Grubu'nun MGK kararlarıyla oluşturulduğunu savunan Bir, bunun tamamen anayasal düzene ve kanunlara uygun olduğunu ileri sürdü. Burada bir çok kişinin emirleri yerine getirdiğini ifade eden Bir, emrin hukuka uygunluğunun müvekkil tarafından değerlendirilmesinin mümkün olmadığını kaydetti. Çevik Bir'in avukatı Vefa Toklu ise Genelkurmay'ın elinde hiç bir belgenin kalmadığını ileri sürdü.

Tutuklulukta delillerin toplanması gibi bir gerekçenin ortadan kalktığının açık olduğunu savunan Toklu, tutukluğun devamlılığı kararlarında kişi ve toplum için oluşturacağı tehlikeden söz edildiğini hatırlatarak 13 yıl emeklilik yaşamış birinin toplum için de bir tehlike arzetmeyeceğini kaydetti. Bütün faaliyetlerin hükümetin talimatları doğrultusunda Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreterliği koordinesinde karargah çalışmalarının usulleri çerçevesinde ve kanun ile yönetmeliklere uygun hazırlandığını iddia ede Toklu, eylemlerin Genelkurmay Başkanı'nın bilgisi ve talimatları doğrultusunda cumhurbaşkanı ve diğer bakanlıklarla MİT ve Emniyet ile paylaşımlar yapılmak suretiyle yürütüldüğünü savundu. Faaliyetlerin ise Refah-Yol Hükümetine yönelik olmadığını, MGK tarafından belirtilen iç tehdide ve irticaya yönelik olarak yapıldığını savundu.
Batı Çalışma Grubu'nun (BÇG) yasal bir oluşum olduğunu iddia eden sanık Çetin Doğan da BÇG'ye yönelik 28 Şubat iddianamesiyle açılan bu davanın daha önce bütün kamuoyuna mal olmuş bir şey olduğunu iddia etti. Bu davayla esas itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti devletinin yetkili organlarınca kabul edilen değerlendirmelere göre yayınlanan resmi dokümanlar çerçevesinde anayasanın laiklik ilkesini korumak için kurumların üzerine düşen yaptığı işlemler nedeniyle, irtica ile mücadelenin yargılanma durumuna getirildiğini ileri süren Doğan, "Başkanlıktan sırf irtica ile mücadele için 61 genelge yayımlanmıştır. İrtica ile mücadele için dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın da katıldığı toplantılar yapıldı. 406 Sayılı MGK kararından sonra 13 Mart'ta bir toplantı yapılmıştır, bu toplantı maalesef belgelerde yok. Burada irticayla ilgili alınan kararların uygulanmasına yönelik hararetli tartışmalar yapılmıştır. Tansu Çiller'den sonra söz alan Erbakan, 'Sayın Çiller benim sözlerime tercüman oldu. İrtica bir hastalıktır' demiştir. Bunlar daha sonra basın organlarında da çıkmıştır." diye konuştu.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin Türk ulusunun birlik ve beraberliğini teminatı olduğunu dile getiren Doğan, AK Parti hükümetlerinin 2004 ve 2006 yıllarında irtica ile mücadele kapsamında genelge yayınlandığını hatırlattı. AK Parti hükümeti görevdeyken de Başbakanlık'ta toplantılar yapıldığını ve bu toplantıların 2009 yılına kadar sürdüğünü söyledi.